Düzcedeki depremi değerlendiren uzmanlara göre 1999daki sarsıntıdan kalan bir fay parçası kırıldı. Bu parça yüzeye yakındı, büyük sarsıntıya yol açtı. Artçılar devam edecek, beklenen İstanbul depremini tetiklemesi ise söz konusu değil.Prof. Dr. Şükrü Ersoy (Yıldız Teknik Üniversitesi): Beklenen İstanbul depreminin öncüsü olduğunu söyleyemeyiz. Ama İstanbul depreminin enerjisini da almaz. Bu farklı bir fay hattı. Marmara Denizindeki Kuzey Anadolu fay hattı kendi potansiyelini koruyor. Eninde sonunda bir kırılma olacak. Beklediğimiz depremin büyüklüğünün 7den yüksek olması kuvvetle muhtemel. Normalde daha önceki depremlerle rahatlamış bir bölgeydi. Ama demek ki kırılmamış, enerjisini boşaltmamış bir fay parçası daha vardı. Bu da zaten en şiddetli halini göstermiş oldu. Prof. Dr. Süleyman Pampal (Gazi Üniversitesi): 12 Kasım 1999daki Düzce depreminin devamı niteliğinde. Çok beklenen bir deprem değildi. Ama son birkaç yıldır orada 4-5 büyüklük arasında depremler oluyordu. Bölgenin zemini çok kötü. Hem de fay yüzeye çok yakın. Çok daha yıkıcı etkiler görebilirdik. Ama geçmişteki depremlerden sonraki adımların bir ölçüde dikkate alındığını, dayanıklı yapılaşmanın sağlıklı adımların atıldığını da söyleyebiliriz. Bir de Bolu civarında kırılmamış aktif faylar var. Bunlara dikkat etmek, bu bölgedeki yapı stokunun iyileştirilmesine acilen öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Prof. Dr. Osman Bektaş (Karadeniz Teknik Üniversitesi): Deprem yerkabuğunu kırarken homojen bir şekilde kıramaz. Yerkabuğunun bazı yerleri güçlü, bazı yerleri zayıftır. Dolayısıyla 1999daki depremde kırılamayan bariyer şimdi kırılmıştır. Beklenen İstanbul depremiyle doğrudan bir ilişki kurulamaz. Ama İstanbul her an bir deprem tehlikesi altında. Prof. Dr. Şerif Barış (Kocaeli Üniversitesi): Deprem hiç beklemediğimiz bir noktada meydana geldi. Daha önceki iki büyük deprem sonrasına denk gelen orta büyüklükte bir deprem. Ben bu iki depremin bölgedeki gerilimi boşalttığını düşünüyordum. Bu açıdan çok sürpriz oldu. Artçılara karşı da dikkatli olmalıyız. Ayrıca deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kere daha hatırladık. Deprem sırasındaki ve sonrasındaki doğru davranışları öğrenmemiz ve benimsememiz gerektiğini bir kere daha gördük. Prof. Dr. Ziyadin Çakır (İTÜ): Düzcedeki depremin sebebi İzmit depremine yol açan fay hattında daha önce kırılmayan bir fay parçası. Bu parçanın kırılmış olması yüksek bir ihtimal. Artçılar mutlaka olur ama İstanbul depremini tetiklemesi söz konusu değil. Çünkü bambaşka bir fay kuşağı bu. Yüzeye de yakın bir deprem. O yüzden sarsıntı daha şiddetli ve daha güçlü hissedildi. 5 büyüklüğünde artçılar devam edebilir. Hasarlı binalardan uzak durulmalı. Prof Dr. Şükrü Ersoy: Bu, İstanbuldaki fay hatlarıyla ilgili değil. Zeminsel bir durum. Yani İstanbulda depreme karşı zayıf zemini olan bölgeler Düzcedeki depremi daha şiddetli hissetti. Bir de deprem derinliği de önemli. Düzcedeki deprem yüzeye yakın fay hattında, 6-7 kilometrelik bir derinlikte meydana geldi. Bu da etkisinin daha uzak mesafelere ulaşmasında etkili oldu. Prof. Dr. Süleyman Pampal: İstanbul aslında deprem noktasına çok uzak da değil. Zaten 1999daki yıkıcı deprem de dünkü noktalarda oldu. İstanbul çok ağır etkilenmişti. Dünkü sarsıntıda da zemini zayıf olan noktalar ve yüksek katlar daha ağır bir şekilde bu sarsıntıyı hissettiler. Türkiyede Deprem için erken bir uyarı sisteminin olmadığını ifade eden yetkililer, Sel için erken uyarı sistemimiz bulunuyor ama deprem için böyle bir sistem yok. Zaman zaman uyarı mesajları gönderilebiliyor. Büyük tehlikelere karşı, maruz kalma ihtimaline karşı vatandaş uyarılabiliyor ama erken uyarı sistemi depremde yok. Dünyada da yok. Bir iki saniyelik çalışmalar yapılıyor ama etkisinin olmadığı düşünülüyor dedi. Googleın deprem olduktan sonra aynı fay hattı üzerinde olan diğer illerde bulunan vatandaşlara mesaj gönderdiğini söyleyen yetkililer, Google, Tahmini, sizde de olma ihtimali var diye mesaj gönderiyor. O da çok sağlıklı değil ifadelerini kullandı. Kaynak: Hürriyet / Musa Kesler