Selahattin Demirtaş Hevsel Bahçelerinde konuştu: "Bu bir Gezi direnişi"
Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi kampus alanında bulunan Hevsel Bahçeleri'ndeki ağaç katliamına karşı eylem yapan öğrencileri ziyaret eden BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halkın Dicle Vadisi'ne el koyduğunu belirterek, "Bu bir Gezi direnişidir" dedi. Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, ağaç kesilen bölgede yapılaşmanın olmayacağını söyledi.
Diyarbakır'ın Dicle Nehri kıyısındaki Hevsel Bahçeleri'nin kampus içinde kalan kısmında Dicle Üniversitesi'nin ağaçları kesmesini protesto etmek için aralarında üniversite öğrencilerinin de bulunduğu grupların bölgede yaptığı çadırlı eylem, 6'ncı gününe girdi. Eylemcileri bugün BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gültan Kışanak ve partililer ziyaret etti. Yağan şiddetli yağmurun ardından çamur deryasına dönen eylem alanına çizme giyerek ulaşabilen Demirtaş ve beraberindekiler, zaman zaman zor anlar yaşadı. Eylemcilerin kurduğu çadır ve kampetleri de gezen Demirtaş, ağaç katliamına karşı gençlerin büyük bir eylem başlattığını belirterek, hükümetten, Dicle Üniversite Rektörlüğü'nden ve Valilik'ten konuyla ilgili yapılan açıklamaların ise gayri ciddi ve meselenin özünü çarpıttığını söyledi.
"7 bin ağaç kesildi"
Demirtaş, Hevsel Bahçeleri'nde kesilen ağaçların 50- 10 yıllık olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Buradaki duyarlılığın iyi anlaşılması lazım. Buradaki ağaçların kimi 50-100 yıllık tarihi olan ağaçlardır. Şu anda üniversite eli ile ağaçların 7 bin tanesi kesilmiş, imha edilmiş durumda. Orman Müdürlüğü'nden Rektörlüğün aldığı izne göre toplam 10 bin ağaç kesme izinleri var. Yani gözünü kırpmadan 10 bin ağacı kesme yetkisini Bakanlık Rektörlüğe vermiştir. Rektörlükte acımadan hiç bir şekilde şekilde kentin geleceğini iradesini dikkate almadan 7 bin tanesini kesmiştir. Arkadaşlarımız da bu ağaç katliamıyla birlikte buraya gelip müdahale etmiştir. Halk Dicle Vadisine şu an el koymuş durumda. Bu topraklar rektörlüğün, bakanlığın, belediyenin veya herhangi bir kamu kurumunun babasının malı değildir. İnsanlığın malıdır. Dicle Vadisi, Mezopotamya coğrafyasının, insanlığın, medeniyetlerin varolduğu bir alandır. Bu vadi 50 yıl önce müteahitler eliyle yapılan bir yer değil. Binlerce yıl doğanın kendi öz gücüyle var ettiği medeniyetlerin bu vadi üzerinde inşaa edildiği tarih kokan bir yerdir. Yapılan açıklamalar ise gayri ciddidir. Kimisi diyor burası güya bir bataklık alanıymış, öbürü biz TOKİ'ye vermemişiz, biri diyor biz inşaat yapmayacağız. Bunların tarih, doğa, çevre anlayışı ve insana verdiği değer. kıymet bu kadardır."
"Mal gelmişler, mal gidecekler"
Ağaç katliamından birilerinin rant elde etmeye çalıştığını öne süren Demirtaş, "Bunlar ağaca bakınca odun görüyor. Ruhlarından kaynaklıdır. Ruhları odunlaşmış bunların. Bu ağaç ne kadar eder, ağaçtan ne kadar kazanırız diye hesap ediyorlar. O ağacın gölgesi, tarihi, doğaya insan ruhuna kattığı değerden haberi yok. Mal gelmişler mal gidecekler. Her şeyleri mal bunların. Bütün ölçüleri mal ne kadar dolar, euro eder, kaç sandık, kaç kasa kaç ayakkabı kutusu dolar. Buraya baktıklarında bunu anlıyorlar ve buradaki insanlarda bu zihniyeti kabul etmediklerini ilan etmiş durumdalar. Halka rağmen hiç bir şey yapamazsınız. Bu katliamı yapanlardan hesap sorulması lazım. Tek bir ağaç artık burada kesilemez. Burası Dicle Üniversitesi'nin malı değildir. Halkın malıdır. Sadece Diyarbakır halkınında değil Dicle Vadis'inde yeşermiş bütün medeniyetlerin ortak malıdır" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "Burada 'Kürtlerin Gezi direnişi' gibi yorumlar yapılıyor, katılıyor musunuz?" sorusuna Demirtaş, "Daha nasıl başlasın Gezi direnişi? İşte bu bir Gezi direnişidir. Gezi direnişi de aynı duyarlılıkla, kapitalist moderniteye karşı kendi haklarını, yaşam tarzını, özgürlüklerini koruma adına başlayan bir direniş değil midir? Burada da aynen bu yapılıyor. Burada hem sınıfsal, hem ulusal, hem de kimliğe karşı bir saldırı var. Doğaya karşı saldırı bütün bunları kapsıyor. Burdaki arkadaşlarımızda aynen bu ruhla burdalar zaten. Bu nedenle hükümetin geç kalmamasını tavsiye ederim ben" dedi.
Demirtaş, Diyarbakır Surları ile Dicle Havzası'nın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girebilmesi için Valilik, Kültür Müdürlüğü ve belediye tarafından büyük bir çaba sonucu başvuru yapıldığını belirterek, "Bir yandan UNESCO'ya başvuru yapılırken diğer yandan ise burada doğa talanı başlatılmış durumda. Bu birbiriyle çelişiyor. Birileri bu projeye zarar vermek için elinden geleni yapıyor. Birileri kenti tahrik etmek istiyor. Ha 7 bin ağaç kesmişsiniz veya 7 bin Diyarbakırlıyı boğazından kesmişsiniz Diyarbakırlı için fark etmiyor" dedi.
Dicle Üniversitesi: "Yapı yapılması gibi düşüncemiz yok"
Öte yandan, Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, bugün düzenlediği basın toplantısında ağaçların kesildiği bölgede herhangi bir imar, inşaat ve yapı yapılması konusunda herhangi girişim ve düşüncelerinin olmadığını söyledi. Prof. Dr. Eyigün, şunları söyledi:
"Üniversitemize bağlı Çevre ve Şehircilik bölümümüz arıtma tesisimizin bulunduğu nehir batağı kenarında bulunan bölgede zaman zaman yangınların oluştuğunu belirterek önlem ve ıslah edilmesi yönünde öneride bulundu. Biz de üniversite yönetimi olarak durumu değerlendirdik konuyu resmi yazıyla Orman Müdürlüğü'ne yolladık. Onlar da oranın ıslah edilmesi yönünde sakınca olmadığını bizlere bildirdi. Toplam kesilen ağaç sayımız 600-700'dür ancak belediyenin yaptığı tespitte kesilen ağaç sayısı 990 olarak belirlenmiş. Belediye daha sonra zaten bize bu konuda 9 bin 960 TL ceza kesti. Makbuzda bölgeye kum döküldüğü gerekçesi bahane edilerek bu ceza kesilmiş. O bölge bataklık bir bölge yazın suların çekilmesiyle birlikte orada bir kuruluk meydana geliyor. Bazı vatandaşlarımız özellikle yaz aylarında o bölgeye giderek sigara içiyor, piknik yapıyor. Ve daha sonra orada yangın meydana geliyor yılda orada 30 civarında yangın meydana geliyor. Bu yangınlar sırasında eğer rüzgar da varsa yangının çabucak yayılması söz konusu ağaçların kesilmesinin amacı tamamıyla yangınlara önlem ve ıslah edilmesidir. Kesim sırasında özellikle itfaiye ve söndürme araçlarının rahatlıkla giriş yapması için yol açılmıştır. Meydana gelen bir çok yangında itfaye araçları o bölgeye giremezken, çalışmalarımız yangınları küreklerle ve kendi imkanlarıyla söndürmek zorunda kalmıştır."
Prof. Dr. Eyigün, üniversite olarak ağacı birçoklarından daha çok sevdiklerini belirterek, "Bir tek ağacımıza zarar gelmesini istemeyiz. Mecburiyetten bir ağaç kesilse, bin ağaç dikeriz. Son beş yılda diktiğimiz 250 bin çam ağacı bunun kanıtıdır. Kesilen ağaçlar çam ağacı değil söğüt ağacıdır. Hevsel Bahçeleri'nde, Kırklar Dağı'da üniversitede dikili olan her ağaçta Diyarbakır'ındır. Diyarbakırlılar'ındır. Onların bu değerlere samimi bir şekilde çıkmasından mutluluk duyuyoruz. O bölgeye biz zaten yeniden ağaç dikerek eski tarihindeki görünümüne dönüştüreceğiz. Buradan bütün sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Gelin hep birlikte el ele verelim, o bataklık alanın ıslahından sonra, orayı Diyarbakır'a Hevsel Bahçeleri'ne geçmişine yakışır biçimde yeniden güzelleştirelim. Herkesin Hevsel'de bir ağacı olsun" diye konuştu.