"Türkiye'de erken uyarı sistemi kurulabilir"
Tokyo Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Honkura Yoshimori, bir yıl önce Japonya'yı sarsan 8.9 büyüklüğündeki depremi önceden haber veren erken uyarı sisteminin Türkiye'de de kurulabileceğini söyledi.
Yoshimori, depremi önceden haber veren erken uyarı sistemi ve Türkiye'deki deprem riskiyle ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Depremin önceden bilinmesiyle ilgili farklı görüşler ileri sürüldüğünü, kısa, orta ve uzun vadeli tahminlerde bulunulabildiğini anlatan Yoshimori, şunları kaydetti:
"Bu tür çalışmaları ben de yürütüyorum. Ancak hiç kimse bu tahminlerin gerçekliği ya da doğruluğu konusunda emin değil. Bu yüzden depremin önceden tahmin edilmesi zor gibi gözüküyor. Ama öte yandan büyük bir deprem öncesi milyonlarca kişinin canını kurtarabilecek bir erken uyarı sistemi de kurmak mümkün."
Erken uyarı sisteminin, depremin sismik dalgalarının tespit edilmesiyle mümkün olduğunu belirten Yoshimori, şu bilgiyi verdi:
"Bir deprem öncesinde ilk sismik dalga geldiğinde hafif bir sarsıntı hissedilir. Saniyeler sonra ise büyük bir yer hareketi gelir. Depremin asıl yıkıcı ve binalara zarar veren dalgası da budur zaten. İlk gelen hafif sarsıntı bunun habercisidir.
Biz bu birinci dalgaya 'P', ikinci dalgaya ise 'S' dalgası diyoruz. Depremin meydana geldiği noktadan yola çıkan P dalgası, S dalgasından daha hızlı yol alır. Dolayısıyla deprem başladığında öncelikle hafif olan bu P dalgası, ardından da şiddetli S dalgası hissedilir.
Erken uyarı sistemi ile P dalgası tespit edilebilirse, ardından güçlü bir S dalgasının geleceği bilinir ve buna göre önlem alınır. İşte geçen yıl meydana gelen 8.9 büyüklüğündeki depremde bu P dalgasını önceden tespit ederek erken uyarı sistemini harekete geçirebildik."
Birinci ve ikinci dalganın merkeze 20-30 saniyelik bir zaman farkıyla ulaştığını, analiz için 5 saniye gerektiğini, erken uyarının da ancak bu sürede verilmesinin mümkün olduğunu ifade eden Yoshimori, aradaki sürenin daha fazla uzatılmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Yoshimori, "20-30 saniyelik sürenin 5 saniyesi analiz için kullanıldığında geriye en fazla 15-25 saniye kalıyor. Bu süre bina içinde güvenli bir yere kaçmak için yeterli" diye konuştu.
Tokyo'daki evinde de erken uyarı sinyallerini alan sistem bulunduğunu dile getiren Yoshimori, bu sistem sayesinde uyarı sinyali geldiğinde evin tehlikeli noktasından daha güvenli bir yere kaçabildiğini anlattı.
Bu sistemin, trafikteki araçlar için de güven sağladığını kaydeden Yoshimori, "Örneğin Japonya'da çok yaygın olan hızlı trenler, kontrol merkezine ulaşan uyarı sistemi sayesinde durdurularak depremin geçmesi beklendi" diye konuştu.
Yoshimori, Japonya'da kablolu televizyon ağı üzerinden işleyen sistemin çalışmasıyla ilgili şunları belirtti:
"Deprem öncesinde erken uyarı sinyali Japonya Meteoroloji Ajansından bu ağ üzerinden yollanıyor. Ülkenin dört bir yanındaki alıcılar buradan yollanan sinyal sayesinde meydana gelecek sarsıntı hakkında önceden bilgi sahibi olabiliyor. Aynı sistem Türkiye'de de uygulanabilir.
Zaten Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi bazı kurum ve kuruluşlara yönelik olarak bu erken uyarı sistemini uygulamaya başladı. Japonya'da depremlerle ilgili kurum olan Meteoroloji Ajansının yaptığı bu işi Kandilli Rasathanesi de yapabilir. Bu izlenen ulusal politikaya bağlı. Nasıl ki kablolu televizyon yayınları belirli bir ücret karşılığı alınabiliyorsa, erken uyarı sistemi de ücret ödenerek evlere kurulabilir."
"Türkiye'de öncelik binaların güvenliği"
30 saniyelik sürenin binayı tahliye için yeterli olmadığının anımsatılması üzerine Yoshimori, erken uyarı sinyalinin, binayı tahliye etmekten çok bina içinde güvenli bir yere geçmeyi sağlamak amacıyla kurulduğunu söyledi.
Bu nedenle binaların güçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını ifade eden Yoshimori, "Depreme karşı alınacak önlemler içinde binaların güçlendirilmesi en önemli unsurdur. Bina çökmez de sadece zarar görürse 15-25 saniyelik süre içinde güvenli bir yere geçilebilir" dedi.
"İstanbul ve çevresinde yaşayanlar depreme hazırlıklı olmalı"
Beklenen Marmara depremiyle ilgili bir soru üzerine ise Yoshimori, şöyle konuştu:
"Birçok sismoloğun ortak görüşü Marmara Denizi'nin altında büyük bir deprem olacağı yönünde. Bu nedenle İstanbul ve çevresinde yaşayanların hazırlıklı olması şart. Zayıf binalar mutlaka güçlendirilmeli, halk disipline edilmeli, kaçış noktasının neresi olacağı herkese öğretilmelidir. Binaları güçlendiremiyorsanız bina içinde güvenli bir sığınak bile oluşturulabilir."
Marmara'da hangi süreçte ve kaç büyüklüğünde bir deprem beklendiği sorusu üzerine Yoshimori, "En zor soru bu zaten. Mesela ben İzmit'te daha büyük bir deprem bekliyordum, ama olmadı. Elimizdeki bilgi ve teknoloji ile nerede ve hangi büyüklükte bir deprem meydana geleceğini hiç kimse tahmin edemez" dedi.
Türkiye'de bu konuda farklı görüşlerin ortaya atıldığının ifade edilmesi üzerine ise Yoshimori, şu önerilerde bulundu:
"Japonya'da bu tür tartışmaları ortadan kaldırmak için bir deprem araştırma komisyonu kurduk. Bilim adamları olarak burada farklı görüşleri tartışıyoruz ve bir öngörü oluşturuyoruz. Farklı fikirleri bir uzlaşmayla sonuca bağlıyoruz ve yanılma payı ile bunları açıklıyoruz. Türkiye de bunu yapmalı."