hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Kılıçdaroğlu'ndan "poşu davası"na tepki

    Kılıçdaroğlundan poşu davasına tepki
    expand

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül'ün poşu davasında 11 yıl 3 ay hapse mahkum edilmesine tepki gösterdi. CHP Kırşehir kongresinde konuşan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de yargıçlar vicdanıyla karar veremiyor" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kırşehir'de konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yazarların yazı yazamadığını, sanatçıların, aydınların
    konuşamadığını, Silivri'nin "toplama kampı" yapıldığını öne sürerek, böyle bir ülkede özgürlük ve adaletten yana olacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    "CHP iktidar olduğunda önce demokrasiyi ve özgürlüğü getirecek bu ülkeye. Yargı bağımsızlığını sağlayacağız. Siyasi otoritenin yargı üzerindeki gölgesine son vereceğiz. Yargıç, vicdanıyla karar verecek. Yargıcın verdiği karar, halkın vicdanında kabul görecek.

    Eğer poşu taktı diye bir gence, bir üniversite öğrencisine 11 yıl hapis cezası verirseniz, orada demokrasi yoktur. Demokrasi ve özgürlüğü medya için de getireceğiz. İşten atılan gazeteciler, korkudan yazamayan gazeteciler, bu düzene son vereceğiz. Herkesin özgürce yazdığı, özgürce eleştirdiği belli bir düzeyi koruduğu, tam bağımsız ve özgür Türkiye'yi kuracağız.

    Türkiye'yi darbe yasalarından arındıracağız. 12 Eylül'de darbe yapıldı, yüzlerce yasa çıktı. O yasaların çoğu antidemokratik. Eğer biz darbe yasalarının arkasına saklanırsak, bilin ki, biz darbecilerin ortağı oluruz. O halde CHP olarak yapacağımız ilk işlerden birisi darbe yasalarına son vermektir. Özgür ve bağımsız bir Türkiye'nin yolu, darbe hukukundan geçmez. Darbe hukukuna son vermek, Allah nasip ederse bizim iktidarımızda olacak."

    "Kavganın bu partide yeri yok"


    Kılıçdaroğlu, geçmişte "Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz" diye eleştirildiklerini belirterek, dün Bitlis'te, Bitlis'in yiğit insanlarıyla birlikte olduğunu söyledi.

    Türkiye'nin 81 iline de gittiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Öyle Başbakanın yaptığı gibi binlerce korumayla da gitmiyoruz. Vatandaşın içindeyiz. Oturuyoruz, çayımızı, kahvemizi de içiyoruz" dedi.

    Kılıçdaroğlu, parti içi tartışmalara ve çekişmelere kesinlikle izin vermeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

    "Ülkenin bu kadar derdi varken birileri kavga ediyor. Yok öyle. Kavganın bu partide yeri yok. Bu parti, barışın dilini kullanacak bir partidir. Ülkenin sorunlarını dile getirecek bir partidir, ülkenin sorunlarına çözüm üretecek bir partidir. Eski alışkanlıklarımızı çöp sepetine atacağız. Partinin her yerde her zaman ülkenin sorunlarına sahip çıkması ve sorunlara ilişkin çözümleri her yerde anlatması lazım. Kahvede anlatacak, tarlada anlatacak, fabrikada anlatacak, kahvehanede anlatacak, kadınlar her toplantıda anlatacak. Çünkü, bu ülke bizim ülkemiz. Bizim sorunumuzu başkaları çözemez. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.

    Bu ülkeye bağımsızlık mı istiyoruz, özgürlük mü istiyoruz, herkese iş, aş mı istiyoruz, onu biz yapacağız. Biz kavgasız bir Türkiye istiyoruz, huzur içinde yaşayan bir toplum istiyoruz. İnsanlarımızın sokakta, hangi inançla, hangi kimlikle, rengi ne olursa olsun, birbirini saygı ile selamladığı bir ülke istiyoruz. Biz hiç kimsenin ötekileştirilmediği, herkesin aş, iş sahibi olduğu, evine huzur içinde ekmek götürdüğü bir Türkiye istiyoruz."

    Kin tutanları, kin besleyenleri, toplumu ayıranları siyasetin sahnesinden silmenin, yurtseverlerin görevi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu görev, benim olduğu kadar, sizin de görevinizdir" dedi.

    Anneler Günü'ne değinen Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi olarak bizim görevimiz, annelerin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye yaratmaktır. Annelere çok şey borçluyuz. Onlar bizi yetiştirdi, biz annelere şiddet uyguladık. Bazısını sokakta dövdük, bazısını evde. Kadın, bir toplumun aynasıdır. Toplumu yüceltecek olan kadındır. Hiçbir yerde baba dili denmez de anne dili denir. Biz konuşmayı da düşünmeyi de annemizden öğrendik. Anneleri, bu toplumda olması gereken yere getirmek hepimizin boynunun borcudur" diye konuştu.

    "Barışla sorunlar çözülür"


    Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    "Bütün komşularımızla neredeyse savaş halindeyiz. Bizim Suriye'de ne işimiz var? Suriye ile neden savaşıyoruz? Müslüman, Müslüman'a ne zaman kurşun sıkmaya başladı? Efendim, orada demokrasi yokmuş. Senin ülkende demokrasi var mı? Hiç değilse Suriye'de toplama kampı yok. Senin ülkende bir de toplama kampı var. Suriye'ye demokrasinin gelmesini biz de isteriz, özgürlüklerin olmasını biz de isteriz, insan haklarının olmasını biz de isteriz, kadın erkek eşitliğinin olmasını biz de isteriz, burada bir sorunumuz yok.

    Suudi Arabistan'da da isteriz, Yemen'de de İran'da da isteriz, her yerde isteriz. Bizim görevimiz, demokrasinin olmadığı yerde demokrasiye sahip çıkmaktır ama bu, savaşla olmaz. Savaş kışkırtıcılığıyla olmaz. Neymiş, Amerika talimat vermiş. Ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronu oluyor? Taşeronluğu bağımsız Türkiye adına reddediyoruz."

    Kılıçdaroğlu, Irak'a demokrasi için girildiğini ve 1 milyona yakın Müslüman'ın katledildiğini belirterek, "Binlerce kadına tecavüz edildi. Şimdi aynı senaryoyu Suriye'de yapmak istiyorlar. 1 Mart tezkeresini CHP'nin kararlı duruşuyla reddettik, bütün dünyada parlamentonun saygınlığı arttı. Şimdi Suriye'ye nasıl gireceğiz, onun yollarını arıyoruz. Olmaz. CHP savaşa karşıdır, savaşa izin vermeyeceğiz. Mücadelemizi yapacağız, kanla sorunlar çözülmez, barışla sorunlar çözülür" diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow