Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan'da yürüttüğü temasların ardından ülkeye dönerken uçakta gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Cumhurbaşkanı, Rahip Brunson, Kayıp Suud gazeteci Cemal Kaşıkçı ve 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ilgili gündeme dair değerlendirme yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Türk ekonomisinin temelleri sağlamdır'
Değerli arkadaşlar öncelikle Macaristan’la ilgili olarak dün başlayan ziyaretimiz bugün itibariyle sona ermiş bulunuyor. Ülkemiz arasında tarihi köklere dayanan gerçekten geçmişi itibariyle bizleri de yakından ilgilendiren bu ziyaret memnuniyet verici oldu. NATO’da müttefikiz ve aynı zamanda Macaristan Türkiye’nin AB sürecini sağlıklı bir şekilde inanarak destekleyen bir ülke. 15 Temmuz’da ülkemize çok açık ve güçlü desteğini Sayın Viktor hemen ortaya koyan bir arkadaşımızdı. Kendisiyle ilişkilerimiz, kendisiyle siyasette gerçekten irtibatımız çok eski. Ticaret hacminde hedefimiz 5 milyar dolardı. Bugün kendisi, iş adamlarıyla yaptığımız toplantıda o hedefi 6 milyar dolar olarak adeta revize ettiğini açıklamış oldu.
Yaptığımız ikili görüşmelerde de ticaret hacmimizi süratle artırmanın gayreti içerisinde olmanın arzusunu gördüm kendisinde. Gerek savunma sanayinde, gerek turizmde, gerek kültür alanında, her alanda işbirliğimizi artırmaya kararlıyız. Yasadışı göç ve terörle mücadele konularında işbirliği içerisindeyiz. Üçüncü ülkelere ki başta Afrika konusunda birlikte açılmayı arzu ettiklerini ifade ettiler. Bunu kimlerle nasıl yaparız, bununla ilgili devreye sokmamız gereken kuruluşlarımız, şirketlerimiz hangileri olabilir. Macaristan Eximbankı ile Türk Eximbankını müşterek olarak çalıştıralım. Biz şu anda 500 milyon Avro Macar Eximbankına bir destek koyduk dediler. Aslında bu çok çok büyük bir rakam değil ama bunu güçlendirmenin alameti farikası olduğu için söylemiş olduk. Bu konuları müşterek olarak ele alabilir, ciddi adımlar atabiliriz. Tabii dün Macaristan Cumhurbaşkanı ile ilk gidişimizde yaptığımız görüşmelerin yanı sıra Meclis Başkanı ile de bir görüşmemiz oldu. Onunla da bazı kapsamlı görüşmeler yaptık. Kıdemli bir Meclis Başkanı, aynı zamanda partinin onursal başkanı, öyle de bir özelliği var. Her üçüyle de yaptığımız görüşmeler sonucunda ortaya çıkan şey şu: Türkiye-Macaristan ilişkilerinde, özellikle de iş adamlarımızın devreye girişiyle karşılıklı yatırımların artırılması, onların da ısrarla üzerinde durdukları bir konu.
Ama çok daha öte Afrika’da yatırımlara girilmesini arzu ettiklerini gördüm. Bu konuda bizim de zaten bazı hazırlıklarımız var. Afrika’da hangi ülkeler olabilir hususunda bizim tecrübemizi, deneyimimizi çok anlamlı buluyorlar. Onların Afrika’daki büyükelçilik sayıları sınırlı. Biliyorsunuz göreve geldiğimizde 2002’de Afrika’da bizim sadece 12 büyükelçiliğimiz vardı. Şu anda ise 41 büyükelçiliğimiz var. Toplam 54 Afrika ülkesini kuşatacak şekilde bu büyükelçiliklerimizi artırmayı hedefliyoruz.
Afrika zor bir yer, bereketli bir yer. Tabii on yıllarca sömürülmüş bir yer. Şimdi burada en samimi en sağlıklı çalışmayı Çin yapıyor. Attığı bu adımlarla Afrikalı yöneticilerin de gönlünde tabii belli bir yeri var. Alt yapısına giriyor, üst yapısına giriyor. Tabii çalışan, veren alacaktır. O da tabii ki alıyor. Şu anda Afrika’da, irtibat halinde olduğumuz ülkelerin de bize karşı muhabbetleri de hamdolsun çok çok iyi bir konumda. Mesela büyükelçilik açacağımız yerlerde kendilerine bize 2-3 dönüm yetmez 10 dönüm, 15 dönüm verin dediğimizde sağ olsunlar hiçbirisi bize bugüne kadar hayır dememiştir. Yeter ki Türkiye gelsin orda büyükelçiliğini kursun. Bunların içerisinde en zor durumda olan Somali’dir. Somali bize 85 dönüm yer verdi. Bizim şu anda dünyada en büyük büyükelçiliğimiz adeta bir konsept olarak, külliye olarak Somali’dir. Ondan daha güzel, ondan daha büyük büyükelçiliğimiz yok. Biz de tabii sadece onunla kalmadık, orada askeri noktada da çok güzel bir kompleks yaptık. Ve şu anda Somali askerini biz Somali’de eğitiyoruz. Bu eğitimlerin neticesini Somali devleti de almaya başladı. Somali’deki yatırımlarımızı diğer ülkelere de aynı şekilde yapmamız halinde Afrika’daki gücümüz daha da artacaktır. Somali’de gerekli olan yerde hastane yaptık, okullar yaptık, alt yapısına girdik, havalimanını aynı şekilde bir Türk girişimcimiz aldı. Yan tarafına bir otel yapacaktı, o ne durumda şu anda bilmiyorum.
Emine Erdoğan: İlham kaynağı olacaktır
Emine Erdoğan’dan Türk, Macar ve Kenyalı doktorlara plaket
Üstelik, Amerika’nın büyükelçiliği, İngiltere’nin büyükelçiliği orda karavanda olduğu bir ortamdan söz ediyoruz. Onlar orda hala bir büyükelçilik binası yapmış değiller. Bizim Sudan’la da çok ciddi ilişkilerimiz var. Sudan’dan ciddi bir arazi tahsisi istedik. Orada tarım endüstrisi çalışmalarına gireceğiz. İki hafta önce Bekir bey Sudan’daydı. Ekibiyle birlikte orada çalışmaları yaptılar, imzaları attılar ve Cumhurbaşkanı ile de görüşerek dönüp geldiler. Orada özellikle hububat noktasında, hem Sudan’a desteğimiz olacak, hem de ülkemizin buğday vs. ihtiyacını oradan temin etme yoluna gireceğiz. Kendimiz arazi karşılığı böyle bir şey aldığımız için bu da ekonomimize ciddi bir fayda temin etmiş olacak. Oralarda hayvancılık alanında da çalışmalarımız olacak. Çünkü arazi çok müsait. Sudan’ın 2 milyon km. karenin üzerinde arazisi var. Onlar yeter ki birileri buraları verimli hale getirsin diyor. Tabii ki Nil deltası Sudan’da önemli. Onu iyi işlemek gerekiyor. Buralardan da istifade ile Sudan’la ilişkilerimizi çok daha iyi bir konuma getirelim istiyoruz. Tabii bunun dışında yine Etiyopya gibi ülkeler de çok önemli. Güney Afrika ile de ilişkilerimizi geliştireceğiz.
Burada Macaristan birlikte bir şeyler yapalım diyor. Alt yapıda bir şeyler yapalım, üst yapıda bir şeyler yapalım. Onlar özellikle toplu konut vs. dedi. Toplu konut vs. Bunlar çok çok kolay şeyler. Orada girilmesi gereken şey, özellikle yeraltı zenginlikleri var bu insanların. Altın madeniydi, bakır madeniydi, kromdu, platindi, fosfattı... Bütün bunlarla ilgili oralarda yapılacak çalışmalar var. Hepsine onlar da varız diyorlar. Onlarla bu çalışmaları inşallah yapmayı planlıyoruz.
Tabii bugün bizim için manen anlamlı olan bir günü yaşadık. O da Gül Baba türbesinin yeni haliyle açılışı. Ki bunu kendileriyle, Macaristan yönetimiyle bizim TİKA’mız ortaklaşa yaptı. Yani demek ki ortaklaşa 15 milyon doları falan buldu bu yatırım. Ama hakikaten önceki haliyle şu andaki halini mukayese ettiğimiz zaman mukayese edilecek durumda değil. Tabii şu anda muhteşem bir eser meydana çıktı. Hem müzesiyle, hem oradaki bütün objeleriyle insana bir şeyler veriyor, çevre düzenlemesi falan, bunlar gayet güzel oldu. Şimdi kendisinden de bir söz aldım; TİKA’yı da buranın vakfına dahil etme sözü. TİKA da buranın vakfına dahil olmak suretiyle işi daha yakından takip etmeyi planladık. Onun için bu açılış tabii çok isabetli oldu.
Bizim bugün yapmayı düşündüğümüz ama gerçekleştiremediğimiz Zigetvar ziyareti vardı. Uzak tabii, 350-400 km. Onu bugün gerçekleştiremedik. İnşallah bir başka ziyarette ona göre tabii ön hazırlıkları da yaparak gelir, Zigetvar’a da gideriz.
Burada, Tuna’nın güzelliğini de temaşa imkanı bulduk. Zaman gelir Tuna azgın akar. Fakat dün o kadar sakin akıyordu. Cumhurbaşkanı’na bunu söyledim, Tuna’nın bizde çok anlamlı bir yeri var dedim. “Tuna Nehri akmam diyor etrafımı yıkmam diyor”... Elbette, Sırbistan’dan da Tuna’yı görmek lazım. Tabii ecdat buralara kafayı boşuna yormamış. Biliyorsunuz Macar kültürü içinde hala üçte bire Türk diye bakarlar. Böyle de bir durum var. Temennim odur ki, bugün attığımız adımlarla -ki yaklaşık 3 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahibiz- bunu çok daha iyi bir noktaya taşıma, 6 milyar dolara ulaştırma hedefini yakalayalım diyorum.
Bu arada, Kahramanlar Meydanına bu arada gittik. Galiçya şehitliğini ziyaret ettik. Enteresan bir şeyi de Orban şöyle ifade etti; dünkü basın toplantısında onu zaten duydunuz, “Moskova-Berlin-Ankara, böyle bir üçgendeyiz” dedi. Bu tabii anlamlıydı. Dolayısıyla bizim görüşmelerimizde en önemli üzerinde durduğumuz konu, Vişegrad Dörtlüsünü gelin VişegraD Beşlisi yapalım dedik. Onun üzerine çalışma sözü verdi. “Slovakya tamam” dedi. “Merkel’i zaten sen biliyorsun” dedi. Bunu da bu şekilde çözeriz dedik. Vişegrad Beşlisi gibi bir oluşum gerçekleşirse tabii çok çok önemli olacak.
Galiçya, 500’e yakın şehidimizin olduğu kabristanı ziyaret ettik. Allah razı olsun, taa buralara kadar şahadet uğruna gelmişler ve bu cephede şehit olmuşlar. Böyle bir ecdadımız var, onlarla övünüyoruz.
Bu sabahki iş adamları toplantısını da her iki taraftan toplam 320 iş adamının katılımıyla gerçekleştirdik. Temennim odur ki karşılıklı yatırımlarla burada güzel bir adımı atmış oluruz.
Erdoğan: Bizim sessiz kalmamız mümkün değil
-Suudlu gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili yeni bilgiler var mı? Sizden bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?
-Olayı tüm boyutlarıyla araştırıyoruz. Bizim ülkemizde cereyan etmiş bir hadise. Böyle bir hadiseyle ilgili olarak bizim sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü sıradan bir olay değil. Kaşıkçı güçlü bir ailenin evladı. Uluslararası bir köşe yazarı özelliği var ve bir Türk kızıyla evlenme arifesinde böyle bir şey yaşıyor. Nikah muameleleriyle ilgili başkonsolosluğa müracaatında yaşanıyor bu olay. Ben, daha ilk gün olay duyulur duyulmaz, ayın 2’sinde arkadaşlara talimatı verdim. Gerek Adalet Bakanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla -bu işin malum bir Viyana Sözleşmesi boyutu var- hemen olayla ilgilenmeye başladık. Emniyet boyutuyla, istihbarat boyutuyla, her boyutuyla bu işi ele aldık. An be an sürekli bunun takibi yapıldı. Türkiye’ye girişler, çıkışlar vs. dahil gereken her şeye mercek altına alındı. Bir başkonsoloslukta, bir büyükelçilikte kamera sistemlerinin olmaması mümkün mü? Olayın cereyan ettiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda kamera sistemlerinin olmaması mümkün müdür? Yani buradan bir kuş uçsa, buradan bir sivri sinek çıksa bu sistemler bunu yakalar ki onlarda bu sistemlerin en ileri dereceleri vardır. Tabii yurda dönünce ayrıntılı bilgileri alacağız ama, Viyana Sözleşmesi’ne göre de adımlar atıldı. Başkonsolosluğa girilip gerekli çalışmaların yapılabileceği noktasında dönüşler alındı. Bu dönüşler alındıktan sonra da gerek yargımız, gerek emniyetimiz, Dışişleri Bakanlığımızın yetkilileri, istihbaratımız şu anda çalışmalarına devam ediyor. Şu anda tahminler üzerine değerlendirme yapmam doğru olmaz. Ama endişelerimiz var. Bizim bu endişelerimizi ABD’nin de aynı şekilde telaffuz ettiğini görüyoruz. Gerek Sayın Trump’ın gerek Pompeo’nun gerek Pence’in... Hepsi de bu olaydan duydukları endişeyi anlatıyorlar. Asıl değerlendirmeyi yapmak için yürütülen çalışmalar neticesinde tablonun netleşmesini beklemek lazım. Bulgular, belgeler elimize geçtikten sonra, biz de gerekli değerlendirmeyi elbette yapacağız. Ama endişeliyiz.
-Bütün dünya da ayakta. Diğer yandan şunu merak ediyoruz; herhangi bir temas oldu mu sizinle? Bunun aynı zamanda Türkiye’ye yönelik bir operasyon da olabileceği belli ülkeler tarafından ifade ediliyor, bu görüşe katılır mısınız? Bir de bu olay Türkiye Suudi Arabistan ilişkilerini başka bir noktaya getirir mi? Grup toplantılarında sınır dışı edilmesi gibi bir çağrı vardı ana muhalefet partisinin, ne dersiniz?
-Dediğim gibi, gereken neyse zaten yapılıyor. Türkiye’yi ana muhalefet idare etmiyor, onlar önce kendi işlerine baksınlar. Bizdeki ana muhalefetin bu ülkeyi belli yerlere şikayet etmekten başka özelliği yok. Onlar, ekonomide Türkiye’yi nasıl daha zor duruma sokacaklarının derdindeler. Ekonominin e’sinden anlamayanlar ekonomiyle ilgili konuşuyorlar. Türkiye’yi 16 yılda nereden nereye getirdiğimizi görmüyorlar. Bunlar bakar kör. Bunları görmüyorlar, konuşuyorlar. Türkiye 36 milyar dolar ihracattan bugün 165 milyar dolar ihracata ulaşmış, adam bunu görmüyor. Bunu görmeyecek kadar bakar kör bunlar. Bunlar diplomasiden de anlamıyorlar. Netice itibarıyla, İstanbul’daki olay, anlattığım gibi, tüm boyutlarıyla soruşturuluyor. Devletimizin ilgili birimleri, birbiriyle istişare halinde, yapılması gereken her şeyi yapacaktır.
-Sayın Cumhurbaşkanım, konuşmanızın da başında belirttiğiniz gibi 15 Temmuz’da en büyük desteği veren ülkelerden birisi Macaristan’dı. Geldiğimiz bu noktada FETÖ ile mücadelede Macaristan’la durum nedir?
-Bunların burada okul ve ticaretle ilgili dört yeri var. Bu dört yerle alakalı olarak kendisiyle konuştuk, bilgileri de kendilerine aktardık. Gereğini yapacağını söyledi; ‘Üzerlerine gidiyorum’ dedi.
-Gözler yeniden Münbiç’e çevrilmiş durumda. Münbiç’te de Amerikalılarla ortak eğitim çalışlarının başlaması acaba önümüzdeki günlere dair bir pozitif sürecin de başlaması şeklinde değerlendirilebilir mi?
-Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey de burada. Münbiç meselesinde bir gecikme var. Ortak eğitim başlıyor. Ayrıca YPG sonrasında Münbiç’i yönetecek kişilerin seçimiyle ilgili çalışma devam ediyor. Bir gecikme var ama, tamamen ölmüş değil. ABD’nin Dışişleri Bakanı Pompeo da Savunma Bakanı Mettis de önümüzdeki günlerde somut adımlar atacaklarını söylüyorlar...
-İsrail basınında, Tel Aviv’le karşılıklı olarak Büyükelçilerin geri gönderileceğine dair haberler çıktı. Acaba İsrail tarafında böyle bir niyet var mı? Bu olduğu takdirde Kudüs’e Başkonsolosluğumuz da geri dönecek, kendisi Filistin nezdinde Büyükelçimiz aynı zamanda. Acaba bu bizim açımızdan faydalı olur, sahada yeniden olmak gibi bir değerlendirmeniz var mıdır?
-An itibarıyla gündemimizde bu tür bir konu yok. İslam İşbirliği Teşkilatı’na başkanlık ettiğimiz bir dönemde Kudüs’le, Filistin’le ilgili gelişmelere duyarsız kalamayız. O yüzden şu anda bu süreci hassas bir şekilde götürmemiz lazım.
-Politika kurullarında çok seçkin isimler var. Nasıl hareket edilecek, hedeflenen nedir?
-Arkadaşlarımızı, konu başlıklarına göre her kurulu tek tek toplayacağım. Bu kurullarla toplantılarımızı yaptıktan sonra, başkan vekillerimizle birlikte artık kurullar çalışmaya başlayacak. Kurulların çalışma takvimini de zaman zaman, vekillerim belirleyecekler. Biliyorsunuz, bunlar daimi üye olarak çalışmayacak. Başkan vekillerimiz onlarla haftalık olur, aylık olur, bir araya gelecek. Çankaya köşkünde bu arkadaşlarımız çalışmalarını yürütecek.
-Sayın Cumhurbaşkanım, 12 Ekim’de sizin ‘ilişkileri karanlık’ dediğiniz Rahip Brunson’ın davası var. Amerikalılar çok sessiz ve derinden gidiyorlar. Eski nobran üsluplarını bir ölçüde terk etmiş gözüküyorlar ama yüksek bir beklenti içerisindeler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olması sebebiyle, ben yargıya müdahale edecek konumda değilim. Ben, demokratik bir cumhuriyet olan, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla yargı ne karar verirse, o karara uymak zorundayım. O işin muhatabı olanlar da yargı kararına uymak zorundadırlar. Olay budur.
-Kızılcahamam’daki konuşmanızda İnönü ile gösterdiğiniz fotoğrafa CHP’den itirazlar geldi. O itirazlara dair yorumunuzu alabilir miyiz?
-Evet, o toplantıda İnönü ile ilgili gösterdiğim fotoğrafa CHP’liler itiraz etmişler. Tek bayrak değil de çift bayraklıymış. Ben tek bayrak demedim ki zaten. Gösterdiğim fotoğrafta, zaten tek mi çift mi belli. İki tane çubuk orada gözüküyor. Bir tanesi Amerikan bayrağı. Bu da ortada. Şimdi çıkarmışlar tersinden gösteriyorlar ama yine de gizleyememişler. Çünkü mızrak çuvala sığmıyor.
-Kılıçdaroğlu sürekli olarak tazminat ödüyor ama son açıklamasında ben bir tek dava kaybettim dedi ancak 900 bin TL’nin üzerinde bir tazminat ödedi. CHP içinde de tartışılıyor bu, nereden buldu bu parayı diye. Ve bununla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı... Ayrıca, daha önceki seyahatlerinizden birinde CHP’nin İş Bankası’yla ilişkisini doğru bulmadığınızdan söz etmiştiniz...
-Mesele İş Bankası değil. Mesele, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetidir. Kılıçdaroğlu, ‘Oradan bizim kasamıza giren para yok ki’ diyor. Ben “Senin kasana para giriyor” demiyorum ki. Biliyorsunuz, mahkeme kararıyla, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na belirli bir temettü geliri aktarılıyor. Ama orada yönetim kuruluna CHP niye dört adam koyuyor? Efendim, yönetim kurulundaymışlar ama, hiçbir inisiyatifleri yokmuş. Yönetim kuruluna gireceksin, ama hiçbir inisiyatifin olmayacak. Böyle bir saçmalık olur mu? Şayet inisiyatifleri yoksa o dört kişiyi çeksinler o zaman. Biz diyoruz ki: Buradaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti neyse bu vasiyetin hazineye devrini gerçekleştirelim. Çünkü bu şahıslara ait bir hak değildir. CHP’nin hakkı hiç değildir. Dolayısıyla, MHP’li arkadaşlarla birlikte yapılacak bir yasal düzenlemeyle bu işin yoluna koyulabileceği kanaatindeyim.
-Macaristan dönüşü Sayın Bahçeli’yle bir görüşme gerçekleştireceğinizi açıklamıştınız daha önce. Dün de kurmaylar arasında bir görüşme yapıldı. Olumlu da bir seyir izlediği görülüyor. Ne bekliyoruz efendim, yerel seçimlerle ittifak konusuyla ilgili?
-Özel Kalemim yarın büyük ihtimalle Sayın Bahçeli’nin Özel Kalemi ile irtibatı kurar, Perşembe günü falan uygun olursa biz aramızdaki görüşmemizi yaparız. Bu görüşmede son gelişmeleri, ittifaktı şuydu buydu hepsini ele alma fırsatımız olur.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
SON DAKİKA HABERLERİ | Dikkat! Meteoroloji ve Valilik peş peşe uyardı: Çok kuvvetli olacak!
Şirin Elmas Hanilçi olayı! Şirin Elmas'a ne oldu, nasıl öldü?
Erzurum'da feci kaza! Otomobil alev aldı: 3 kişi can verdi
Depremleri önceden bilmek mümkün mü? Türk araştırmacı geliştirdi! O sistemi anlattı
HABER || Ahmet Özer tutuklandı! İddiaları reddetti: Konuşma dökümü ve hesap hareketleri