Solucanların dünyada şu ana kadar tespit edilebilen 4 binin üzerinde türü olduğuna dikkat çeken Kara, “Solucan bizim her türlü organik atığımızı üst döküntülerde, üst döküntülerdekini aşağı geçiren orta bölgede ve toprağın içerisinde bitkilerin köklerine uygun bir sistem meydana getirmede çok önemli rol oynayan bir hayvan. Dolayısıyla solucanlar olmasa ve tabi ki, onların birlikte çalıştıkları gözle göremediğimiz bakteri ve mantarlar olmasa dünya kokudan ve pislikten geçilmez. Bizim pisliğimizi onlar kaldırıyorlar. Tuvalet kağıdından da solucan besini yapabilirsin. Mesela kartonu çok severler. Önemli olan sürdürülebilir malzemeyle atık değerlendirmeyi hedef alarak yapabilmemiz. Bu atıkları hammadde olarak kullandığımız zaman bize yakıt da gübre de sağlayan bir şey. Solucanlar bu işi bir sistem içerisinde adapte olarak yapabildikleri için çok şanslıyız. Doğada zaten yapıyorlar ama bizimle birlikte de rahat çalışabilen solucanlar mevcut. Yani solucan olmazsa nasıl ki, arılar olmazsa yaşam bitmiş demektir, solucanlar da bittiği zaman yaşam bitmiş olacak. O yüzden ne kadar katkı sağlayabilirsen kendimizden ve en yakın çevremizden başlayarak, yani balkonumuzda hem atığımızı değerlendirerek hem de güzel bir domates, biber, teremizi, yeşil soğanımızı, maydanozumuzu yetiştirmenin, elimizle koparmanın tadına varacağız. Bir ucundan tutarak çocuklarımız, geleceğimiz için daha yaşanabilir bir dünyaya adım atmanın, insan ihtiyaçlarını toprağın, suyun, diğer canlıların hakkına riayet ederek yapmakla esasen çok daha refah içinde yaşayabileceğimizi, çok daha güvenli, huzurlu, keyifli bir dünya süreceğimizi, daha lezzetli gıdalarla şifayı ve lezzeti aynı anda alabileceğimizi deneyimleyebiliriz” dedi.