hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bekaa Vadisi'nden İmralı'ya

    Türkiye, 1999'da çok önemli bir operasyon haberi aldı. PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan Kenya'da yakalandı, Türkiye'ye getirildi. Öcalan, 21 yıl önce bugün hakim karşısına çıkarılmıştı. Peki, Öcalan nasıl yakalandı? Yargılama nasıl oldu?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli terör operasyonunda yakalandı. Şeffaf, kurşun geçirmez camdan bölümde hakim karşısına çıktı. Türk hukuku önünde hesap verdi. İdam cezasına çarptırıldı. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi. O günden bugüne İmralı'da hapishanede.

    Tarihler, 1998'i gösteriyordu. Türkiye o yıl, 20 yıldır PKK terör örgütü ile dağda mücadele ediyordu. Ancak terörün kökü dışarıda, terör örgütünün lideri Suriye'deydi. Eylül 1998'de Milli Güvenlik Kurulu toplandı. Öcalan'ı yakalamak için kararlı adımlar atılmaya başlandı. Öcalan, Suriye'den istenecekti.

    16 Eylül'de Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş'in Suriye sınırındaki açıklaması, ne pahasına olursa olsun, Türkiye'nin Öcalan'ı yakalayacağının habercisiydi.

    Sert uyarı sonrası, Türk askerleri Suriye sınıra yerleşti. Ya Suriye'ye girilecek, ya da Öcalan verilecek mesajı net şekilde verildi. Baskıya dayanamayan Suriye önce sınıra yakın PKK kamplarını kapattı, ardından Öcalan'ı ülkeden sınırdışı etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öcalan'ın sınır dışı edilmesi sonrası terörist avı başlatıldı. Terör örgütü lideri yakalanacaktı. Öcalan önce, 9 Ekim 1998'de Yunanistan'a gitti. Ancak iltica talebi kabul edilmedi. 3 saat sonra Rusya'ya uçmak zorunda kaldı.

    Türkiye'nin kararlılığı sonrası, Öcalan 12 Kasım'da Moskova'dan ayrılmak zorunda kaldı. Bu kez durağı İtalya'ydı.

    Türkiye, Öcalan'ın iadesini istedi, ancak İtalya kabul etmedi.

    Bu sırada, terör örgütü PKK Batı Avrupa'da şiddet içeren eylemler düzenliyor, Türkiye'de ise İtalyan ürün ve hizmetleri gayriresmî şekilde boykot ediliyordu.

    31 Ocak 1999'da Öcalan bir kez daha Yunanistan'a uçtu. Terör örgütü lideri sırra kadem basmak istiyordu. Yunan istihbaratı yardım etmeye çalışıyordu. Öcalan Kıbrıs Rum Kesimi vatandaşı olarak gösteriliyordu. Adına Lazaros Mavros adına pasaport düzenlenmişti. 2 Şubat 1999'da Yunan istihbaratı tarafından Kenya'ya götürüldü. Kenya'nın Yunanistan Büyükelçiliği'ne geçici olarak yerleştirildi. Ama Ankara geri adım atmadı. Atina hükümeti artık Öcalan'dan kurtulmanın yollarını arıyordu.

    ARDINDAN TARİHİ OPERASYON GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

    Öcalan Hollanda'ya iltica edeceksin bahanesiyle, Yunan elçiliğinden çıkarıldı. Havalimanına geldiğinde,operasyonun düğmesine basıldı. Türk bordo bereliler tarafından derdest edildi, Türkiye'ye getirildi.

    15 Şubat 1999'da yakalanan Öcalan İmralı adasına götürüldü.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tarihler 31 Mayıs'ı gösterdiğinde ilk kez hakim karşısındaydı.

    Aslında Abdullah Öcalan henüz yakalanmamışken, hakkında davalar açılmıştı. Ankara 2 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde Öcalan hakkında bir dosya vardı. Davanın diğer 11 sanığı arasında yer alan Öcalan da, gıyabında yargılanıyordu. Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa mahkemelerindeki davaların birleştirilmesiyle süreç başladı.

    Cumhuriyet Savcılığı delilleri topladı. Öcalan'ın MİT sorgusu yapıldı.

    Davanın Ankara'da görülmesi tartışıldı ama güvenlik açısından sakıncalı bulundu. Duruşmalar İmralı Adası'nda yapılacaktı. O günlerde Türk medyası İmralı'ya en yakın nokta Bursa Mudanya'yı mesken tutmuştu.

    O gazetecilerden biri daha önce, Suriye'de terör örgütü lideri ile röportaj yapmış olan gazeteci yazar Güneri Civaoğlu'ydu.

    Adada yoğun güvenlik önlemi alındı. Öcalan'ın avukatları ve yakınları ayrı, şehit yakınları ise ayrı bir limandan alınıp adaya getiriliyordu. Mahkemede zaman zaman gergin anlar yaşanıyordu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öcalan ve avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi talepleri vardı. Amaç davanın uzamasıydı. Cumhurbaşkanının, Başbakanın, bazı bakanların, genelkurmay başkanının, bazı yazarların da tanık olarak dinlenmesini istiyorlardı. Ancak mahkeme heyeti, talepleri reddetti. Mahkemenin görüşü, bunların davaya katkısının olmayacağı yönündeydi. Örgütün nerelerde, nasıl faaliyet gösterdiği, nasıl kurulduğu gibi tüm detaylar zaten biliniyordu.

    Öcalan savunmasını yaptı ve PKK'yı kendisinin kurduğunu, örgütü sevk ve idare ettiğini kabul ediyordu.

    Yaklaşık bir ay sonra, yani 29 Haziran 1999'da yapılan son duruşmada karar çıktı. Abdullah Öcalan, oybirliği ile idama mahkûm edildi.

    Yargılama süreci daha sonra polemik nedeni oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yargılamada usul hatası yapıldı kararı verdi. Savunmaya yeterince süre verilmediği tartışması gündeme getirildi. Mahkeme başkanı ve savcısı bizzat eleştirilere yanıt verdi.

    Mahkemenin verdiği idam kararı, Yargıtay tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde onandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    PEKİ ÖCALAN İDAM EDİLECEK MİYDİ?

    İktidarda koalisyon hükümeti vardı. Öcalan'ın asılıp asılmayacağı konusu hükümette krize neden oldu.

    Dönemin başbakanı Bülent Ecevit idama karşı çıkıyordu. Koalisyon ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise idam edilsin diyordu. Ancak idam Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına aykırıydı.

    Öcalan'ın idam cezası, Ağustos 2002'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi.

    Abdullah Öcalan o günden bugüne İmralı cezaevinde. Sesini duyan yok. Sadece ailesi ve avukatlarıyla görüşüyor. Medyaya yansıyan birkaç fotoğrafı var. Birkaç kez Türkiye aleyhine kötü muamele iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvursa da, o iddialar her seferinde mahkeme tarafından reddedildi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow