"Kılıçdaroğlu tutuklanırsa mı? Akıldan dahi geçirmemeli"
Hürriyet gazetesi köşe yazarı Murat Yetkin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için yapılan yorumları değerlendirdi. Murat Yetkin'in "Kılıçdaroğlu tutuklanırsa mı? Akıldan dahi geçirmemeli" başlıklı yazısından bir bölüm;
Türkiye Cumhuriyetinin kurucu partisi, ana muhalefet CHP liderini daha önce hapse atanlar oldu. 12 Eylül askeri darbesi ardından Bülent Ecevit, yazdıkları yüzünden hapsedildi; çıkardığı Arayış dergisinde stajyer olarak gazeteciliğe başlamıştım, birebir tanık oldum.
Bugünlerde ne olduğu dahi tam açıklanmayan imalara dayanarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapse çarptırılmasına yol açan suçlamalarla ilişkilendiriliyor; bunun ucu hapisle sonuçlanabilecek bir süreç olduğunun anlaşılması isteniyor.
Önceki gün Ahmet Hakan Hürriyet’te açıkça sordu, Kılıçdaroğlu tutuklanacak mı diye. Aslında bir gün önce CHP sözcüsü Bülent Tezcan’ın “Bu bir kumpas” tepkisine, AK Parti sözcüsü “Yarın CHP’ye cevap verilecek” karşılığı vermişti. Ancak Ahmet Hakan’ın o soruyu sorduğu gün yapılması beklenen basın toplantısı iptal edildi. Dün Ünal’ın yaptığı yazılı açıklama ise aslında tartışmaya son vermedi. Çünkü “hayır, ne ilgisi var” gibi bir şey yoktu ortada; iddiaların ne olduğu söylenmeden, Kılıçdaroğlu’nun iddialara cevap vermesi isteniyordu.
Kılıçdaroğlu ise, bugün Hande Fırat’ın haberinde okuyabileceğiniz üzere, Erdoğan’ı siyasi rakiplerini tasfiye etmeye çalışmakla suçluyor ve “adaletsizliğe karşı susmayacağız” diyor. Kılıçdaroğlu böylelikle Berberoğlu’nun hapse atılması ardından 15 Haziran’da başlattığı 25 günlük “Adalet Yürüyüşünün” devamı olarak 26-30 Ağustos’ta toplayacağı “Adalet Kurultayına” atıfta da bulunuyor.
Günlerdir Cumhurbaşkanına acaba bu konuda yanlış bilgiler mi aktarıldığını sorguluyoruz. Çünkü uğraşılsa bu kadar zarar vermek zor…
Gelişmeler hakikaten gerçek-üstü bir seyir izliyor. Geçen sene bugünlerde inanılması zor bir askeri darbe girişiminin travmasını atlatmaya çalışıyorduk, bu sene Türkiye’ni üçüncü dünya ülkelerinden farksız gösterecek şekilde ana muhalefet liderinin tutuklanıp tutuklanmayacağı tartışması içindeyiz. Üstelik bir başka muhalefet lideri, HDP eş-genel başkanı Selahattin Demirtaş aylardır terörizm suçlamasıyla hapiste hala yargı karşısına çıkacağı günü bekliyorken.
Diyorum ya, birileri dışarıdan uğraşsa Türkiye’ye içeriden verilen bu zararı veremez.
Tabii bunu dışarısı, özellikle Avrupa Birliği (AB) yakından izliyor ve orada Türkiye aleyhinde önyargı taşıyanların eline uğraşsalar bulamayacakları malzeme geçmiş oluyor.
Bu tartışmaların tam ortasında mesela Suriye konusunda, İsrail’le kriz konusunda devreye girip krizlerin giderilmesinde olumlu rol oynayan Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp casusluk suçlamasıyla tutuklanan gazetecinin durumunu sormasını rastlantı mı sayıyorsunuz. Bence saymayın.
Ya da daha geçen hafta Alman sanayi devi Siemens’in kazandığı 1 milyar dolarlık enerji ihalesine hiç aldırmadan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dün Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasının geliştirilmesi için kılını kıpırdatmayacağını söylemesinin? Merkel açıkça bunun siyasi gerilimlere bağlı olduğunu söylüyor.
Üstelik Almanya böylelikle 15 Temmuz darbe girişimi ardından topluca siyasi iltica talebinde bulunan eski ordu mensupları konusunda da zeytinyağı gibi üste çıkmış oluyor; onun da ikisi medya mensubu biri insan hakları savunucusu üç vatandaşı bizim cezaevlerinde.
Üstelik AB’de çok önemli bir müttefikini de kaybetmek üzere Türkiye. Bugün Ankara’da temaslarda bulunacak olan İngiltere’nin Avrupa ve Amerika işlerinden sorumlu devlet bakanı Alan Duncan, hatırlanacağı gibi darbe girişimi ardından Türkiye’ye gelip dayanışma gösteren ilk devlet adamı olmuştu. Ancak İngiltere Türkiye’nin seçim yılı olan 2019’da artık AB’nin siyasi mekanizmalarından tamamen kopmuş olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha iki yıldan fazla zaman olan 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri için kendi partisini bu kadar zorlarken bir de siyasi rakiplerine yönelik ucu hapisle sonuçlanabilecek imalarda bulunmasının siyaseten tedirginliğe yol açtığı görülüyor.
Şu anda Türkiye’nin siyasetçilerini, gazetecilerini, aydınlarını doğru dürüst kanıtlanmamış iddialarla, rastgele hapse atan bir ülke görüntüsü vermesi Türkiye’ye dost olanları da üzüyor. Bu durumun yakında yatırım ortamını etkilemesi dahi mümkün.
Ama asıl çoğulcu demokratik hayata oluyor olan. Yarın bir gün AB tutup Türkiye’yi daha da dışarı itecek şekilde yaptırımlar uygulamaya kalkarsa, bundan Türk halkı zarar görecek, ülke zarar görecek, gerçekten hepimiz üzüleceğiz.
Kılıçdaroğlu’nun tutuklanması ihtimalini ise aklımıza dahi getirmesek daha iyi.
Cumhurbaşkanı bu konularda kendisine verilen bilgileri ikinci, üçüncü kaynaklardan doğrulatsa hepimiz için çok daha iyi olacak.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.