hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yaşar Büyükanıt'ın e-muhtıra savunmasının detayları ortaya çıktı

    Yaşar Büyükanıtın e-muhtıra savunmasının detayları ortaya çıktı
    expand
    KAYNAKAA

    Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, yayımlandığı 2007'de "Bizzat ben kaleme aldım" dediği 27 Nisan e-muhtırasıyla ilgili 8 yıl sonra "şüpheli" sıfatıyla verdiği ifadesinde, metni tek başına kendisinin yazdığını yineledi ancak, metnin "muhtıra değil, basın açıklaması" olduğunu savundu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan e-muhtırasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında verdiği yazılı ifadenin ayrıntıları ortaya çıktı. Büyükanıt'ın yayımlandığı 2007'de, "Bizzat ben yazdım" dediği e-muhtırayla ilgili 8 yıl sonra şüpheli olarak, İstanbul'daki ikametinde talimatla ifadesi alınmıştı. Büyükanıt, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu Savcısı Seyit Peker'e iki sayfalık yazılı savunma sunmuştu.

    "Basın açıklaması..."

    Büyükanıt yazılı savunmasında e-muhtıra olarak anılan bildiriyi, "basın açıklaması" olarak niteledi. Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, "27 Nisan 2007'deki basın açıklamasının" TSK'nın laiklik konusundaki hassasiyetini vurgulamak için yapıldığını söyledi. Bu konuda çok fazla spekülasyon yapıldığını öne süren Büyükanıt, TBMM'de kurulan Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na da bu konuda ayrıntılı açıklamalar yaptığını ifade etti.

    Yaşar Büyükanıt 27 Nisan soruşturmasında ifade verdi

    "Kendim kaleme aldım"

    Büyükanıt, "basın açıklaması" diye nitelediği "metni" kendisinin kaleme aldığını, TSK içindeki hiçbir personelin katkısının bulunmadığını ve yayınlanıncaya kadar da bilgisinin olmadığını belirtti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Kamuoyunu da bilgilendirme saikiyle hareket edilmiştir"

    İfa ettiği görev sınırlarının Anayasa olmak üzere meri kanunlarla çizildiğini, o tarihte yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğinin TSK'nın görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde hareket edildiğini dile getiren Büyükanıt, şöyle devem etti:

    "O tarihte içinde bulunduğumuz ortamda Atatürk ilke ve inkılaplarıyla, özellikle laiklik ilkesi ile bağdaştırılması bile olanaksız birtakım faaliyetler konusunda TSK'nın hassasiyetini belirtmek, bu konuda adli, mülki makamların gereken hassasiyeti göstermeleri gerekliliğine işaret etme amacına yöneliktir. Bir konuda kamuoyunu da bilgilendirme saikiyle hareket edilmiş, devletin temel niteliklerine yönelik bazı irticai faaliyetlerin geldiği boyutu ve konudaki TSK'nın hassasiyeti, TSK'nın en yüksek komuta kademesinde bulunmam hasebiyle vurgulanmak istenmiştir."

    Büyükanıt, "basın açıklamasında" bulunulmasının yürürlükteki yasalar kapsamında Cumhuriyetin temel niteliklerini koruma ve kollama görevi ile mücehhez kılınmış TSK'nın bu görevi ifada gösterdiği veya gösterebileceği hassasiyete yönelik olduğunu belirtti. "Bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya Anayasamız ile teminat altına alınmış Anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir" diyen Büyükanıt, açıklamanın muhtıra olmadığının da yargı kararlarıyla kesinleştiğine vurgu yaptı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yaşar Büyükanıt 8 yıl sonra e-muhtıra için ifadeye çağrıldı

    "Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi de kesinlikle kabul etmem olanaksızdır"

    Şikayetçinin suçlamalarının şahsı ile doğrudan bir ilgisinin bulunmadığını, Anayasayı ihlal etme şeklinde bir eylemde bulunmasının da söz konusu olmadığını savunan Büyükanıt, şunları kaydetti:

    "Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi de kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir Anayasal suç olarak tasnifine de olanak bulunmamaktadır."

    "Büyükanıt'ın gizli tanık olduğuna dair..."

    Büyükanıt, basın açıklamasında bulunulmasının yürürlükteki yasalar kapsamında TSK'nın görevleri arasında yer aldığına işaret ederek, hassasiyetlerini göstermek açından TSK'nın en yüksek noktasında bulunan Genelkurmay Başkanının kamuoyunu bilgilendirme görevleri arasında olduğunu belirtti. Hassasiyetlerinin Başbakana da iletildiğini, bunun kamuoyunu yanıltma amacıyla istismar edildiğini ve değişik yorumlarda bulunulduğunu ifade eden Büyükanıt, 57 yıllık askerlik yaşantısında TSK'nın en yüksek komuta merciine gelmiş personeli olarak hiçbir zaman Anayasal düzeni değiştirmek gibi bir faaliyet içinde olmadığını, böyle bir intiba uyandıracak emarede bulunmadığını vurguladı. Büyükanıt, şöyle devam etti:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Görevimi başarı ile ifa ettikten sonra emeklilik yaşantımda tüm yaşantımı etkileyebilecek, huzurlu ve rahat bir emeklilik dönemi geçirmemi bile engellemeye yönelik bu türden girişimlerin maksatlı ve bir takım mülahazalarla rahatsızlık vermeye yönelik olduğunu, asıl devletimizin organlarını töhmet altında bırakarak birtakım çıkarlar sağlayabilme arzusu olarak görmekteyim."

    Darbe komisyonu Büyükanıt'ı dinledi

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Suç duyurusunda bulunacağız"

    Büyükanıt hakkında suç duyurusunda bulunan Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik'in avukatı Berrin Yeşilyurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "27 Nisan e-muhtırası"nın darbe olduğunu savundu. Yeşilyurt, "Bizim suç duyurumuz üzerine işlem başlatıldı. Bu dosya üç savcı değiştirdi. Üç savcıdan hiçbirinin ifade için yazı yazmaması da şüphe uyandırıyor. Bu hususta işlem yapmayan kimler varsa onla ilgili işlem başlatacağız, HSYK'ya suç duyurusunda bulunacağız" dedi.

    Soruşturma sırası Büyükanıt’a geldi

    Soruşturmanın geçmişi

    Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 12 Eylül darbesi, 28 Şubat ve 27 Nisan açıklamasının sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan açıklamasıyla ilgili olarak dönemin askeri sorumluları hakkındaki suç duyurusu evrakını ayırmış, "suç yeri Ankara olduğu" gerekçesiyle dosyayı 2012'de "görevsizlik" kararıyla özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine göndermişti.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow