ABD’nin bitmeyen krizi: Silahlı katliam
ABD, hala Teksas'taki bir ilkokulda meydana gelen silahlı katliamın etkisinde. 19 çocuk ve 2 öğretmenin öldürüldüğü saldırı, ülkede yıllardır çözülemeyen silah problemini bir kez daha gündeme getirdi. Peki, yalnızca ABD’ye has bu sorunun kökü nereye dayanıyor? Bir çözüm yolu var mı? Uzmanlar ne diyor? Gelin inceleme haberimizde öğrenelim.
Çocuklarını kaybeden ebeveynlerin serzenişleri, bir kez daha ABD ekranlarında yankılandı. Masum çocuk ve öğretmenlerin katledilmesi sonrası silah yasalarının sertleşmesi için bir kez daha çağrılar yükseldi. Peki, bu sefer bir şey değişecek mi? Yoksa ABD, on yıllardır olduğu gibi aynı çıkmazın içinde ilerlemeye devam mı edecek?
ABD’de silahlı katliamların sayısı ve şiddeti, 1999'da yaşanan Columbıne Lisesi katliamından bu yana eşi benzeri görülmemiş bir hızda artıyor. Colorado Columbıne eyaletindeki Columbıne Lisesi'nde okuyan iki öğrenci, otomatik silahlar ve bombalarla okullarını basmış, 12 öğrenci ve bir öğretmeni katletmişti.
Okulun farklı noktalarına ev yapımı bombalar döşeyen iki öğrenci daha sonra intihar etmiş, bombalar ise arıza yaptıkları için patlamamıştı. Columbıne Lisesi katliamı, ABD’nin silah alma yasalarındaki açıkları gündeme taşıdı ve ülke genelinde bir "silahlanma" tartışması başlattı.
Ünlü yönetmen Mıchael Moore, 2002'de çektiği "Benim cici silahım" belgeseli ile ABD’ye özgü bu sorunu beyaz perdeye ve dünya kamuoyuna taşıdı. Oscar ödülü kazanan ve tüm zamanların en başarılı belgesellerinden biri kabul edilen filmde, Moore'un hesap açma karşılığında ücretsiz silah teklif eden bir bankaya girdiği sahne, birçok izleyicinin aklına kazındı. Moore, ilk kez girdiği bankadan dakikalar sonra elinde bir tüfekle çıktı.
Columbıne Lisesi katliamından sonra ABD’nin silah sorununu kontrol altına almak için hızla harekete geçmesi bekleniyordu. Ancak ilerleyen yıllarda neredeyse bunun tam tersi bir senaryo ortaya çıktı. ABD’nin en ölümcül 10 silahlı katliamından 8'i bu tarihten sonra meydana geldi.
ABD, en fazla silahlı ölümün görüldüğü gelişmiş ekonomiye sahip ülke. 2019'da yapılan bir araştırmaya göre ABD’de Kanada’ya kıyasla 7 kat, Avrupa Birliği’ne kıyasla 22 kat, Avustralya’ya kıyasla ise 23 kat daha fazla silahlı ölüm kaydedildi.
Peki, ABD’de neden bu kadar çok silahlı katliam yaşanıyor? Silah şiddetinin bu kadar fazla olmasının birçok farklı etkeni var. Ancak araştırmalar, silahlı katliamların arkasında yatan asıl sebebin, ABD’nin Dünya’da en fazla silaha sahip olan ülke olmasını gösteriyor.
Nüfusu neredeyse 330 milyon olan ABD’de 400 milyonu aşkın silah olduğu tahmin ediliyor. Bunların 393 milyonu yani %98'inden fazlası ise sivillere ait. Yani her 100 Amerikalıya neredeyse 120 silah düşüyor. Anketlere göre her 3 ABD’liden biri silah sahibi olduğunu söylüyor.
Uzmanlara göre silah sahibi kişi sayısı bu kadar yüksek olduğu için silahlı katliam oranı da artıyor. Ancak her şey verilerden ibaret değil. Yıllardır gözaltına alınan ya da öldürülen silahlı katliam faillerinin büyük bir kısmında mental sorunlar, dışlanmışlık, zorbalık ya da ideolojik radikalleşme olduğu görülüyor.
Ancak ABD’de zihinsel sorun yaşayan kişilerin sayısı, diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla daha fazla değil. Aynı şey suç oranları için de geçerli. Bu da ABD’deki en temel etkenin silah sayısı ve silaha erişimin kolay olmasını doğrular nitelikte.
Silah şiddeti ve silahlı katliamların önlenmesi konusundaki kutuplaşma ise tam olarak bu noktada başlıyor. Muhafazakar cumhuriyetçiler, ABD’de silahlanmanın anayasal bir hak olduğunu ve bunun korunması gerektiğini savunuyor. ABD’nin en kuvvetli silah lobisi ulusal silah derneği NRA ile yakın iş birliği yapan cumhuriyetçi parti, yasama, yürütme ve yargı ayaklarında her türlü silah kontrolüne itiraz ediyor.
Liberallerin ön planda olduğu demokrat parti ise silahlara yönelik daha sert bir duruş alınması gerektiğini söylüyor. Demokrat başkanlar Bıll Clınton, Barack Obama ve Joe Bıden dönemlerinde beyaz saray silah yasalarını sertleştirmeye yönelik adımlar atmaya çalıştı. Ancak ABD’deki siyasi güç dengesi ve Kongre’deki oy çoğunluğu kuralları sebebiyle elle tutulur bir sonuç ortaya çıkmadı.
20212'de gerçekleşen ve ABD’nin en ölümcül okul katliamı olarak tarihe geçen Sandy Hooks katliamından sonra eski başkan obama, silah alımlarında daha kapsamlı inceleme süreçleri ve satış için ruhsat zorunluluğu getiren kararnamelere imza attı. Obama, kararnameleri duyurduğu toplantıda katliam kurbanı çocuklardan bahsederken gözyaşlarını tutamadı.
Eski Amerikan başkanı, daha sonra verdiği röportajlarda defalarca en büyük pişmanlığının silah problemi konusunda net bir adım atama-mak olduğunu ifade etti.
Obama'dan sonra göreve gelen eski başkan Donald Trump ise okullarda yapılan silahlı katliamlara bambaşka bir çözüm önerisi getirdi. "silaha silahla karşılık verilmesi gerektiğini" savunan Trump, 2018'de Parkland'da 17 kişinin öldürüldüğü bir katliam sonrası silah kullanma yetkinliği olan öğretmenlerin silahlandırılması gerektiğini söylemişti.
Trump ayrıca 2016'da Orlando’da bir barda 49 kişinin öldürüldüğü silahlı katliamdan sonra da benzer sözler sarf etmişti. Ancak uzmanlara göre Trump'ın önerisinin pratikteki karşılığı hiç de ön görüldüğü gibi değil. Zira hem 2016'da Orlando'da hem de 2022'deki Buffalo, New York'taki hem de Uvalde, Teksas'taki silahlı katliamlarda polis memurları ilk anda saldırganlara müdahale etti. İki katliamda da saldırganlar çelik yelek ve miğfer taktıkları için etkilenmedi, memurlar ise ya öldürüldü ya da yaralandı.
Uzmanlara göre silah yasalarını sertleştirmeden okullara daha fazla silahlı öğretmen ya da polis memuru koymak, çözümden çok daha fazla soruna ve can kaybına yol açabilir.
Peki, ABD kamuoyu silah yasalarına ve silahlı katliamlara nasıl yaklaşıyor? Güncel araştırma ve anketlere göre Amerikalıların yüzde 52'si silah satışlarının daha sert kurallara tabi olması gerektiğini savunuyor. Yüzde 11'i daha esnek kuralları savunurken, %35'i ise yasaların aynı kalması gerektiğini düşünüyor.
Siyasi kutuplaşmanın çok net bir şekilde gözlemlenebildiği "Silahlanma" konusunda tarafların mutabık olduğu noktalar da var. Örneğin Amerikalıların yüzde 87'si akıl hastalığından muzdarip kişilerin silah sahibi olmaması gerektiğini savunuyor. Aynı şekilde nüfusun yüzde 81'i de resmi silahların yanı sıra elden ve fuarlarda yapılan silah satışlarının da kontrole tabi tutulmasını destekliyor.
Peki, halk nezdinde silah yasalarının sertleşmesine bu kadar destek olmasına karşın neden adım atılamıyor?
Bunun birinci sebebi, ABD Kongresi’nin oy çoğunluğu kuralı. Yasa gereği, kongrenin üst kanadı olan 100 üyeli Senato'da 60 senatörün onayı olmadan bir yasa tasarısı geçemiyor. Cumhuriyetçiler ve demokratlar bu sayıya ulaşamadıkları sürece bir parti çoğunluğa sahip olsa bile karşı tarafın desteği olmadan istediği yasaları geçiremiyor.
Örneğin ABD senatosu şu anda 50'ye 50 bölünmüş durumda. Amerikan Başkan Yardımcısı Kamala Harrıs, eşitlik durumunda oy kullanabildiği için Demokrat Parti'nin Senato'da bir oyluk üstünlüğü bulunuyor. Ancak bu, temsilciler meclisinden geçen ve Senato'dan onay bekleyen sert silah yasalarının geçirilmesi için yeterli değil.
Sert silah yasalarının önündeki başka bir engel ise ABD’nin bir numaralı silah lobisi ulusal silah derneği NRA. NRA, Kongre'deki bu çıkmazı kendi faydasına kullanıyor. İki partiden de silahlanmayı destekleyen temsilci ve senatörlerin kampanyalarına milyonlarca dolar bağış yapan dernek, silah yasalarının geçmesini önlemek için her türlü girişimde bulunuyor.
Amerikan Başkanı Joe Bıden, Teksas'ta yaşanan son silahlı katliamdan sonra isim vermeden NRA'yi kastederek "bu lobilerle mücadele edecek cesaretimiz yok mu?" demiş, siyasetçileri silah yasalarını geçirmeye davet etmişti.
ABD’deki silah tartışmasında siyasi boyutun yanı sıra "akıl sağlığı" argümanı da önemli rol oynuyor. Bireysel silahlanmayı destekleyen cumhuriyetçiler, silahlı katliamları akıl sağlığı bozuk kişilerin yaptığını, bu sebeple "Hukuka riayet eden vatandaşların anayasal haklarının elinden alınmaması gerektiğini" savunuyor. Bu argüman, Teksas katliamında da vali Greg Abbott tarafından öne sürüldü.
Cumhuriyetçi siyasetçilerin yanı sıra ulusal tüfek derneği NRA de silahlı katliamları direkt olarak kişilerin akıl sağlığı sorunlarına yoruyor. Örneğin Teksas katliamından günler sonra yayınladıkları bir yazılı mesajda, saldırının "Tek ve akıl sağlığını yitirmiş bir suçlu" tarafından işlendiği vurgulanarak meseleyi silah tartışmasından uzaklaştırmak amaçlanıyor.
Demokratlar ise akıl sağlığının tek faktör olmadığını ve silahlara erişimin zorlaştırılması gerektiğini savunuyor. Bu uğurda, Kongre'de bir kez daha silah satın alınmasını zorlaştıracak bir yasa tasarısı hazırlandı. Sandy Hooks katliamının gerçekleştiği Connectıcut eyaletinden demokrat senatör Chrıs Murphy, cumhuriyetçi meslektaşlarına bu sefer farklı oy vermeleri ve yasayı geçirmeleri için serzenişte bulundu.
NBA efsanesi Steve Kerr de düzenlediği bir basın toplantısında silah lobisine destek veren siyasetçilere sert sözlerle isyan etti. Üst düzey isimlerden gelen açıklamalar, vaatler ve kamuoyunda silahlı katliamlardan sonra kısa süreliğine yükselen hassasiyet, ABD’de bir değişimin habercisi olabilir.
Ya da bir kez daha, tıpkı geçmişte sayısız kere olduğu gibi, ölen masumlar unutulup, silah sorunu bir sonraki katliama kadar gündemden düşebilir.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
DSÖ'den Gazze için 'endişe verici' açıklama: Hayatları tehlike altında
Hamaney'den dikkat çeken açıklama: İran'ın vekil güce ihtiyacı yok
SON DAKİKA! Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam'da Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi
ABD, HTŞ lideri Colani'nin Başına Koyduğu '10 Milyon Dolar' Ödülü Kaldırdı
SON DAKİKA! Almanya'daki Noel Pazarı Saldırganının Profili Ezber Bozdu