hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Ziyaretimizin kapatma davasıyla ilgisi yok"

    Ziyaretimizin kapatma davasıyla ilgisi yok
    expand

    AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye'nin bir gün Avrupa ülkesi olacağını söyleyerek, AB'nin Türkiye'ye kayıtsız kalamayacağını belirtti. Barroso ziyaretlerinin AKP'ye açılan kapatma davasıyla bir ilgisinin olmadığını ifade etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, "Brüksel'den verilen mesajlardan, Türkiye'de herhangi bir partiyi desteklediğimiz sonucu çıkmasın. Biz, Türkiye'yi destekliyoruz.Türkiye'nin iç siyasi tartışmalarında taraf olmayı hiçbir şekilde istemeyiz" dedi.
     
    Barroso, Bilgi Üniversitesi'nde, Küresel Sorunlar Platformu tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldı.
     
    AB'nin uzlaşma, demokrasi, barış ve refah üzerine kurulu bir siyasi düzeni bulunduğunu belirten Barroso, bu değerlerin geleceğin de anahtarı olacağını, iklim değişikliği, güvenliğe yönelik tehditler, uluslararası terör, enerji güvenliği gibi sorunlarla Avrupa'nın en büyük devletlerinin bile tek başına başa çıkmasının mümkün olmadığını söyledi.
     
    Türkiye'nin şu anda AB'nin genişleme sürecinin odağında yer aldığını dile getiren Barroso, "Amacımız, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasıdır. Bunun, eşit haklarla ve sorumluluklarla gerçekleşmesidir. Günümüz ve geleceğimiz birbirine girmiş şekildedir. Türkiye'nin ve AB'nin ortak bir kaderi vardır. Bu, her iki tarafın da lehinedir" diye konuştu.
     
    Barroso, ekonomik ilişkiler, güvenlik, enerji gibi pek çok örnekte, Türkiye'nin üyeliğinin büyük önem taşıdığının görüldüğünü ifade etti.
     
    Üyelik müzakereleri çerçevesinde yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Barroso, Türkiye'de katılım öncesi programların rekor düzeye ulaştığını, şu anda faaliyette olan projelerin 1.5 milyar euroluk hibeden yararlandığını, ayrıca Avrupa Kalkınma Bankası'nın her yıl 2-2.5 milyar euroluk borç verdiğini anlattı.
     
    301'inci madde
     
    Türkiye'nin tam olarak AB standartlarına ulaşmasında ifade özgürlüğünün de büyük önem taşıdığını dile getiren Barroso, 301'inci maddede değişiklik için bir tasarı hazırlanmış olduğunu öğrenmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu kaydetti.
     
    Türkiye'de başörtüsü gibi sorunların, Türkiye demokrasisinin üstesinden gelmesi gereken meseleler olduğunu dile getiren Barroso, inançların, ifadelerin özgür olmasının büyük önem taşıdığını aktardı.
     
    AB içerisinde uzlaşma kültürünün büyük önem taşıdığını, ancak farklı görüşlerin de birbirleriyle çatışabilmesine ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Barroso, Türkiye'deki tartışmaları da büyük bir ilgi ve dikkatle izlediklerini kaydetti.
     
    Barroso, Türkiye gibi çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede demokrasi ve laikliğin olabileceğinin gösterilmesinin, farklı siyasi kültür ve medeniyetler için de ilham kaynağı olacağını, bütün bunların ortak Avrupa projesine de katkı sağlayacağını ifade etti.
     
    Türkiye'nin aktif bir şekilde reform sürecini devam ettirmesi ve vatandaşların da bu süreci anlamasını sağlaması gerektiğini dile getiren Barroso, "Türkiye ve AB'nin geleceğine umutla bakıyorum. Ortak bir geleceğimiz var" dedi.
     
    "Davaya denk gelmesi tesadüf"
     
    Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Barroso, bir katılımcının, "Siyasi görüşleriniz zaman içinde değişti. Böyle bir şeyin mümkün olduğuna inanıyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine, esprili bir şekilde, "Kendi tecrübelerimden dolayı siyasi dönüşüm mucizesini gördüğümü söyleyebilirim. Bu mucize kelimesini, laikliğe karşı bir şey olarak algılanmayacağını düşünerek söylüyorum" dedi.
     
    Bir katılımcının, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine gidişte yaşadığı vize sorununa ilişkin sorusu üzerine de Barroso, vize konusunun üye ülkelerin kendi egemenlik alanları içerisinde yer aldığını, ancak bazı ülkelerle vize serbestleştirme anlaşması yapıldığını belirtti.
     
    Barroso, "Vize serbestleştirmesi ve kolaylaştırması için bir vize anlaşması gerçekleştirilebilir, eğer Türkiye idaresi de belli prensipleri kabul edecek olursa" dedi.
     
    Bir katılımcının, "Türkiye ziyaretinin, bazı çevrelerce AK Parti hakkındaki kapatma davasına karşı destek olarak algılandığına" dair ifadesi üzerine de Barroso, "Bu kesinlikle doğru değil. Bu ziyaret planlandığında böyle bir davanın açılacağı bilinmiyordu. Benim ziyaretimin böylesine önemli ve çok yoğun siyasi tartışmaların yaşandığı bir döneme denk gelmesi tamamen tesadüf" şeklinde konuştu.
     
    Halihazırda Türkiye'deki hükümet ve başbakanla iyi ilişkiler içinde bulunduklarını, AB Komisyonu'nun, bu ülkenin seçilmiş hükümetiyle iyi ilişkiler kurmasının normal olduğunu ifade eden Barroso, "AB, farklı siyasi partilerle tamamen nötr siyasi ilişkiler içindedir. Elbette hangi siyasi parti olursa olsun, Türkiye'de reformlar için çalışan tüm partileri destekleriz. Brüksel'den verilen mesajlardan, Türkiye'de herhangi bir partiyi desteklediğimiz sonucu çıkmasın. Biz, Türkiye'yi destekliyoruz" diye konuştu.
     
    "Mahkeme sürecine müdahale etmek istemem"
     
    "AB'den zaman zaman Türkiye'nin üyeliğine yönelik olumsuz görüşlerin kamuoyuna yansıdığının" hatırlatılması üzerine de Barroso, buna karşı içe kapanmak değil, daha çok açık olmak, korku ve ön yargılara karşı açık tartışmaların yürütülmesi gerektiğini söyledi.
     
    Barroso, başka bir soru üzerine de "Devam eden bir dava sürecine müdahale etmek istemem. Bana ithaf edilen, ama benim yapmadığım bazı konuşmalar var. Elbette güçlerin ayrılığı ilkesine saygı duyuyorum. Türkiye'de ya da başka bir ülkede alınacak herhangi bir kararın, demokrasinin prensiplerine ve hukuk devletine uygun olmasını beklerim" diye konuştu.
     
    Kendisine, "kapatma davasına şaşırıp, şaşırmadığının" sorulduğunu, kendisinin de böyle bir dava başka bir AB ülkesinde de olsa şaşıracağını belirttiğini ifade eden Barroso, ancak bu konuda çözüm ümidini de dile getirdiğini söyledi.
     
    Bir katılımcının, "301'inci maddenin kaldırılması konusunda taleplerini hükümete sık sık dile getirdiklerini, ancak düşünce özgürlüğüne yönelik daha pek çok madde bulunduğunu" söyleyerek, "bunlar için de aynı şekilde bir tavır sergileyip sergilemeyeceklerini" sorması üzerine de Barroso, 301'inci maddenin en çarpıcı örnek olarak ortaya çıktığını, ancak kendilerinin tutarlı bir şekilde, bütün normların ifade özgürlüğüne uygun şekilde değiştirilmesi gerektiğini her zaman söylediklerini belirtti.
     
    Barroso, "Sivil özgürlükler ve ifade özgürlüğü konusunda müzakere yapılamaz" dedi. Bu arada, Barroso'nun konferanstaki konuşması sırasında, "Sosyalist Düşünce Kulübü"nden olduklarını söyleyen bir grup üniversite öğrencisi, dışarıda pankart açarak protestoda bulundu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow