Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser'in tutukluluğuna bir kez daha itiraz edildi
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser'in avukatları, tutukluluğuyla ilgili daha önce itirazı reddeden mahkemenin bir üst mercii olan İstanbul 13. Sulh Ceza Mahkemesine itiraz etti. Tutuklama kararının hukuka aykırılıklarına işaret edilen itiraz dilekçesinde insan hakları savunucularını koruyan ve Türkiye için de bağlayıcı olan BM ve AB belgelerine değinildi. Delil olmadan, niyet okumalarla isnat edilen suçlamaların reddedildiği dilekçede, İdil Eser'in sağlık durumuna da değinilerek tahliyesi talep edildi.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser'in avukatları, İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutukluluk kararına ve devamında yapılan itirazı reddini bir üst mahkemeye taşıdı. Tutukluluk kararının usule aykırı ve gerekçesiz olduğunu vurgulayan avukatlar itirazda bulundukları İstanbul 13. Sulh Ceza Mahkemesine sundukları dilekçede, "Açık usule aykırı kararın kaldırarak müvekkilimizin tahliyesini tekrarlıyoruz. Çünkü verilen karar hiçbir maddi ve usulü gerekçeye dayanmamaktadır ve itirazlarımızın hiçbiri tartışılmamış ve gerekçelendirilmemiştir" dedi.
'Tutuklamanın gerekçesi yok, hukuka aykırı'
Eser'in delil karartması ve kaçma şüphesi bulunmadığını vurgulayan avukatlar, ne savcılıkça ne de tutuklama kararı verilen mahkemece, hukuki geçerliliği olan bir gerekçenin sunulması gereği bile duyulmadığına işaret etti. Eser'in avukatları daha önce 12. Sulh Ceza Mahkemesi'ne bulundukları ve reddedilen tutuk itirazının duruşmalı yapılması talebini yineledi.
'Delil yok, niyet okumalarla suç isnat ediliyor'
Dilekçelerinde, savcılık ve mahkemenin, delilsizlikler üzerinden müvekkillerine yönelik niyet okumalarla suç isnatları yarattığını belirten avukatlar, tutuklamanın da benzer şekilde gerçekleştiğini vurguladı. Savcılığın ve mahkemenin, genel soyut suç değerlendirmesi yaptığına işaret edilen itiraz dilekçesinde, "Haliyle bu hukuk cinayeti silsilesine bir an önce son verilerek serbest bırakılması amaç ve talebiyle..." denildi.
'Hukuk cinayetine imza atmaktır'
İdil Eser'e suçlama konusu yapılan olayların yasadan doğan görevleri gereği yaptığı yasal faaliyetler olduğuna işaret edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi: "Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser hakkında suçlama konusu edilen faaliyetlerinden dolayı kendisine suç isnat etmek, tutuklanmasını istemek ve tutukluluk halinin devamını istemek bu soyut, dayanaksız isnat, delillere dayanarak talep edip ve benzer şekilde madden ve usulen gerekçesizliklere dayanarak aynı şekilde tutuklanmasının devamı yönünde karar vermek yargı tarihimizde belki de bir başka örneğine rastlayamayacağımız bir hukuk cinayetine imza atmak demektir."
BM bildirgesi ve AB ilkeleri hatırlatıldı
Hukuki ve maddi dayanağı bulunmayan bu isnatlarla soruşturma bile açılamayacağı belirtilen dilekçede, insan hakları savuncularının korunmasıyla ilgili Türkiye'deki idari ve yargı makamlarını bağlayıcı "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi", "İnsan Hakları Savunucuları Hakkında Korumanın Temin Edilmesi Amacıyla Avrupa Birliği ilkeleri" hatırlatıldı.
Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye'deki ve dünyadaki faaliyet ve misyonunun da anlatıldığı dilekçede, İdil Eser'e isnat edilen suçlamalar ve dayanakları sıralandı.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça suçlaması
Eser'e ait dijital materyallerin incelemesinden türetilen, "DHKP/C Terör örgütü içerisinde faaliyet göstermek suçundan tutuklanan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgelerin olduğu" suçlamasına verilen yanıtta, "Uluslararası Af Örgütü'nün Nuriye Gülmen Semih Özakça hakkındaki Acil Eylem"ine değinildi. Bu eylemin, Af Örgütünün tehdit unsuru olan insan hakları ihlaline karşı acil reaksiyon göstermek amacıyla 1973'te uygulamaya koyduğu faaliyet biçimlerinden biri olduğu vurgulandı. Dilekçede, "Söz konusu acil eylemin içeriği bu ilke ve barışçıl protesto hakkına saygı gösterilmesi üzerinedir. Görüleceği üzere müvekkil İdil Eser tamamen yasal görevini yerine getirmiştir" denildi.
Sahte hesaptan sosyal medya iletisi
İtiraz dilekçesinde savcılıkça İdil Eser'e yöneltilen şu suçlamaya da yer verildi: "PKK/KCK terör örgütü üyesi olduğunu ve Murat Dicle isimli sahte hesabı kullandığını beyan eden şahsın, Af Örgütünde çalıştığı değerlendirilen Fırat Doğan isimli şahsa 'kendisinin Irak'ta uzun zamandır PKK üyesi ve gerilla doktoru olduğunu, Af Örgütüne üye olmak istediğini, bunun kendileri için sorun olup olmayacağını sorduğu..."
Suçlamaya gerekçe oluşturan bu yazışmanın resim halinde bulunduğunun altı çizilen itiraz dilekçesinde, şu açıklamaya yer verildi: "Sahte bir hesaptan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi resmi sosyal medya hesabına gönderilen bu mesaj: Sivil toplum kuruluşları kamuya açık kuruluşlardır ve iletişim bilgilerini açık/şeffaf bir şekilde yayınlamaktadır. Diğer STK'larda da olduğu gibi UAÖ Türkiye Şubesi'ne de her gün çok sayıda mesaj gelmektedir. Söz konusu mesajın gelmesinin ardından İdil Eser Şube'nin direktörü olarak bu mesajı Yönetim Kurulu'nun bilgisine sunmuş; ve Yönetim Kurulu ; Göndericinin sahte hesap kullandığını ve yurtdışında bulunduğunu belirtmesi gibi gerekçelerle gerçek bir mesaj olarak değerlendirmemiş ve bu mesajı gönderen kişinin muhatap alınmamasına karar vermiştir."
Dilekçede, Uluslararası Af Örgütü'nün şiddete başvuran veya ilkelerine aykırı hareket eden kişileri üye olarak kabul etmediği yönündeki tüzüğüne ve ilkelerine yer verildi.
'Kore Bize Gaz Verme' kampanyası
İdil Eser'e yöneltilen, "... darbe girişimi sonrasında insan haklarının ağır tehlike altında olduğu iddiası ile Türkiye'ye gaz ihracatının yapılmaması için Güney Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği'ne yazılmış belgelerin bulunduğu..." şeklindeki suçlamaya da yanıt verildi. Söz konusu mektubun açık bir kampanya kapsamında yazıldığı ve İdil Eser'in de bu kampanyanın düzenlenmesinden sonra göreve başladığı belirtildi. Eser'e suçlama olarak yöneltilen 2014-2015 yılındaki kampanyanın, İç İşleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'nın bilgisi dahilinde olduğuna da vurgu yapıldı. Söz konusu suçlamaya yanıt verilen itiraz dilekçesinde şunlar ifade edildi:
"Uluslararası Af Örgütü Genel Merkezi 9 Aralık 2014'te tüm Şubelerine bir iç belge yollamıştır. Genel Merkez bu iç belgede, Uluslararası Af Örgütü Güney Kore Şubesi'ne güvenilir ve gizli bir kaynağın başvurduğunu ve bu kaynağın Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın Güney Kore Cumhuriyeti'nden yaklaşık 1,9 milyon biber gazı kartuşu ve gaz bombası gibi öldürücü düzeyi düşük silah ithal etmeyi planladığını ilettiğini duyurmuştur. Bu bilgiler ışığında tüm Şubelerden Güney Kore'ye yönelik bir kampanya başlatması çağrısında bulunulmuştur. UAÖ Genel Merkezi ayrıca 15 Aralık 2014'te bir basın açıklaması yayınlayarak bu bilgiyi basınla da paylaşmıştır. Kampanyanın talebi, Güney Kore'nin - Türkiye hükümeti Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlülüklerini yerine getirene kadar - Türkiye'ye biber gazı kartuşu ve gaz bombası sevkiyatını durdurmasıdır. Türkiye Şubesi, Genel Merkezin şubelere ilettiği bu çağrının ardından, 30 Aralık 2014 tarihinde 'Kore Bize Gaz Verme' sloganı ile kampanyayı başlatmış ve Ocak 2015 - Haziran 2015 tarihleri arasında bu kampanyayı yürütmüştür. Kampanyaya aralarında İnsan Hakları Derneği', LGBTİ örgütleri ile baroların da olduğu 32 örgüt destek vermiştir. Kampanya kapsamında, UAÖ Genel Merkezinin talebi doğrultusunda, dönemin Güney Kore Ankara Büyükelçisi'ne yönelik bir imza kampanyası başlatılmış ve 50 binden fazla imza toplanarak Güney Kore Büyükelçiliği'ne gönderilmiştir. Ayrıca yine UAÖ Genel Merkezinin talebi doğrultusunda Kore Cumhuriyeti Savunma Tedarik Program Yönetimi'ne de resmi dilekçeler göndererek sevkiyatın durdurulması talep edilmiştir."
'Taner Kılıç'la irtibatta olduğu' suçlaması
Dilekçede İdil Eser'e, daha önce FETÖ soruşturması kapsamında Bylock kullanıcısı olduğu iddiasıyla tutuklanan Uluslar arası Af Örgütünün Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'la irtibatta bulunmasının da bir suçlama olarak yöneltilmesine ilişkin, "İdil Eser UAÖ Türkiye direktörlüğünü sürdürdüğü sürece Yönetim Kurulu Başkanını araması kadar ve onun da müvekkili İdil Eser'i telefonla araması,danışması, iletişim halinde olması kadar normal başka ne olabilir ki?" denildi.
Örgütü bile belli değil
Mevcut dosya kapsamındaki bilgiler ışığında savcılığın takipsizlik kararı vermesi gerekirken İdil Eser'i, "hangi örgüt olduğu bile belli olmayan terör örgütleriyle ilişkilendirdiği" vurgulanan itirazda, Yargıtay'ın ve AİHM'in kararlarına aykırılığa işaret edildi.
Sağlık durumu belirtildi
İdil Eser'in muzdarip olduğu hastalıklara ilişkin sağlık raporlarının da sunulduğu dilekçede, tutukluluk halinin hastalıklarının daha da ağırlaşmasına ve hayati risk oluşturma potansiyeline yol açacağı ifade edilerek tahliyesi talep edildi.
Dilekçede doktor raporuna da yer verildi. Bu rapora göre; İdil Eser kolon ve rahim kanseri riski nedeniyle uzun zamandır kontrol altında olduğu belirtildi. Eser'in kolon ve rahmindeki bulgular nedeniyle çok ciddi potansiyel kanser hastalığı riski taşımakta olduğu belirtildi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Diyarbakır’da 3 ayrı noktada zincirleme kaza: 21 yaralı
Aydınlı çift, bebeklerine Honda adını verdi: Hayalim gerçek oldu
TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI TAKLİT TAĞŞİŞ LİSTESİ 2024: Sahte - hileli ürünler sorgulama ekranı (guvenilirgida.tarimorman.gov.tr)
Trafikte polis kurşunu! Ünlü mimar Turgut Toydemir hayatını kaybetti
Son dakika | Hafta sonu plan yapanlar dikkat! Meteoroloji tek tek uyardı: 17 il için sarı ve turuncu kodlu alarm