Avrupa'yı "acı reçeteler" de kurtaramadı
Küresel kriz gelişmiş birçok ekonomiye büyük zararlar verirken, Euro Bölgesi ülkeleri de bu durumdan nasibini aldı.
Son yıllarda piyasalara damgasını vuran küresel krizde, "Portekiz, Yunanistan, İrlanda, Kıbrıs Rum Kesimi, İtalya ve İspanya" gibi Euro Bölgesi'nin "hasta ekonomileri" için atılan birçok adıma rağmen toparlanma süreci hala belirsizliğini koruyor.
Avrupa'nın içinde bulunduğu kriz, küresel ekonomiyi de tehdit etmeye devam ederken, son dönemde piyasalarda en çok konuşulan konuların başında dış ticaret kaynaklı zayıflıklar ve kur savaşları geliyor.
Avrupalı liderler, Euro Bölgesi'nde süregelen borç krizinin çözümünde önemli mesafeler kat etseler de güçlüklerin sürdüğü aşikar.
Ekonomistler, bölgede yaşanan krizi "kamu borcu ya da mali" olarak tanımlasa da sorunlar ülkelere göre farklılık arz ediyor.
Euro Bölgesi'ni sarsan borç krizinde ilk finansal yardım talebinde bulunan ülke Yunanistan'dı. 2 yıl içinde 2 kez kurtarılan ancak hala toparlanmaya ilişkin tarihin belirsiz olduğu Yunanistan'ın temel sorunu, 2012 sonu itibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının (GSYH) yüzde 180'lerine ulaştığı tahmin edilen kamu borcu.
Sırasıyla 2010 ve 2011'de Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği (AB) ile finansal yardım anlaşması yapmak zorunda kalan İrlanda ve Portekiz'in yanı sıra Kıbrıs Rum kesiminde de kriz, yüksek kamu borcu ve bütçe açığı ile bankacılık sektöründen kaynaklanıyor.
Piyasalarda, İrlanda'da krizin bankacılık sektöründe ortaya çıktığı dönemde ve AB ülkelerinin bankacılık sektörlerinin bütünleşik yapısı bir arada değerlendirildiğinde, çevre ülkelerin bankacılık sektörlerinde meydana gelebilecek olası sorunların diğer AB ülkelerini de önemli ölçüde etkileyeceği yorumları yapılıyordu. İrlanda bankalarının en büyük alacaklısının ise İngiltere ve Almanya olduğu belirtiliyordu.
Portekiz'de yerli bankaların yükümlülüklerinin oldukça önemli bir bölümünün İspanyol bankalarında olması, ülkede yaşanan krizin İspanya'yı da etkilemesiyle sonuçlandı. İspanyol hükümeti, geçen yıl sektördeki krizi çözebilmek için Avrupa Birliği ile finansal yardım anlaşması imzaladı.
Aynı sorunu Kıbrıs Rum Kesimi de Yunanistan'la olan yakın ekonomik ilişkileri nedeniyle yaşadı. Bu ülke de geçen yıl bankacılık sektörünü kurtarmak için uluslararası yardım talebinde bulundu.
Euro Bölgesi'nde kemer sıkma önlemlerinin de etkisiyle işsizlik rekor seviyelere çıkarken, ekonomistlerin "batmayacak kadar büyük" kategorisinde değerlendirdikleri ülkelerden İspanya ekonomisinin diğer kırılgan noktaları ise yüksek işsizlik oranı ve bütçe açığı ile ve "emlak balonu" oluşturuyor. Zira batması durumunda Euro Bölgesi'nin dördüncü büyük ekonomisini toparlamak için mevcut kurtarma fonlarının miktarının yeterli olmayacağı belirtiliyor.
Bölgenin en büyük üçüncü ekonomisi İtalya'da ise durum artık hem ekonomi hem de siyasi anlamda belirsizliğini koruyor. GSYH'sini aşan kamu borçlarıyla mücadele etmeye çalışan teknokrat Başbakan Mario Monti'nin istifasının ardından yapılan seçimlerde net bir tablonun ortaya çıkmaması kriz sürecini tam bir çıkmaza sürükledi.
Bölgenin başat sorunları kamu borcu, işsizlik ve ekonomik daralma
AA muhabirinin Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerinden derlediği bilgilere göre, Euro Bölgesi ülkelerinin 2010 yılında kamu borçlarının GSYH'ye oranı ortalama yüzde 85 seviyesindeyken, bu rakam 2012 sonu itibariyle yüzde 93'e çıktı. Söz konusu rakamın 2013'te de yaklaşık yüzde 95'e ulaşması bekleniyor.
