hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    MİT'ten "Yeşil'' itirafı

    MİTten Yeşil itirafı
    expand

    Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na yürütülen soruşturma kapsamında yazı gönderen MİT, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, Şemdin Sakık'ın Türkiye'ye getirilmesinde kullanıldığı belirtilirken, bu gerçeğin 6 yıl önce Şemdin Sakık tarafından da yazıldığı ortaya çıktı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şemdin Sakık yazdığı kitapta, kendisine 13 Nisan 1998 tarihinde Kuzey Irak'ta yakalayan kişiyi, "Gazetelerde, televizyon ekranlarında çokça gördüğüm yüzü tanımış, ama meşru olmayan o tanıdık yüz beni çok daha fazla korkutmuştu" diye tarif ederken, bu kişinin Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım olduğunu cezaevindeki arkadaşlarına söylemişti.

    Kuzey Irak'ta 1998 yılında yakalanarak, Türkiye'ye getirilen PKK'nın bir dönem iki numaralı ismi olan Şemdin Sakık'ın 6 yıl önce yazdığı kitapta, Özel Kuvvetler Komutanlığı operasyonu ile Türkiye'ye getirilmesini sağlayan ekipte 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın olduğunu belirtmesi, 6 yıl sonra MİT'in Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığına yazdığı yazı ile doğrulandı.

    Türkiye'ye getirilen ve yargılandığı Diyarbakır'da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan 'Parmaksız Zeki' kod adlı Şemdin Sakık, 6 yıl önce yazdığı, 'Şemdin Sakık'tan Mektuplar' adlı kitapta yakalanma anını ve adını vermeden Yeşil ile ilgili çarpıcı ifadeler yer almıştı.

    "Başıma tabanca dayadı..."

    Şemdin Sakık, Kuzey Irak'ta Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın 13 Nisan 1998 yılında gerçekleştirdiği operasyonla yakalanma anını şöyle anlatmıştı:

    "Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Duhok temsilcisi, kaldığımız eve gelerek Mesut Barzani'nin Erbil'de benimle görüşeceğini söyledi. Kapıda duran cipe bindik, Erbil'e doğru hareket ettik. Bir süre gittikten sonra bindiğimiz araç, ovanın ortasında durdu.

    Peşmerge'ye niye durduğumuzu sordum, bana motorun hava yaptığını söyledi. Fırsattan istifade küçük bir su dökeyim diyerek arabadan inip biraz uzaklaştım. Bu arada yoldan geçen bir araba, arabamızın arkasında durdu. İçinden 5 kişi çıktı. İkisi bana doğru gelirken, diğer üçü arabaya gitti. Bize yardımcı olmak için geldiklerini düşünerek tepkisiz kaldım.

    Tam bu esnada tanıdığım bir yüz tepemde durmuş tabancasını kafama dayatmış, 'korkma seni öldürmeyeceğiz' diyor. Tabancama uzandım, kılıfından çeker çekmez başıma aldığım bir darbeyle yere yığıldım. Bir başkası gelip bana iğne yaptıktan sonra sürükleyip arabaya götürdüler. Kardeşimi de getirip cenaze gibi arabaya attılar."

    "Meşru olmayan o tanıdık yüz beni fazla korkutmuştu"

    MİT'in savcılığa göderdiği yazıda Şemdin Sakık'ın Irak'tan getirilmesinde kullanıldığını bildirdiği 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgili Şemdin Sakık, ismini vermeden, "Gazetelerde, televizyon ekranlarında çokça gördüğüm yüzü tanımış tepemde durmuştu. KDP'nin bizi Erbil'e gönderirken güvenlik vermemesini de gözönünde bulundurarak Türkiye'ye verildiğimizi anlamıştım. Tabii ki Türkiye'ye götürülmekten korkmuştum ama meşru olmayan o tanıdık yüz beni çok daha fazla korkutmuştu. Sorgudan geçirip ikimizi de öldürüp bir köşeye atacakları kaygısı içindeydim" diyerek Yeşil'i tarif etmişti.

    Şemdin Sakık'ın kitabında 'Meşru olmayan tanıdık yüz' olarak nitelendirdiği kişinin adını Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ndeki arkadaşlarına 'Yeşil' olarak söylediği belirtildi.

    Adının açıklanmasını istemeyen ve Sakık ile görüşen bir cezaevi arkadaşı, "Sakık, bana kendisini yakalayıp Türkiye'ye getirin ekipte Yeşil olduğunu söyledi. Kitabında da zaten tarif etmiş kendisini" demişti.

    Yeşil'den korkmuş, helikoptere bindirilince rahatlamış

    Kitabında Yeşil'i tarif eden ve arkadaşlarına onun adını söyleyen Şemdin Sakık, kaçırılma operasyonunun devamını anlatırken, "Yarım saat araba ile yol aldıktan sonra 18 yıl boyunca sürekli kaçtığım helikoptere bindirildik. Ne gariptir ki ilk kez helikopterden korkmamıştım. Hatta arabadan indirilip helikoptere bindirildiğim için bir parça rahatlamıştım. Beni öldürmek için götürselerdi herkesin gözü önünde helikoptere bindirmezlerdi' gibi bir sonuç çıkardım. ‘İşin içinde gayrimeşru bir eyler olsa bile resmi görevlilerde var ki helikoptere bindirdiler' diye düşündüm" demişti.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow