hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    20 yılda değişen süreç ve alışkanlıklar! "Tüm dünyada bir uyanış başladı"

    20 yılda değişen süreç ve alışkanlıklar Tüm dünyada bir uyanış başladı
    expand
    KAYNAKMilliyet

    Geçtiğimiz 20 yılda izleyicinin televizyon izleme alışkanlıkları değişti. Türk ve Dünya medyasının bu süreçte attığı adımlarla ilgili Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, köşe yazısında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Özay Şendir'in yazısı şu şekilde; 

    - Youtube geçen hafta 20. yaşını kutladı. Geçen 20 yıl dünyayı değiştirmedi ama televizyon izleme alışkanlıklarını bir miktar değiştirdi. İnsanlar sevdikleri televizyon dizileri ve programları bu platform üzerinden seyretmeye başladılar. 15 yıl kadar önce Türk televizyonları da dahil olmak üzere dünya medyası büyük bir hata yaptı ve ekranda yayımlanan dizi, haber, program, ne varsa hepsini bu platforma yüklemeye başladı. Hal böyle olunca da seyirci ve reklamın bir kısmı bu platforma kaydı. Şimdi tüm dünyada bir uyanış başladı. Televizyonlar artık ürettikleri içeriğin tamamını Youtube’da paylaşmıyor ve bu sayede seyirci ve bütçelerini kaptırmıyorlar. Bu yanlıştan dönüş süreci Türkiye’de de başladı. Bölüm başına on milyonlarca lira ödediğiniz dizileri, programları, yıllık maliyeti milyonlarca dolar olan haber içeriklerini sonuna kadar paylaşmak demek kendi ayağınıza ateş etmek demek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Bilgiç sesleri ve dijitalleşme çağında başka türlüsü mümkün değil diyenleri duyar gibiyim. Kazın ayağı sandığınız gibi değil. Youtube’a açıp bakın, çok seyredilen dizi, program, haber içeriklerinin büyük bir kısmı televizyon kanallarının ürettiği içerik. Peki o kanallar olmasa büyük bütçeli diziler, stüdyo programları, haber bültenleri hazırlanabilir mi? Hayır hazırlanamaz, dolayısıyla ulusal kanalların yaşaması Youtube’un da işine gelecek bir durum. Burada yapılması gereken şey, algoritmalar yardımıyla oluşturulan reklam tekelleşmesinin önüne geçilmesi. Başta ABD ve AB olmak üzere dünyanın çeşitli ülkeleri ulusal medyalarının yok oluşunun önüne geçmek adına bir dizi önlem aldılar, yasal düzenlemeleri yapıp, medya şirketlerinin hukuk yoluna başvurabilmesini sağladılar. Türkiye’de de hızla bu noktaya gelmek gerekiyor. Aksi takdirde ben dizimi Youtube’dan seyretmeyi tercih ediyorum diyen hanımefendiler, ileride Youtube’a yine ulaşacaklar ama o dizileri yapan, maliyetlere katlanan kanallar ortadan kalkmış olacak.

    20 yılda değişen süreç ve alışkanlıklar Tüm dünyada bir uyanış başladı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Tüm dünyada sadece televizyonlar değil, gazeteler ve radyolar da tehdit altında. Bu köşede İspanya’dan, Almanya’ya, Avustralya’dan, ABD’ye kadar açılmış davaları çok yazdım, kendimi tekrar etmeyeyim. Ancak ulusal medyaların yok olmasının yol açacağı sonuçlar üzerine yeni şeyler söyleyebilirim. Tek haber kaynağınızın sosyal medya olmasını ister misiniz? Google, Trump istedi diye Meksika Körfezi’nin adını Amerikan Körfezi olarak değiştirdi, yapılan değişiklikle ilgili eleştirisel yorumları sildi ve sonra da yorumu tamamen kapattı. META, Trump istiyor diye çeşitlilik programından geri adımlar attı, X zaten Elon Musk’ın. Ulusal medyalar ortadan kalktığında ABD Başkanı istiyor diye Google, Ege Denizi’nin adını değiştirirse kamuoyunu kim oluşturacak? Yaşanmış bir örnek, tek haber kaynağı sosyal medya olsaydı, ABD’nin desteklediğini bildiğimiz 15 Temmuz FETÖ girişiminde halk sosyal medyadan örgütlenip sokaklara dökülebilir, Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın üzerinde bir güç tanımıyorum diyerek insanları meydanlara davet edebilir miydi? Tek haber kaynağınız sosyal medya olsaydı Hatay’da baraj yıkıldı yalanı daha kaç saat dolaşımda kalırdı acaba, üzerinde herkesin durup düşünmesi lazım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Elon Musk, X’ten gelen gücüyle Almanya’da aşırı sağcı AfD’yi destekliyor. Bir sürü ülkede sosyal medya operasyonlarıyla seçimlere müdahale edildiği yolunda iddialar ortada dolaşıyor. Trump’ın ilk başkan seçildiği dönem ve İngiltere’nin AB’den ayrılma referandumunda sosyal medyanın nasıl kullanıldığını zaten biliyoruz. Bu saydıklarımın tamamı ulusal medya kuruluşlarının ayakta olduğu dönemde yaşandı. Editoryal gözlerin dezenformasyon ve yalanla mücadele ettiği dönemde. Bir başka örnek, sosyal medya devi META, Filistin’de yaşanan soykırımın gösterimini yok denecek kadar azalttı, İsrail medyasının gösterimini yüzde 100 artırdı. Türkiye dahil bu soykırıma karşı çıkan ülkelerin medya kuruluşları yok olduğunda, yaşananlardan nasıl haberdar olmayı planlıyorsunuz acaba?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Ulusal medya şirketlerinin yok olması tüm dünyada bir ulusal güvenlik sorunu olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin gündemi yoğun, siyasi mücadelesi sert ve bu konu gündeme pek gelmiyor. Oysa varmamıza az kalan nokta şu, Türkiye’deki her siyasi görüşten tüm medya organları tehlikede. Ulusal medyası yok olan ülkelerin önce vatan bilinci yok olur sonra da özgürlükleri. Yaşananlar dijital çağın getirdikleri diye geçiştirilemez, bir sürü ülke geçiştirmiyor.

    - Kötü niyetliler çıkacak, sosyal medya yasağını mı savunuyorsun diyeceklerdir, asla savunmuyorum. Savunduğum eşit rekabet ortamının sağlanması. Tüketicinin algoritmalarla bağımlı hale getirilip, rekabet koşullarının yok edildiği bir ortamda, yasa koyucunun ulusal şirketleri koruması. Bakın META, BDDK’nın vatandaşını korumak adına istediği güvenceyi vermedi ve bu yüzden bankaların sosyal medya kullanımları yok denecek kadar azdır. Demek ki düzenlemeler yapmak, vergi oranları, haksız rekabeti önlemek adına bütçe kullanım düzenlemeleri yapmak mümkün. Gerek var mı diye soranlara söyleyeyim, Türkiye’den global sosyal medya devlerine giden para, Türkiye’nin dünya lideri olduğu, fındık, kuru incir ve kuru üzüm ihracatından elde ettiği gelirden daha fazla.

    - Milliyet olarak bu kasvetli ortamda enseyi karartmıyoruz. Bu sene Milliyet 75. yaşını kutlayacak. Gazeteler, televizyonu, internet çağını gördü yıkılmadı, bu tekelci düzen ortadan kalktığında gazeteler yine var olacak. O güne kadar özel haberlerle hem televizyonların hem de sosyal medyanın gündemini belirlemeye devam ediyoruz. Sahip olduğumuz miras, toplamı asırları aşan mesleki tecrübemizle sahada, okurumuza en iyisini sunmak adına mücadele etmeye devam ediyoruz. Herkese iyi bir hafta ve okumalar diliyorum...

     

     

     

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow