hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Portekiz Cumhurbaşkanı TBMM'den seslendi

    Portekiz Cumhurbaşkanı TBMMden seslendi
    expand

    Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva, Türk milletinin, yaptıklarıyla tarihin akışını değiştiren az sayıda milletten biri olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    TBMM Genel Kurulu'na hitap eden Silva, Mecliste konuşma yapmaktan onur duyduğunu, bu daveti, Portekiz'e ve Portekizlilere bir dostluk ve saygı ifadesi olarak değerlendirdiğini söyledi.

    Türk milletinin, yaptıklarıyla tarihin akışını değiştiren az sayıda milletten biri olduğunu belirten Silva, Türk milletinin, tarih boyunca gerçekleştirdiği, devraldığı mirasın olağanüstü zenginliğinin ve yetiştirdiği tarihi şahsiyetlerin hayranlık uyandırıcı oluğunu söyledi.

    Türk halkının tarihinin, bütün bunların da ötesine geçen bir enginliğe sahip olduğunu vurgulayan Silva, "Öylesine geniş ulusal meziyet ve kararlılık örnekleriyle doludur ki, onlar olmaksızın ne zaferler kazanılabilir ne de düşmanlıkların üstesinden gelinebilir"dedi. Konuşmasında Silva, " Bu halk, tarihinin en zor zamanlarında yeniden ayağa kalkarak, bugün dünya sahnesinin en önemli aktörleri arasında yerini alan, sözü dinlenen, saygı duyulan ve birçok alanda örnek alınacak modern Türkiye'yi kuran insanlardan oluşmaktadır. Bu halk, Atatürk'ün gurur duyduğu ve bu Meclisin varlık nedenini özetleyen ifadede belirtildiği gibi, egemenliğin yegane kaynağı olarak tarif ettiği halktır" ifadelerine yer verdi.

    Ekonomik ve toplumsal gelişim

    Büyük halklara, büyük milletlere, arzu edilen dünyanın inşasında da büyük sorumluluklar düştüğünü kaydeden Silva, şöyle devam etti: "Nasıl bir dünya? Ekonomik ve toplumsal gelişim için tüm insanların ihtiyaç duyduğu barış, istikrar, güvenlik ve insanlık onuruna saygının hakim olduğu ve tüm bireylerin 'ben de varım' diyebildikleri bir dünya...

    19. yüzyıla Portekiz tarihinin büyük ismi, yazar, tarihçi, savaşçı ve politikacı Alexandre Herculano 'istek engelleri tartar, irade yener' demiştir. Arzu ettiğimiz dünyayı gerçeğe dönüştürmenin önüne dikilen engelleri teşhis etmek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Etrafımıza bakmak, yakın tarihimize damgasını vuran olayları hatırlamak yeterli. İçinde yaşadığımız ve karşımıza çıkması muhtemel sorunlardan çıkarabileceğimiz dersler, gördüklerimiz ve yaşadıklarımızla karşımızdadır.

    Halklar ve milletler arasındaki çatışmalar, terörist şiddet, güvenliksiz ortam, gıda ve enerji krizleri, çevrenin tahribi ve iklim değişikliğine bağlı felaketler, hızla salgına dönüşen hastalıklar... Kendimiz ve çocuklarımız için daha iyi bir dünya istiyorsak, bütün bunlardan bir ders çıkarmak durumundayız. Tabiatıyla, herkes kendi sonucunu kendisi çıkaracaktır."

    Silva, kendisinin çıkardığı sonucun, açlığın, yoksulluğun, adaletsizliğin, kabulü mümkün olmayan suçların cezasız kalmasının, umutsuzluğun, hoşgörüsüzlüğün; dışlanma ve aşağılanma duygusunu beslediği ve çatışmayı tahrik ettiği yönünde olduğunu ifade etti. Silva, bu ortamın, terörizmin, kabul veya müzakere edilmesi mümkün olmayan ölüm ve yıkım mantığını yaymak için bulduğu müsait ortam olduğunu kaydetti.

    Ekonomik kriz

    "Mali ve ekonomik krizin ilk uyarıları, birçokları tarafından iflah olmaz kuşkucuların vesveseleri olarak görülmüşse de fosil yakıtların ve gıda maddelerinin fiyatlarının nerelere dayandığını hatırlayalım" diyen Silva, şunları söyledi:

    "İçinde bulunduğumuz kriz elbet bir gün sona erecek. Ancak, mevcut kaynakların bugünkü alışkanlıklarımızla yaşamaya devam etmemiz için yeterli olmadığının ortaya çıkması durumunda ne olacak, bunu bir düşünelim. Bu yeteri kadar endişe verici gerçeğe bir de hiç tükenmeyecek gibi baktığımız yaşamsal bir kaynağımız olan suyla ilgili olası bir krizi de ekleyelim. Son dönemde yaşadığımız olayları değerlendirdiğimde vardığım diğer bir sonuç da serbest pazar ekonomisinin ekonomik ve toplumsal ilerlemenin önünü açtığıdır. Ancak, bunun layıkıyla yaşam bulması için, devletin ve yetkili kurumların düzenleme ve denetleme konusunda sorumluluklar üstlenmeleri, etik değer ve ilkelerin mali piyasaların işleyişine hakim olmasını sağlamaları aynı derecede hayati önemdedir.

    Gözlemlerim bana, iklim değişikliğine bir çözüm bulamamamız halinde arzu etiğimiz dünyayı kurma yönündeki gayretlerimizin sonuç vermeyeceğini söylemektedir. Bilim adamlarının bizi uyardıkları senaryoların gerçekleşmesi halinde, bazılarının bundan kazançlı çıkabileceği yönündeki düşünceler bana tehlikeli hayaller olarak görünmektedir."

    Uluslararası eş güdüm araçları

    Silva, karşılaşılan sorunların, ya doğaları gereği küresel bir nitelik taşıdığını ya da devletler arasındaki karşılıklı bağımlılık nedeniyle küreselleştiğini vurguladı.

    Sorunlar küresel olunca korumacılığın fayda getirmediğini ifade eden Silva, "Bir örnek vermek gerekirse, iklim değişikliğine sınırları kapatmak mümkün müdür? Devletler arasında karşılıklı bağımlılığın bu dereceye vardığı bir aşamada korumacılık ancak daha vahim krizlere yol açar" dedi.

    Bu nedenle, uluslararası eşgüdüm araçlarının hiçbir zaman bugünkü kadar önemli olamadığını kaydeden Silva, şöyle devam etti: "Uluslararası çatışmaların ortaya çıkmasını daha etkin bir şekilde önleyecek ve bunların neden ve sonuçlarıyla mücadele edecek, terörizme karşı daha etkili bir savunma sağlayacak, silahsızlanmayı teşvik edecek ve kitle imha silahlarının yayılmasını önleyecek, enerji, gıda, mali ve ekonomik krizlerin öngörülebilirliğini kolaylaştıracak ve bunların ortaya çıkması halinde daha hızlı ve etkin müdahalede bulunabilmemizi mümkün kılacak bir uluslararası eş güdümden söz ediyorum.

    Uluslararası eş güdümün etkinliği, karar yapı ve mekanizmalarında varılacak sonuçları, herkesin içine sindirebilmesini sağlayacak şekilde günümüzün gerçeklerini yansıtan bir temsiliyete dayanmasına bağlıdır. Devletlerin coğrafi, tarihi ve kültürel çeşitliliğine ve bu çeşitliliğin neden olduğu çok boyutlu çıkarlarına saygı gösteren bir eş güdüm. Uluslararası kuruluşların giderek artan önemini gözardı etmeyen bir eş güdüm."

    Silva, bu nedenle Portekiz'in, G-20'nin oluşumunun bölgesel örgütleri görmezden gelemeyeceği düşüncesinde olduğunu ifade etti. Portekiz'in, 2011-2012 dönemi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu anımsatan Silva, Türkiye'nin bu adaylığa desteği için de şükranlarını sunduğunu ifade etti.

    Küresel vatandaşlık

    İnandırıcı olabilmesi için, uluslararası eşgüdümün bazı ilke ve değerlere dayanması gerektiğinin altını çizen Silva, Birleşmiş Milletler örneğinde, bu ilke ve değerlerin, küresel kabul gören uluslararası anlaşmalarda ifadesini bulduğunu dile getirdi. Silva, bunların etkin bir şekilde yaşama geçirildiğinin gözetilmesi gerektiğine dikkati çekti.

    Mali piyasalar konusunda, kamuoylarının, kararların etik kurallar çerçevesinde alındığı yönünde ikna edilmesi gerektiğini kaydeden Silva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaynakların tahsisinde, en kırılgan yapıya sahip, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları da görmezden gelinmemelidir. Bu uluslararası eş güdüm, halklar ve kültürler arasında köprüler kurmayı amaçlayan oluşumlara da değer veren bir eş güdüm olmalıdır. Türkiye'nin kurucularından biri olduğu Medeniyetler İttifakı örneğinde olduğu gibi. Kanımca, Atatürk'ün 'Beşeriyet tek bir vücuttur ve her toplumu bu vücutta bir uzuv gibi tanımak zarureti vardır. Dünyanın filan noktasında şayet bir huzursuzluk varsa (bundan bize ne) dememeliyiz. Bir bedenin en küçük bir parçasına isabet eden herhangi bir ıstırap, o bedeni baştan ayağa kadar müteessir etmez mi?' sözlerinden ilham almalıyız. Sorun, özet olarak, küresel vatandaşlığının gerektirdiği siyasi sonuçları üstlenmekte yatmaktadır."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow