hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Sadullah Ergin: "Öcalan'a taviz verilmedi"

    Sadullah Ergin: Öcalana taviz verilmedi
    expand

    Adalet Bakanı Sadullah Ergin, açlık grevlerinin sona ermesi için Abdullah Öcalan'a taviz verilmediğini söyledi. Ergin, "Taviz anlamında, en ufak bir şey söz konusu olamaz" dedi. Ergin, Turgut Özal'ın bedeninde zehirli maddeler tespit edildiği iddiasıyla ilgili de otopsi raporunun tamamlanmadığını söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AK Parti Konya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Tanıtım Medya Günleri'ne katılmak üzere Yüksek Hızlı Tren ile Ankara'dan Konya'ya geldi. Garda kent protokol üyeleri tarafından karşılanan Ergin, Adliye Sarayı'nda incelemede bulunup, Cumhuriyet Başsavcısı Neyzen Özcan'ı makamında ziyaret edip, brifing aldı.  Konya'ya yeni bir ceza infaz kampusü yapmayı planladıklarını belirten Ergin, yurt genelindeki cezaevlerinin önemli bir değişim süreci içinde olduğunu söyledi. Bakan Ergin, "Şartları müsait olmayan infaz kurumlarımız yerine, standartları yüksek, sosyal donatı alanlarına sahip ve modern infaz yöntemlerinin de uygulanabildiği kurumlarla bunları değiştiriyoruz" dedi.

    "Taviz yok"'

    Bakan Ergin, Konya E Tipi Cezaevinde de incelemede bulunduktan sonra Dedeman Otel'de Tanıtım Medya Günleri'ne katıldı. Adalet Bakanlığı'nın yaptığı icraatları anlatan Bakan Ergin, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bakan Sadullah Ergin, "Cezaevlerindeki açlık grevlerinin sona ermesi için terörist başı Abdullah Öcalan'a taviz verildi mi?" sorusu üzerine Bakan Ergin, tavizin söz konusu olmadığını belirtti. Açlık grevlerinin, cezaevindeki şartlardan dolayı gerçekleşmediğini hatırlatan Ergin, şunları söyledi:

    "Açlık grevleriyle ilgili 'Burada işkence, kötü muamele yapıyorlar' gibi iddia yok. Dışarıda tamamen sivil, siyasi alana ait bir takım talepler var. Bunu siyasi kurumun dillendirilmesi karşılayabiliyorsa karşılaması gerekir. Ama cezaevinde zaten cezasını infaz etmekte olanlar üzerinde böyle bir eylemin yapılması, yaptırılması, demokrasilerde savunulacak bir hareket değil diye düşünüyorum. Ancak, önümüzde bir vaka olarak dururken, cezaevlerinde şu kadar insan bir eylemin içinde ve bu eylem sürdürülür iken, bu insanlara acımasızca, kötü bir sona itmekten çekinmeyen acımasız bir yapı varsa ortada, devlet aklı o illegal örgütün acımasız aklıyla yarışmaz. Devlet aklı, devlet güçlüdür. Devlet 74 milyon vatandaşını sarar, sarmalar, kuşatır, kucaklar ve onu illegal unsurların insafına terk etmez. Biz bu cezaevlerinde bir tek vatandaşımızın canının yanmaması için, burnunun kanamaması için gayret sarf etmişizdir. Taviz anlamında, en ufak bir şey söz konusu olamaz. Burada olsa olsa, bir tarafta insanı hayata son verdirtmek için yapılan bir baskıdan söz edilebilir. Diğer taratanda devletin insanı yaşatmaya çalışan, gayretinden söz edilebilir. Onun dışında kimse herhangi bir adımdan söz edemez."

    Turgut Özal'ın otopsi raporu çıkmadı

    Ölümü şüpheli bulunarak mezarı açılan 8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bedeninden alınan örneklerde 4 ayrı zehirli madde tespit edildiği yönünde haberlerin basında yer aldığı hatırlatılması üzerine Bakan Ergin, bu tip haberlerin 15 gün öncede yayınlandığını belirtti. Otopsi sonucu elde edilen verilerin Adli Tıp 1'inci İhtisas Kurulu'nda değerlendirildiğini kaydeden Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "İhtisas kurulunda adli tıp uzmanları, üniversiteden gelen konunun uzmanı hocaların oluşturduğu bir çalışma grubu, titiz bir mesai harcıyor. Önemli bir konudur. Ama 1'inci İhtisas Kurulu, raporunu yazıp tescil etmedikçe, Adalet Bakanı sıfatıyla benim bu konuda doyurucu bir şey söyleme şansım yok. Evet rahmetli Özal'ın durumu öldüğü günden bugüne bir takım tereddütler, endişeler dile getirilmiştir. Zaten bu tereddüt ve endişelerin dile getirilmesi sürecine bağlı olarak 19 yıl sonra, mezarının açılması ve otopsi yapılmasına gidilmiştir. Elde edilen veriler, uzmanlarınca değerlendiriliyor. Şunu söyleyeyim, hangi veriler varsa, ölüm anında hemen hemen tamamına yakın bulguları elde edebilecek başaralı bir otopsi yapılmıştır. Onun için adli tıp sürecinden sonra bu tereddütlerin izale olacağını düşünüyorum. Normal bir ölüm mü, yoksa dışarıdan müdahale varmıdır, bu sualler cevabını bulacaktır diye ümit ediyorum. Şu aşamada daha fazlasını ifade etmeyeceğim, çalışma devam ediyor. 1'inci İhtisas Kurulu, resmi raporunu başsavcılığa ulaştırdığında, değerlendirmeyi ilgili başsavcılığımız yapacak."

    "Yargı sürecinde de çok önemli bir yenilenme sürecine giriyoruz"

    Ergin, yasal düzenlemeler ve siyasi kararlılıkla Türk demokrasi hayatının kesintisiz sürdürülmesinin sağlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
    "TBMM, Türk demokrasisinin bundan sonra da kesinsiz devam etmesi için çok önemli bir adım atmıştır. Meclisimize yakışan, ne kadar revizyon görse de darbe döneminde yapılan anayasa yerine, yeni bir anayasa yapmaktır. Bunu yaparken yargı sürecinde de çok önemli bir yenilenme sürecine giriyoruz. Bu çerçevede, 12 Eylül 2010 tarihinde yapmış olduğumuz anayasa değişikliğiyle Anayasa Mahkemesi'ne yeni bir görev verildi. O da Türkiye'nin İnsan Hakları Mahkemesi sıfatıyla vatandaşlarımızın bireysel başvurularını değerlendirme yetkisidir. 24 Eylül 2012 tarihi itibariyle Anayasa Mahkememiz, İnsan Hakları Mahkemesi sıfatıyla bireysel başvuruları kabul etmeye başladı. Bu, vatandaşımız için çok önemli bir imkan. İnsan Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklı bir hakkının ihlal edildiğini düşünen bir vatandaşımız, daha önce bu hakkını arayabilmek için gidip Strazburg mahkemelerinde uğraşması, masraf etmesi, emek sarf etmesi gerekiyordu. Artık Konyalı hemşehrim, hakkı ihlal edildiği gerekçesiyle Strazburg mahkemelerinde arayış içerisine girmeyecek. Ankara'daki Anayasa Mahkemesi'ne yapacağı müracaatla bu hakkının ihlal edildiğinin tespitini isteyebilecek. Bu şekilde, Strazburg mahkemesine Türkiye'den yapılan şikayetler bundan sonra yapılmayacak. Anayasa Mahkememize gidecek. Mahkememizin yapmış olduğu değerlendirmeler yeterli olduğu süre içinde de Strazburg mahkemesine de buradan dava gitmeyecek." Türkiye hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılmış 18 bin başvuru dosyasının beklediğini ifade eden Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bu dosyaların 3 bin 500 kadarı uzun yargılamalardan yapılmış şikayetler. Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 2011 yılında bir teklif yaptık.
    Dedik ki 'Türkiye'den size gelmiş olan şikayetler var. Sizde de bu yargılamalar uzun sürüyor. Biz kendimiz içerde bir mekanizma kuralım, vatandaşımızla bu uzlaşmazlığı görüşelim, kendi aramızda çözelim ve size kalmasın bu iş' dedik. İnsan hakları ihlallerine ilişkin başvuruların Türkiye'de yapılması için verdiğimiz teklifimiz kabul edildi. Mahkeme Türkiye'ye bir pilot dosya önerdi, bir yıl da süre verdi. Buna ilişkin kanun tasarımızı hazırlayıp TBMM'ye gönderdik. Adalet Komisyonu'nda bu tasarı kabul edildi. İnşallah önümüzdeki hafta perşembe günü TBMM Genel Kurulu'nda görüşmeleri yapılacak."

    4. Yargı Paketi

    Ergin, insan hakları ihlallerini önlemek için de hazırladıkları 4. Yargı Paketi'nin pazartesi günü yapılacak Bakanlar Kurulu'nda görüşülebileceğini
    belirterek, "Bakanlar Kurulumuza bunun 2. kez takdimini yapacağız. Daha sonra da imzalara açıp, inşallah parlamentoya göndermeyi amaçlıyoruz. Bu tasarı içerisinde de bugüne kadar Türkiye aleyhine verilmiş ihlal kararlarının sonuçlarını ortadan kaldıracak maddeler var, yeni ihlal almamızı önleyecek düzenlemeler var" ifadelerini kullandı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow