Mutlaka altına bakın! Taban hırsızlığı
Marketlerde satılan bir kutu bardak ayranın kaç mililitre olduğunun net bir ölçüsü olmadığını anlatan Sefer Levent bu konuyu köşesine taşıdı. (Hürriyet)
Bugünkü yazıya bir dizi soru ile başlayalım. Marketlerde satılan bir kutu bardak ayran sizce kaç mililitredir? Peki bir plastik kâse yoğurt kaç gramdır? Bir kutu vişne suyu kaç mililitredir? 1 küçük reçel kaç gramdır? Küçük teneke kutularda satılan salçaların ağırlığı nedir?
Bu soruların standart bir cevabı yok. Çünkü bu ürünlerin satışıyla ilgili bir standart ne yazık ki yok. Herhangi bir arama motoruna bardak ayran yazın. Karşınıza çıkan ürünlerin gramajlarını inceleyin. 285 ml’den bir başlıyor 200, 175, 170’e kadar boy boy gidiyor. Üstelik bu fark sadece markalar arasında da yaşanmıyor. Aynı markanın hem 200 ml, hem 285 ml hem 175 hem de 170 ml ürünü var.
Üstelik bu ürünlerin kutularını yan yana dizdiğinizde hepsinin aynı olduğunu görüyorsunuz. 200 ml’lik ayran ile 170 ml’lik ayranı aynı anda açın. İkisinin de bardağın üstüne kadar dolu olduğunu fark edeceksiniz. Peki ama fark nerede derseniz size tavsiyem o kutuların altına iyice bir bakın. En az miktardaki ürünü içeren kutunun tabanın içeriye doğru iyice kıvrıldığını göreceksiniz.
Bunun adı taban hırsızlığı. Taban içeriye doğru kıvrıldıkça bilin ki içerideki ürün azalıyor. Siz farkında olmadan o markanın 170 ml’lik fiyatı ile bir başka markanın 200 ml’lik ayranını kıyaslıyorsunuz. Kutulara karşıdan bakın aynı. 170 ml’lik ürünün ucuz olduğunu düşünüp alıyorsunuz. Oysa bilin ki hesabı litreye vurduğunuzda bilin ki o ürün belki de size daha pahalıya geliyor.
TAVAN HIRSIZLIĞI DA VAR
Ambalaj oyunlarının bir numaralı ürünü ise yoğurt. Üşenmeden marketlerdeki yoğurt kaplarını bir inceleyin derim. Oynanmadık yeri kalmamış durumda. Taban hırsızlığı yetmemiş bazı ürünler de tavan hırsızlığı da yapılmış. Yoğurt kaplarını hem aşağıdan hem yukarıdan öyle bir sıkıştırmışlar ki zavallı yoğurt arada sıkışıp kalmış. Koca bir kâse yoğurt aldığınızı sanıyorsunuz ama eve gelip açıp bir kâseye boşalttığınızda gerçek ile yüzleşiyorsunuz.
Piyasada en çok yoğurt türü 1 kg’lık ambalajlarla satışa sunuluyor. Ama sözde 1 kg. O 1 kg sandığınız yoğurtların miktarlarını iyice bir inceleyin derim. 1 kg var, 950 gr, 900 gr, 850 gr hatta 800 gr var. Gramlar boy boy ama ambalajlar karşıdan standart. Fark nerede? Taban ve tavanlar farklı.
SALÇA OYUNLARI SÜRÜYOR
Kutuların tabanları ve tavanları böyle de cam şişeler farklı mı? Salçaları mercek altına alın derim. 1 kg diye aldığınız çoğu salçanın 800 gr’lara kadar düştüğünü cam şişelerin içeriye doğru kıvrıldıkça kıvrıldığını veya tabanlarının kalınlaştırıldığını göreceksiniz. Marketlerde 1 kg’lık cam şişelerle 830 gramlık şişeler kapışıyor. Etiketlere dikkatle bakmayan çoğu tüketici, “A, bu çok daha ucuz bunu alayım” diyor. Oysa aldığı ürünün daha pahalıya geldiğini fark edemiyor.Piyasada revaçta olan salça ürünlerinde bir diğer kategori ise 5 kg’lık ürünler. Bunlara 4.3 kg’lık ürünler meydan okuyor. Niye 4.3 gibi garip bir miktar derseniz cevabı yok. Ama koyun yan yana 4.3 kg’lık ürün 5 kg’lık rakibinden daha heybetli duruyor.
Özetle, aldığınız pirince, makarnaya, kuruyemişe, bulgura, deterjana, tuvalet kâğıdına vs iyice dikkat edin derim. Fiyat kıyaslaması yaparken ambalajlarına, miktarlarına mutlaka dikkat edin. Bilin ki hiçbirinin standardı yok, ve birileri sizi aldatmaya çalışıyor. Kanmayın!
ALGI YÖNETİMİYLE ÖRTÜLÜ ZAM!
PAZARDA ‘daha ucuz’ algısı yaratmaya çalışan bazı şirketler ambalaj ürünlerini 10’ar 50’şer hatta 100’er gram düşürüp pazara sürüyor. Bazen fiyatı aynı bırakıp örtülü zam yapıyorlar bazen de eksik gramajla rakiplerinden daha ucuz oldukları algısını yaratıyorlar. Amaç pay kapıp pazarda hâkimiyet kurmak.
Aslında bu durum yeni değil. Yaklaşık 3 yıl önce bu konuyu ele alan bir yazı yazmıştım. O günden bugüne bir değişiklik olmadı.
Tüketicinin yanıltılmasını engellemek için ambalajlara bir standart getirilmediği müddetçe de bu durum değişmeyecek. Marketlerdeki etiketlerde ürün fiyatlarının yanı sıra kilogram ya da litre fiyatları da yazıyor. Ancak o etiketleri kaç kişi okuyor ya da okuyabiliyor, ne olduğunu anlayabiliyor?
Rekabet güzel bir şey de keşke tüketiciyi aldatarak yapılmaya çalışılmasa...
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!