hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Veli Küçük: "Beni fişleyenler ortaya çıktı"

    Veli Küçük: Beni fişleyenler ortaya çıktı
    expand

    Birinci Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında tutuklu sanık Veli Küçük, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın "40 yıldır onlar bizi fişledi, şimdi de biz onları fişliyoruz" sözlerini hatırlattı; "Beni fişleyenler ortaya çıktı: Avni Doğan. Bunun Adaletten Kaçanlar Partisi’nden sorulmasını talep ediyorum. Beni niye fişledi?" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri’de görülen davanın 137. duruşmasında mahkeme heyeti sanıkların taleplerini alıyor.

    Talepler bölümünde ilk olarak tutuklu sanık Muzaffer Tekin söz aldı.

    Tekin, “Allah’tan savcılar beni Mahmut Şevket Paşa suikastinden sorumlu tutmadı. Tertip o kadar büyük ki, bana iftira atan Osman Yıldırım’a bile kızamıyorum" dedi.

    "Fişlendim..."

    Tekin'in ardından emekli Tuğgeneral Veli Küçük söz aldı.

    AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın “40 yıldır onlar bizi fişledi, şimdi de biz onları fişliyoruz" sözlerine karşı Küçük, "Burada hep Veli Küçük olarak fişlendim. Beni fişleyenler ortaya çıktı: Avni Doğan. Bunun Adaletten Kaçanlar Partisi’nden sorulmasını talep ediyorum. Beni niye fişledi?" diye konuştu.

    Tahliyesini talep eden Küçük, “Ben neden tutuklandım açıklanmasını istiyorum. Tahliyemi istiyorum, tahliye edilmeyeceksem kuvvetli suç şüphemin ne olduğunun açıklanmasını istiyorum" dedi.

    "Tayin yeri olarak görüyorum"

    Küçük, “24 ayı geçmiş bir şekilde tutukluluk halim devam ediyor. Kendimi tutuklu olarak kabul etmiyorum. Burayı tayin yeri olarak görüyorum. Cumhuriyeti koruma görevimi sürdürüyorum" diye konuştu.

    80 öncesi İskenderun’da görev yaptığı dönemde o bölgede faili meçhul olmadığını ifade eden Küçük, “Karadeniz’de de görev yaptım. ‘Veli Küçük örgütün Karadeniz’e girmesine neden oldu’ dediler. Benim dönemimde PKK terör örgütü Karedeniz’e girmedi, giremez" şeklinde konuştu.

    “Ben tertemizim"

    Meselenin kendisi değil Türk ordusu olduğunu iddia den Küçük sözlerine, “Devletime en ufak yanlışım olmadı. Her şeyim araştırıldı. Hiçbir şey bulamadılar. Ben tertemizim. Mesele Veli Küçük değil, Türk ordusu. Veli Küçük üzerinden Türk ordusunun üzerine gidilmek isteniyor. Benim ordum 30 sene gerilla mücadelesi vermiş bir ordu. Bu ordudan herkes korkar. Dünyanın 3. değil birinci ordusudur. Bu bölgeye hakim olmak için bu orduyu yok etmek gerekir şu anda onu yapıyorlar" dedi.

    Adının sürekli ortaya atıldığını savunan Küçük, hakkındaki bazı iddiaları ise, “Kırıkkkale Silah Fabrikası’ndaki patlama benim talimatımla gerçekleştirilmiş. İddianamede yazıyor. Ama Yunanistan istihabaratı bunu kendisinin yaptığını kabul etti. PKK’ya silah gönderdiğim söyleniyor. Nasıl olur? Ben ömrümü PKK ile mücadeleye adamışım. Teoman Koman Paşa ile Hizbullahı kurdurmuşum. Azerbaycan ordusu için para toplamışım. Hani kalpak alacak param yoktu? Stockholm’da Azerilerin toplantısında bir fotoğrafta Alparslan Arslan’ın da olduğu söylendi. Ama fotoğraftaki kişinin Stockholm’da yaşayan bir Azeri olduğu, fotoğrafın da Azerbaycan İçişleri Bakanı’nın makinesiyle çekildiği ortaya çıktı" dedi.

    “JİTEM diye bir şey yok"

    İkinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Organize Suçlarla Mücadele eski Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın savunmasında birçok kez “Veli Küçük ve grubu" sözünü söylediğini ve bu nedenle tahliye edildiğini iddia eden Veli Küçük, “Tuncay Özkan da JİTEM diye bir kitap yazıyormuş. Artık tahliye buradan geçiyor ya... JİTEM’in ne olduğunu devlet kurumları açıkladı. Jandarma İstihbarat Komutanlığı var ama JİTEM diye bir şey yok" dedi.

    Doğu Perinçek'e uyarı

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'i mahkeme heyetine yönelik sözleri nedeniyle uyardı.

    Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasında söz alan Perinçek, hukukun arkasında devletin yaptırım gücü bulunan kurallar bütünü olduğunu belirterek, "Adaletin simgesi olan o güzel hanımın elindeki kılıç devlet zorunu temsil ediyor. Hukukta o kılıç vardır. Şimdi size soruyorum. Sizin arkanızda hangi kılıç var? 13. Ağır ceza mahkemesi diye adlandırılan mahkemenin arkasında hangi kılıç var?" dedi.

    "Devletin kılıcının ordu olduğunu" savunan Perinçek, "Peki ordu bu davanın neresinde? Ordu bu davanın sanığıdır. Kimse kendisini kandırmasın. Elinizdeki şemaya bakın. Eşref Bitlis, Hüseyin Kıvrıkoğlu. Şemada Türk Silahlı Kuvvetleri var. Türk Silahlı Kuvvetleri burada zanlıdır. Şanlı ordu, bu soruşturmada zanlı olmuştur. O zaman sizin arkanızdaki kılıç ne?" diye konuştu.

    Beşiktaş'taki hakimlerin Türk yargısından koptuğunu, yargının da Yargıtay, Danıştay, HSYK ile bu tertibe isyan ettiğini öne süren Perinçek, "Yargı, sizin içine memur olarak dahil edildiğiniz tertibe isyan etmiştir. Sizin arkanızdaki kılıç Amerikan kılıcıdır" dedi.

    Soruları ve cevaplarıyla "Demokratik Açılım Süreci Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne ilişkin kitapçığın kapak fotokopisini gösteren Perinçek, "altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasının bulunduğu bu kitapçığa göre mahkemenin özel bir mahkeme olduğu" iddiasında bulundu.

    "İşte bu sizsiniz. Yani sizin arkanızda Türk yargısı yok, Türk ordusu da yok" diyen Perinçek, şöyle devam etti: "Amerika'ya dayalı hesaplar geçicidir. Hesaplaşmaya gelindiğinde bu tertipte rol alan ve yasaları çiğneyen hakimler ve savcılar Türk yargısının karşısına oturtulur. Ayağımıza kapansanız kimse sizi affetmeyecektir. Suçlarınız büyüyüktür. Bu adaletsizlikleri yapanların gecelerinin korku içinde geçtiğini çok iyi biliyorum. Özel tertiplerde hakim ve savcılardan kimler rol almışsa ayarlanmışlardır diye söz ediliyor. Siz de biraz hakim onuru olması gerekmez mi? Ayarlanmış olmayı kabul ediyor musunuz? Sizi ayarladılar mı? Sizin yerinize 3 çoban oturtun, 2 gün sonra fasa fiso der. Çoban, Osman Yıldırım'ın 3 dakika içinde yalan söylediğini görür. Birbirimize burada çalım atmayalım, çalım satmayalım."

    Sanık olmadığını, Türkiye emekçilerinin iktidar davasının adamı olduğunu belirten Perinçek, herkesin yerini belirleyeceğini, mahkemenin de yerini belirlemesi gerektiğini savundu.

    Perinçek'in, "Şu an bulunduğunuz yer iftihar edeceğiniz yer değildir. Çocuklarınıza bırakacak, övünülecek yerde değilsiniz" sözleri üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, "Size öyle geliyor" dedi.

    Perinçek de "Ben burada sizin şahsınız ve kişiliğinizle uğraşmıyorum" diye konuştu.

    Başkan Şengün'ün "Mahkeme bunları kabul etmiyor" demesi üzerine Perinçek de "Her şey meydanda. Sizin arkanızda cemaatin silahlanması dışında ne var? Akşamları rahat uyuyamıyorsunuz" dedi.

    Şengün ise "Ben her akşam çok rahat yatarım" diye konuştu. Şengün'ün "Lütfen durun" uyarısı üzerine Perinçek, savunmasını yaptığını söyledi.

    Şengün de "Böyle savunma olmaz. Hakkınızdaki delilleri anlatın dinleriz" dedi. Perinçek de "Sizde vicdan olduğunu anladım. Vicdanınıza söylüyorum. 4'ünüz birlikte iddianameyi açın okuyun. Mülakat diye bir delil var mı?" dedi.

    "Demokratik açılım" konulu fotokopi sayfasını Şengün'e gösteren Perinçek, "Sizin hakkınızda özel yetkili denmesi yalan mı?" dedi. Şengün ise "Mahkeme asla bunu yapmaz. Hepsi yalan" diyerek, haklarında bu tür iddialarda bulunanların alnını karışlayacağını söyledi.

    Yıldırım istihbarat elamanı mı?

    Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım ile ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT'ten gelen yazılarda, Yıldırım'ın istihbarat elemanı olarak kullanıldığına dair bir kayıt olmadığı belirtildi.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan sanık Mehmet Zekeriya Öztürk, Danıştay saldırısının ardından gözaltına alındığında bazı kişilerle birlikte kendisinden de kan örneklerinin alındığını söyledi.

    Öztürk, kendisinden alınan kan örnekleriyle genetik inceleme yapıldığını öğrendiğini ifade ederek, "DNA'larım neden inceleniyor? Bunların imha edildiği söylendi. Ben kan örneklerinin imha edildiğine inanmıyorum. Yarın benden üretilen numunelerle başka bir suçla suçlanabilirim" diye konuştu.

    Duruşmada sanık ve avukatların taleplerine ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Danıştay Başkanlığının suçtan zarar görmesi nedeniyle, avukat Perihan Özcan'ın müdahil olma talebinin kabul edilmesini istedi.

    Duruşmada daha sonra Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ara kararlar doğrultusunda gelen evrakları okudu.

    Doğu Perinçek'in, Gonca Bahar adlı kadın ile sanıklar Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin hesaplarına 2006 yılında para yatırılıp yatırılmadığına ilişkin talebi üzerine MASAK'tan gelen yazıda, bu şahıslarla ilgili hesap ekstrelerinin gönderildiği kaydedildi.

    Danıştay çevresi, orduevi ve bir bankanın görüntü kayıtlarının incelenmesiyle ilgili ekspertiz raporu da dosyaya gönderildi. Tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in talebi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığından gelen yazılarda Osman Yıldırım'ın istihbarat elemanı olarak kullanıldığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, MİT'ten gelen yazıda da Yıldırım'ın kendileriyle bir ilgisi olmayıp, kayıtlı haber kaynağı olarak yer almadığı belirtildi.

    Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş'ın talebi üzerine sanıklardan Ümit Sayın'ın savcı Zekeriya Öz'e gönderdiği mektuplarla ilgili APS dökümlerinin geldiği, Sayın'ın Öz'e 6-27 Ocak 2010 tarihleri arasında beş mektup gönderdiği kaydedildi.

    Başkan Şengün, gelen evrakları okuduktan sonra talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. Öte yandan, Mehmet Zekeriya Öztürk'ün belirttiği kan örneklerinin alınmasıyla ilgili Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün ekspertiz raporuna göre, Danıştay saldırısının ardından gözaltına alınan "Ergenekon" davası sanıklarından Mahmut Öztürk, Zeki Yurdakul Çağman, Muzaffer Tekin ve Mehmet Zekeriya Öztürk'ten kan örnekleri alındığı belirtildi.

    Raporda, bu kişilere ait DNA örneklerinin Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkındaki Yönetmeliğin 14. maddesi gereğince imha edildiği aktarılarak, olay yerinden elde edilen bulgulara ait DNA analiz sonuçlarının DNA arşivine kaydedildiği, DNA örneklerinin ise laboratuvarda bir yıl süreyle muhafaza edildiği bildirildi.

    Bir sonraki duruşma 22 Mart'ta

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada verilen aranın ardından mahkeme heyeti tarafından alınan ara kararlar, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu tarafından açıklandı.

    Buna göre mahkeme heyeti, Danıştay dosyasının tutuksuz sanıkları Aykut Metin Şükre, Süleyman Esen ve Salih Kurter'in savunmalarının alınması amacıyla bir sonraki celsede hazır edilmeleri için yazı yazılmasına karar verdi.

    Hakkında daha önce davaya katılımı yönünde karar verilen Danıştay Başkanlığını temsilen hazine avukatı Perihan Özcan'ın müdahil vekili olarak duruşmalara katılmasını kabul eden mahkeme heyeti, yargılamanın Silivri'de yapılmasıyla ilgili olarak da şu açıklamayı yaptı:

    "CMK'nın 252/1-c maddesi gereğince dosyaların içerikleri ve sanık sayısı da göz önünde tutulup güvenliğin en üst düzeyde sağlanmasına yönelik olarak tamamen mahkemenin inisiyatifi ve takdiri ile yargılamanın Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde müstakil girişi bulunan duruşma salonunda yapılmasına karar verildi. Bu kararın alınmasında hiçbir kişi veya kuruluşun tavsiye ve telkininin bulunmadığı gibi herhangi bir özel amaç da güdülmedi. Bu yönde yazılıp çizilenlerin mahkememizle bir alakası olmayıp, mahkememizi de bağlamayacaktır."

    Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 22 Mart Pazartesi günü saat 09.00'a erteledi. Bu arada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu 13 kişinin tahliye edilmesi yönünde oy kullandığı görüldü.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow