Özal'ın son anları
Eşinin son gününde yaşananları anlatan Özal, "O son gün ben kahvaltı hazırlıyordum, o da spor yaparken birden düştü, geldiler apar topar araca aldılar, gerekli müdahale yapılamadı. Ambulans beklenmedi, arabaya kondu. Bahçede bir ambulans vardı ama mostralık duruyordu. Ne şoförü vardı ne de çalışıyordu. Hastanede gerekli müdahalenin yapıldığını da sanmıyorum. Hatta 'Özal geliyor' denince ziyarete geldiğini sanmışlar. Ben de arkadan araba ile takip ettim. Evde bir doktor olsaydı, düştüğü anda müdahale edebilseydi belki kurtarılabilirdi. Bir devlet liderinin sağlının nasıl korunacağına dair bir mantalite henüz oluşmamıştı." değerlendirmesinde bulundu.Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" yönündeki iddialar nedeniyle otopsi yapılması için eşinin mezarının açıldığını hatırlatan Özal, "Ölüm nedeni ile ilgili iddialardan sonra tekrar mezarı açıldı ve tahlil yapıldı. Maalesef zehir bulundu ama nasıl verildi, kim verdi bilenemediği için o konu öylece kaldı." dedi.
"Suikast girişimini o günden sonra bir daha aile içinde konuşmadı"
Eşinin Anavatan Partisi'nin 18 Haziran 1988'de Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen 2. Olağan Kongresi'nde uğradığı silahlı saldırıya değinen Semra Özal, "Suikast girişiminde de bir sonuç alınamadı, bir kişi yakalandı ama arkası gelmedi çünkü o bir kişinin yapacağı iş değildi. O suikast girişimini o günden sonra bir daha aile içinde konuşmadı. Görüntüleri tekrar tekrar izledi ama bize yansıtmadı." diye konuştu.Semra Özal, bir zamanlar çok ilgi gören ve ilk kez eşinin başlattığı "İcraatın İçinden" programının yapılan hizmetlerin anlatılması için hayata geçirildiğini dile getirerek, "Turgut Özal'ın elinde sürekli kalem bulunması da onun alameti farikasıydı." ifadesini kullandı.