Sedef Kabaş beraat etti
Gazeteci Sedef Kabaş, arama yapmak için evine gelen polislere mukavemet ettiği iddiasıyla hakkında açılan davada beraat etti.
Gazeteci Sedef Kabaş'ın, "17 aralık soruşturmasına takipsizlik" kararı verilmesiyle ilgili olarak attığı bir tweet nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, evine arama yapmaya gelen polislere hakaret ettiği ve direndiği gerekçesiyle yargılandığı dava ilk duruşmada karara bağlandı. Mahkeme ilk celsede "suçun unsurları oluşmadı" diyerek Kabaş'ın beraatine karar verdi.
Sanık sedef kabaş ve mağdur 3 polis memuru duruşmaya katıldı
İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 5 yıl 4 aya kadar hapsi istenen tutuksuz sanık Sedef Kabaş ve mağdur polisler İsmail İlker Cihan, Mustafa Metin Üstünkardeşler ve Cenk Baş katıldı.
"Sedef Kabaş, 'cumhuriyetin savcısı ve polisi olun' dedi"
Duruşmada ilk olarak mağdur polisler dinlendi. İlk ifade veren Polis memuru Mustafa Metin Üstünkardeşler dosyanın kendi ekibinde olduğunu söyleyerek, "Cenk Baş benim ekibimdeydi. İsmail İlker Cihan ise diğer ekibin sorumlusuydu. Neyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz için destek amaçlı kendisini de (İsmail İlker Cihan) aldık. Özel Güvenlik görevlisiyle Sedef Kabaş'ın evine kadar gittik. Üçümüzde sivildik. Sedef Hanım geldi. Kendisine arama kararımızı ve polis kimliklerimizi de gösterip durumu anlattık. Soruşturma konusunu anlatınca 'Nereden geldiniz, neden geldiniz?' diye sordu. Görevli olduğumuzu söyledim. Bu aşamaya kadar problem olmadı. Soruşturmanın konusunu öğrenince 'Herkes yapıyor' gibisinden şeyler söyledi. Ben kendisine normal mimiklerle olayı anlatırken parmağımdaki tuğra şeklindeli yüzüğü ve yakamdaki tuğralı rozeti gördü. 'Zaten siz tarafsınız, taktığın yüzük ve rozetten belli, Kimin gönderdiği de bu durumdan anlaşılıyor" dedi. Ben de kendisine 'Kişisel hobim sürekli yüzükler takarım. Osmanlı tarihi ile yakından ilgiliyim' dedim. Dikkatini çekmese de diğer parmağımda da Beşiktaş yüzüğüm var. Benim taraf olduğum anlamına gelmez" dedim. Fakat sürekli olarak 'Tarafsınız' denilince ben de taraf olmadığımızı elimizde mahkeme kararı olduğunu ve işlem yapmamız gerektiğini söyledim. Bu diyalog olduğu için içeri de giremedik, 'Cumhuriyet Savcısından talimat almalıyım' dedim. Savcıyı aradım ve durumu anlattım. Savcı ile ben konuşturken, Sedef Kabaş, 'Cumhuriyetin polisi ve savcısı olun' dedi. Bunu da savcı duydu" dedi.
"Sedef kabaş, yaklaşık 15-20 dakika sonra çıktı"
Mağdur polis Üstünkardeşler, " Kendisine tuğra takmanın taraf olduğu anlamına gelmeyeceğini, geçmişimizle utanç duyup duymadığını sordum. Savcılıktan mevcutlu getirmemiz talimatı verildi. Kendisine söyledik. 'Avukatımla görüşmem gerekir' dedi. Biz sanık Sedef'in soförüyle sohbet ettik. Sedef Kabaş, yaklaşık 15-20 dakika sonra çıktı ve 'Girebilirsiniz' dedi. İkamette arama işlemlerimizi yaptık. Sanık savcılığa getirilirken bize, karşısında birden tanımadığı şahısları görünce paniklediğini, bayan olması sebebiyle karşısında erkek görevlileri görünce tedirgin olduğunu, kasıtlı olarak bunları söylemediğini beyan etti. Şahsımıza değil, uygulamaya karşı tepkisini belirtmek için bu şekilde sözler sarf ettiğini ifade etti. Yüzük ve tuğra içinde ayrıca bir kastının olmadığını söyledi. Sanıktan şikayetçi değilim, bize karşı fiziki bir direnmesi tehdit ve hakaret gibi sözleri olmadı " ifadelerini kullandı.
Polisler, sedef kabaş'tan şikayetçi olmadı
Diğer mağdur polis memuru İsmail İlker Cihan da, Sedef Kabaş'ın 'avukatımı arayacağım' diyip, 5-10 dakika sonra kapıyı açtığını söyleyerek şunları söyledi: "Tarafımıza hakaret, tehdit ve fiziki bir saldırısı olmadı, şikayetçi değilim." Diğer mağdur polis memuru Cenk Baş da Kabaş'ın 'Avukatımla görüşeceğim' dedikten 10 dakika sonra kendilerine kapıyı açtığını ifade ederek, Kabaş'ın kendilerine karşı hakaret, tehdit ve direnmenin olmadığını kaydetti. Mağdur Polis Baş, şikayetçi olmadığını da sözlerine ekledi.
"Onlara 'taraflısınız' demedim ama 'tarafsız değilsiniz' dedim"
Sanık Sedef Kabaş olay günü oğlunu okula gönderdiğini söyleyerek olay günü şöyle anlattı: "3 sivil giyimli şahsı görünce polis olup olmadıklarını anlayamadım. Kimliklerini gösterdiler. Arama kararının attığı tweetten dolayı olduğunu söylediler. Ben de 'Evet tweeti ben attım' dedim. 'Bundan dolayı neden evim aranıyor' dedim. Onlar da savcılıktan böyle bir karar geldiğini söylediler. Ayrıca arama kararında benimle ilgisi olmayan başka bir tweeti görünce beni suçlu göstermeye çalıştıklarını düşündüm. 'Memlekette bu kadar hırsızlık, cinayet ve yolsuzluk varken bununla mı uğraşıyorsunuz' dedim. Konuşurken Polis Memuru Mustafa Üstünkardeşler'in parmağında tuğralı yüzüğü ve yakasındaki tuğralı rozeti gördüm. Onlara 'Taraflısınız' demedim ama 'Tarafsız değilsiniz' dedim. 'Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin polisi iseniz onun sembollerini taşıyarak görev yapabilirsiniz, yapmalısınız' dedim. Tartışma sırasında Polis Memuru Mustafa Bey bana "Geçmişinizden utanıyor musunuz?" dedi. Ben Osmanlıca eğitimi almış bir eğitmenim. Gazeteciyim dolayısıyla geçmişimden utanmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Fakat hiçbir zamanda Osmanlı Tuğrasına, Türkiye Cumhuriyeti muamelesi yapmamı isteyemez. Bunları da söyledim."
"Evimde istediğiniz gibi arama yapabilirsiniz' dedim"
Polis memuru Mustafa Üstünkardeşler'in savcıyı aradığını anlatan Kabaş, "Savcı Bey'le görüşmek istedim. Fakat izin verilmedi. 'Avukatınızı arayın' dediler. 'Peki' dedim kapıyı kapattım. Önce 'Kimi arayabilirim' diye düşündüm. Sonra benim şirketim ticari işlerini bakan bir avukat var onu ardım. Kendisi de ceza avukatı olmadığını söyledi. Sonra bana telefon numarası verdi. İstanbul Barosu'nu aradım muhasebe çıktı. Oradan da başka bir numara verildi. Aradığım numaraya çıkan şahsa durumu anlattım. Hatta bana 'Aramanın hukuka uygun olup olmadığını bilmiyorsunuz arama yaptırmayabilirsiniz' dedi. Ancak ben aşağıya indim. Çünkü memurların görevlerini engellemek istemedim. Fakat bu zaman içinde 5-10 dakika geçmiş olabilir ancak kensinlikle 15-20 dakika değildi. Kapıyı açtım içeri davet ettim. Arama yapıldı. Hatta bu arama işlemleri sırasında çay ikram ettim, oturup konuştuk. Onlar da görevlerini yaptıklarını söylediler. Ben de onlara, 'Evimde istediğiniz gibi arama yapabilirsiniz' dedim. Sonra bir kadın polis geldi. O da oturdu. Cep telefonuma, bilgisayarıma, oğlumun kullandığı tablete el konuldu. Hatta yerlerini ben gösterdim" diye konuştu.
"Tutanağı imzamalamadım çünkü....."
Polislerin evde hazırladığı tutanağı imzalamadığını söyleyen Kabaş, "Bütün sorularına cevap verdim. Tutanağı imzalamadım Çünkü içeriğinde 'Hakarete varan sözler...' yazılıydı. O nedenle de imzalamadım. Hakaret etmedim. Bunun dışında hiçbir direnmede bulunmadım. Zaten emniyet aracına bindim, savcılıkta ifademi verdim. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.
"Özgürlük kapsamında yine tweet atmaya devam edeceğim"
Hakim Gülhan Kıtay, Sanık Sedef Kabaş'a hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip, istemediğini sordu. Kabaş da "Suç işlediğime inanmıyorum. Bu nedenle yargılanıp beraat etmek istiyorum" dedi. Son sözü sorulan Kabaş, "Hiçbir suç unsuru taşımayan bir tweet nedeniyle karşınızdayım. Bunun suç olduğuna inanmıyorum. Ben bundan sonra ifade özgürlüğü anlamında ve bu özgürlük kapsamında yine tweet atmaya devam edeceğim" ifadelerini kullandı.
Sedef Kabaş beraat etti
Davayı karara bağlayan mahkeme, "Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" ve "Kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından yargılanan Sedef Kabaş'ın, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle bu suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verdi.
İddianame
İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddanemede, arama yapılması için çıkarılan karar üzerine şüpheli Sedef Kabaş'ın evine 3 polis memurunun gittiği belirtiliyordu. Şüpheli Kabaş'ın, adli görevini yapmak için evine gelen polis memurları İsmail İlker Cihan, Metin Üstünkardeşler ve Cenk Baş'ın evinde arama yapmasını bir süre engellediği ifade edilerek bu süre içerisinde polis memurlarını kapıda beklettiği, kapıyı üzerlerine kapadığı ve eve almadığı iddia ediliyordu. İddianamede, Kabaş'ın evine aramaya gelen polis memurlarına "Siz yanlısınız, taraflısınız" diyerek görevli memura hakaret suçunu da işlediği öne sürülüyordu. Kabaş'ın "Direnme" ve "Hakaret" suçlarından 1 yıl 8 aydan, 5 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyordu.
Diğer dava ağır cezada görülecek
Öte yandan Gazeteci Sedef Kabaş'ın, attığı tweet nedeniyle "Tehdit" ve "Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme" iddiasıyla 1 yıl 6 aydan 5 yıla kadar hapis istemiyle hakkında da dava da açılmıştı. 30 Nisan'da yapılan ilk duruşmada mahkeme, sanık Kabaş'a isnat edilen suçun sevk maddelerini dikkate alarak, görevsizlik kararı vermiş, dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.
"Türk adaletine güveniyorum"
Sedef Kabaş davanın ardından adliye önünde yaptığı açıklamada "Türk adaletine güveniyorum.Güvenmeye de devam edeceğim" dedi. Kabaş, attığı bir tweet nedeniyle sürecin başladığını söyledi. Kabaş, "Duruşma sonrasında Sayın hakim beraatime karar verdi. Zira ortada bir suç, bir hakaret yok. Polislerimiz şikayetçi değil. Dolayısıyla sonuç beraat. Türk adaletine güvenmek durumundayız. O yüzden güveneceğiz. Bugün olduğu gibi er yada geç adalet yerini bulacaktır" diye konuştu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlar Ameliyatta 'Mide' Şoku!
Bu Kaçıncı? Fenomenin 'Estetik' Ölümü Sonrası Aynı Soru Gündemde: Her Estetik Güvenli Mi?
Estetik ameliyatı sonrası hayatını kaybetmişti... Fenomen Neşe Özkan'ın acılı eşinden flaş açıklama