ABD eski Suriye temsilcisi CNN TÜRK'te... "Sorunlar ancak Erdoğan-Biden seviyesinde çözülür"
ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, CNN TÜRK'e özel konuştu. Jeffrey, Rusya-Ukrayna krizini ve Suriye'de yeniden yükselen DEAŞ tehdidini değerlendirdi. ABD-Türkiye ilişkileri için "Erdoğan ve Biden ikincil meseleleri bir kenara bırakıp ilişkileri düzeltmeli" dedi. Dış haberler muhabiri Hilken Doğaç Boran'ın özel röportajı.
Bildiğiniz gibi Suriye’de yeniden yükselen DEAŞ tehdidi ve Rusya-Ukrayna krizi bir kez daha Türkiye-ABD arasındaki stratejik ittifakın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Sizce bu Washington ve Ankara için bir dönüm noktası olur mu? İki ülkenin bu sorunları aşmak için daha da yakınlaşma ve iş birliğini artırma ihtimali var mı?
JEFFREY: Öncelikle CNN Türk’e beni konuk aldığı için teşekkür etmek istiyorum. Ben ve diğerlerinin yıllardır söylediği gibi, sizin de az önce belirttiğiniz gibi Türkiye ve ABD’nin dış politikalarını koordine etmesi bugün her zaman olduğundan çok önem taşıyor. İki ülke de DEAŞ, Rusya ve yakında nükleer silah üretecek hale gelebilecek İran tarafından tehdit altında. Bunlar Türkiye için de en az ABD için olduğu kadar tehlikeli tehditler. Türkiye ile ortaklık olmadan bu tehditlerin hiçbirine karşı iyi bir politika geliştirilemez. Bu kadar basit.
Türkiye Ukrayna’ya TB2 Bayraktar SİHA’ları sağlıyor. Aynı zamanda NATO ittifakı içinde ABD dışında Ukrayna'ya hatırı sayılır askeri destek sağlayan nadir ülkelerden biri. Bu ortak anlayışın Türkiye-ABD ilişkilerine olumlu bir yansıması olacağını düşünüyor musunuz?
JEFFREY: Olmalı. Çatışmalara bakalım. Suriye’deki mücadeleler, Afgansitan’daki durum. Bosna-Hersek, Kosova ve Ukrayna’daki faaliyetlerimiz. Bu vakaların hepsinde ABD ve Türkiye aynı tarafta. Ve iki ülkenin toplam gücü NATO ya da uluslararası varlığın büyük bir kısmını oluşturuyor. Yani jeopolitik faaliyetler bakımından çok iyi müttefikleriz. İki taraftan da kaynaklı yanlış anlamalar ve kötü diplomasi yüzünden ilişkide zorluk yaşanıyor. Bunun çözülmesi gerek. Bu da ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Biden seviyesinde olur. Başka seviyede çözülemez. Görüşme olur, telefon olur, başkaları üzerinden ayarlanır, fark etmez. Önemli olan iki liderin ikincil meseleleri bir kenara bırakması. S-400 alımı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve Batı ile ilgili yorumları göz ardı edilebilir. Lafa değil eyleme bakın denebilir. Yapılması gereken budur.
Diplomasi demişken, tecrübeli bir diplomat olarak Doğu Avrupa’daki durumu nasıl yorumluyorsunuz? Sizce diplomatik bir çözüm mümkün mü? Yoksa NATO ve Rusya arasında savaş mı çıkar? Bir de ABD’nin Rusya-Ukrayna krizindeki tutumunu nasıl değerlendirirsiniz?
JEFFREY: Sayın Putin 19. YY’da yaşıyor. Türkler bunu iyi anlar çünkü siz de o dönemin büyük güçlerinden biriydiniz. O dönemin kurallarının 2. Dünya Savaşı sonrası döneme kıyasla daha farklı olduğunu biliyorsunuz. Putin o düzene dönmek istiyor. 19. YY kafasıyla hareket ettiğine şüphe yok. Diplomatik bir çözüm bulunma noktasında sorun şu: Putin 19.YY düzenini yıkıp yerine bir imparatorluk kurmak isteyen bir Napolyon’u mu? Yoksa ülkesinin güvenliğini her şeyden önde tutan ve bir denge kurmaya hazır bir 19.YY Bismarck’ı mı? Biden hükümeti Putin’e iyi bir teklif yaptı. Eğer Putin farklı bir denge kurmak isteyen bir Bismarck ise bu teklifi kabul eder. İkinci olarak, Biden Ukrayna’ya sınırı olan ülkelere asker gönderdi. Bu NATO birliğini vurgulamak ve ABD’nin ittifak üyesi olmayan Ukrayna hariç, Türkiye’den Norveç’e kadar tüm müttefikleri korumak için askeri güç kullanmaya hazır olduğunu gösteren çok önemli bir adımdı. Eğer Sayın Putin bir işgal ile tüm uluslararası sistemi bozmakta kararlıysa bunu durduramayız. Ancak bedelini artırarak burayı işgal edeceği son yer hale getirebiliriz. Çin iki gün önce Pekin’de Putin’i ağırladı. Ancak ortak açıklamada Ukrayna’nın lafı bile geçmedi. Çin bile Putin’in hamlesini endişe ile izliyor. Bekleyip göreceğiz. Ancak Biden yönetimi, NATO ve Türkiye olası bir savaşı engellemek için her şeyi yaptı. Artık top Putin’in sahasında.
Biden yönetiminin Suriye politikası ve YPG güdümündeki DSG’ye desteği hakkında ne düşünüyorsunuz? Deaş lideri öldürüldüğüne göre sizce Washington Suriye’deki varlığını korumalı mı yoksa bölgeden çekilmeli mi?
JEFFREY: Öncelikle, DEAŞ lideri ölmüş olabilir ama yüzlerce terörist tarafından Haseke’de yapılan saldırıda da gördüğümüz gibi DEAŞ’ın hala askeri varlığı var. Hem Suriye ve Irak halkları hem de komşu Türkiye, Avrupa ve başka ülkeler için tehlike teşkil ediyorlar. Özellikle Esad kontrolündeki bölgelerde aktifler. Esad onları kontrol edemiyor. Bu yüzden Kuzeydoğu Suriye ve Irak’ta asgari bir ABD askeri varlığı olmaya devam edecek. Bu ve Suriye’yle ilgili diğer konularda Türkiye ile birlikte çalışıyoruz. Ancak Biden Hükümeti’nin genel Suriye politikası henüz net değil. Türkiye’nin güvenlik endişelerini, DEAŞ sorununu, İsrail’in İran füzeleri hakkındaki endişelerini, kimyasal silah sorununu, milyonlarca mülteci sorununu genel bir Suriye politikası olmadan çözemezsiniz. Biden hükümetinde de bu yok. Açıkçası hala bekliyoruz.
Az önce liderlerin büyük sorunlara öncelik vermeleri gerektiğini söylediniz. Burada Washington ve Ankara’dan söz ediyorum tabii ki. Sorum şu: Eski bir ABD’li generalin sözlerini andıran şeyler söylediniz. Kendisi ABD’nin Karadeniz, Orta Doğu ve Afrika’da etkin olabilmesi için önce Türkiye ile ilişkileri düzeltmesi gerektiğini ifade etti. Bu sözleri nasıl yorumlarsınız? Sizce Biden Yönetimi, Türkiye ile ittifakının önemini yeterince kavrıyor mu?
JEFFREY: Öncelikle generali tamamen haklı buluyorum ama bir cümle daha eklemek isterim. Türkiye’nin az önce bahsettiğim tehditlere karşı kendi toprağını başarıyla koruyabilmesi için ABD ile iyi bir ilişkisi olmalı. Biden yönetimi ve Başkan Biden, Kore Savaşı’ndan, NATO’nun kuruluşundan ve Türkiye’nin ittifaka katılmasından bu yana hep birlikte inşa ettiğimiz kolektif güvenlik, caydırıcılık ve çevreleme değerlerine inanıyor. Buradaki sorun, bu sürecin ABD dış politika sistemine takılmış olması. 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş kadar tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduklarının farkında değiller. 30 yıllık bir “gereksiz dış politika yükü” altında olduklarını söyleyebilirim. Tüm öncelikleri, meseleleri ve sorunları,,, Putin, Şi ve Orta Doğu’daki istikrarsızlaştırma girişimleri karşısında önemsiz kalıyor. Henüz bunu anlayamadılar. Soğuk Savaş döneminde yaptığımız gibi Türkiye, Almanya, Fransa, Japonya, Kore ve Filipinler gibi kilit ortaklarımızla olan ittifaklarımıza öncelik vermeleri gerek. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Hükümet Suudi Arabistan ile ilişkileri geliştirmenin yollarını arıyor örneğin. Ama bu zamanlarını alıyor çünkü Washington’da Kongre’de ve basında ikincil öneme sahip meselelerden ve Türkiye ile sorunları olan çıkar gruplarından kurtulmak zaman alıyor. Hükümetin kilit müttefiklerle iyi ilişkileri olması için bunlara kulak tıkaması şart. Henüz bunu başaramadık ama giderek yaklaşıyoruz.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Kilometrelerce uzunluğa sahip... SMO, PKK/YPG'nin kullandığı tünelleri böyle görüntüledi!
Fransa siyaseti karıştı: Tarih belli oldu... Bu noktaya nasıl gelindi?
ABD-Çin ticaret savaşında yeni perde! Pekin hangi misilleme kartını oynar? Biden’dan yeni ‘çip kısıtlaması’, ikinci Trump dönemi…
Biden’dan oğluna af, Trump’tan ise dünürlerine kıyak!
Trump’tan Trudeau'ya şok teklif: Kanada 51'inci eyalet olsun