hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Türkçe bilmediği için tedavi olamadı

    Türkçe bilmediği için tedavi olamadı
    expand

    Sincan Cezaevi'nde 60 yaşındaki bir kadın tutuklu, Türkçe bilmediği için hastaneden tedavi olamadan döndü. Bu ve başka hak ihlalleri Çağdaş Hukukçular Derneği'nin (ÇHD) F tipi cezaevlerine ilişkin raporuyla ortaya çıktı. Rapora göre cezaevinde yasaklı yazarlar arasında Ece Temelkuran da bulunuyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, 2011 Cezaevleri ve İnfaz İzleme Komisyonu raporu, 19 Aralık'taki Hayata Dönüş Operasyonu'nun ardından geçilen F tipi cezaevlerinde, 11 yıldır kötü muamelenin sürdüğünü, tutuklu ve hükümlülerin temel haklarından mahrum bırakıldığını açıkladı.

    Adalet Bakanlığı açıklama yaptı

    Raporda yer alan 60 yaşındaki Besna Özer'in Türkçe bilmemesi nedeniyle hastanede derdini anlatamadığından iki kez tedavi edilmeden geri dönmesi ve diyet yemek talebinin reddedilmesi konusunda Adalet Bakanlığı'ndan açıklama geldi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada Özer'in, 1 Ağustos 2011'de Sincan Cezaevi'ne getirildiği ve 17 kez, her talep ettiğinde, kurum revirine götürüldüğü belirtildi. Gerekli görüldüğü hallerde Besna Özer'in hastaneye sevk edildiğinin de anlatıldığı Bakanlık açıklamasında "İddia edildiği gibi tedavi edilmemesine dair bir şikayete ilişkin bilgi, belge veya duyum söz konusu değildir" denildi.

    20 avukatın, Sincan 1 ve 2 No'lu F tipi hapishaneleri ile Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'nde kalan tutuklu ve hükümlülerle görüşerek hazırladığı raporda, başta kötü muamele ve işkence olmak üzere kısıtlanan haklar örnekleriyle anlatıldı. İşte rapordan bazı örneklerle, F tipi hapishanelerin durumu:

    - 22 Ocak 2007'de Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı 45/1 sayılı genelgede, "sosyal temas" bir insan hakkı olarak tarif ediliyor ve uygulanacağı hüküm altına alınıyordu. Ancak Kasım 2011'e dek Ankara civarındaki hiçbir hapishanede uygulanmadı.

    - Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri ile bazı tutukluların tek kişilik havalandırması olan tek kişilik hücrelerde tutulması ve havalandırma sürelerinin günde 1-4 saat ile sınırlandırılması ağır bir insan hakkı ihlalidir. Örneğin, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü Muhabbet Kurt, günde bir kez havalandırmaya çıkabiliyor.

    - Tutuklananlar, hapishaneye girişlerinde fiziki zor kullanılarak çırılçıplak soyuluyor. Karşı çıkanlar hakkında "görevli memura direnme ve hakaret etme" gerekçesiyle hücre cezası veriliyor.
    Türkçe bilmeyene tedavi yok

    - F tiplerindeki 11 yıllık uygulamada meydana gelen intiharlar, sadece izolasyonun etkilerini değil "psikolojik sağlık" yönünden etkili bir teşhis ve tedavinin yürütülemediğini gösteriyor. hasta mahkumlar, muayene olabilmek için aylarca bekliyor. Sincan 1 No'lu revirinde haftada 1,5 gün doktor bulunuyor. Burada kalan kanser hastası Gazeteci Erol Zavar'ın tahliyesi için yapılan tüm başvurular reddedildi.

    - Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'ndeki tutuklulardan 60 yaşındaki Besna Özer, Türkçe bilmediğinden hastalığını anlatamadığı için iki kez hastaneden muayene olamadan geri döndü. Diyet yemek talepleri de reddedildi.

    - Sincan 1 No'lu F tipinde, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla yaptıkları telefon konuşmaları dinlenmesine rağmen, konuşmaya başlamadan önce isim ve telefon numarası tekrar edilmesi isteniyor. "Tekmil" uygulamasına karşı çıkan mahkumların, 4 Ocak 2010'dan beri telefon hakkı engelleniyor.
    Komünist Manifesto "sakıncalı kitap"

    - Hücre aramalarında, resim ve fotoğraflara bile el konuluyor. Kadın hapishanesinden R.A., D.E.S. ve D.Y.'nin anlatımlarına göre, arama sırasında duvardaki panoların üzerinde ne varsa sökülüp atılıyor. Hatıra fotoğrafları da dahil...

    - Hakkında toplatma veya yasaklama kararı bulunmayan kitaplar ve yayınlara bile yasak getirliyor. Örneğin, "Komünist Manifesto", Server Tanilli'ın "Uygarlık Tarihi", Ece Temelkuran'ın "Ne Anlatayım Ben Sana" gibi birçok kitabın mahkumlara verilmesi engelleniyor.

    - Bu uygulamalara tepki gösterenler için de yasadaki "gereksiz slogan atma" maddesi de sık sık uygulanıyor. Mahkumlar, duruşmalara gidiş-gelişlerde de fiziki ve sözlü şiddete maruz kalıyor. Ayrıca, kaloriferler yeterince yanmadığından ısınma sorunu yaşanıyor, yemekler kalitesiz, sular pis ve sağlıksız...

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow