hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başbakan Binali Yıldırım bankacılara seslendi

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Başbakan Binali Yıldırım, Bankalara yüksek faiz uyarısı yaparak, "Bu hareketten önce son çağrıdır. Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz ya da bunun da tedbirini alırız" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Binali Yıldırım, Bankalara yüksek faiz uyarısı yaparak, "Bu hareketten önce son çağrıdır. Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz ya da bunun da tedbirini alırız. Bankacılarımız tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı alacak değiliz. Aracımız olduğunu bilsinler istiyoruz ki doğal seyrinde işler düzelsin. Nasıl Kredi Garanti Fonu ile kaynak ürettiysek diğer tedbirlerimizle iş alemini rahatlattıysak bankalar da çaresiz diye düşünmesinler. Elimizde araçlarımız var o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. İstiyoruz ki tatlılıkla olsun" dedi.

    "Elimizde araçlarımız var o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. istiyoruz ki tatlılıkla olsun"

    Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Sanayi Odası Meclis toplantısında konuştu. Bankalara yüksek faiz uyarısı yapan Yıldırım, "Bankaların rasyoları geçen seneye göre 2016'da 15.5 civarındayken şimdi 16.4'e çıkmış. Her şey güzler de neden bankalar faizleri bu kadar yüksek tutuyor. Yüzde 14'ten parayı toplayacaksın sanayiciye iş adamına kaçtan kullandıracaksın? Yüzde 18, 19, 20, insaflıysan 25'e kadar gidiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Bunu daha önce bir vesile ile söyledim. Bu hareketten önce son çağrıdır. Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz ya da bunun da tedbirini alırız. Bankacılarımız tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı alacak değiliz. Aracımız olduğunu bilsinler istiyoruz ki doğal seyrinde işler düzelsin. Nasıl Kredi Garanti Fonu ile kaynak ürettiysek diğer tedbirlerimizle iş alemini rahatlattıysak bankalar da çaresiz diye düşünmesinler. Elimizde araçlarımız var o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. İstiyoruz ki tatlılıkla olsun" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Sanayileşmek millî bir davadır. sanayicilik yapmak bir sevda işidir"

    Yıldırım, "Sanayileşmek millî bir davadır. Sanayicilik yapmak bir sevda işidir. Para kazanmak için tercih edilecek öncelikli iş değildir. Para kazanmanın bir çok yolu var en zor yollarından biri de sanayici olmaktır. Kendi ölçüsünde denemiş ağır sanayide de çalışmış kardeşiniz olarak söylüyorum para kazanabilirsiniz bir ürün ortaya koymanın verdiği hazzı yaşayamazsınız. Sanayicilik kutsal çileli iz bırakan bir iş. hepinizi yürekten tebrik ediyorum. Türkiye kalkınıyorsa, sayılı ülkeler arasında yerini alıyorsa sizlerin yaptığı yatırımların çok büyük katkısı var" açıklamasında bulundu.

    "Şimdi yüz yıkama zamanı. bankalar yüz yıkama zamanı"

    Bankalara, "millete, sanayiciye sahip çıkın" diye seslenen Yıldırım, "Bu hükümet bu kadar yükünüzü aldı. Temerrütte düşecek kredilerinizi yeniden yapılandırdı. Sizi rahatlattı rasyolarınız, karlarınız uçtu gitti. Şimdi bizde bir tabir var el eli yıkar el de döner yüzü yıkar. Şimdi yüz yıkama zamanı. Bankalar yüz yıkama zamanı. Görevlerini yapmalarını sanayiciler adına bekliyoruz. Çokta zamanımız yok. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Öyle bir kar sanayide var mı yok. Alın, akıl teri bakıyorsun el elde baş başta. Her şart altında kazanan bir sektör olur mu kardeşim? Her seferinde 4 ayak üstüne düşüyor. Böyle bir şey olmaz. Bu işin karı zararı da var. Risk olunca aman hükümet bize sahip çıkın. Tamam çıktık. Şimdi de paralar geliyor siz de millete, sanayiciye sahip çıkın. Takiplerdeki kredilerde azalma var" ifadelerini kullandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Göstergelerimize bakıyoruz iyi bankalarımıza, eflasyona bakıyoruz burada işler tersine dönüyor"

    Yıldırım, "Göstergelerimize bakıyoruz hepsi dünyanın göstergelerinden iyi. Bankalarımıza, enflasyona bakıyoruz burada işler tersine dönüyor. Bunda bir yanlışlık yok mu? Siz bu işin erbabısınız. Burada bir yanlışlık var bu doğal bir şey değil, sürdürülebilir de değil. Bunun çaresi var bunu biz tek taraflı yapmak istemiyoruz" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bankalara diyoruz ki gelin aklınızı başınıza alın mevduat toplama yarışına girmeyin"

    Yıldırım, "Bankalara diyoruz ki gelin aklınızı başınıza alın mevduat toplama yarışına girmeyin.' Birbirleriyle yarışıyorlar. 'Ne veriyorsun?', '13', 'Ben 13,2.' Sanki efendim, balık mezbahasında müzayede yapıyor. Olur mu böyle şey? Parayı toplayacaksınız, sonra o parayı kullandıracak kimse bulamazsan ne yapacaksın? Turşusunu mu kuracaksın paranın? Bu finansman meselesi sanayinin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye'nin büyümesinin önündeki en büyük engeldir. Tam bir dar bir boğaza girmiş durumdayız. Tamamen bir çıkmaz" açıklamasında bulundu.

    "Yapacağımız sürdürülebilir kalkınmayı garanti altına almak. yapacak imkanımız var"

    Yıldırım, "Kalkınma üretimle, istihdamla, yatırımla olur. Yapacağımız sürdürülebilir kalkınmayı garanti altına almak. Yapacak imkanımız var. İstikrar ve güven olduğu için büyüme sürüyor. Büyüme daha da artacak. Millet gerginlik, sorun istemiyor. Bize düşen çalışmak, üretmek. Katma değeri daha fazla artırmalıyız. AR-GE işi zihinsel bir dönüşüm gerektiriyor. Büyüme daha da artacak" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "6 aylık bir eylem planı hazırladık. bunu bayramdan sonra ilan edeceğiz. Bürokrasiden biz de şikayetçiyiz"

    6 aylık bir eylem planının bayramdan sonra ilan edileceğini belirten Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasa değişikliği güven ve istikrarı kalıcı hale getirdi. Vatandaş sandıkta iktidarı belirliyor. Güçlü iktidar her zaman garanti altına alındı. Yasama, yürütme ile geçişler çatışmalar büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor. Yasama daha etkin hale geliyor. Yasama tamamen Meclis'in inisiyatifine geçiyor. Hükümet , Meclis üzerine çökmüyor. Yönetimde uzlaşma kültürünü getiriyor.

    Aralarında kriz olursa ellerine eşit silahlar da vermiş silah çekerse öbürü de çekiyor

    Bu sistem, sandıkta iki tane eşit irade tanımlıyor vatandaş. Birine verdiği iradeyi yürütmeye verdiği iradeyi yasamaya da veriyor. Dolayısıyla iki tene yetki almış irade var. Aralarında kriz olursa ellerine eşit silahlar da vermiş tırnak içinde söylüyorum biri silah çekerse öbürü de çekiyor. mecburen birbirlerini yok etmek yerine oturup anlaşacaklar. Böyle bir güzellik. Bu bir mühendislik projesi. Hesabı kitabı yapılmış bir iş. 2019'da deneyeceğiz. Türkiye artık bölünme korkusunu tamamen geride bırakmıştır. Bölünme diye bir şey yok. 6 aylık bir eylem planı hazırladık. Bunu bayramdan sonra ilan edeceğiz."

    KDV konusunu yeni baştan vergi reformunu gözden geçireceğiz

    Yıldırım, "KDV konusunu yeni baştan vergi reformunu gözden geçireceğiz. Çelişkiler var. Bürokrasiden biz de şikayetçiyiz. Kamu alımlarında prensibimiz yerlileştirmek ve millilik" dedi.

    "Dünya 2008 sonundan beri krizde. bu sene iyi haberlere geliyor"

    Dünya ekonomisinin iyiye gittiğini vurgulayan Yıldırım, "Dünya 2008 sonundan beri krizde. Bu sene iyi haberlere geliyor. Dünya büyümesi bu yıl 3.8 olarak revize ettiler. Dolayısıyla artık dünyada da büyüme artmaya başlıyor. Küresel kriz etkisin kaybediyor. Dünya tekrara büyüme yoluna girmiş oluyor. Bu tahminleri yapanlar dünya ile ilgili başka ülkeler ile tahminleri yaparken sonucu beklemeden yapıyorlar. Bizimkiler de sıra Türkiye'ye gelince Türkiye büyümeyi gerçekleştirdikten sonra tahminlerini revize ediyorlar. Böyle bir farkımız var" diye konuştu.

    "Türkiye'yeyi ardı ardına bu değerlendirme kuruluşları maalesef vurdu"

    Yıldırım, "15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra çok aceleci davrandılar. Türkiye'yeyi ardı ardına bu değerlendirme kuruluşları maalesef vurdu. Biz yılmadık, usanmadık milletimize, ülkemize, sizlere güvendik. Her türlü olumsuzluğa karşı tedbirlerimizi aldık. Şimdi de bunun semeresini görüyoruz. Dünyada Çin ve Hindistan'dan sonra üç numaraya yerleştik. Avrupa'nın iki katı" dedi.

    "250 milyarlık kredi hacmini oluşturmasaydık bugün 30 bin tane sanayici, iş adamı göçmüştü"

    Yıldırım, "Sürekli bir şey diyordum bu ilkbaharda, yazda inşallah, Türkiye ekonomisi çok daha güzel olacak. Bunları söylerken dudak büküyordu bir çok insan bu bir kehanet değil. bir yandan halk oylaması işçin kampanya yaparken parlamentoyu çalıştırdık. ABD seçimlerinden sonra orada oluşan kısa süreli kur kaynaklı dalgalanmayı bunun iş alemimize getireceği olumsuzlukları derhal gördük ardı ardına bir çok tedbir aldık. Eğer, 250 milyarlık kredi hacmini oluşturmasaydık bugün 30 bin tane sanayici, iş adamı göçmüştü. Bankalar zora girmişti. Ekonomi maalesef zora girecekti" açıklamasında bulundu.

    "Yüksek faizler, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi engel"

    İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yaptığı konuşmada, rehavete kapılmadan 'nitelikli' büyümek gerektiğine dikkat çekerek "Yüksek faizler, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi engel" dedi.

    "Daha nitelikli bir İstanbul'a ve daha nitelikli bir sanayiye ihtiyaç duyuyoruz"

    Bahçıvan, sanayi büyümesinin, Türkiye ekonomisinin 2017 ilk çeyrek büyümesini de geçerek yüzde 5,3'e ulaştığına dikkat çekerek, "Bu performans bizleri rehavete sürüklememelidir. Arzu ettiğimiz büyüme 'nitelikli' büyümedir. Böyle bir vizyonu hayata geçirmek için cesur adımlar atmamız gerekiyor" dedi. Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü: "Son dönemde arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16'lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor. İstanbul'un sadece bir kültür, turizm ve finans şehri olarak görülmemesi gerekir. Daha nitelikli bir İstanbul'a ve daha nitelikli bir sanayiye ihtiyaç duyuyoruz. Her 10-15 yılda taşınmak, ciddi kaynak, vizyon ve enerji israfıdır. İstanbul'daki sanayimizin bu göçebelik durumu artık bir çözüme kavuşturulmalıdır. Çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasının sebebi, yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasıdır. AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır."

    "Yeni nesil bir kalkınma bankasına sahip olmamız çok gerekli bir ihtiyaç"

    Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisi için engel sürdürülebilir ekonomik büyüme için nitelikli finansmana erişiminin önemine de değinen Bahçıvan, "Kamu sanayi yatırımlarına mutlaka destek olmalı. Yeni nesil bir Kalkınma Bankasına sahip olmamız çok gerekli bir ihtiyaç. Bu Banka, sanayicilere Türk Lirası cinsi, uzun vadeli uygun maliyetler ile yatırım ve proje kredilerini sağlamalıdır. Bu noktada bir hususa özellikle dikkat edilmesi gerekiyor; o da bankaların faaliyetlerini sorumluluk bilinci eşliğinde sürdürmesi gerçeğidir. Oysaki son dönemde, arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16'lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının böyle yüksek bir seviyede seyretmesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor. Çünkü bankaların, içinde yer aldıkları ekonomik yapının bütününü gözeterek hareket etmesi çok önemlidir" ifadelerini kullandı.

    "AB ile belirsizlikler ortadan kalkmalı"

    Türkiye AB ilişkilerine değinen Bahçıvan, "AB ile belirsizlikler ortadan kalkmalı" dedi. 2017 birinci çeyrek büyüme rakamlarında yatırımların büyümeye katkısının çok sınırlı olduğuna da dikkat çeken Bahçıvan, çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasını yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasına bağladı. Bahçıvan, "Gerek dünya gerekse AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır. Bu noktada en büyük dış ticaret ortağımız olan AB özel bir önem taşıyor. Ocak-Nisan 2017 döneminde AB'nin, AB dışındaki ülkelerden yaptığı ithalat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 arttı. Aynı dönemde Türkiye'nin AB ülkelerine ihracatı sadece yüzde 4 artarak 23,1 milyar Euro'ya çıkarken, Güney Kore'nin AB'ye ihracatı yüzde 20, Hindistan'ınki ise yüzde 10 arttı. AB ekonomisi toparlanırken bizim bu pastadan aldığımız pay yeterli değil. AB ile sürdürülebilir, takvimi ve kesin sonuçları olan samimi bir ilişkiyi yeniden tarif etmemiz ve belirsizlikleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Gümrük Birliği'nin revize edilmesi ve kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi talebimiz güncelliğini korumaktadır" diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow