hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yüz yüze eğitimin ilk 45 gününde öğretmenlerin pandemi sınavı

    Yüz yüze eğitimin ilk 45 gününde öğretmenlerin pandemi sınavı
    expand

    Geçen hafta pandemi döneminden etkilenen öğrencilerin yüz yüze eğitime geçişte ilk 40 günü nasıl geçirdiklerini aktarmıştım. Şimdi de sıra öğretmenlerde. Eğitim hayatının en kilit rolündeki öğretmenler, 45 gün boyunca yaşadıklarını ve karşılaştıkları zorlukları paylaştı...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kuşkusuz salgın sürecinde iş yükü en çok artan meslek grubunun başında öğretmenler geliyor. Öğretmenler daha önce hiç deneyimlemedikleri bir süreçle karşı karşıya kalmalarına ve bu süreçte kendileri de zaman zaman desteğe ihtiyaç duymalarına rağmen öğrencilerini büyük bir özveriyle destekleyip bilgi ve deneyimleriyle beslemeye çalıştı. Bu dönemde olağanüstü çalışmalar yaptılar.

    Eğitim verme şekillerini yeniden keşfeden görünmez birer kahraman oldular. En zorlu şartlarda mucizeler gerçekleştirdiler. Karantina dönemlerinde kapı kapı dolaşıp öğrencilerine eğitim verdiler. Kendi imkanlarıyla köy köy dolaşıp öğrencilerine ulaşanlar oldu. Kimisi de ekran karşısında her gün öğrencileriyle birlikte oldu, onları motive etti.

    Bu zorlu süreçte hiçbir engel tanımayan öğretmenler, kaynaklarını ve zamanını öğrencilerine ayırmaya devam ediyor. Toplam 43 ilde 500’ü aşkın gönüllü ve 50 bini aşkın ulaşılabilir öğretmenin bulunduğu Öğretmen Ağı’nın Genel Koordinatörü Buket Sönmez, öğretmenlerin yüz yüze eğitim başladığından bu yana sorunları ve davranış biçimleri farklılaşan öğrencilerle karşı karşıya olduklarını belirterek şunları söylüyor:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow


    “Çocuklarda ciddi davranışsal problemler var. O yaş grubunun iniş çıkışlarını yönetebilirsiniz. Ancak, öğretmenlerden gelen geri dönüşlerden anlıyoruz ki davranışsal sorunları yönetilemeyecek noktaya gelmiş olabiliyor. Birinci sınıfın ilk dönemini yaşayan çocuklar, 3’üncü sınıf olarak döndüler. Sınıf içi akademik ortam bir öğrenme yeri ancak koridorlar daha büyük öğrenme yeri.

    Sınıf dışındaki ortamlarda akranlarıyla beraber vakit geçirirken çocuklar kurallara uyma konusunda sorun yaşıyor. İki yıllık eksiklik var. Öğretmenler, akademik sorunlardan çok sosyal, duygusal öğrenmede geri kalmışlığın ciddi sorunlarını yaşıyor. Velilerle doğru zeminde ilişki kurma noktasında da sıkıntılar var. Veliler öğrenme eksikliklerine kilitlenmiş durumda. Ancak çocukların sosyal duygusal gelişimini görmekten uzaktalar. Çünkü, onların da önünde sınav bariyeri var.”

     

    Öğretmen Ağı tarafından pandemi sürerken öğretmenlerin okulda karşılaştıkları zorluklar ve sorunlara yönelik çalışmalar yapıldı. Eğitim Reformu Girişimi’nin hazırladığı Eğitim İzleme Raporları’nda da bu dönemde öğretmenlerin karşılaştığı sorunlar şöyle sıralandı:

    Stresle mücadele:

    Bir yandan stresle baş etmeye çalışan öğretmenler öğrencilerine de yardımcı olmaya çalışıyor. Zaten stres altında olan öğrencilerle uzaktan eğitimi sürdürürken onları ödev ve etkinliklere boğmamaya, süreçten soğutmamaya, motive etmeye ve desteklemeye çalışmak öğretmenlerin karşılaştığı başlıca zorluklar olarak görülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Velilerin beklentileri:

    Öğretmenler yaşadıkları zorlukları aşmaya çalışırken, okul yönetimi ve öğrenci velilerinin beklentilerini de karşılamaya çalışıyor. Bu süreçte öğrenme kayıplarını telafi etme ve öğrenciler arasındaki farkları azaltmaya çalışma noktasında oldukça zorlu günler geçiriyorlar.

    Maskeyle ders zorluğu:

    Bir yandan salgın endişesi, bir yandan da çocuklara en iyi şekilde nasıl öğretebilirim motivasyonu ile sınıfa giren öğretmenler göz teması kurmayı unutan öğrencilerin her birine ulaşmaya çabalıyor. İlk kez karşılaştıkları öğrencilerinin, “Maskenizi çıkarır mısınız, yüzünüzü görelim” sözleriyle karşılaşıyorlar. Tabii maskeyle tüm gün ders anlatmanın zorluğunu anlatmaya gerek yok.

    Motivasyon ve adaptasyon:

    Milli Eğitim Bakanlığı 2021-2022 eğitim-öğretim dönemine başlarken, hizmetiçi eğitimler aracılığıyla okul psikolojik danışmanlarına yönelik çalışmalara ağırlık verdi. Bu çalışmalarda amaçlanan, psikolojik danışmanların güçlenmesi ve onların uygulayacağı programlar ile okullardaki öğretmenlerin ve dolayısıyla öğrencilerin okula uyumunun kolaylaşması idi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Psikolojik danışman bulunmaması veya çalışmaların gönüllülük temelinde olması sonucu, hizmetiçi eğitimlere geniş katılım sağlanamadı. Kimi okullarda programlar uygulanamadı. Okula uyumda yaşanan zorluklar, bir buçuk yılın ardından okula dönen öğretmen ve öğrencilerin motivasyonunu ve adaptasyonunu etkiledi.

    Enerjileri düştü:

    Öğretmenler pandemi sürecinde birçok kayıp yaşadı, toplumun her kesimi gibi ekonomik, sosyolojik ve psikolojik sorunlardan etkilendiler. Bu dönemde hem kendilerinin hem öğrencilerinin hem de velilerin sürece adaptasyonunu sağlamada kolaylaştırıcı rol oynadılar. Hem örgün hem uzaktan eğitime devam etme, öğrenme kayıplarını telafiye çalışmak gibi önemli görevleri aynı anda yerine getirmeye, uzun mesai saatleri boyunca çalıştılar. Birçok zorluğa rağmen eğitimde örnek çalışmalar üreten öğretmenlerin, yeni eğitim-öğretim dönemine başlarken enerji ve motivasyonlarını korumada zorlandıklarını söylemek mümkün.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Okullardaki hijyen sorunları:

    Bakanlığın önlemler alındığını açıklamasına rağmen öğretmenler bazı okullarda hijyenin sağlanması konusunda ciddi eksiklikler olduğunu dile getiriyor. Vakaların artması, kapanan sınıflar, temaslı olarak tanımlanan öğrenciler, PCR testleri gibi birçok unsurun koordinasyonunda zorluklar yaşanıyor.

    Öğrenme kayıpları:

    Türkiye’de henüz salgından kaynaklanan öğrenme kaybına ilişkin kamuoyuyla paylaşılan kapsamlı bir araştırma bulunmuyor. Bu nedenle akademik anlamda nasıl bir kayıp ile karşı karşıyayız henüz bilinmiyor. Ancak, farklı ülkelerden alınan veriler ve öğretmenlerin görüşlerine bakıldığında her alanda farklı derecelerde akademik kayıp yaşandığını söylemek mümkün. Öğretmenler bu kaybı asgari düzeye indirmek için telafi döneminde yapılan çalışmaların, gerek niteliği gerek yeterli katılımın sağlanmamasından dolayı istenilen sonuçları elde edemediğini belirtiyor.

     

    Çeyrek asırdan fazla zamandır eğitim ile ilgili haberler hazırlıyorum. Meslek yaşamımın bu sürecinde yeni kaybettiğimiz Prof. Dr. Orhan Oğuz’un her yerde izini gördüm. Cumhuriyet’le yaşıt bir ulu çınar olan Orhan Hoca’nın izlerine kimi zaman Eskişehir Üniversitesi’nde kimi zaman mezunu olduğum Marmara Üniversitesi’nde kimi zaman Bakanlık koridorlarında rastladım.

    Güler yüzü, birleştiriciliği ile eğitim dünyasında farklı bir yeri olan Prof. Dr. Oğuz’un kızı Prof. Dr. Sedefhan Oğuz, “Babam için hep üniversitelerin, okulların işleri öncelikli gelirdi. Ben de babamı beklerdim. Sadece eğitime değil elinin erdiği herkese yardım etti” diyor. Eskişehir’i bir üniversite şehri haline getirmede büyük payı olan, cumhuriyetle yaşıt eğitimin bu ulu çınarı geride binlerce eğitim neferi bıraktı. Ailesinin, sevenlerinin başı sağ olsun.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow