SON DAKİKA... Bebek katilleri için hesap vakti! ‘Yenidoğan çetesi’ hakim karşısında! Kan donduran ifade: Çek fişini gitsin
İstanbul'da 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen 47 şüpheli dün ilk defa hakim karşısına çıktı. Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında kan donduran ifadelerde bulundu. Taşçı, "Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi." diye konuştu. Çete yöneticileri ve üyelerinin yargılanmasına yarın devam edilecek. İşte anbean detaylar...
Son dakika gelişmeleri ile Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen, İstanbul'da liderliğini Dr. Fırat Sarı'nın yaptığı iddia edilen suç örgütü, yeni doğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek SGK’dan haksız kazanç elde etmekle ve ihmalkar davranışlarıyla ölümlere neden olmakla suçlanıyor. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'in de tehdit edildiği görüntülerle kamuoyunda infiale neden olan çete dün ilk kez hakim karşısına çıktı. Çetenin liderliğini yaptığı öne sürülen Fırat Sarı ve İlker Gönen'in hakime ne söyleyeceği ise merak konusu. Hemşireler ve doktorlar arasında gerçekleşen onlarca kan donduran yazışma da iddianameye girdi. İlk yargılamanın hafta boyunca yani 5 gün sürmesi bekleniyor. Davanın takibi, sanıkların beyanları CNN TÜRK canlı yayınında anbean aktarılıyor...
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak bebeklerin ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması yarın sabah saat 09.30'a ertelendi.
Bakırköy Adliyesi, 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nda görülen duruşmaya mağdur ve müştekiler, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları katılıyor. 19 özel hastanenin iddianamede yer aldığı davada sanıklar hakkında 17 bin yıl hapis cezası isteniyor. Bugün yapılan duruşma hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasıyla başladı. Gök'ten sonra tutuklu hemşire Deniz Korkmaz savunmasını yaptı. Ambulans şoförü tutuklu sanık Hüseyin Gündüz'ün savunmasının ardından duruşma yarın sabah saat 09.30'a ertelendi.
Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında ifade veren sanık Fehmi Alperen Yılmaz, "burada bir örgüt yoktu hepimiz sağlık çalışanıyız buradaki tek sorun ilaç satışıydı ben de onu zaten ilettim" dedi.
Mağdur avukatının, "Yetişkin yoğun bakımda bir boşluk varsa ona göre talep yenidoğanda boşluk açılıyorsa ona göre talep oluyor değil mi?" sorusuna Yılmaz "Evet" yanıtını verdi.
Fehmi Alperen Yılmaz’ın da savunması sona erdi. Böylece 6.sanığın da savunması alınmış aldı.
Hüseyin Gündüz’ün ardından savunmasını yapan tutuklu sanık Fehmi Alperen, 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işçi statüsünde ambulans şoförü olarak çalıştığını söyleyerek, “Bağlı olduğum kurumda bebek sevki yoktur. Hasta danıştığım iddiası iddianamenin hiçbir yerinde yoktur. Suçlamaya konu olan hiçbir hastaneye hasta sevki yapmadım. Yenidoğan alanında bir çalışmam olmamıştır” dedi.
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Gündüz, sanık Hakan Doğukan Taşçı ile ilgili, "Gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu" dedi.
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına 2. gününde devam ediliyor. Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan'ın ardından tutuklu sanık Hüseyin Gündüz duruşmada savunma yaptı.
SGK’dan aldıkları ilaçları dışarda satmışlar
Gündüz, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, "Dava dosyasında adı geçenlerden bir tek Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum. Ondan ilaç aldım. Bu ilaçları nasıl temin ettiğini bilmiyorum. Suç olduğunu bilsem almazdım. Hakan Doğukan'dan curosurf diye bir ilaç aldım. 600 TL'ye aldığım ilacı bin TL'ye, sosyal medyadan tanıdığım Reşat isimli birine sattım" dedi. Mahkeme başkanı, bu ilaçlardan kazandığı paranın miktarını sorması üzerine, "Kutu başı 400 lira ekleyerek, 50-60 kutu satıyorduk. Buna göre 24 bin lira para kazanmış olmamız gerekiyordu, ancak tam olarak hatırlamıyorum" ifadelerini kullandı.
"Gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu”
Savcılık sorgusunda bu satışlardan 100 bin lira kazandığını söylediğinin sorulmasının ardından Gündüz, "İlk defa savcının karşısında çıkıyordum. O anda kaba taslak hesap söyledim" dedi.
Gündüz, savunmasının devamında, "Hakan Doğukan Taşçı, gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu. Bundan dolayı da satın aldığım ilaçları mümessilden geldiğini sanıyordum. Taşçı'ya ilaçların nereden geldiğini sormadım. Bu satışlar karşısında Taşçı'ya pay vermedim. Hakan Doğukan dışına kimseyi tanımıyorum" şeklinde savunma yaptı.
Hüseyin Gündüz: Hakan Taşçı’dan başka kimseyi tanımıyorum. Ondan ilaç aldım. Nerden aldığını bilmiyordum. 3-4 kez ilaç aldım. 600 liraya aldım 1000 liraya sattım. Sosyal medyadan sattım.
HAKİM TAPELERİ SORUYOR... Emniyet İfadeleriyle ilgili..
Ben haberlerden duyduğum şeyleri söyledim, Fırat Sarı’nın hakkında söylenmiş gibi geçirilmiş, bunları reddediyorum.
İlaçları azerbaycan vatandaşı bir kişiye satıyordum.
Konum atıyordu. Motorlu kurye gönderiyordum. O alıyordu.
İlaç satmaktan, 24 bin liraya kadar para kazandım.
Hakim: İfadende 100 bin demişsin.
İlk kez savcının karşısına çıkıyorum kaba taslak hesapla öyle söylemişim
Dosyanın 4. sanığı Hüseyin Günerhan savunma yapıyor;
Sanığa üzerine atılı suçlamalar hatırlatıldı, sanık savcılıktaki ifadesini reddetti. Burada yeniden savunma yapmayı talep etti.
Sanık avukatı: Müvekkilimin savcılıktaki ifadeleri baskı altında alınmıştır. O nedenle müvekkilim burada yeniden savunma yapacak.
Sanık: böyle bir örgütün var olduğuna inanmıyorum böyle bir örgüt yoktur, bir hastanenin her yerinde birimlerinde çalıştım. Akşam nöbetimizi tutarız sabah da paramızı alırız İstanbul'da pek çok hastanede özel hastanede çalıştım kimseyi savunduğum için değil hastanenin yoğun bakım olarak çok güzeldi küvezleri ünlüydü ünlü doktorlar vardı. Ben de bu sebeple reyap hastanesinde işe girmiştim.
Çocuk kardiyoloğu yoktu, çocuk doktorları yoktu, dışardan doktor çağırırlardı, bunun da ücretini ailelerden alırlardı.
MAHKEME BAŞKANI SORUYOR: FIRAT SARI GÖRÜŞMESİ..
Çarşamba gidicem bakacağım.. ben diyeceğim gibi cinayet işlediniz.. bunu mahkemeye vereceğim dicem…
Günerhan: Batuhan ya da Doğukan'dan duydum. İşten ayrılmıştım. Benim üzerime iftira attılar diye şikayet edecektim. Ben iş arıyordum. Fırat Sarı bana Güney Hastanesi'nde çalışmak ister misin dedi. Maaşları düşüktü. Ama bana maaşın dışında ekstra ücret ödeyeceklerini söylediler. Ben de bunun sonrasında işe başladım.
Savcılık ifademde, duyduğum şeyleri söyledim. Duydum diye söyledim. Benim ifadem gibi yazılmış. Savcılık ifadesini reddetmemin sebebi budur.
Sanık: Birinci hastanesinde hekim kontrolü yoktu. Her şey Doğukan’ın kontrolündeydi. Hasta iyileşmiş olmasına rağmen antibiyotikler verilerek bebeğin daha uzun süre hastanede kalması sağlanıyordu. Buradaki hata hastayı para ile alınıp satılan eşya gibi görmesinden kaynaklandı. Hastaları böyle gören bir hastanede bunların yaşanılması kaçınılmazdı.
Sanık: Yoğun bakımda malzemeden kısılamaz. Kısılması kadar aşağılık bir şey yoktur. Çünkü bebeklerin sağlığı için kullanılması gerekiyor.
Sanık: Bir bebek kötü hastane koşulları yüzünden hayatını kaybetti. Benim CİMER şikayetini yapma sebebim buydu hastaların canını kast eden bir eylemde bulunmadım şikayet etmemin sebebi de bu hastanelerin insanı para gibi gören anlayışıdır.
Savcı: Hasan Basri ile aranızda bir illagate içerikli konuşma var. Burada kastınız ne?
Sanık: Yaptığımız usulsüz şeylerdir…
Savcı: Hoca ile konuştuk işletme dışı satışa tamam şeklinde bir konuşman var. Hocadan kastın kim orada?
Sanık: Fırat sarı hocadan kastım.
Savcı: Neden onun onayını aldın?
Sanık: Fırat sarıyı aradım beş kutu ilaç vardı elimde satabilir miyim dedim. Sat dedi ben de arayıp ilaçları Doğukan'a verdim. GMZ MEDİKAL Fırat sarının benim üzerime açtığı bir şirket. Şirketin sahibi kağıt üstünde benim.
Savcı: Amaç neydi peki? Sen okumuş insansın nasıl oldu da menfaatin neydi de üstüne şirket kurulmasını kabul ettin?
Sanık: O an düşünemedim ama sonradan dedim benim üzerimden bu şirketi alın diye.
Fırat Sarı Avukatı: Usulsüzlük yapıldığını söylediğiniz bu hastanede çalışmak zorunda mıydınız?
Sanık: Çalışmayacaktım da taş mı yiyecektim ne yapacaktım çalışmayayım da taş mı yiyeyim?
Sanık: CİMER şikayetindeki amacım hasta yakınları tarafından sürekli şikayet ediliyordu hastane ama dikkat çekmiyordu. Ben de dikkat çeksin diye yaptım iyi ki yaptım.
Sanık avukatının savunması: Savunmaya katılıyoruz. Beş ilaç sattığını müvekkilim kendisi de zaten ifade ediyor. Burada kamu zararı yok çöpe atılacak ilacı vermiş. Müvekkilimiz olmasa bu dava olmayacaktı. Bunlar ortaya çıkmayacaktı. Salıverilmesini talep ediyoruz.
Duruşma aranın ardından başladı. Sanık Deniz Korkmaz'a suçları hatırlatıldı.
SANIK: Yedi yıldır Yenidoğan yoğun bakım hastanelerinde çalışıyorum. Hemşireyim. Hakkımda somut delil yoktur. İşin komik tarafı bu davayı başlatan CİMER şikayetini ben yaptım, ve ben tutuklandım.
Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök ile konuşman…babayiğit devleti soymak milleti soymaktan şereflidir…
Sanık: Asla altında eylem olan bir söz değil. Ünlü bir dizi repliği onu kullandım.
Mahkeme Başkanı: İki tane hastam var 8 gündür bende oflandı bunları belirtsem SGK karşılar mı acaba diyorsun?
Sanık: Bilgi alma konuşmasıydı bu.
Yenidoğan çetesinin yargılandığı duruşma ikinci gününde de devam ediyor. Yenidoğan çetesi mağduru olan anne Nalin İnan CNN TÜRK'te yaşadıklarını anlattı. Acılı anne, ''Bebeğimi bana göstermediler, sağlıklı dedikleri bebeğim öldü.'' ifadelerini kullandı.
Sanık avukatı soru sordu: İlk dışı sevklerden 112’nin bilgisi var mıydı?
Sanık: Bilmiyorum ama 112 ne yapıyor ne ediyor bilmiyorum. Nefroloji hastasını nefroloji servisi olmayan Bağcılar Medilife hastanesine sevk ediyor. Zaten servisi olmayan bir hastaneye o hastayı sevk ederseniz o hasta ölür belli bir şey
Sağlık Bakanlığı Avukatı: itiraz etti. Bu işte 112’nin parmağı var mıdır şeklinde bir soruyu kabul etmiyoruz.
Mahkeme Başkanı: İtiraz kabul edilmiştir. Bu soru sorulmayacak.
Sanık Hasan Basri Gök Avukatı: Dava açılmadan günler önce sosyal medyada yargılandık fotoğraflar yayınlanarak bebek katili denildi. Şuan yargılandığı husus nitelikli dolandırıcılık Resmi belgede sahtecilik ve örgüt üyeliğinden yargılanıyor. Herkesin birbirinin arkasından iş çevirdiği bir ortamda örgütten söz edilemeyeceği fikrindeyim. Bunun haricinde müvekkilin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmış olması verdiği bilgilerin soruşturmaya katkı sağlaması açık olduğundan tutuksuz yargılanmasını istiyoruz
Duruşmaya 45 dakika ara verildi
-Fırat sarının ilaç satışlarının kaç tanesinden haberi vardı?
-Hatırlamıyorum.
-Fırat sarının izni olmadan maksimum 50 tane satmıştır diyorsun savcılık ifadende.
Sanık: SSK dan ilacı düşüren ben değildim Fırat sarıydı
36+6 haftanın altında olan her bebeğe krusof ilaçları kullandırıldı. Rapor yazıldığı takdirde SSK bunların ücretlerini ödüyordu.
Savcı: Denizle bir konuşman var Hüseyin sen ben Doğukan Fırat hocanın illegalitesindeyiz diyorsun ne diyorsun burada ne demek istiyorsun? Neyi kast ediyorsun?
Sanık: Burada ilaçları kastediyorum. Usulsüz ilaç satışı yapmamızı kast ediyorum.
Sanık: Bu ekibi Fırat Sarı kurdu. Talimatları o verdi. Hiç bir hemşirenin doktorun talimatı olmadan bunu yapma şansı yok. Epikriz yazma yetkimiz yoktu.
Sanık: Ben sürekli bunların yanında değildim ama ben bu insanların epikriz yazıldığından haberleri olduğunu biliyorum
Mağdur avukatı: Hemşire Tuğçe Toptemel’in uzun süreli sigara molalarına çıktığı ve sonrasında bebeklerin o arada durumlarında kritik gelişmelerin yaşandığı doğru mu? Bilgin var mı?
Sanık: Evet doğru
Sanık avukatı: Soruya itiraz ediyoruz sayın başkan. Başka sanığa bizim müvekkilimiz ile ilgili soru soruyor.
Mahkeme heyeti: İtiraz kabul edildi. Soruyu sormayın.
Hasan Basri Gök’ün sorgusunda 1 saat geride kaldı. Mahkeme başkanı soru soruyor sanık cevaplıyor. Kişiler, bebek ölümleri ve tapeler üzerinden sorular yöneltiyor.
Sanık: Fırat Sarı'nın bir şirket üzerinden usulsüz fatura kestiğini biliyorum. Başhekimler de bunu biliyordu bunlar yapılanlar gözden kaçacak şeyler değildi.
Mahkeme Başkanı: Hemşirelerin hepsi bunu biliyor muydu?
Sanık: Hemşirelerin hepsi usulsüzlükten haberdardı.
Mahkeme Başkanı: Bilmek başka şey yapmak başka şey. Usulsüzlüğü bilmek ile yapmak çok ayrı şeyler.
Sanık: Biliyorlardı. Bunları anlamamaları imkansızdı.
Mahkeme Başkanı: Epikriz yazılmadı onları gelip yazabilir misin diyor sana biri? Sen mi yazıyordun?
Sanık:Evet bazen ben yazıyordum. Bebek 10 gün tedavi aldıysa ilaçlar tedaviler yazılıyordu.
Mahkeme Başkanı: Neden tüm sanıklar epikriz yazma muhabbetinden neden çekiniyor? Ne oluyor epikriz yazan sen olunca?
Sanık: Bu sistemi tam kullanıyordu bilmiyorum Fırat sarının kimseye vermediği bir sistemdi bu. Bizim yazdığımız sistemde Excel vardı 10 gün bebeğin kullandığı ilaçları tedavileri yazıp hastaneye gönderiyorduk.
Sanık: Tüm bebekleri üçüncü basamaktan en üst basamaktan fatura ediyorlardı bebekleri.
Mahkeme Başkanı: Aileye ne diyorlardı?
Sanık hemşire Gök: Yer burada var diyorlardı. bu işten para kazanıyorlardı kimse hayrına bir şey yapmıyordu. serdar yüksel bebek başı 5 bin TL Mert Gıyaseddin de aynı şekilde. Fırat Sarı ve İlker Gönen için ayrı onlar ay başında alıyordu parayı.
Sanık: 10 kişilik bir grup değildik bunu yapan beş kişi vardı Fırat sarı Sümeyye nur Aslan Ayşin vardı Dilara vardı Fırat sarının uygun gördüğü ekip yaptı bu işi. Denetimin geldiği bütün hastanelere gitti bu ekip. Düzeltmeler yapmak için. (Çete denetim zamanları da hazırlık yapmış)
Sanık: 10 tane ilaç istenirken 30 tane ilaç istenmesi fark edilecek bir durum bunlar çok pahalı ilaçlar bunların fark edilmesi gerekirdi. Bir hastanenin 1 milyon ciro yapması gerekirken 3 milyon ciro yapması fark edilebilirdi
Sanık: İlker gönen ve Fırat sarı hastaneleri kendi aralarında paylaşıyorlardı
Mahkeme Başkanı: Mehtap çocuğu öldür 50 satürasyonlu çocuk mu olur diyorsun hemşire Mehtap’a.
Sanık: Görüşümü belirttim evet kabul ediyorum çirkin bir ifade.
Mahkeme Başkanı: Peki normalde olması gereken bu mudur? 50 satürasyon ise çocuk ölüme mi bırakılır?
Sanık: Normalde yapılması gereken böbrekler iflas eder organlar gider öyle bırakılır.
Mahkeme Başkanı: Hakan doğukan taşçı kendisini doktor olarak tanıttı mı?
Sanık: Evet yaptı. Birkaç kere gördüm. Doktora ulaşamayınca Doğukan kendini doktor olarak tanıtıyordu.
Sanık: Sağlam bebeğin zaten sevki mümkün değildi yenihayat hastanesinde doktor meralin doğum yaptırdığı bütün bebekler kötü doğuyordu sonra o bebekler reyap hastanesine sevk ediliyordu. Entübe ediliyordu
Mahkeme Başkanı: 112 arıyor hastaneyi sen açıyorsun doktor Şeymuz Çelik olarak tanıyorsun kendini. doktorum yeni doğan doktoru diyorsun.
Sanık: Sonradan aradım bilgi verdim bunu birkaç kez yaptım doktorun da haberi vardı bana ulaşamazsanız benim yerime açın diyorlardı.
Sanık: Tuğçe Toptemel ve Doğukan Taşçı, bebeğin öldüğü gece görevliydi. Bebek ölmüş ikisi de fark etmemiş bebeğin öldüğünü. Aspire etselerdi bebek şuan yaşıyor olurdu.
Mahkeme Başkanı: Tapeler, odaları dolaşmışlar bütün hastane kayıtlarının fotoğrafını çekmişler. Bunların hastaneden çıkmaması gerekiyor demişler…tamam Medicine şirketinin dosyalarını sakla…Fırat sarı, dolaplara kilitle hatta anahtar da sende kalsın almaya çalışsalar da alamasınlar…diyor sana
Sanık: Hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Denetime gelindiğinde neden Fırat sarı sana fazla ilaçları sakla diyor?
