hour SON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    AB'nin mali yardımları hakkında AB Bakanlığı'ndan açıklama

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    AB Bakanlığı, Suriyeliler'e mali yardım konusunda yapılan açıklamalara cevap verdi. Türkiye'nin 7 yılda 3 milyonun üzerinde Suriyeli için 30 milyar dolar harcadığını açıkladı. Açıklamada, "AB tarafından taahhüt edilen 3 milyar avroluk kaynağın halen önemli bir kısmı fiili olarak sahada kullanılabilmiş değildir" denildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı, AB mali yardımlarının kullandırılma mekanizmalarının hızlı işlemediğini belirterek, "Yaklaşık 7 yıldır Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçları için 30 milyar doların üzerinde ulusal kaynak kullandırılmışken, Kasım 2015'te AB tarafından taahhüt edilen 3 milyar avroluk kaynağın halen önemli bir kısmı fiili olarak sahada kullanılabilmiş değildir." açıklamasında bulundu.

    AB'nin mali yardımlarına ilişkin bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin 2011'den bu yana Suriye'deki iç karışıklıklardan kaçarak, Türkiye'ye gelen Suriyelilere ev sahipliği yaptığı hatırlatıldı. Türkiye'nin sayıları 3 milyonun üzerinde olan Suriyeliler için 30 milyar doların üzerinde harcama yaptığı kaydedilen açıklamada,"29 Kasım 2015'de düzenlenen Türkiye-AB Zirvesinde, Türkiye ile külfet paylaşımı kararı çerçevesinde, Türkiye’de geçici korumadan yararlanan Suriye vatandaşlarına yönelik AB, 3 milyar avro mali yardım sağlamayı taahhüt etmişti." hatırlatması yapıldı.

    Türkiye ve AB'nin, 18 Mart 2016'da düzenlediği zirvede, söz konusu kaynağın kullanımının hızlandırılmasına ve 2018 sonuna kadar 3 milyar avro tutarında ilave bir kaynağın harekete geçirilmesine karar verildiği anımsatılan açıklamada, taahhüt edilen bu mali yardımların Türkiye için değil doğrudan Suriyeliler için olduğunun altı çizildi. Açıklamada, Türkiye'deki Suriyelilerin ihtiyaçları göz önüne alındığında, taahhüt edilen mali yardımın miktarı kadar ve bundan daha önemli olanın, bu mali yardımların hızlı bir şekilde bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde kullandırılması gerektiğine işaret edildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Gelinen aşamada, söz konusu kaynağın hızlı kullandırılmakta olduğunu söylemenin mümkün olmadığı vurgulanan açıklamada, AB'nin taahhüt ettiği ilk 3 milyar avroluk mali yardım kararı üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen, bu 3 milyar avronun tamamının daha yeni hangi proje ve programlarda kullanılacağının belirlenebildiği ve sözleşmelerin imzalanmış durumda olduğu kaydedildi. Açıklamada, sözleşmeye bağlanan 3 milyar avronun ise 1,78 milyar avrosunun, AB tarafından ilgili kuruluşlara harcanmak üzere aktarılmış olduğuna dikkat çekilerek, "Aktarılan 1,78 milyar avronun yaklaşık 1,3 milyar avrosu projelerin uygulamasından sorumlu uluslararası kuruluşlara, 402 milyon avroluk kısmı ise ilgili Bakanlıklarımıza aktarılmıştır. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığına 120 milyon, Milli Eğitim Bakanlığına 270 milyon ve İçişleri Bakanlığına 12 milyon aktarılmış durumdadır." bilgileri paylaşıldı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Vizyonsuzluk ve stratejik bakış eksikliği"

    İlk 3 milyar avronun sözleşmeye bağlanması ve kaynağın bir kısmının projelerin uygulamasından sorumlu uluslararası kuruluşlara aktarılmasının, kaynağın henüz sahada Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanıldığı anlamına gelmediği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

    "Maalesef AB mali yardımlarının kullandırılma mekanizmaları hızlı işlemiyor. Yaklaşık 7 yıldır Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçları için 30 milyar doların üzerinde ulusal kaynak kullandırılmışken, Kasım 2015 tarihinde AB tarafından taahhüt edilen 3 milyar avroluk kaynağın halen önemli bir kısmı fiili olarak sahada kullanılabilmiş değildir. Suriyeliler için AB mali yardımlarının bu hızla kullandırılması taahhüt edilen toplam 6 milyar avronun kullanılması için Suriyelilerin daha uzun yıllar beklemesi gerekeceğini göstermektedir. Suriyelilerin ihtiyaçları göz önüne alındığında AB’nin taahhütlerini daha hızlı yerine getirmesi gerektiği çok açıktır."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Açıklamada, son zamanlarda bazı çevrelerden mali yardımlar konusunda yanıltıcı açıklamalar yapılması üzerine bu açıklamaya ihtiyaç duyulduğu vurgulanarak, AB adına yapılan bazı açıklamalarda "sözleşmeye bağlama" ile "sahada harcama"nın birbirine karıştırılacak şekilde ifade edildiği belirtildi. Suriyeliler için AB'nin taahhüt ettiği mali yardımların sadece "mali bir mesele" olmadığının altı çizilen açıklamada, bunun ülkelerindeki iç karışıklıklardan ve ölümden kaçan insanlara karşı insani bir sorumluluk olduğu ve insani hassasiyeti ön planda tutan açıklamalar yapılmasında her zaman fayda olduğu kaydedildi.

    "Ayrıca, AB'nin sadece Suriyeliler için taahhüt ettiği mali yardımlar açısından değil, Türkiye'ye sağlamakta olduğu Katılım Öncesi Mali Yardımlar konusunda da yaklaşım yanlışlığı içerisinde olduğunu söylemek doğru olur." ifadesi kullanılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

    "Türk demokrasisine karşı 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen hain darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) karşı yapılan mücadeleyi anlamaya çalışmak yerine alınan tedbirleri eleştirmesi ve üyeliğe hazırlık amacıyla kullandırılan Katılım Öncesi Mali Yardımlarda 105 milyon avro kesintiye gitmesi bir vizyonsuzluktur. AB'den sağlanan Katılım Öncesi Mali Yardımlar bir yandan aday ülkenin farklı alanlarda AB'ye uyum sürecini hızlandırırken, diğer yandan da kamuoyunda AB'ye ilişkin olumlu bir algı oluşmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla mali yardımlar, yani AB projeleri, hem somut çıktılar üreterek ülkemizin AB'ye uyum sürecini artırıyor hem de Türk halkı bu projeler aracılıyla kendini AB'ye daha yakın hissediyor ve bu süreci sahipleniyor."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Açıklamada, bir yandan "Türkiye AB'den uzaklaşıyor" derken, bu tür kararların alınması ve adeta Türkiye'yi AB'den soğutmasının, AB açısından bir çelişki olduğu belirtilerek, AB yetkililerinin bunu göremiyor oluşunun önemli bir vizyonsuzluk ve stratejik bakış eksikliği olduğu değerlendirilmesinde bulunuldu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow