MHP lideri Bahçeli: Yargıtay'ın kararını destekliyoruz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde "Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni"nde açıklamalarda bulundu. Yargıtay'ın Can Atalay kararı ile ilgili açıklama yapan Bahçeli "Yargıtay'ın verdiği kararı destekliyoruz. Bölücülere hak ihlallerini cömertçe veren AYM milletimizin hakkını nasıl savunacak? Yargıtay'ın şerefli hakimlerini tebrik ediyorum." dedi.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
"Siyaset ve Liderlik Okulumuz kesintisiz şekilde 2009 yılından beri açık ve faaldir. O tarihten bugüne kadar çok sayıda kardeşimiz zamanlarından tasarruf ederek, günlük meşgalelerinden fedakârlık yaparak Siyaset ve Liderlik Okulumuzun kapısından içeri girmişlerdir. Hayat boyu öğrenmeye, öğrendikçe hayat bulacağımıza, bu yeni hayatlarla karmaşık hadiselere direkt yön vereceğimize inanıyorum. Öğrenmenin yaşı, öğretmenin sınırı yoktur.
Merhum Cemil Meriç’in “kitap zekâyı kibarlaştırır” sözünü öğrenmek olarak tefsir etmemiz pekala mümkündür. Yine bu düşünce doruğunun, “Zihin arı, kitap çiçek, dış dünya kovan” ifadesini de aynı şekilde yorumlamak isabetli bir değerlendirme olacaktır.
"BUGÜN SİVRİLEN EN BÜYÜK TEHDİT CEHALETTİR"
Öğrenmeye kapalı olmak cehalete kucak açmakla eşanlamlıdır. Bugünkü insanlık çağında sivrilen en vahim tehdit cehaletin yaygınlaşan cesamet ve cüretidir.
Dilden dile dolaşan, fakat manası üzerine sanıyorum pek fazla kafa yorulmayan veya yorulsa bile gereği yapılmayan bir özdeyişi bu vesileyle paylaşmak istiyorum: Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ona dikkat edelim. Bilmeyen ve bilmediğini bilen basittir, ona öğretelim. Bilen ve bildiğini bilmeyen uyuyordur, onu uyandıralım. Bilen ve bildiğini bilen bilgedir, onu takip edelim.
Cehaletin şiddetli istilasına karşı direniş gösterilmezse hayatın her cephesinde, bilhassa siyasette yenilgi üstüne yenilgi alınması kaçınılmazdır.
Halka; hurafeyi din, meskeneti salabet-i iman, zillet ve sefaleti de kader diye telkin edenlerin milli ve manevi hayatımızda açtığı dipsiz kuyuları kapatmak için on yıllar boyunca insanüstü mücadeleler yapıldı. Maneviyatımızı ve milliyetimizi muhafaza için nice badireler aşıldı.
Fiil ve fikriyatı denetim altında tutan sıkı bir Allah korkusundan uzak olanlar için elbette her şey mubah, her yol da meşrudur.
Bu kategoride yer alanlarda, Merhum Hocamız Prof.Dr.Erol Güngör’ün ifade ettiği “ahlaki şuur” hiç yoktur. Descartes’in dediği gibi, var olmanın ön şartı, var olmanın şuuruna ermektir. Nitekim var olmak düşünmektir, düşünmeyenin mevcudiyeti yoktur.
"MİLLİ DEĞERLERİMİZİ İSTİSMAR EDENLER BU VATANI SEVMEYENLERDİR"
Milli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini tahrik ve provoke edenler, ne bu vatana, ne bu millete, ne de yüzyıllık Cumhuriyet müktesebatına sevgi ve saygı duymayan laçka tipler, layüsel asalaklardır.
Türk milletinin var oluşuna, bu ebedi ve ezeli oluşun dayandığı aşkın fikre hürmet beslemeyenlerin tekerimize çomak sokmak, kervanımızı yağmalamak için sürekli pusu attıklarını biliyor, görüyor ve takip ediyoruz.
Bunlar, cehaletin ve cibilliyetsiz mizacın pençesinde kıvranan şuursuzlardır.
Ellerinden gelse milletimizi, gökyüzünden, güneş ışığından, hatta ve hatta karanlıktan bile mahrum etmeyi isteyen hainler, iç ve dış husumet cephesinde birleşen, namusuyla çıkarlarını bir tutan işbirlikçiler vardır ve hüviyetleri bellidir.
"CAHİLLER GÜRUHU, HİLAFET BAYRAĞI DİYE BİR ŞEY VAR MIDIR?"
30 Aralık 2023 Cumartesi günü Anıtkabir’de “Kahrolsun Cumhuriyet, şeriat gelecek” diyerek avaz avaz bağıran bir sapığın provokasyonuyla, yeni yılın ilk günü Galata Köprüsü’nde düzenlenen “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet” yürüyüşünde, Kelime-i Tevhid sancağını taşıyan masum bir insanımıza hilafet bayrağı açtığı iddiasıyla saldıran meczubun eylemi zamanlama itibariyle tesadüf değildir.
Adeta 6 Nisan 1909 akşamı Galata Köprüsü’nde vurulan Hasan Fehmi’nin veya 9 Haziran 1910’da Eminönü’nde kurşunlanan Ahmet Samim vakalarının tekrarı yaşatılmak istenmiştir.
Be hey cahiller güruhu, bey hey kendini bilmezler grubu, be hey siyasi işportacılar kafilesi hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Böyle bir bayrağa tarihin hangi döneminde şahit olunmuştur?
SÜPER KUPA KRİZİ: TFF SÜRECİ YÖNETEMEDİ
Türk futbolunda olmayan şey futboldur. TFF süreci yönetemediği gibi,Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri de aklı başında soğukkanlı hareket edememiştir.
Atatürk'ün bir futbol müsabakasında istismarı müsabakanın günler öncesinde her ihtimalin hesaplanarak tedbirlerin alınmaması ihmal veya öngörüsüzlük olarak değerlendirilemez. Böyleyse Türk futbolu duvara toslamış demektir.
Süper Kupa finalinin oynanması için Riyad'ın neden seçildiği ve protokole neden uyulmadığı bir muammadır. Riyad krizine dahil olan kim varsa kuru özür ile muafiyet kazanamaz. Türk futbolunu siyasi tartışmaların içine çekmenin vatanseverlikle alakası yoktur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye demektir, istiklal, istikbal demektir, biz demektir.
SOSYAL MEDYA
Sosyal medya taşınması imkansız bir yüktür ve zehirlidir. Sosyal medya milli ve manevi hayatımızı çürütmeye başlamıştır. Sosyal medya kullanımını ya ahlaki ve milli temelde düzenlemeli ya da batının içimize konuşlandırdığı bu melanet ve mikrop yuvasını hepten işlevsiz hale getirmeliyiz. Dedikodu ve fitnenin demokrasiyle ilgisi yoktur. Sosyal medya vasıtasıyla açıklanan doğrulara itibarımız bile kalmayacaktır. Bir taşı 10 bin defa havaya atsanız uçmayı öğretemezsiniz. Kuştan taş, taştan kuş olmaz.
YARGITAY'IN CAN ATALAY KARARI
Yargıtay'ın verdiği kararı destekliyoruz.
Bölücülere hak ihlallerini cömertçe veren AYM milletimizin hakkını nasıl savunacak?
Yargıtay'ın şerefli hakimlerini tebrik ediyorum.
'TERÖR DEVLETİ İSRAİL KONTROLDEN ÇIKTI'
Terör devleti İsrail kontrolden çıktı. Görevimiz din kardeşlerimizi amasız savunmaktır.
Şayet rahatsızlık, şayet hazımsızlık Kelime-i Tevhid’den ise tarafımızı ve kararımızı açık açık seslendiriyor ve tarihe not düşüyorum: Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN REJİM SORUNU YOKTUR, OLMASI DA DÜŞÜNÜLEMEZ"
Her Arapça yazıyı veya görseli irtica diye sunanlar, korku tacirliğine soyunanlar, milli birlik ve dayanışma ruhumuza beşinci kol faaliyetiyle saldıranlar yabancı istihbarat örgütlerinin sızmalarıdır, yeminli Türkiye düşmanlarının süzmeleridir.
Sanal korkular üretip toplumsal kutuplaşmayı sertleştirmeyi planlayanlar, dışarıdan kontrol edilip tıpkı bir mayın gibi toplum ve siyaset bünyesine yerleştirilenler emin olunuz ki; iyi niyetli değillerdir, yerli değillerdir, milli değillerdir, ahlaklı değillerdir, insan yerine bile konulmayı hak etmeyenlerdir.
Rüzgarsız havada bir fırıldak dönüyorsa mutlaka üfleyeni vardır.
Gece yarısında kümesten gürültüler geliyorsa muhtemelen bir tilki işbaşındadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin rejim sorunu, müesses nizamıyla ilgili farklı bir arayışı yoktur, olması da düşünülemez.
Yürürlükteki Anayasa’nın 1.maddesi devletin şeklini tanımlar: “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir.”
Anayasa’nın 2.maddesi Cumhuriyetin niteliklerini ifade eder: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasa’nın 3.maddesi de devletin bütünlüğünü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti tanımlar: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.”
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!