Soma duruşması devam ediyor
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar'da görülmesine devam edildi. Davanın üçüncü oturumunda, iddianamenin okunması tamamlandı. Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ve İşletme Müdürü Akın Çelik ifadesini verdi. ''Bizim de içimiz yandı. Şimdi tahliyemi ileride beraatimi istiyorum'' dedi.
Soma'da geçen 13 Mayıs'ta meydana gelen maden faciasında, hayatını kaybeden 301 işçinin ölümünde kusurları bulunduğu için haklarında, “olası kastla öldürme", “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama", “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan dava açılan 8'i tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan; maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy; Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, İşletme Müdürü Akın Çelik, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in yanı sıra, 37 tutuksuz sanıktan da 25'i hazır bulundu. Sanıkların, sanık avukatlarının, mağdur avukatlarının ve duruşmaya katılan işçi yakınlarının isimlerinin kayda alınmasının ardından da, dün yarım kalan iddianamenin okunmasına geçildi. Duruşmayı çeşitli sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri de izledi. İlk iki duruşmayı izleyen CHP milletvekili Özgür Özel, iddianamenin okunmasının tamamlanmasının ardından yarından itibaren tekrar hem kendisinin hem de partili milletvekillerinin duruşmayı izlemeyi sürdüreceklerini söyledi.
Elektronik cihaz yasağı sürdü
Soma davasının ilk duruşmasında, yaşanan tartışmalarla ilgili içeriden çok sayıda görüntünün sosyal medyaya sızması üzerine alınan tedbirler bugün de sürdü. Basın mensuplarının, içeriye dizüstü bilgisayar, cep telefonu ve tabletlerini sokmaları için polis sıkı önlem aldı.
Etten duvar
Duruşma salonunda polis sanık avukatlarının, jandarma da sanıkların çevresinde iki sıra oluşturup etten duvar ördü. Bu arada ilginç bir durum da ortaya çıktı. Savcılık ifadelerinde birbirlerini suçlayan bu nedenle de Şakran Cezaevi'nde ayrı bölümlerde kalan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ve Genel Müdürü Ramazan Doğru'nun mahkemedeki durumu da dikkat çekti. Gürkan ve Doğru tutuklu sanıkların bulunduğu sıranın iki ayrı ucunda oturdukları, birbirleriyle hiç konuşmadıkları da dikkat çekti.
Can Gürkan: Gururumuz tertemiz sicilimiz
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davada, iddianamenin okunmasının tamamlanmasıyla ifadelere geçildi. İlk olarak soruşturmanın bir numaralı sanığı Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ifade verdi.
Bilirkişi raporuna itiraz eden ve en büyük gururlarının, tertemiz sicilleri olduğunu anlatan Gürkan şunları söyledi;
“Bu konuda büyük üzüntü duyuyorum. Allahtan rahmet diliyorum. 301 ocağa ateş düştü ama, bizim yüreğimize de 301 kez ateş düştü. Çok samimiyim. Bizim gruba bağlı 6 maden ocağında 6 bin 750 işçi çalışıyordu. Kurumsal bir firmayız. Babam emekli olana kadar firmada ailemizden üç kişi çalışıyordu. Ondan sonra iki kişi çalışmaya başladık. Madencilik uzmanlık gerektiren bir iş. Bunun için bilirkişi raporunu bekledik heyecanla. Bizim şirketin kurumsal olmadığı çok basit bir yapılanması olduğu yönünde tarifler oldu. Şirkette 150 maden mühendisi çalışıyordu.
Ramazan Doğru yönetiminde Eynez ocağı kuruldu. Yönetimi o kurdu. 25 maden mühendisi vardı. 2009 yılında kendisinin altında gerekli birimler kuruldu. Onun da altında işletme müdürü olarak Akın çelik vardı. Bizim şirkette uzmanlık gerektirdiği için bu işi de, uzmanlar yapıyordu. Kaza olduğunda 50 maden mühendisi, 70'den fazla maden teknikeri olmak üzere 400 kişilik idari bir kadro yönetiyordu madeni. Kazanın nedenini bizler de merak ettik. Kazadan sonra cezaevinde olduğumuz için gerekli araştırmayı yapamadık. Ancak sonrasında bilirkişiler olay yerine gitmedi. Bakanlık ile TBMM komisyonunun raporları, bilirkişilerin raporlarından farklı çıktı. Ancak şu var. Bilirkişi raporundaki gibi kömür topundan yangın çıkmadı. Olay yerinde yangın olmadığı kesin. Şirketimize ön yargılı yaklaşımlar oldu. Biz şirkete 550 milyon TL yatırım yaptık. Ben finans uzmanıyım. Yatırımlar için finans sağlar, bu finansları yönlendiririm.
Bu güne kadar madenlerimizde 3 kişinin öldüğü bir patlama dahi olmadı. Kaza neden oldu, adil yargılama için, madenlerde bu tür başka kazalar olmaması için, bu kazanın neden olduğu mutlaka bilinmeli. Bunun için kazanın çok iyi incelenmesi, değerlendirilmesi lazım. Ancak yorumlarla ortaya çıkmış bir bilirkişi raporu var. Ancak bu raporu, bilimsel olarak yalanlayan raporlarda var. Türkiye'de madencilik alanında son 5 yılda en büyük yatırımı yapan firmayız. Bizim için en büyük gururumuz, tertemiz sicilimizdir. Olası kast ile bizleri yargılanmak bizleri çok yaraladı. Çünkü burada canlarını hiçe sayan kişiler var tutuklu olarak. Adalet er yada geç ortaya çıkacak. Er ya da geç kazanın nedeninin ortaya çıkması, bu araştırmanın yapılması lazım. Ben işim icabı benden istenen her türlü ihtiyacı karşıladım. Her harcamayı yaptım. Kazanın gerçek nedeninin ortaya çıkması, acımızı hafifletecektir. Bizim ocaklarımızda çok modern malzemeler kullanıldı. Ahşap tahkimat kullanıldığı gibi haberler oldu. Avrupa'daki maden ocaklarıyla bizimkiler karşılaştırıldı ve ahşap tahkimat kullandığımız yazıldı. Ancak biz ahşap tahkimatı ben 8 yaşında bir çocukken bıraktık. En iyi tahkimatları kullandık. Ben son kez tahliyemi ve yargılama sonunda da beraatimi istiyorum."
Bu sırada hakim Aytaç Ballı'nın “size kim bilgi verir?" yönündeki sorusuna ise, Can Gürkan, “Bana Ramazan Doğru bilgi verir. Bir de iki ayda bir yapılan toplantılarda, Akın bey verir. Ancak madenlerde tehlike olduğuna yönelik bir bilgi verilmedi. Biz aylık 20 milyon TL maaş veririz. Elbette böyle bir maaşı veren firma olarak her türlü ihtiyacı karşılarız. Zaten madenler bankalardan zor finans desteği alırlar. Zaten bu ihtiyaçları gidermesek, bankalar gerekli finansal desteği vermezler. En büyük sicilimiz, tertemiz mazimizdir. Kazanın nasıl olduğunu bilmek en büyük arzumuzdur" dedi. Hakim Aytaç Ballı'nın bilirkişi raporunda yer alan eksiklikleri sorması üzerine ise, Can Gürkan, “Bizler, zaten bilirkişi raporuna itiraz ettik, dava açtık. Sensör bakımı, işçi eğitimi her bir işlem için uzman ekipler vardı. Hiçbir zaman bana eksikliklerden bahsedilmedi. 2011 yılında madenin bir yerinde metan gazı çıktı. 35 milyon TL'lik zararı göze aldık işçi güvenliği için bu bölgeden kömür çıkarmadık" dedi. Can Gürkan Ayrıca, TBMM araştırma komisyonuna, iş müfettişlerine ve savcılıkta verdiği ifadeleri doğruladığını da ifade etti.
Ramazan Doğru: Aileler tahkiklerinde haklı
Can Gürkan'ın ardından Genel Müdür Ramazan Doğru ifade verdi. Hakimin 115 sayfadan oluşan savunmasının kendilerine iletildiğini söylemesinin ardından söz alan Ramazan Doğru şunları anlattı, “2009 yılından beri bu madende çalışıyorum. 13 Mayıs'ta bizleri ülkeyi derinden etkiyen kazada ölenlere Allahtan rahmet, geride kalanlara başsağlığı diliyorum. Bir daha da böyle bir kaza olmaması için de dua ediyorum. Ben 6 binin üzerinde çalışanı olan 6 ayrı maden firmasının genel müdürüyüm. Yönetim kuruluna bağlı olarak çalışırdım. Kazanın olduğu Eynez maden ocağında 50'den gazla maden mühendisi, teknikeri vardı. Ben işletmelerden ihtiyaçları problemleri, işletme müdürlerinden öğrenir. Yönetim kuruluna aktarırdım. Yönetim kurulu her ay Soma'da ya da İstanbul'da toplantı yapardı. Bu toplantılardaki konuşmalarda daha sonra mail ortamında bizlere gönderilirdi. Ben bu toplantılarda yaşanan sıkıntıları ve problemleri talepleri, Yönetim kuruluna aktarırdım. Bu yönetim kurulu toplantılarında alınan kararlarında yerine getirilip getirilmediğini takip ederdim. Soma kömür İşletmelerindeki görevim, savcılıkta işveren vekili gibi ortaya çıktı ancak benim işveren vekilliğim protokol düzeyinde. İşveren vekiliyim ama gerekli belgelerde imzam yoktur.
"Nasıl olduğunu anlamadım"
Olay günü de saat 15.00 sıralarında Işıklar Madene ocağında olduğunu da anlatan Doğru, “Saat 15.20 sıralarında bir personel bana mesaj attı. Ocaktan yoğun duman çıktığını ve tahliye ekiplerinin ocağa girdiğini aktardı. Kendi aracımla ocağa gittim. 15 dakika sonra oraya vardım. O zaman trafo patladığına yönelik söylenti vardı. Ocakta da bir panik havası vardı ve yaralılar çıkartılıyordu. Ben hemen ELİ Müdürü Hakkı Duran'ı aradım ancak ona ulaşamadım bunun üzerine yardımcısını aradım ve başka madenlerden kurtarma ekipleri için yardım istedim. İnsanları kurtarmak için çalışma başlattık. Ben de gaz lambası ve maskeyle ocağa girdim. 45 dakika belli bir noktaya vardım. İnsanların S panosunun olduğu yere sığınmalarını bekliyorduk ama orada sadece 5 kişi vardı. Aslında 7 kişilermiş ama iki kişi çıkışta can vermiş. Ancak buradaki görüşmelerden sonra yangınını trafodan çıkmadığına karar verdim. Ardından cezaevinde, tüm ifadeleri okudum. Olayın bambaşka bir nedenle olduğunu anladım. Akın Bey'le birlikte cezaevinde kalıyorum. Zamanımız çoktu. Ancak 11 aydır kazanın nasıl olduğunu anlamış değiliz. Zamanımız olduğu için binlerce ifadeyi tek tek okuduk ama kazanın nasıl olduğunu buna rağmen anlamadık. Bu kazanın nasıl olduğunun bilinip araştırılması lazım. Soma havzasındaki 500 milyon ton kömür buradan çıkartılmalı.
Bilirkişi heyeti kaza yerine gitmedi. Kazanın nasıl olduğunu böyle tespit ettiler. Bilirkişiler her nedense olay yerini görmekten imtina ettiler. Tamamen yorumlara dayanan, demeçlerle olayını nasıl geliştiğine dair yorumda bulunmuşlardır. TBMM araştırma komisyonu da bilirkişilerden farklı bir görüş sunmakta, çalışma bakanlığı müfettişlerinin de farklı bir raporu var. Üç tane birbiriyle çelişen rapor vardır" dedi. 25 yıllık madenci olduğunu ve bunun 24 yılının Soma'da geçtiğini aktaran Ramazan Doğru, “Yeraltı madenciliğinde çalıştım. Kaybettiklerimizin çoğunun babasını tanıyorum. Çalışma arkadaşımdır onlar. 13 Mayıs'a kadar madencilik konusunda bir kariyerim vardı ama yerle bir oldu. İnsanlara haklılar tepki göstermekte. Bu kazada bende ölseydim. Ailem sizlerin yanında olacaktı. Tepkiler gösterecekti. Bizde üzgünüz. Bu işi yapan insanlarız iş güvenliği mühendisi arkadaşımız kendisini feda etti. Hayatını kaybeden arkadaşlarımız şehit, dışarıda kalanlar sanık oldu. Mesleğimiz bu. Maden mühendisliğinin kaderinde olan bir olay. 11 aydır bu kazanın nasıl olduğuna dair bir fikrimiz yok ve araştırılmasını istiyoruz" dedi.
Mahkeme başkanı Aytaç Ballı'nın, "Genel müdür müsünüz? İşveren vekili misiniz? İş güvenliğinde sorumluluğunuz nedir? Ne kadar sürede madene gidersiniz?" yönündeki sorularına Ramazan Doğru, “Benim işveren vekilliğim protokol düzeyindedir. Benim görevim idarecilik. Tüm işletmelerden aldığım bilgileri yönetim kuruluna aktarmaktır. Ben işletmelere devamlı gitmem. Kazanın olduğu madene haftada bir gün giderdim. Çoğu zaman şehir dışında bulunuyordum" dedi. Kazanın olduğu maden ocağını da 2009 yılında devraldıklarını söyleyen Ramazan Doğru, ocakta metan gazı bulunduğuna yönelik soru üzerine de, “Eynez'i devraldık. A panosu olan bir yer vardı. Orada yandaki diğer madende biriken suyun patlamasından dolayı binlerce ton su dolmuştu. Bizler iki ayda bu suyun önemli bir bölümünü çıkardık. Oradan kömür çıkarmaya başladığım sırada metan gazı olduğunu fark ettik. Hemen TKİ'ye bilgi verdik. Onlar da ihale ile anlaştıkları firmanın, bu gazı çıkarmasını sağladı. Tekrar üretim yapabileceğimiz bizlere aktarıldı" dedi. Ramazan Doğru kendisine yönelik sensörlerle ilgili suçlamayı kabul etmeyip sensör sayısının kendisine göre yeterli olduğunu, zaten yönetmeliklerde sensör sayısıyla ilgili bir bilginin olmadığını ifade etti.“
İşletme Müdürü Akın Çelik: "Her gün gözyaşı döküyorum"
Tutuklu sanıklardan İşletme Müdürü Akın Çelik de olaydan bir dakikayla kurtarıldığını, ailelerin acılarını yürekten hissettiğini söyledi. Çelik, "Yüz yüze baktığım arkadaşlarımı öldürmekle suçlanıyorum. Her gün hapishanede ve yatağımda gözyaşı döküyorum. Verilecek her cezaya razıyım. Arkadaşlarımın ailelerinin bize katil demesi çok üzüyor. 15 yıllık maden mühendisiyim. Olay olduğunda İzmir'deydim, duyar duymaz madene gittim. Duman, tüm ocağı sarmış. Madende kömür yangını olduğunu söyleniyor, doğru değil. Kömür yangını olsa 10 defa girip çıkarsınız ocağa. Madendeki sensörler, kritik yerlere koyulmalıdır. Sensörlerin nereye koyulacağına iş güvenliği başmühendisi karar verir. Sanki biz insanları gaz içinde çalıştırıyoruz gibi bir algı oluşturuldu. Böyle bir şey yok. Öyle bir şey varsa kendimi Soma meydanında yakacağım. Hakkımı da helâl ediyorum" dedi.
"Kendimi madenci heykelinde yakarım" dedi fenalaştı
Ramazan Doğru'nun ardından ise işletme müdürü Akın Çelik, ifade verdi. Kazada arkadaşlarının çoğunu kaybettiğini söyleyen ve duygusal anlar yaşayan Akın Çelik, “Bir çoğunu tanıyorum. Hepsine Allahtan rahmet. Milletimize ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Beni de bir dakika ile kurtardılar. O yüzden tüm ailelerin acısını yürekten hissediyorum. Üniversiteyi birinci bitirdim. 96 yılında onlarla birlikte 6 ay bir madenci gibi çalışıp madenciliğe başladım. Burada her gün yüzüne baktığım arkadaşlarımı öldürmekle suçlanıyorum. Bu beni çok yıprattı. Keşke ölseydim. Uyuyamaz durumdayım. Cezaevinde her akşam ağlıyorum. Her türlü cezaya razıyım ama ailelerini katil demesiyle üzülüyorum. Onlar bizim arkadaşlarımız. Keşke böyle bir kaza olmasaydı biz de kurban olmasaydık. Aileler de bu davayı takip etsin. Bu olay böyle değil. Mesleğimin yirminci yılındayım. İnsanların sağlığı ve güvenliği için çalıştım. Bilirkişiler benim üniversiteden hocalarım. Ama gerçekler mutlaka ortaya çıkmalı ki, başka ocaklarda çalışanlar rahat çalışılmalı. Biz belki yıllarca burada kalacağız. Olay yerinden bir parça bile alıp incelenmedi. Dışarıda ifadeler okundu. Maden içinde ısıyı ölçen bir termometre bile kullanılmadı.
Grafiklere baktılar, gazı gördüler. Kafalarında bir senaryo oluştu. İki ay sonra kapanan ocak tekrar açıldı, yine olay yerine gitmediler. Kömür yangını dendi gitti. Eğer bu kendiliğinden yanan, bizden kaynaklanan bir yangınsa ben Soma'da madenci anıtı önünde kendimi yakacağım. (o sırada yak yak diyen işçi yakınlarına karşılık olarak ise,) bize katil diyebilirsiniz. Bilirkişi heyetleri, ama bilerek ama bilmeyerek bu kazayı manüpüle ettiler. Çocuğum o günü hastaydı. İzmir'e gittim. Orada panosunda herkes tahliye oluyor diye yoğun duman var diye telefon geldi. Hemen geri döndüm. Aşağıdaki İsmail'e sordum 'yoğun duman var' dedi, 'ne biz girebiliyoruz, ne de onlar ocaktan çıkabiliyorlar' dedi. Ben de temiz hava girişini değiştirmelerini söyledim" dedi. Bu sırada hakimin dumanın rengini ve tüm işçilere tehlikenin durumunu söyleyecek imkanları olup olmadığını sorması üzerine ise, Akın çelik, “A tarafındakiler H tarafındakilerle karşılaşmışlar, teknikerlerin vasıtasıyla, a panosuna sığınmışlar. Yarım metre gidilecek bir durum yoktu. Çok organize olmuşlardı içerdekiler ama duman tüm madeni sarmıştı. İlk çıkan dumana S panosuna gitmiş, bir iki dakikada a panosuna geçmiş, Ben ölmek üzereydim. Çıkmak istemedim. Dışarıda kargaşa gözükmesine rağmen içeride daha organizeydik. Kimseyi içeride bırakmak istemedik. Kömür yanabilir. İşçi bunu tespit eder. Yönetimin tespit edemediği çok ağır bir suçlama. Ayrıca sensörler kritik yere konulur. Konumlandırmayla ilgili baş mühendisler bunu uygun görür. Ocakta sıcaklık sensör şart değildir, önemli olan ölçümdür" dedi. Akın Çelik ayrıca. Dinamitlerin kim tarafından, nerede ne zaman patlatılacağının belli olduğunu, ancak o günkü kaos ortamında bunun çöpte bulunduğunu anlattı.
Çelik, son olarak, “Sanki işçilerini gaz yangın içerisinde çalıştırılmış imajı var. Eğer öyle bir şey varsa. Kendimi Soma heykelde yakacağım. Hakkımı da helal ediyorum" dedi. Akın çelik, ifadesinin tamamlanmasının ardından yorulduğunu söyleyip, kendisini iyi hissetmediğini aktarınca, duruşma salonu çıkışında bekletilen ambulansta müdahale edildi. Bu arada ifadeler alınırken bazen madenci yakınlarının protestoları yükseldi. Mahkeme başkanı sık sık bu kişileri uyardı. Fenalaşan madenci yakınları da dışarı çıkarılıp müdahale edildi.
Davanın geçmişi
Manisa'nın Soma İlçesi'nde geçen 13 Mayıs'ta, 301 işçi hayatını kaybetti. Faciadan sonra başlatılan adli süreçte. Aralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik'in de aralarında bulunduğu 8 kişi tutuklandı. Faciadan yaklaşık 6 ay sonra Soma Cumhuriyet Savcılığı 3 Kasım'da fezlekeyi hazırlayıp Ağır Ceza Mahkemesi mevcut bulunan en yakın Akhisar Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi. Akhisar Cumhuriyet Savcılığı ise fezlekeyi inceleyip, hazırlamış olduğu iddianameyi Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne 10 Kasım'da sundu. İddianameyi inceleyen Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi de 25 Kasım'da 4 noksan madde sebebiyle savcılığa iade etti. Bunun üzerine Akhisar Cumhuriyet Savcılığı iddianamenin iadesine itiraz etti. İddianame bu defa Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi ise eksikleri iki maddeye indirdi. Bunun üzerine geçen Aralık'ta Soma Savcılığı'na dönen dosyada eksiklerin giderilmesi için yeniden çalışma yapıldı. Facianın yıldönümüne iki ay kala 2 mart tarihinde iddianame Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamede, tutuklu 8 kişi için, “olası kastla öldürmeö suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamaö suçundan 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istedi. Tutuksuz 37 zanlı için de, “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmaö suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Ancak bu kişilerden, 25'inin cezalarının, kusur durumundan dolayı üçte bir oranında artırılması talep edildi.
Duruşmanın sanıkları
Cezalandırılmaları istenen sanıklardan tutuklu olan ilk 8 kişi: Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan; maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy; Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, İşletme Müdürü Akın Çelik, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik. Tutuksuz yargılanan 37 kişi ise, maden mühendisleri, Yalçın Erdoğan, Harun Güneş, Fuat Ünal Aydın, emniyet teknikerleri Ergün Yılmaz, Coşkun Derici, Necati Karadeniz ve Harun Yılmaz, Erdem Cambaz, Serkan Kocaman, Soner Günay, Ümit Şahin, Nazmicem Nesemioğulları, Hüseyin Alkan, Adem Ormanoğlu, Burhan Karabaş, Sertaç Büyükgüney, Nimetullah Uğurlu, Efkan Kurt, Mehmet Bayri, Sertan Günay, Batuhan Ünlüyol, Ozan Sezer, Erdoğan Cinoğlu, Halil Sarı, Serhat Dinç, Saltuk Alp Demir, Uğur Karabulut, Serdar Günay, Mehmet Uçgun, Ömer Değirmenci, Fahri Pançar, Olcay Erşin, Mehmet Avcı, Halil Burhan, Hüseyin Ergin, Hilmi Karakoç, Caner Uysal'dan oluştu.
CNN Türk Soma davasını dakika dakika takip etti
Soma'da tutuklu sanıklar mahkemeye getirildi
Ölen madenci eşleri isyan etti: "432 çocuk baba diye kara toprağa sarılıyor"
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
EHLİYET YENİLEME SON TARİH: Eski tip ehliyet yenileme süresi ne zamana kadar uzatıldı?
KYK burs ve kredi ücreti aylık ne kadar, kaç TL? 2024-2025 KYK burs miktarı kaç lira?
SON DAKİKA! Bebek katilleri için hesap günü: Yenidoğan çetesi davası başlıyor!
POMEM 32. dönem alımları lisans ve ön lisans kadro dağılımı! 12 bin polis alımı başvuruları ne zaman?
SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AK Parti'ye Cumhur İttifakı uyarısı