Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu NTV televizyonunun canlı yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu İhsan Özkes'in açıklamaları hakkındaki bir soruya, "Ben inançlı bir insanım. İsrafın haram olduğuna inanan birisiyim. Sayın Özkes ne düşünür onu bilmem" cevabını verdi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
Bakanlar Kurulu
Başbakanın güvenmediği bir kabine. Tüm atamalar durdurulmuş. Bu "ben bakanlara güvenmiyorum" demek. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir kabinenin Türkiye'ye bir fayda getirmeyeceğini herkes anlar.
CHP sorumluluktan kaçıyor iddiaları
Biz sorumluluktan kaçsaydık "gelin 4 yıl hükümet kuralım" demezdik. Bir bakan düşünün atama dahi yapamıyor. Bu kabinde olmak ne demektir. Biz tekrar seçime neden gidiyoruz. Millete diyoruz ki "sen oy verdin ama biz bunu kabul etmiyoruz. Bizim dediğimiz olana kadar seçim olacak." Biz baştan Sayın Davutoğlu ilk geldiği gün ne söylediysek en sonunda da onu söylerdik.
Biz partiyi kişisel çıkarı düşünmeden ülkeyi düşünen bir anlayışla yola çıktık.
Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'nun dikkat çeken sohbeti
Çıkıp bir bakan biz 2 ayda şu sorunu çözeceğiz desin. Hangi sorunu çözecekler. Bir siyasi parti sorunları çözmek için hükümette yer alır. Sorunları çözmek için değil ertelemek için biz bir hükümette yer almayız.
İtiraz ettiğiniz isimler var mı seçim hükümetinde?
Bunu tartışmak doğru değil. Türkiye'de hukuk yok. Anayasa askıya alındı. Bu bakanlar kurulu etkisiz eleman konumunda. Koltukları usulen doldurulan bakanlar kurlu. Bazıları araba ve koltuk sevdasıyla gittiler. Bazılarıysa gerçekten inanarak gittiler. Ben bir hafta diyordum ama o kadar bile sürmedi neyle karşılaştıklarını görüyorlar.
Davutoğlu'nun "Kabinede türkiye'nin bütün renkler var" açıklaması
Hangi renk Allah aşkına hangi renklerden oluşuyor bu kabine. Bir sefer Sayın Davutoğlu kendi kabinesine güvenmiyor. Bir genelge çıkarıyorum buna bütün bakanlar uyacak dedin sen.
Genelge çıkarıyorsunuz, bürokratlara diyorsunuz ki başbakan benim. Senin bakanın talimat verse dahi bunu yapmayacaksın. Bu bakanlar bunu fark ettiler mi acaba? Hala koltuklarında oturuyorlar mı acaba? Bu gerçekleri bilmeleri lazım. Bugün uyanmaları lazım.
Chp kabinede olsaydı...
Biz zaten kabinede yer almazdık. Ben 27,5 yıl devlette çalıştım. Siz bakanlar kurulunu nasıl kilitlersiniz... O aklı Davutoğlu'na kim verdi? Bu gerçekleri gördüğümüz için biliyoruz
Kılıçdaroğlu harekete geçti, CHP binasındaki işgal sona erdi
O aklı kim verdi?
Kendi bürokratları.
Tuğrul Türkeş...
Ben kişi bazında girmek istemiyoruz. Olay kişilerin tartışılacağı bir olay olmanın çok çok ötesinde. Diyorsunuz ki bu kabinede niye yer almadınız? Anayasal süreç işledi mi? Teammüller işledi mi? Bir partinin genel başkanı hükümet kuramadığını söyledi. İkinci partinin genel başkanına yetki verildi mi? Anayasayı açıkça çiğneyen, hukuku yok sayan anlayışın egemen olduğu kabinede siz nasıl görev alacaksınız? Nasıl milletvekili vereceksiniz? Ahlaka sığar mı bu? Ben görev vermem diyor, niçin? Efendim kaçak sarayın yolunu bilmeyene vermeyiz. Biz onun bulduğu şekilde yolumuzu bulmayız. Kaçak sarayın nerede olduğunu da çok iyi biliyorum. Onun endişesi vardı... Ya Kılıçdaroğlu hükümet kurarsa ne olacak? Bize görev vermekten çekindi.
Biz onun yaptığı gibi mağduriyet edebiyatı da yapmayacağız. Biz hakkımız olanı tarihe not düştük. Tarih bunların hepsini toplumun önüne koyacaktır.
Kendileri ne diyor? Biz muhafazakarız diyorlar değil mi? Muhafazakarlık teammüllere bağlılık demektir.
Görev verilseydi hükümeti kuracak mıydınız?
Evet.
Özel: ''Allah kimseyi İhsan Hoca'nın durumuna getirmesin''
Kiminle kuracaktınız?
O ayrı. Biz daha özel görüşme yapmadık.
İkna edebilir miydiniz? Bahçeli'yi nasıl edecektiniz?
Elbette. Bakınız, uzun süreli mi kısa süreli mi kuracağız? Kısa süreliyse hangi tarihe göre kurulacak. Bir koalisyon mu azınlık hükümet mi olacak? Başbakanı kim olacak? Kısa süreli hükümet seçimlere kadar, yani bir erken seçime kadar hangi takvimden anlayıştan yola çıkacak? Bunları düşünür, aklımızı egemen kılıp, kuracaktık niye kurmayalım.
Biz hiçbir zaman kişisel çıkarlarımızı düşünmedik. Bizim koalisyon kurma gücümüz vardı. Parlamentoda sadece bir siyasal parti bütün partilerle görüşebiliyor, o da CHP. Şu tabloyu sizin önünüze koyayım. Sayın bahçeli de Demirtaş da diyor ki. Koalisyonda mutlaka CHP olmalıdır. Niçin? Çünkü CHP'ye güveniyorlar. CHP'nin çaba harcayacağını çok iyi biliyorlar.
Bir kişi istemiyordu bunu. O kişi iradesiyle Adalet ve Kalkınma Partisi'ni baskı altına aldı. Açıkça kuramazsınız dedi. Şimdi tekrar seçime gidiyoruz. Soru şu, seçim yapmadık mı? Yaptık. Koalisyon kurulması gerekmiyor mu? Milli iradeye göre gerekiyor. Eğer siyasi partilerin liderleri koalisyon kuramamışlarsa, bu vatandaşın demesi lazım ki, benim irademi niye çiğnedin? Beni neden tekrar sandığa götürüyorsun arkadaş sen. Tek istisnası biziz. Biz elimizden gelen her türlü çabayı gösterdik.
Eğer bana görev verilseydi, MHP ile HDP'yi yanyana getirebilirdik mi diyorsunuz?
Ben öyle bir cümle kullanmadım. Bahçeli'yle konuşurdum. İkna etmeye çalışırdım. Kendilerinin seçim bildirgesindeki hedefler var, koyardık masaya. Hangilerini Mart'a Nisan'a kadar yapalım. Bunların hepsini yapabilirdik. 17-25 aralık dosyalarını masaya koyabilirdik. Biz açıkça, emekliye iki maaş ikramiye. Kesinlikle yapabilirdik. Asgari ücreti yapabilirdik. Bunların hepsini yapabilirdik.
Derse ki sayın Bahçeli, efendim 17-25 aralığı da mutlaka çözelim. Hay hay, ama hukukun üstünlüğü çerçevesinde. Bunları anlattığımız zaman elbette Sayın Bahçeli'nin itiraz edecek bir şeyi olursa dinlerdik onu. Bizim koalisyon yada azınlık hükümeti kurma şansımız daha yüksekti. O şans verilmedi, bilinçli olarak verilmedi. anayasa çiğnendi, teammüller çiğnendi verilmedi.
İlerde bir hükümet kurma durumunuz söz konusu olursa, bu saraya gitmeyi gerektirmeyecek mi?
Bu soru bana seçimlerden önce de soruldu. Anayasal gerek olursa tabi ki giderim. Olağanüstü bir durum olursa elbette gidilir. Ta en baştan söylediğim bu.
1 Kasım'a geçelim. 7 Haziran yorgunu olan siyasi partiler 1 Kasım'a hazırlanacaklar. Siz nasıl bir noktadasınız?
Seçim bildirgemiz üzerinde çalışıyoruz. Değişik projeler üretmeye çalışıyoruz. O çerçevede biz de toplumun önüne çıkacağız.
Aday adaylığı için başvurular başladı. Değişiklik görecek miyiz?
Büyük ölçüde olmayacak. Çünkü zaten ön seçimle geldi bizim milletvekillerimizin büyük bir kısmı. Bunlar sadece yemin ettiler. Komisyonlar oluşturulmadı, parlamentoda düşüncesini açıklamak gibi bir ortam da oluşmadı. Bu arkadaşlarımız olağanüstü durum olmazsa listede yer alacaklar.
Kamuoyunda sürpriz olarak yer almayan isimler vardı. O isimleri listede görmemiz mümkün mü? Umut Oran, Karayalçın...
Dediğim gibi ön seçimle gelenlerin tamamı aşağı yukarı... Dar bir kontenjan var, malum nerelerde hangi arkadaşları kullandığımız. Dolayısıyla yine kendi aramızda parti merkez yönetiminde bunu konuşacağız. Listeler ondan sonra olgunlaşacak. İsim vermek için henüz çok erken.
1 Kasım için koyduğunuz oy oranı hedefi var mı?
Hayır, ama oyumuzu yükseltmek istiyoruz. Türkiye iyi yönetilmiyor. İki başlı bir anlayış var. ben şunu bir türlü içime sindiremiyorum. Benim ülkemin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan cumhurbaşkanı, kullandığı bir söz nedeniyle 15 dakika bile geçmeden, ilgili bir ülkenin yetkilileri tarafından yalanlanıyorsa, bu benim ağrıma gidiyor. Onun ağrına gitmeyebilir. Bu ülkenin dışişleri bakanı, verdiği bir örnek dolayısıyla, birkaç dakika sonra yalanlanıyorsa, hükümet olarak onların ağrına gitmeyebilir. Ama benim ağrıma gidiyor.
Sen kul hakkı yemeyen iktidar istemiyor musun? Herkesin kazandığı bir Türkiye istemiyor musun? Birilerinin peşine takılma, takılma. Bu ülke adam gibi yönetilmek zorundadır. Türkiye'nin bu bilgisi de var, kapasitesi de var bunu yapabilecek. Biz bunu niye yapmayalım? Bunu toplumun önüne koyacağız. Daha fazla koyacağız. Bir dönem bizi eleştirirlerdi. Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz diye. Dün benim vekil arkadaşlarım Şırnak, Hakkari, Van'daydı. Buyursun beyler gitsinler bakalım. Türkiye'yi ne hale getirdiler.
Seçim listeleri, biz ön seçim yapıyoruz. Merkez yoklaması olsaydı, oturup ittifak yapabilirdik. Şimdi bizim öyle bir olanağımız yok. Ama partiler destek verirlerse CHP'ye mutluluk duyarız. Şu anda herhangi bir görüşme yok.
"Oy verin gitsinler" sloganı vardı. Koalisyon görüşmelerinde eleştirildiniz. Oy istediler, ama gittiler AK Parti ile görüşme yaptılar. O slogandan geri dönüş olacak mı?
Yeni sloganlarımız olacak. Oy verin gitsinler dedik, gittiler. Koalisyon farklı bir evre. Millet iradesini ortaya koydu. Biz o iradeye duyduğumuz saygı gereği olarak, koalisyon istiyor vatandaş.
Size kızgın olan seçmenleriniz vardır, AK Parti'yle görüştüğünüz için...
Biz Türkiye'yi düşünüyoruz. Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nu, partiyi düşünmüyorum. Biz Türkiye'yi düşünüyoruz. Biz önce Türkiye diyoruz. kendi demokrasimiz, hukukumuz. Bunlar olursa CHP olacaktır. Bunların olmadığı bir yerde siyasal partilerin büyümesi zaten mümkün değil. o vatandaşlarıma şunu diyorum. biz nasıl önce Türkiye diyorsak, onlar da lütfen önce Türkiye desinler. Bahçeli'yle özel bir görüşmemiz olmadı.
Çözüm süreci... Tabi bu kez adı değişti. Türkiye terörle mücadele kavramını kullanmaya başladı. Chp neler söyleyecek seçimlere giderken?
2002'de bu ülkede terör var mıydı? Yoktu. Terörsüz bir ülke devraldılar. Sonra ne oldu? küçük bir Anadolu ilinde, iki ton. Patlayıcıyı yüklüyorsunuz, karakola saldırıyorsunuz. O iki tonluk patlayıcı oraya nasıl geldi? Doğu Güneydoğu'da bütün kentler cephaneye dönüşmüş durumda. Bu silahlar buraya nasıl geldi? Hiç terör yokken, PKK nasıl bu kadar güçlendi? O gücü ona kim verdi?
Bir değil, iki değil, üç değil, defalarca söyledim. Yahu yanlış yapıyorsunuz, PKK vergi daireler, askeri daireyi kurdu. Ne yapıyorsunuz diye sorduğumda, siz bunu bilmezsiniz dediler.
Sonra şimdi beyler diyorlar ki, haklısın bu iş Meclis'te çözülür. İyi de bu kadar kan aktıktan sonra mı uyandınız siz? Toplumsal barışın sağlanması lazım. Yeniden başa döndüler. Ne zaman döndüler? Tarih önemli. 8 Haziran'dan sonra döndüler. Niçin döndüler? Çünkü tek başlarına iktidar olamadılar. Üçüncü soru, peki neden bu terör? Tek başlarına iktidar olmak için Türkiye'nin kaosa sürüklenmesi lazımdı. Ekonomik olarak açmazlarla karşı karşıya gelmeleri lazımdı. Kim söylüyor bunu, onların bakanı söylüyor. "eğer başkan seçtirseydiniz bunların hiçbiri olmayacaktı"
Ve Türkiye'ye vatandaşın önüne ağır bir fatura koyuyorlar. "Bak ağlıyorsun, perişan oldun. Gel şimdi bana oy ver, ben tek başına iktidar olayım, bunu önleyeceğim" 14'ncü yılda mı önleyeceksin? Bu sorun onların anlayışıyla çözülmez. Hiçbirisi samimi ve dürüst değildi. Kişisel gizli bir ajandanız olmayacak dedik, kişisel ciddi ajandaları var onların. Koltuk, saray, başkanlık. Dedik ki, halka hesap veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Görüşme tutanaklarını açıklayamıyorlar. Topluma bilgi vermediler. Bu sorunu biz çözeriz. Sen bu sorundan kurtulmak istiyorsan, bu soru ancak ve ancak CHP çözer.
Nedir CHP'nin çözüm planı... Akan kanı durdurma adına, silahları susturma adına, chp iktidarı olursa ilk hamle ne olacak?
Çözeceğiz bu sorunu. Az önce söyledim, samimi ve dürüst olacaksınız. Ben bu sorunu çözeceğim arkadaş. Benim özel mevkii merakım yok. Hesabını veremeyeceğim hiçbir angajmana girmeyeceğim ve topluma söyleyeceğim. Parlamentoda çözeceğim ben bu olayı. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasi gelmek zorundadır. Biz sorunu çözmek için yol haritasını bizzat ben, dönemin başbakanına verdim. Hiçbir siyasi lider bunu yapmamıştır, ben yaptım. Bu böyle çözülmez dediler.
Operasyonlar devam edecek mi CHP iktidarında?
Kim eline silah alır, bir yere saldırırsa bir kişiyi öldürürse, yok ben bunu görmeyeceğim diyemezsiniz. Hukuk içinde çözeceksiniz bu olayı
Özerklik açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asla doğru bulmuyoruz. AB'nin yerel yönetim özerklik şartını zaten kabul edilmişti. Belediyeler daha rahat çalışacaklar. Ankara'da bakanların kuyruğuna takılıp para dilenmemesi lazım. Ta 1930'daki kanunda var.
Şimdi yerel yönetimler özek dediğim zaman, bazı çevreler vay efendim diyor. Zaten 1930'dan beri var. Geçmişte olanları bilmeniz lazım. Geleceği şekillendirmeniz lazım. Bizim yaptığımız bütün çalışmalar böyle. 30 Ağustos'u kutladık. Beraber değil miydik? O savaşı beraber vermedik mi? Buyurun Çanakkale'ye bakın. Neden ayrışıyoruz, bölünüyoruz? Bizi bölen 13 yıllık siyasal anlayıştır.
Sokaktaki esnafın sorunlarını dinleyeceksiniz. O sorunları çözeceksiniz siz. Siz bunların hiçbirisini yapmadınız. Yapmadılar bunlar. Oturup görüştüler, Oslo tutanaklarını hatırlıyorsunuz değil mi? Diyor ki bir görevli "sizin silah deposu yığdığınızı çok iyi biliyoruz" İstanbul'un göbeğinde kaleşnikofla sokağı denetleyen insanlar yok muydu? Kim yönetiyordu 13 yıl.
İhsan Özkes dün resepsiyona katılmıştı. Sonra bazı mesajları oldu. Ne demek istersiniz?
Ben Abuzer Gaffar’dan yanayım. Makamı Adıyaman’dadır, Müslüman olan ilk 10 kişiden biridir. Kendisine saray yaptıran, Muaviye’ye şunu söylemiştir “eğer bu sarayı halktan topladığın vergiyle yaptıysan haksızlıktır. Kendi paranla yaptırdıysan haramdır” demiştir. Ben inançlı bir insanım. İsrafın haram olduğuna inanan birisiyim. Sayın Özkes ne düşünür onu bilmem. Her kuruşun hesabını topluma vermeyen bir kişinin de siyaset yapmaması gerektiğine inanan birisidir.
İnancımı hiçbir zaman siyasete malzeme etmedim. malzeme edilmesine de karşı çıktım. Ama vatandaşın devlete ödediği her kuruş verginin hizmet olarak dönmesi gerektiğine inanan birisiyim. Kendim de mütevazı yaşadım. Aldığım para hep bana yetti. Benim kazancım aldığım para, sayın Erdoğan’dan daha fazlaydı. Şimdi benim de onun da mal varlığı da belli. Kazandığım her şeyi benim alın terimle kazandığım şeydi. Çok araştırdılar, bir şey bulabilir miyiz diye. Bulamazlar.
Ben din adamlarının, siyasete giren din adamlarının, belli bir tutarlılık içinde hareket etmelerini hep istemişimdir. İsrafa karşı çıkmalıdırlar.