Sanık: Denetime gelindiğinde fazla olarak gösterilen ilaçları dolaplara sakladık. Hastanın üzerinde ilaç kullanılmış diğerleri arttırılmış onlardı ama evrakta farklı göstermiştik
Mahkeme Başkanı: Hasta yatışları uzun muydu?
Sanık Hasan Bari Gök: Evet uzundu. Normalden uzun yatırılıyordu hastalar SGK’dan para almak için
Mahkeme Başkanı: Doğukan eş zamanlı baskın vermişler, Allahtan her şey bakmamışlar mal bunlar diyorsun ne demek bu?
Sanık: Yapılan denetimler sağlıklı olsa çoğu şey ortadaydı zaten. İlaçların dolapta durmaması lazım sonuçta bunlar kullanılması gereken ilaçlardı ama dolaptaydı bunlar.
-Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök senin hakkında resmi belgede sahtecilik dolandırıcılık suç örgütüne üye olma suçlarından dava açılmış…savunma yapacak mısın?
-Hasan Basri Gök: savcılıkta ve emniyette anlattım aynı şeyleri tekrar anlatmaya gerek yok.
-Mahkeme Başkanı: Doğru bu peki onlar
-Sanık: Doğru gördüğüm bildiğim her şeyi anlattım. Epikrizde şablon sistemi vardı. Bebeklerin değerleri atılırdı ve girilirdi. Sekreter bilgilileri atılırdı ve rapor olarak girilirdi. Ben Reyap hastanesinde çalıştım.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı kimdi? İrtibatın neydi onunla?
Sanık: Ayrılmadan bir yıl öncesine kadar hemşireydim sonra epikriz sorumlusu oldum sonra da şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat sarı İlker gönen ve Gıyaseddin mert Özdemir yapıyordu. 112 işin içine hiç girmeden Fırat sarı bebekleri alıyordu.
Mahkeme Başkan: Neden?
Sanık: SSK'dan para almak için.
Mahkeme Başkanı: Aileye ne diyorlardı?
Sanık: Yer burada var diyorlardı. Bu işten para kazanıyorlardı kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Serdar yüksel bebek başı 5 bin TL Mert Gıyaseddin de aynı şekilde. Fırat sarı ve İlker gönen için ayrı onlar ay başında alıyordu parayı.
Yoklama bitti duruşma başladı. Tutuklu sanık Hasan Basri Gök sanık kürsüsünde, savunmasına başlıyor.
Duruşma salonuna girişler başladı. CNN TÜRK anbean duruşma salonundan bildirmeye devam edecek.
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor. Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı. Bu soruşturma ise devam ediyor.
Hakan Doğukan Taşçı’nın ve avukatının savunmasının ardından mahkeme, duruşmanın ilk celsesinin ikinci oturumunun yarın devam etmesine karar verdi. Duruşma bugün saat 10.00’da devam edecek.
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. 22'si tutuklu 47 sanığın hakim karşısına çıktığı duruşmada hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yapmaya başladı.Taşçı savunmasında, "Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum" dedi. Taşçı savunmasına devam ediyor.
'HAKKIMDAKİ SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM'
Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında, "Savunmamı yapacağım. Öncelikle tutuklandıktan sonra kendimi bizzat yaptığım bir iki işlemi söyledim, kabul ettim. Soruşturmanın başından itibaren tüm dürüstlüğümle cevap verdim. Doktor istemi olmadan ilaç istediğim yönündeki iddia doğru değil, talepleri de kabul etmiyorum. Sağlık meslek lisesi mezunuyum ve 10 yıldır yenidoğan bebek ünitesinde çalışıyorum. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Birinci hastanesine başladım. 5-6 ay orada çalıştım sonra Florya Hastanesinde başladım sonra tutuklama oldu. Diğer sanıklardan, hepimiz sağlık sektöründe olduğumuz için çoğumuz birbirimizi tanıyoruz. Whatsapp grubu bile var sağlıkla ilgili. Can Polat yıldırımı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Ceylan Çetin'i tanımıyorum. Deniz Korkmaz’ı tanıyorum kendisi arkadaşım olur. Fırat Sarı'yı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Evrak üzerinde daha fazla para alınmak için oynamalar yapılıyor. Her sene bu hastaneler denetleniyor. Benim bir kuruş fazla para kazandığım yoktur. Yoğun bakımda gece bilakis doktor durmuyor. Acil müdahale olması gerektiğinde biz müdahale ediyoruz. Etmediğimiz zaman da 'Sen nasıl müdahale etmezsin' diyerek suçlamalar var dosyada" ifadelerini kullandı.
'FIRAT SARI KOMİSYONU KENDİSİ ALIYOR'
Taşçı, "Her hastane sahibi para kazanmak ister. 20 hastadan bahsettikleri, daha fazla para kazanmak istedikleri için Fırat Sarı'dan bahsediyorlar. Sevkiyatı yapılan bebek, sevkiyatı doktor Sarı'nın yaptığını biliyorum. Yoğun bakımdan birimim gelene kadar kayıt açılmayacağını söyledim. Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu. Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor. Olay duyulduğunda Fırat Sarı, 'Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın' şeklinde talimat verdi. 'Ölürse başımıza sıkıntı olacak' mesajlaşmalarına karşı şunu söylemek isterim, gelen hasta bebek yabancı uyrukluydu ve doğuştan kalp rahatsızlığı vardı. Bu nedenle, hastanın sevk edilmezse öleceğini belirttim. Mesajlaşmada bu durumdan bahsediyordum. Denetim sırasında kimseden emir ve bir talimat almadım. Orada arkadaşımla sohbet ediyordum olay bu şekilde" dedi.
'İLAÇLAR DOLAPTA BİRİKİYORDU HASTAYA VERİLMİYORDU'
Taşçı savunmasında "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, 'Bu çocuk nasıl birşey' mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var bizden yazılı istemiyorlardı bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf liste yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç. Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor. Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi birşey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu biz de satışları yapıyorduk. Reyap Hastanesi, TRG Hastanesinden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yok" cümlelerini de kullandı.Şablonlar varsa ben hemşireye sadece çarşaf listesi yazarım. Aile, doktor ya da muhatap bulamayınca, aileye kendimizi doktor olarak tanıtıyorduk bilgi veriyorduk." ifadelerine yer verdi.
‘BORÇ YÜZÜNDEN ÖLEN ÇOCUĞUN NAAŞI VERİLMEDİ’
Mahkeme başkanının '14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun' sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum. Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." dedi.
'FIRAT SARI 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU'
Taşçı, "Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk. Fırat Sarı'ya 'Doğukan hırsızlık yaptı' dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı. Fırat Sarı ile konuşurken 'Mert’i şikayet edeceğim' dedim şikayette ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum. Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü birşey. Fırat Sarı sana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor" dedi.
'ÇEK FİŞİ GİTSİN DENİLDİ'
Taşçı, "Doktor Şehmuz Çelik adını bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu" şeklinde konuştu.
'ÖRGÜT İÇİNDE BULUNMADIM'
Taşçı son savunmalarını yaparken, "10 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum. Hiçbir şekilde bir çocuğun zarar görmesini isteyecek ya da bir harekette bulunmadım. Hiçbir şekilde örgüt içinde bulunma, bilip de yardım etme konusunda bulunmadım. Aksi halde şikayetimi de yaptım belgeledim de, maddi sıkıntı içinde olduğum sürede 2-3 kez ilaç satımında bulundum. Çoğu şeye iddianamede yer verildiğini düşünmüyorum. Oysa ki bu hastaneler nasıl denetimden geçiyor, polis gittiğinde nasıl birşey olmuyor, bu işten maddi bir menfatimiz yok neden tutuklamalar bizim tarafımızdan oluyor. Sadece bir telefon kaydı üzerinden bilirkişi raporu yapılıyor. Ben nitelikli dolandırıcılık suçundan 7 aydır tutukluyum. Nasıl olur örgüt yönetici benden 7 ay sonra tutuklanır. Ben resmim 'Bebek katili' olarak paylaşılıyor. Benim ailem var dışarıda. Hiçkimse bebek ölsün istemez" ifadeleri kullandı.
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlandı.
Konferans Salonunda görülen duruşmada cumhuriyet savcısı tarafından baroların ve siyasi partilerin katılma taleplerinin reddedilmesi talep edildi. Söz verilen sanıklardan Fırat Sarı “Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. Mahkeme, tüm katılma taleplerinin reddine karar verdi.
“YAPILAN YANLIŞLIKLAR USÜLSÜZLÜKLER VAR”
Savunma için söz verilen hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum. Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar usülsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz. Bu hastanelerin hepsi yıllar boyunca senede belki 10 defa denetlendi. Bu kurumlar nasıl denetimlerden geçiyor da bizi yargılanıyoruz ? Ben 1 kuruş fazladan para kazanmadım. Şu an İstanbul’da özel hastanelerin yüzde 80-90’ınında bebek yoğun bakımda doktor durmuyor. Sistem bu şekilde. Bizim neden müdahale ettiğimiz söyleniyor. Müdahale etmezsek yine suçluyuz. Benim hiçbir şekilde aileler ile para alışverişim olmadı. Eşzamanlı denetim yapıldı. Denetim sırasında kimseden emir almadım. İyi hasta kötü hasta şeklinde şablonlarımız vardı. Bunlar gerçeğe aykırı mıydı diye sorarsanız evet gerçeğe aykırıydı. Ama SGK sistemine geçmiyorduk bunları” dedi.
Canlı Anlatım Özeti
- 'Yenidoğan çetesi' duruşması yarına ertelendi
- FEHMİ ALPEREN YILMAZ SANIK KÜRSÜSÜNDE
- “SUÇLAMAYA KONU HASTANELERE HASTA SEVKİ YAPMADIM”
- "Sanıklar gıda takviyesi adı altında göz damlası satmışlar"
- HAKİM İLAÇ SATIŞLARINI SORDU
- SANIK HÜSEYİN GÜNERHAN SAVUNMA YAPIYOR
- "Antibiyotikler verilerek bebeğin daha uzun süre hastanede kalması sağlanıyordu"
- "Bu davayı başlatan CİMER şikayetini ben yaptım"
- Yenidoğan çetesi mağduru anne CNN TÜRK'te konuştu
- DURUŞMAYA 45 DAKİKA ARA VERİLDİ
- "Bu ekibi Fırat Sarı kurdu"
- MAĞDUR AVUKATLARINDAN SANIK HASAN BASRİ GÖK’E SORULAR
- 'NAYLON FATURA KESİYORDU'
- “BEBEK BAŞI 5 BİN TL ALIYORLARDI”
- "HASTALAR NORMALDEN UZUN YATIRILIYORDU"
- SANIK HASAN BASRİ GÖK TEK TEK ANLATTI
- Tutuklu sanık Gök'ün savunması başlıyor
- DURUŞMA SALONUNDA ŞU AN
- Ceza istemleri
- DAVA SAAT 10'DA DEVAM EDECEK
- TUTUKLU SANIK TAŞÇI: FIRAT SARI 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU
- YENİDOĞAN ÇETESİ ÜYESİ SAVUNMA YAPIYOR
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Türkiye'nin kanı donmuştu! Caninin ailesinden dilekçe: Bu soyadını taşıyamayız
Terör örgütü panikledi! PKK-YPG silah bırakacak mı? Abdulkadir Selvi yazdı
SON DAKİKA... Beykoz'da trafik tartışmasında polisin silahla vurduğu mimar hayatını kaybetti
Aynı ilçede 4 günde 3'üncü yangın! Dumanlar gökyüzünü kapladı
Boşanma aşamasındaki eşini öldürmüştü: Kan donduran itiraf!