AB Komisyonu'nun Kış Ekonomik Tahminler Raporu da Euro Bölgesi'nin ekonomik performansı hakkında negatif bir görüntü çiziyor. Raporda, Euro Bölgesi'nin 2012 yılında yüzde -0,4 beklenen küçülme oranı yüzde -0,6'ya indirildi. Euro Bölgesi'nin bu yılki büyüme beklentisi de 0,1'den -0,3'e revize edildi.
Komisyon'a göre, bu yıl Yunanistan yüzde 4,4, Kıbrıs Rum kesimi yüzde 3,5, Slovenya yüzde 2, Portekiz yüzde 1,9, İspanya yüzde 1,4, İtalya yüzde 1 ve Hollanda yüzde 0,6 ile küçülmeye devam edecek.
Euro Bölgesi'nin en önemli sorunlarından işsizlik oranı da Ocak ayında yüzde 11,9'la tarihinin en yüksek düzeyine çıktı. Euro Bölgesi'nde işsizlik oranı geçen yıl sonunda yüzde 11,8 ve bir yıl önce yüzde 10,8 düzeyindeydi.
İşsizlik oranları Yunanistan'da yüzde 27 ve İspanya'da yüzde 26,2'ye kadar tırmanırken, borç krizindeki diğer ülkelerden Portekiz yüzde 17,6, Kıbrıs Rum kesimi ve İrlanda yüzde 14,7'yle ön sıralarda yer aldı.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi kriz sarmalından kurtulamıyor
Krizin odak noktası olmaya devam eden Yunanistan'ın en büyük problemlerinden biri olarak gösterilen kamu borcu ise bütün müdahalelere rağmen yükselişini sürdürüyor. Ülkenin kamu borcunun GSYH'ye oranı 2010 yılında yüzde 144 seviyelerindeyken, bu rakamın bu yıl sonunda yüzde 181'le tarihinin en yüksek seviyesine yükseleceği tahmin ediliyor.
Ülkedeki işsizlik oranı da son 3 yıl içerisinde 2 katına çıkmış durumda. Yunanistan'ın 2010 yılında yüzde 12,4 olan işsizlik oranının, 2013 yılı sonunda yüzde 25,3'e ulaşması öngörülüyor.
Son dönemde uluslararası piyasalardan finansman sağlamakta zorlanan Kıbrıs Rum kesimi de bankacılık sektörünü desteklemesi için Avrupa Birliği'nden yardım talep etmek zorunda kalmıştı.
Yunanistan'da süregelen borç krizinden ciddi biçimde etkilenen Kıbrıs Rum kesiminin kültürel ve ekonomik anlamda Atina ile son derece yakın ilişkileri bulunuyor.
Bankacılık sektörünün Yunanistan'a yaptığı yüklü yatırımlar nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan ve Yunan devlet tahvillerinden uğradığı zararın altından kalkamayan Kıbrıs Rum kesiminde hükümet, mali yardım için geçen yıl Avrupa Finansal İstikrar Fonu'na (EFSF) resmen başvurdu.
AB'ye 2004, Euro Bölgesi'ne ise 2008 yılında üye olan Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya'nın ardından Avrupa Birliği'nden finansal yardım talebinde bulunan beşinci ülke oldu.
Ekonomisinin büyüklüğü 17,3 milyar dolar olan Kıbrıs Rum kesimi için öngörülen 17 milyar euroluk kurtarma paketinin 8-10 milyar eurosunun bankalara sermaye takviyesinde ve kalanının borç ödemelerinde kullanılması öngörülüyor.
IMF verilerine göre, ülkenin 2013 yılında kamu borcu GSYH'sinin yüzde 93'üne ulaşacağı tahmin edilirken, bu rakamın gelecek sene yüzde 97'ye, 2015 yılında ise yüzde 101'e ulaşacağı tahmin ediliyor. Ülkenin 2010'da yüzde 6 olan işsizlik oranının da bu yıl sonunda yüzde 13'lere yaklaşması bekleniyor.
İtalya'da borç "çizme"yi çoktan aştı
Avrupa Birliği'nin dördüncü, Euro Bölgesi'nin ise üçüncü büyük ekonomisi İtalya hem ekonomik hem siyasi krizle mücadele ediyor. Ekonomisinin büyüklüğü ise batması halinde tüm bölgeyi kaosa sürükleyeceği endişelerine yol açıyor. Ülke ekonomisinin en büyük sorunu ise kamu borcu olarak gösteriliyor.
İtalya'nın 2010 yılında yüzde 118 seviyelerinde bulunan kamu borcunun GSYH'ye oranının bu yıl sonunda 10 puan birden yükselerek yaklaşık yüzde 128'lere çıkacağı belirtiliyor.
Ülkenin uzun yıllar istikrarlı bir seyir izleyen işsizlik rakamları da son 4 yıldır aralıksız yükseliyor. Ülkenin 2010 yılında yüzde 8,4 olan işsizlik oranının 2013 yılında yüzde 11'e çıkması bekleniyor.
Borç krizi ile karşı karşıya olan bir başka ülke ise Portekiz. 2010 yılında ülkenin kamu borcu GSYH'sinin yüzde 93'ü seviyesine bulunurken, bu oran 2011'de yüzde 107'ye, 2012'de ise yüzde 119'a çıktı. Söz konusu rakamın 2013 yılında da yüzde 123'e ulaşacağı tahmin ediliyor.
İspanya işsizlikle boğuşuyor
Ekonomik krizden en çok etkilenen ülkelerden biri de İspanya oldu. İspanya ekonomisinin sorunlarının başında işsizlik oranları geliyor. Ülkede işsizlik oranı sırasıyla 2010 yılında yüzde 20, 2011'de yüzde 21,6, 2012'de yüzde 24,9 olurken, bu rakamın 2013'te de yüzde 25,1'e yükseleceği tahmin ediliyor.
İspanya ekonomisinin diğer problemi olan kamu borçlarında da olumlu bir gelişme beklenmiyor. Ülkenin kamu borçlarının GSYH'ye oranı 2010 yılında yüzde 61,3 iken, bu rakamın büyük bir artış kaydederek 2013 yılında yüzde 96,9'a, 2014'te yüzde 100'e, 2015'te de yüzde 101'e çıkacağı öngörülüyor.
AB Dönem Başkanı "SOS" veriyor
İrlanda hükümeti, bütçe açığının 2010 yılında yaklaşık yüzde 15'e ulaşmasının ardından, 21 Kasım 2010 tarihinde IMF, AB Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası ile bir kurtarma paketi üzerinde görüşmelere başlamıştı.
Buna göre, İrlanda'yı kurtarmak için hazırlanan 85 milyar euroluk AB-IMF yardım paketinin 35 milyar eurosunun bankalara yönlendirilmesi, 50 milyar eurosuyla da kamunun finansman ihtiyacının karşılanması öngörülmüştü.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 1 Ocak itibariyle AB Dönem Başkanı olan İrlanda'nın 2013 yılı sonunda işsizlik oranının da yüzde 14,4 ulaşacağı tahmin ediliyor.
Euro Bölgesi'nin birçok ülkesinde olduğu gibi İrlanda da yüksek kamu borcu oranıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Ülkenin kamu borcunun GSYH'sine oranı 2012 yılında yüzde 117 olurken, söz konusu rakamın bu yıl sonunda yüzde 119'a yükselmesi bekleniyor.
Türkiye istikrarlı duruşunu sürdürüyor
Türkiye ekonomisi ise güney komşuları siyasi, batı komşuları da ekonomik krizlerle boğuşmasına rağmen ekonomisindeki istikrarlı çizgisini sürdürüyor.
IMF verilerine göre, Türkiye'nin GSYH'si küresel ekonomik krizin hissedilmeye başladığı 2010 yılında 731 milyar dolar olurken, bu rakam sırasıyla 2011'de 774,3 milyar dolara, 2012'de 783 milyar dolara yükseldi. Söz konusu rakamın 2013 yılında da yaklaşık 839 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Ülkenin işsizlik rakamlarında da gözle görülür bir iyileşme yaşanıyor. Buna göre 2010 yılında yüzde 11,8 olan işsizlik oranının, 2013'te yüzde 9,8'e gerileyeceği öngörülüyor.
AB Komisyonu'nun Kış Ekonomik Tahminler Raporu da Türkiye ekonomisi konusunda iyimser beklentiler içeriyor. Komisyon, Türkiye'ye ilişkin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 2,9'dan 3'e, gelecek yıl içinse yüzde 3,7'den 3,8'e yükseltti.
Raporda Türkiye'nin AB tanımlı işsizlik oranının 2012'de yüzde 8,2 iken, bu yıl yüzde 7,6'ya ve gelecek yıl yüzde 7'ye ineceği öngörüldü.