‘MÜSİLAJ DENİZ EKOSİSTEMİNİN YANGINI GİBİ’
Marmara Denizi’nde 2021 yılında meydana gelen müsilaj sonrası deniz ekosisteminin gördüğü zarara vurgu yapan Sarı, müsilajı orman yangınlarına benzeterek şunları söyledi: "Müsilaj deniz ekosisteminin yangını gibi. Yani bir orman yangını düşünün. Orman yangınından sonra o alana girdiğinizde ne hissediyorsanız, 2021 yılındaki o felaket boyutunda yaşadığımız müsilajdan sonraki Marmara Denizi ekosistemi o hale geldi. Zarar görmeyen yok. Herkes, her şey zarar gördü. Ama özellikle deniz suyunu filtre ederek yaşayan, beslenen ve kaçma şansı olmayan dibe bağlı yaşayan organizmalar çok zarar gördü. Örneğin süngerler, kıyıdan 30 metre derinliğe kadar bütün sünger toplulukları öldü ve kaybettik. Midyeler yüzde 30 civarında zarar gördü. Balıklar tam üreme zamanında müsilaja yakalandı. Gümüş balığı, istavrit, hamsi gibi türlerin yumurtaları, larvaları, yavruları zarar gördü. Dolayısıyla zarar görmeyen yok."Müsilaj felaketinden iki sektörün etkilendiğini söyleyen Sarı, "Sektör olarak en çok hangi sektör etkilendi dersek, birinci sırada balıkçılığı sayabiliriz. Yarı yarıya balıkçılar ürün kaybına, av kaybına uğradılar. Ağlarını atıp çekemediler. İkincide de turizm etkilendi tabii ki. İnsanlar, o köpüklerin arasındaki, o kötü görüntülerin arasında denize girmek istemediler. Dolayısıyla en çok etkilenen iki sektörü balıkçılık ve turizm diye sayabiliriz" ifadelerini kullandı.
‘BALIK TÜRLERİNİ MÜSİLAJ ÖNCESİ VE SONRASI DİYE AYIRMAMIZ LAZIM’
Marmara Denizi’nde avlanan balık oranının 24 bin ton olduğunu ancak balık türünün 65’ten 4’e düştüğünü belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, şöyle konuştu:"Marmara Denizi'ndeki balık türlerinin ne aşamada olduğunu müsilaj öncesi ve müsilaj sonrası diye ayırarak konuşmamız lazım. 80 bin ton civarında avcılığımız vardı bizim Marmara Denizi'nde, bir zamanlar. Müsilajdan önce de 25 bin tonlar civarında seyrediyordu. Müsilajdan sonra 2021 yılında avcılık rakamlarımız 14 bin tona geriledi. Şu anda 2022 rakamları açıklandı, haziran ayının başında. Bu rakamlara baktığımız zaman şu anda 24 bin tona tekrar çıktığını görüyoruz. İyi değil mi? Değil. İyi değil ben size söyleyeyim. Çünkü bu 24 bin tonun, 13 bin tonu hamsi. 2 bin ton, 3 bin tonluk iki tane türü daha sayalım. Karidesi ekleyelim. Yani hamsi, istavrit, palamutu ekledik. Daha sonra bin tonun üstünde av veren başka türümüz yok bizim. Nerede? 65 tane tür avlıyorduk biz Marmara Denizi'nde. Şu anda avladığımız türlerin sayısı bir elin parmakları kadar azaldı. Dolayısıyla Marmara Denizi'nde avladığımız balık türleri çok azaldı. Önce büyükleri tepedekileri azalttık biz. Orkinoslarımız yok artık. Kılıç yok. O büyük kofanalar yok. O büyük torikler yok. Onları bitirdik. Diğer taraftan uskumrumuz vardı Marmara Denizi'nde. Harika uskumrumuz vardı. 2016 yılında bir gözüktü uskumru. Bütün filo yüklendik üstüne. Ne kadar balık varsa tuttuk. İşte şimdi ilaç için uskumru bulasın. Kılıçlar nerede mesela? Orkinoslar nerede? Onun için zarar gördü Marmara Denizi balıkları."