'İşkencelere maruz kaldık'
Iraklı General Khudhur Ahmed unutamadığı işkence günlerini şöyle anlattı: "Bir gün karakoldan çıktım evime giderken, bize ateş açtılar. O saldırıda benim 4 askerim şehit oldu, beni de esir aldılar. Ben elhamdülillah Müslüman'ım, Hanefi'yim. Beni kaçıranlar da DEAŞ'lılar. Çamurdan yapılmış bir eve geldik. Benimle beraber bir arkadaşım daha vardı yanımda. Bize 'Siz birbirinizin hakimi olun, sizi nasıl öldürelim' dediler. Arkadaşımı ve beni orada çok dövdüler, işkencelere maruz kaldık. Bunlar namaz kıldılar ve sonrasında bize poşet getirdiler. Askerlerin hepsi siyah üniforma giyinmişlerdi. Maske takmışlardı ve sadece gözleri görünüyordu. Ama askerlerden bir tanesi kolunu sıvamıştı. Ben onun kolundaki kalp dövmesini gördüm. Sonra ellerindeki paketi arkadaşıma getirdiler ve 'Sen kendi kendinin hakimi olacaksın. Bir kağıt seç, seni nasıl öldürelim' dediler. Arkadaşım oradan bir kağıt çekti. Kâğıtta 'Benim sağ ayağımı 5 yerinden kırın' yazıyordu. Sonra 3 tane kerpiç getirdiler, ayağını kerpiçlerin üzerine koydular ve demirle vurdular. Sonra arkadaşım acının etkisiyle bayıldı. Sonra arkadaşımın boynunu bir asker bıçağıyla kestiler. Arkadaşımın kafası askerlerin elinde kaldı, arkadaşımın kanlar içindeki vücudu üzerime düştü. Sonra benim önümde arkadaşımın kafasıyla futbol oynadılar. Sonra bana gelip 'Sıra sende, şimdi sen de bir kâğıt seç' dediler. Sonra askerin birisi silaha bana vurdu ve omuzum kırıldı. Omuzum kırıldıktan sonra bende paketten bir kağıt çektim. Benim kağıdımda ise 'Sağ elimin orta parmağını penseyle kesin, sol elimin işaret parmağını da penseyle kesin' yazıyordu. O askerlerde ellerine aldıkları penseyle benim parmaklarımı kestiler. Sonra yine çektiğim kağıtta, 'Sıcak kırmızılaşmış bir demiri böbreğine sokun' yazıyordu. Onlar ellerine aldığı demiri iyice ısıttılar ve sonra da sağ böbreğimin olduğu taraftan demiri soktular ve demir sol tarafımdan dışarı çıktı."
'Karım kollarımda şehit oldu'
Kendisini kaçıran askerlere para karşılığında kendisini serbest bırakmalarını teklif ettiğini ifade eden Khudhur Ahmed, babasının askerlere iki buçuk deste para vermesine rağmen kendisini öldürmek istediklerini aktardı.Kendisine işkence yapan 15 kişinin hapishaneye atıldıklarını belirten Khudhur Ahmed, 2013 yılının kadar mahkum olduklarını ve sonrasında cezaevinin duvarının kırılmasıyla bütün mahkumların kaçtığını belirterek, "Ben bir gün uçuş yapıyordum, bana haber geldi. Evime saldırı yapıldığını söylediler. Ben hemen iniş yaparak, evime gittim. Bu saldırıda yine benim evimin etrafındaki 4 askerim şehit oldu. Evime gittiğimde benim karım ağır yaralıydı ve sonra kollarımda şehit oldu. Karım bana 'Khudhur ben öleceğim, benim elimi tut' dedi. Önce 'yok tutmam' dedim. Sonra elini tuttuğum anda eşim kollarımda hayatını kaybetti. Eşim hayatını kaybettikten sonra taziye çadırları kuruldu. Ben burada 10'arlı gruplar halinde toplamda 40 askerimi burada görevlendirdim ve onlara 'Ben bile çadırdan çıkıp evime gitsem, sonra tekrar çadıra gelsem beni bile arayacaksınız' talimatını verdim. Biz taziyedeyken, o parmağımı kesen adam canlı bomba yeleği giymiş. Bu adam önce benim evime gelmiş, 'Ben pilotu tanıyorum, o çok iyi bir insandı, onu görmeye geldim' demiş. Benim askerlerim de tamam biz haber verelim gelsin, görüşün demişler. Bu esnada yukarıdan ateş açmışlar, bir sürü insan orada hayatını kaybetti. Bu canlı bomba da taziye çadırına doğru koşup bombayı patlatmış. Bu patlamada benim ensemde oldu. Ben yara almadım ama benim yüzümden çok insan öldü" şeklinde konuştu.