Nietzsche'yi iki Türk şairi filozof yapmış
Asıl mesleği avukatlık olduğu halde, ezberinde en çok divan şiiri bulunan kişi ve "Can Veren Pervaneler" isimli programlarıyla tanınan Hayati İnanç, "Nietzsche iki büyük Türk şairi Naili ve Nabi üzerinde çalışmıştır. Vardığı sonucu şöyle ikrar etmiştir. 'Şair olamayacağımı gördüm, mecbur filozof oldum, sözünü söylemiştir" dedi.
AA muhabirine açıklama yapan İnanç, divan şiirini büyük yapan sebeplerin iki ana başlıkta özetlenebileceğini belirterek, şöyle konuştu:"Birincisi, üç kültür dilinin doya doya kullanıldığı sahadır. İnsanlık tarihinde başka bir örneği var mıdır bilmiyorum. Arabi'nin, Farisi'nin veTürkçe'nin bütün imkanlarını siz adına Osmanlıca dediğiniz bir şemsiye altında öyle bir kullanıyorsunuz ki varılan sonuç şöyle denebilir. Bundan 100 yıl önce lise mezunu bir delikanlıyı gözleri bağlı Bağdat'a bıraksanız bir ay sonra da ziyarete gitseniz, gündelik hayatını sürdürecek kadar Arapçası ile herkesi kendine bağlayabildiğini görürsünüz. Aynı genci bu sefer Tahran'a bıraksanız Farçasıyla oradaki insanlarla yeni tabirle 'kanka' olduğunu görürsünüz. 'Arabi ilim dili, Farisi sohbet dili, Türkçe devlet dilidir' sözü çok eskiden beri söylenir. Bir diğer söyleyişle, Arapça peygamberler lisanı, Farsça evliyalar lisanı, Osmanlıca devlet lisanıdır. Yani bu lisan zenginliği divan edebiyatınımuhteşem kılan, rakipsiz kılan bir unsur."
Nietzsche'den etkilenerek yapılan en iyi 15 film!
"Doğuya giden gemide batıya doğru koşan tayfalar"
Son iki yüzyılda yetişen aydınları doğuya giden gemide batıya doğru koşan tayfalar olarak niteleyen İnanç, "Evet onlar da hikmetle meşgul oluyorlar, hakikati arıyorlar belki ama sadece arıyorlar, eski şairler ve diğerleri bulmuşlar" dedi.
Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin Osmanlı döneminin iki büyük şairi Naili ve Nabi üzerinde çalıştığını ifade eden İnanç, "Nietzsche, vardığı sonucu şöyle ikrar etmiştir. 'Şair olamayacağımı gördüm, mecbur filozof oldum.' Nietzche'yi filozof yapan Osmanlı şiiridir, diyebiliriz. Nietczche şunu da söylemiştir; 'Biz Batı alemi olarak Endülüs İslam medeniyetiyle karşılaştığımızda önünde diz çökmeliyken, bunu yapmayarak insanlığa en büyük kötülüğü yaptık. Osmanlılar hakikatin tam merkezindedirler buna vakıftırlar, klasik şairlerimiz klasik şiirlerimiz emsalsizdir' "
Hukuk öğrenimi sırasında Osmanlıca ile yakınlaştığını ve bu şekilde, bir hukukçu olmasına rağmen, divan şiirine ilgi duymaya başladığını anlatan Hayati İnanç, günümüzde "büyük şairler çıkmamasıyla" ilgili şöyle konuştu:
"Bu iki sebeple oldu, lisan zayıflamış ve tefekkür ufku daralmış. Türkler İslamiyet'i o kadar güzellikle kabul etmiş ki ard arda dev imparatorluklar kurmuştur. Yine muhakeme etmeden sırt döndüğü günden bu yana da baş aşağı gidiyor. Hiçbir şey kazanmadı. Hep kaybetti ve kaybediyor. Allah, Türkleri sağlam bir hardware, İslamiyeti de mükemmel bir software olarak yaratmış ve ikisini birleştirince böyle oluyor. Gazneliler, Karahanlılar, Osmanlılar bunun şanlı örnekleridir. Bu çizgiden, İslamiyet'ten ayrıldığınız zaman artık Türklüğü de kalmıyor. Ruhu çıkınca bedeni de toprak oluyor demektir. Cemil Meriç çok güzel der 'İslamiyeti çıkartın, Türkler toz haline döner' Maalesef buna çok yakınnoktadayız. Ne yazık ki şu anda babasıyla, ecdadıyla, değerleriyle kavga eden bir nesil var."
İnanç, bugünkü şiir anlayışıyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi:
"Serbest şiir olabilir yasak değil ancak, gördüğüm örnekler, çok azını istisna edeyim, serbest ama şiir değil. Eğer İslam'la bütünleşirsek, hem şiir anlamında, hem devlet anlamında, hem millet anlamında büyürüz. Mesela 16. yüzyıla bakıyorsunuz. Devlet Başkanı Kanuni, mimarı Sinan, şairi Baki. Yani hepsi bir arada, toplu kalkınma oluyor. Biri olmayınca diğerleri de olmuyor. Hepsi birbirini tetikleyen şeyler. Eline kalem alır Şeyh Galip olur, koltuğa oturtursun Sultan Selim olur. Bu fıtrat meselesidir. Büyük insanların yetişeceği kültür ortamına ihtiyaç var. Bu mümkün olur mu? İbn-i Haldun'un sözünü hatırlayalım; 'Geçmişi iyi olanın geleceği de iyi olur'. Her milletin tarihinde belli fetret dönemleri olur. Şu da unutulmamalıdır ki hiçbir fetret 100 yıldan fazla sürmez. İnşallah biz de iyi olacağız. Fakat biraz gayrete ihtiyaç var. Nefis tuzağına düşmemek, kendimizden haberdar olmak, meraklı olmak gibi bir takım ihtiyaçlarımız var."
"Devlet teşvik etmeli, hakemlik etmeli, patronluk yapmamalı"
Devletin, milletin kültür ve inanç hayatına müdahale etmemesi gerektiğini vurgulayan İnanç, sözlerini, "Devlet teşvik etmeli, hakemlik etmeli,patronluk yapmamalı. Ertuğrul Bey'in dediği gibi 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' Bizim 20. yüzyıldaki devlet anlayışımız ulus-devlet. Kendimizi modaya fena kaptırdık. Bir de kutsadık. Bunlar yanlış. Eğer siz devletseniz, sizin çatınız altında Sırp da olur, Afrikalı da olur. Günümüzde ulus-devletin modası da geçmekte. Ben şu anda çocuklardan her seferinde özür diliyorum, 'Sizi dedelerinizden kopardığım için' diye ama 'bunun tek faili de ben değilim' diyorum" diye tamamladı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
SON DAKİKA HABERİ... Bölge bölge yeni uyarı: Sıcaklıklar 9 derece düşecek!
İstanbul'da öldürülen küçük Şirin Elmas Hanilci gözyaşlarıyla defnedildi
SON DAKİKA! Fenerbahçe tribün liderlerinden Cem Gölbaşı gözaltına alındı
On yıllar geçse de cevapsız sorular var! Toryum ve nükleer enerji üzerine çalışıyordu! Düşen uçakta o profesör de vardı! Eşi diyor ki...
'Asrın Felaketi'nin ürküten yüzü: Resmen yer yarıldı!