TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı: Her yere gelişigüzel ağaç dikilemez
Peşi sıra gelen orman yangınları, halkımızı ağaç seferberliğine yöneltse de yanan arazinin kendine gelmesi için en az 1.5 yıla ihtiyaç duyuluyor. TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, "Her yere gelişigüzel ağaç dikilemez, doğa size hangi türü istediğini söylüyorsa, o bölgede o ağaç dikilir" diyor.
Antalya'nın Gündoğmuş ve Manavgat, Muğla'nın Marmaris, Köyceğiz, Milas ile Seydikemer ilçelerinde ve Tunceli'de orman yangınları devam ediyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, son 5 günde 32 ilde meydana gelen 119 yangının kontrol altına alındığını duyurdu.
Hürriyet gazetesinden Ömür Kurt'un haberinde görüşlerine yer verilen TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, orman yangınları sonrasında yapılması gerekenleri anlattı.
Yanan bir bölgenin ağaçlandırılması için gereken zamanı değerlendiren Öztürk, "Bu konu yanan alanın büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Öncelikle bölgede yanan, tahrip olmuş ağaçların çıkarılması gerekir. Ardından bu sahanın ağaçlandırma etüt çalışması yapılması için bir süreye ihtiyaç vardır. Bu işlemlerden sonra ağaçlandırma çalışmalarına dair hazırlıklar başlar. Karşımıza 'Sahayı ağaçlandıracak uygun fidan var mıdır' sorusu çıkar" dedi.
"HEMEN AĞAÇLANDIRMA OLMAZ"
Yangından ortalama 1.5 yıl sonra ekime başlanabileceğini belirten Öztürk, "Eğer uygun fidan yoksa, o fidanın da fidanlıkta büyütülmesi gerekir. Bir fidanın büyütülüp sahaya ulaşması için de ayrıca ortama 8-10 aya ihtiyaç vardır. Temmuz ayında çıkan yangını ele aldığımızda yaklaşık ekim/kasım aylarına kadar saha incelemesi yapılacaktır. Nerede ağaçlandırma çalışması yapılacağı, nerede kendiliğinden topraktaki tohumlarla gerçekleşecek çimlenme yapılacağı belirlenecek. Tohum için ocak-şubat aylarını beklemek gerekecek. Büyüme periyodu 10 ay ise, 2022 kasım-aralık en erken dikim tarihi olarak karşımıza çıkacaktır. Kızılçam için konuştuğumuzda, nisan-mayıs ayında kozalak hasadına başlamak gerekir. Kozalaktan tohum çıkarma işlemi devreye girer. Bu da yanan alandaki ekim süresinin 2.5 yıla uzaması anlamına gelir" diye konuştu.
"30-50 YILDA BÜYÜYOR"
Kızılçamın diğer türlere göre hızlı büyüdüğünü söyleyen Öztürk, "Bu ağaçların tekrar, yanmadan önceki büyüklüklere ulaşması yaklaşık 30-50 yıl alabilir. Bu, toprağın özelliğine, derinliğine, yağış miktarına, bulunduğu konuma göre değişiklik gösterir. Fidanlar dikilen bölgelere göre farklılık gösterir. Bütün yanan alanlar ağaçlandırılmaz, fidan dikilmez. Yeterince yaşlı ağaçların bulunduğu ve toprakta yeterli yaşayabilir tohum olduğu görünen alanlar, o tohumlar çimlenerek yeniden orman oluşturduğundan, gelişimi için bırakılabiliyor" dedi.
"AĞAÇ TÜRÜNÜ DOĞA BELİRLER"
'Doğa size hangi türü istediğini söylüyorsa o bölgede o ağaç dikilir" diyen Öztürk, "On binlerce yıldır o bölgede hangi ağaç türünün yaşayacağını doğa kendisi belirlemiştir. Başka ağaç türünü getirdiğinizde, adaptasyon sorunları, hastalık ve büyüme gerilikleri gibi sorunlar ortaya çıkar. O nedenle kural eski orman nasılsa benzer yapıda ormanın kurulması beklenir. Öte yandan ağaçlandırma çalışmaları yapılırken, mümkün olan yetişme ortamlarında karışık ormanlar kurulabilir" değerlendirmesinde bulundu.
"DOĞAL HALİ İLE AYNI OLMAZ"
Doğal yaşamın tekrar kurulmasının çok uzun zaman aldığını beliryen Öztürk, doğal haline çok yakın özellikleri alması için yaklaşık 100 yıl gibi bir sürenin geçmesi gerekirtiğini belirtti.
"TOPLUMA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"
Öztürk, "Türkiye’de yangın istatistiklerine baktığımızda hemen hemen yangınların yüzde 95’ini insan hata ve kasıtlarıyla çıktığını görüyoruz. Burada en önemli nokta, ormanların bizim yaşam kaynağımız olduğunu görmemizde saklı. Yangınların sönmesinden ziyade yangının çıkmasını engellemek gerekmektedir. Orman yanıcı maddenin en yüksek olduğu varlıktır. Yangında, ekosistem olarak tahrip olur. Bu nedenle ateş ile ormanı buluşturmamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz" dedi.