Bilal orada bantların üzerine çivileri yapıştırıyordu. Bilal 2 gün sonra Musab’a tekrar ‘Eşimle olacağım, dışarı çıkar mısın?’ dedi. Musab çıktıktan sonra hamur gibi bir şey yoğurmaya başladı. Hacı ile görüntülü konuşmaya başladı ama Hacı’nın görüntüsü ekranda görünmüyordu. Konuşurken‘Daha önce yaptığım gibi mi yapayım?’ diye sordu. Hazırladı, her şeyi tamamladı, çantanın içine koydu. ‘Eğer biri sana bir şey sorarsa Bilal, Almanya’ya gidecek dersin’ dedi. Vakit geç olduğu için o gün Taksim’e gitmedik. Ertesi gün gittik. Bilal çantayı Taksim’de birine götüreceğini söylemişti.Bilal arka koltukta oturuyordu. İndim çantayı bana verdi. ‘Herhangi bir yere otur’ dedi. O gün de bir şey yememiştim, simit aldım. Makyaj dükkânına uğradım. Daha sonra gidip oturup beklemeye başladım.Çantayla oynuyordum, bombayı görünce polisi aradım ama Türkçe bilmiyordum. Hacı bu esnada ‘Yürü arkana bakma, çantayı bırak’ dedi. Bilal’i sordum, ‘Bilal’i boşver’ dedi. Hacı ile Bilal benim yanımda çok Arapça konuşmazlardı, Türkçe konuşurlardı. Esasen bombayı ben götürmeyecektim, Bilal götürecekti. Taksiye bindim. Hacı bana ‘Esenler’de Suriyelilerin lokantası var oraya git’ dedi. Bilal araba ile neden geri döndü hiç bilmiyorum. Benim kimseye zararım olmadı.”