TGC'den TV ve radyoların kapatılmasına tepki, İMC TV'den açıklama
OHAL ilanından bu yana kapatılan yayın kuruluşlarına dün yenilerinin eklenmesine Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden tepki geldi. Bu süreçte 100'den fazla gazetecinin tutuklandığına, 2 bin 500'e yakın gazetecinin işsiz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, gazetecilerin hedef alınmasından vazgeçilmesi istendi. Kapatılan İMC TV'den yapılan açıklamada da "İMC TV ve diğer televizyon ve radyoların kapatılması giderek daha da antidemokratik ve otoriter bir yörüngeye giren hükümetin tek sesli bir medya ve toplum yaratma çabasının bir parçasıdır" denildi.
AP Türkiye raporu eleştirilerle yüklü
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden aralarında İMC TV ve Hayatın Sesi gibi TV kanalları ile radyoların bulunduğu yayın kuruluşlarının kapatılmasına tepki gösterilen bir açıklama yapıldı.
Çağdaş demokrasilerin farklı görüşlere tahammül rejimleri olduğuna vurgu yapılan TGC Yönetim Kurulu'nun açıklamasında şunlar ifade edildi:
TGC - TGS - DİSK Basın İş: Gazeteciler OHAL'in mağduru yapılmamalı
"Bütünüyle medyanın karşı çıktığı darbe girişiminin ardından başlayan OHAL sürecinde ne yazık ki, medya kuruluşlarının kapatılma süreci devam etmektedir.Son olarak dün akşam saat 20:00 itibariyle, aralarında Hayatın Sesi'nin de içinde olduğu çok sayıda kanalın yayını, herhangi bir gerekçe gösterilmeden TÜRKSAT tarafından durdurulmuştur. OHAL ilanından bu yana 100'den fazla gazeteci tutuklanmış, 2 bin 500'e yakın gazeteci işsiz kalmıştır. 115 gazetecinin sürekli kartı, 660 gazetecinin sarı basın kartı iptal edilmiştir. İktidarla aynı görüşü paylaşmayan gazeteciler hedef gösterilmekte asılsız ihbarlarla gözaltına alınmaktadır. OHAL, Başbakanın ifade ettiği gibi sadece devlete uygulanmalıdır. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için çalışan gazetecilerin hedef alınmasından vazgeçilmelidir. Gazetecilik suç değildir. Sahada çalışan haberciler olağan şüpheli olarak görülmemelidir. Gazeteler ve tv kanalları kapatılmamalıdır. Gazetecilik mesleğinin suç olarak görülmediği bir ortamın gerçekleşmesini umutla bekliyoruz."
İMC TV’den de açıklama
OHAL kararnamesiyle kapatılan yayın kuruluşları arasında yer alan İMC TV'den de bir açıklama yapılarak karar protesto edildi ve gerekçesinde yer alan ifadelere karşı çıkıldı. Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV, Zarok TV gibi kanallarla birlikte kendi yayınlarının da durdurulacağı ifade edilen açıklamada, kararın gerekçesindeki “milli güvenliği tehdit eden yapı, oluşum ve gruplar ile terör örgütlerine aidiyeti belirlenen kanallar” ifadesi reddedildi. İMC TV'den yapılan açıklamada şunlar dile getirildi:
"İMC TV olarak 5 buçuk yıldır yaptığımız yayın süresince temel/evrensel gazetecilik kurallarından hiçbir zaman kopmadan, objektif ve bağımsız bir habercilik yaptık. Bu yayıncılık pratiğimiz şu anda hükümetteki AKP için olduğu kadar CHP için, HDP için olduğu kadar MHP ve parlamentoda temsil edilemeyen diğer tüm siyasi partiler için geçerli olmuştur. Habercilik refleksimiz de Cizre’deki gelişmelerden Soma’daki felakete, Van’daki depremden Karadeniz’deki bir olaya, Meclis’teki tartışmalar kadar sokaklardaki hareketliliğe herhangi bir önyargı ve kaygı taşımadan her yer ve kesim için aynı duyarlılıkta ve dengede olmuştur. İMC TV 5 buçuk yıldır Türkiye’de tüm toplumsal kesimleri ilgilendiren her türlü gelişmeyi profesyonel bir gazetecilik anlayışıyla yansıtmaya çalışmıştır. Son güne kadar da hak temelli yayıncılığımızı sürdürdük. Dolayısıyla hükümetin kanalımızı kapatma gerekçesi olarak kullandığı ve tamamen hukuk dışı olan suçlamayı kesinlikle kabul etmiyor, yayınımıza yönelik kapatma kararını ifade ve basın özgürlüğüne vurulmuş büyük bir darbe olarak görüyoruz. İMC TV ve diğer televizyon ve radyoların kapatılması giderek daha da antidemokratik ve otoriter bir yörüngeye giren hükümetin tek sesli bir medya ve toplum yaratma çabasının bir parçasıdır. Kanalımızın kapatılması sadece bizim ifade ve basın özgürlüğümüzün ihlali değil, milyonlarca vatandaşın haber alma hakkına yönelik de ciddi bir ihlaldir. Bu uygulama 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümetin bütün özgürlükleri kısıtlamaya dönük karar ve uygulamalarının bir başka parçasıdır. Hükümet 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek herhangi bir darbenin yapacağı uygulamaları hayata geçirdiğini bir kez daha göstermiştir. Hiçbir demokraside asla kabul edilmeyecek bu uygulamadan bir an önce geri dönülmesini bekliyoruz."