"Birkaç saat içinde 34 milyon kişi ölür"

Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nın iptali sonrası ABD ve Rusya'nın art arda gerçekleştirdikleri füze denemeleri ve sert açıklamaları nükleer gerilimi gitgide tırmandırıyor. Peki korkulan olur ve nükleer savaş çıkarsa dünya ne hale gelir? İşte Amerika'daki bir grup biliminsanı bunu araştırdı. Hazırladıkları simülasyon, on milyonlarca insanın hayatını kaybedeceğini ortaya koydu.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Rusya başlattı, NATO Karşılık verdi. Saatler içinde 34 milyon insan öldü, 50 milyondan fazlası yaralandı.

Dehşet veren bu kıyamet senaryosu neyse ki gerçekleşmiş değil.

Ancak Princeton Üniversitesi'ndeki bir grup bilim insanına göre, korkulan olur ve NATO ile Rusya arasında nükleer bir savaş çıkarsa sonuçları en az bu kadar yıkıcı olacak.

Princeton Bilim ve Küresel Güvenlik Programı'nda yapılan bir araştırma çerçevesinde hazırlanan simülasyona göre, Rusya, ABD-NATO ilerlemesini durdurma umuduyla Kaliningrad şehri yakınlarındaki bir üsten nükleer uyarı atışı gerçekleştiriyor.

İlk nükleer patlama, Polonya'nın hemen içinde görülüyor.

NATO ise misilleme olarak tek bir taktik nükleer hava saldırısı yapıyor.

Rusya, NATO üslerini ve ilerleyen birlikleri vurmak için uçaklar ve kısa menzilli füzeler aracılığıyla 300 nükleer savaş başlığı yollarken, NATO da yanıt olarak uçaklar vasıtasıyla 180 nükleer savaş başlığı gönderiyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Bu aşamadan sonra, her iki taraf da askeri nükleer güçlere karşı yüzlerce saldırı daha yapıyor.

Washington ve Moskova'nın her ikisi de nüfus merkezlerini hedef alarak kalan denizaltı cephaneliklerinden şehir başına 10'a varan füzeler atıyor ve saatler içinde 34 milyon kişi ölüyor, 57 milyon kişi yaralanıyor.

Milyonlarca insansa, nükleer serpinti ve diğer uzun vadeli sorunlar nedeniyle sağlığını kaybediyor.

Araştırma ekibi, her iki ülkenin de silah kontrol önemlerine desteğini düşürmesi nedeniyle böyle bir senaryo olasılığının son iki yılda “çarpıcı biçimde” arttığını savundu.