hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Poyrazköy sanığından aramalarla ilgili iddia

    Poyrazköy sanığından aramalarla ilgili iddia
    expand

    Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin davanın tutuklu sanığı emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, söz konusu aramaların ihbar mektuplarında belirtilenden farklı noktalarda yapıldığını önesürdü.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bektaş'ın avukatlarından Hüseyin Ersöz, yaptığı yazılı açıklamada, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın "Haliç'te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat" adlı kitabının kamuoyunda yankı uyandırdığını belirterek, Avcı'nın kitabında, "Ergenekon Davası" olarak bilinen yargılama sürecinde yaşanan hukuka aykırılıklara ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu kaydetti.

    Ersöz, "Sayın Avcı'nın kitabında yapmış olduğu genel değerlendirmeler, somut olgular olarak müvekkilimiz Levent Bektaş tarafından kaleme alınan yazıda somutlaştırılmıştır" ifadesini kullandı.

    Avukat Hüseyin Ersöz vasıtasıyla gazetecilere ulaştırılan ve Levent Bektaş'ın kaleme aldığı "Poyrazköy aramalarında ortaya çıkan şüpheler" başlıklı yazıda ise Poyrazköy'deki kazıların başlatılma sürecine yer verilerek, aramaların, ihbar mektuplarında tarif edilen alanda başlatılmadığı savunuldu.

    Yazıda, "Var olmayan bir komutanlık adından istifadeyle Poyrazköy Keçilik bölgesinde konuşlu SAT Grup Komutanlığı adresine gelinmesi, ihbar mektubunda belirtilen tariften başka bilgilere sahip değilseniz mümkün değildir. Mektupta ismi verilen sanıklar hakkında, mektubun hiçbir yerinde 'Bunlar SAT komandosudur, SAT Grup Komutanlığında çalışırlar' şeklinde, SAT Grup Komutanlığına yönlendirici bir ifade de mevcut değildir. Muğlak ve yanlış ifadelerle yazılan yer tarifinden, Poyrazköy'de adı başka olan bir komutanlığın tespit edilmesi ve doğrudan bu noktada aramaya başlanması, gömü noktası hakkında elinizde ihbar mektubu dışında daha detaylı bilgiler mevcut değilse hayatın olağan akışına aykırıdır" denildi.

    İhbar mektubunda "Bu eylem için ellerinde bulunan patlayıcı ve silahları Bedrettin Dalan'a ait araziye gömdüler. Bu malzemelerden Dalan'ın da haberi var" ifadesinin yer aldığı, buradan da gömü arazisinin Dalan'a ait olduğu sonucunun çıktığı kaydedilen yazıda, "İhbar mektubunda verilen bilgilere dayanılarak yapılan adres bulma çalışmalarından sonra, arama izninin 138 nolu parsel için istenmiş olmasının akılları karıştırdığı" savunuldu.

    Yazıda, Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin iddianamenin delil klasöründe yer alan tapu bilgilerine göre, aynı bölgede İSTEK Vakfı'na ait 3 ayrı parsel bulunduğu vurgulandı.

    "Kolluk kuvvetlerinin elinde, ihbar mektubunda belirtilen muğlak ifadeler dışında, patlayıcıların nerede gömülü olduğu konusunda nokta bilgisi bulunduğu ve 21 Nisan 2009 tarihinde doğrudan bu noktaya gidildiği" öne sürülen yazıda, "İki kolluk görevlisinin arama yapan diğer ekipten ayrılarak, doğrudan doğruya daha önceden bildikleri bir noktaya gitmeleri, eski lastik evi bulunca yoldan ayrılarak detektörle o bölgeyi aramaları, detektörün daha sonra olay yeri çekimlerinde görüleceği üzere hemen hemen her yerde sinyal vermesine rağmen sadece bir noktayı seçerek bu noktayı aramaları ve 'burada mühimmat var' demeleri tamamen şüphe uyandırmaktadır" denildi.

    Daha sonra 24 Nisan 2009'da yapılan aramada da benzer bir olayın gerçekleştiği savunulan yazıya, şöyle devam edildi:

    "Kolluk tarafından arama çalışmalarına destek olmak üzere İTÜ'den öğretim üyeleri ile toprak altındaki cisimleri tespit etmek için kullanılan bir adet yer altı radarı diye adlandırılan GPR (Ground Penetrating Radar) getirtilmiştir. İddianamede İTÜ'den getirilen cihaz özellikleri vurgulanmıştır.

    Ayrıca aramalar sırasında da medyaya 'bölgenin çok özel bir aletle arandığı' haberleri verilmiştir. Ancak, görüleceği üzere bulunan tüm malzemeler ileri teknoloji ürünü olan tespit cihazları ile değil, kolluk görevlilerimizin özel çabalarıyla bulunmuştur. Konuyla ilgili şüphe yaratan diğer bir husus da 19 Kasım 2009'da Taraf gazetesinde yayımlanan krokidir.

    Bu krokinin nereden temin edildiği bilinmemektedir. Gazetede yer almasına rağmen iddianame içerisinde bulunmamaktadır. Aynı gün gazetede yayımlanan 'sahte Kafes Planı'nı gazeteye servis eden görevliler, bu krokiyi de kendilerine vermişlerdir. Fakat gömme noktalarını gösteren bu krokiden daha sonra hiçbir yerde bahsedilmemiştir."

    Bektaş, yazısında, bahsettiği konulara ilişkin bazı belgeler ile üzerinde açıklamalar yaptığı kroki ve uydu görüntülerine de yer verdi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow