'MİT Müsteşarı değil, CIA'nın şube müdürüydüm'

Sabah gazetesi yazarı Fahrettin Altun köşesinde kaleme aldığı Bu nasıl milli istihbarat? başlıklı yazıda TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ'ın eski MİT Müsteşarlarından Fuat Doğu'dan aktardığı sözleri kaleme aldı. Altun'un Selçuk Özdağ'dan aktardığına göre, Fuat Doğu 12 Eylül askeri darbesinden birkaç yıl sonra o sıralarda genç bir siyasetçi olan Özdağ'a şu itirafta bulunmuş: Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım.Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum.Sabah gazetesi yazarı Fahrettin Altun köşesinde kaleme aldığı Bu nasıl milli istihbarat? başlıklı yazıda TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ'ın eski MİT Müsteşarlarından Fuat Doğu'dan aktardığı sözleri kaleme aldı. Altun'un Selçuk Özdağ'dan aktardığına göre, Fuat Doğu 12 Eylül askeri darbesinden birkaç yıl sonra o sıralarda genç bir siyasetçi olan Özdağ'a şu itirafta bulunmuş: Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım.Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum. Altun'un yazısındaki ilgili bölüm şöyle: Bu sözleri bizzat Fuat Doğu'nun ağzından duyan kişi ise TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ. 30 yıl sonra, AHaber'de benim de katıldığım bir televizyon programında Fuat Doğu'nun bu dehşetengiz itirafını kamuoyuyla ilk defa paylaştı Özdağ. 1962-1964 ve 1966- 1971 arasında iki kez MİT müsteşarlığı yapan Fuat Doğu, Mehmet Eymür, Sadi Sağdam, Şenkal Atasagun, Emre Taner ve Hiram Abas gibi MİT yöneticilerini yetiştirmiş, MİT'e bir dönem damga vurmuş bir isim. Bir rivayete göre de Fuat Doğu ölmeden önce anılarını el yazısıyla yazıp MİT'e teslim etmiş. Fuat Doğu'nun 12 Eylül'den 5-6 yıl sonra, henüz genç bir siyasetçiyken Selçuk Özdağ'a yaptığı bu itiraf eski Türkiye'de MİT ve CIA ilişkisinin nasıl organik ve hatta hiyerarşik bir ilişki olduğunu gözler önüne seriyor. Yazısında FETÖ ve PKK'nın ve diğer terör örgütlerinin kendilerine bu kirli ilişkilerle bir zemin bulduklarını ileri süren Altun, askerin siyasete müdahalesinin de bu şekilde dışarıdan gelen emirle olduğunu söyledi. Türkiye'de yaşanan olayları dış müdahaleye bağlayan yazısında Altun, şu ifadeleri kullandı: Türkiye siyasi tarihindeki karanlık noktalar, sokak kalkışmaları, faili meçhuller, kitlesel katliamlar, evet bütün bunlar öncelikle Türkiye'yi kendi istediği noktaya çekmek için çaba sarf eden dış aktörlerin mahareti! Ne var ki bu yabancı aktörlerin içerideki işbirlikçileri olmadan bunca cürmü işleyemeyeceklerini de hepimiz biliyoruz. Yazısında MİT'in yıllar boyunca ABD'nin istihbarat teşkilatının güdümünde hareket ettiğini ifade eden Altun, Neredeyse bir emir komuta zinciri kurulmuş. Bu zincirin kırıldığına kanaat getirildiği noktada FETÖ devreye girdi ve MİT'i parsellemek için çabaladı, başına kendi adamını geçirmek için uğraştı. Bu kendi aklı değildi herhalde! ifadelerini kullandı. Altun yazısında Trump'ın ABD artık hiçbir ülkenin iç işlerine karışmayacak dediğini söyleyerek, bunun bir itiraf olduğunu söyledi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini övdü. Yazısında ABD'ye bir mesaj daha veren Altun, Ancak yolun sonuna gelindiğini de bütün muhataplarımızın görmesi gerekir dedi. Bütün kurumların çok hızlı biçimde, yerli ve milli ilkeler doğrultusunda yeniden inşa edilmesini isteyen Altun, şunları yazdı: Hâlâ kendisini bu yeni sürece adapte edemeyen kurumlarımız olsa da, ideolojik dönüşüm aşamasından kurumsal dönüşüm aşamasına geçtiğimiz gerçeği gün gibi ortada. Görmek isteyenler görür, görmek istemeyenler tarihin dışında kalır...