hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ölümünden 1 ay sonra, "hemen tahliye edilmeli" raporu

    Ölümünden 1 ay sonra, hemen tahliye edilmeli raporu
    expand

    "Buradan tabutla tahliye olmak istemiyorum" diyen hasta mahkum Gülay Çetin'in ölümünden bir ay sonra Adli Tıp'tan rapor geldi: "Hemen tahliye edilmeli, tedavisi dışarıda sürmeli."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre, Gülay Çetin, Temmuz 2011'de, cezaevinde hayatını kaybetti. 47 yaşındaydı. Antalya L Tipi Cezaevi'ndeki hükümlü Gülay Çetin, dördüncü evre kanser hastasıydı ve bir yıl önce yazdığı mektubunda, tahliye olmak istediğini söylemiş, "Sağken aileme kavuşmak istiyorum" demişti.

    Öldükten bir ay sonra da Adli Tıp Kurumu'ndan "Cezaevinde kalamaz, hemen tahliye edilerek cezasına ara verilmeli" raporu geldi.

    Avukatı Süleyman Çetin, af için Cumhurbaşkanlığı'na başvurduklarını, Adli Tıp'tan rapor beklerken Gülay'ı kaybettiklerini söyledi.

    "Raporun hazırlanıp postayla yollanması iki ay sürdü. Ailesiyle vedalaşarak ölme hakkını elinden aldılar. Çok ağır hastaydı, tek isteği ölmeden önce bir kez evine gidebilmekti, olmadı."

    Gülay, son mektubunda "Buradan tabutla tahliye olmak istemiyorum" yazmıştı.

    "Ölümün kıyısına geldim"

    Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda müfettiş olarak görev yaparken ruhsatlı silahı oldu. Denetlediği kişinin kendisini üç yıl boyunca taciz ettiğini söyleyen Gülay, tacizin boyutunu evine gelmeye kadar vardırdığını, bunun üzerine onu öldürdüğünü yazdı.

    22 Aralık 2006'da tutuklandı, yargılandığı Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 19 Eylül 2008'de 15 yıl ağır hapis cezası aldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi usulden bozdu, Mart 2011'de cezası onandı.

    Bu süreçte, hapishanede mide kanseri oldu.

    Şubat 2011'de yazdığı mektubunda, Antalya Devlet Hastanesi'ndeki gastroloji doktorunun kendisine "Sizin hiçbir şeyiniz yok, her şey beyninizde" diyerek hapishaneye geri gönderdiğini söyledi.

    Daha sonra safra kesesi alındı, 27 Nisan 2009'daki ameliyatında da midesi ve sol yumurtalığı alındı. Her hafta kemoterapiye girmeye başladı, 20 kilo zayıfladı.

    Mektubunda "Hastalığımın geç teşhis edilmesi ve 'tedavi sırası', 'hastanedeki mahkum koğuşunda yer bulunmaması' gerekçeleriyle tedavim başlatılmıyor, ölümün kıyısına geldim" diye yazmıştı.

    Avukat Çetin, Gülay'ın Antalya'dan İstanbul Adli Tıp Kurumu'na ring aracında elleri kelepçeli götürüldüğünü söyledi. Uçakla götürülmesi için yapılan başvuru reddedildi.

    Gülay hayatını kaybettikten bir ay sonra Adli Tıp Kurumu'ndan rapor geldi:

    "5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 17. maddesi gereğince, hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi bir hal olduğundan infaza ara verilmeli."

    Gülay ölmeden önce "cezaevi şartlarında bakımı yapılamadığından, yaşam hakkı ihlal edildiği" gerekçesiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de başvuru yapılmıştı, buradan da henüz bir cevap gelmedi.

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) 2011 verilerine göre de geçen yıl cezaevlerinde 12 tutuklu ve hükümlü hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow