"Kılıçdaroğlu gitsin, İnce gelsin" dışarıdan gelen bir baskıydı
CHP ve SHP’nin iki eski genel başkanı Altan Öymen ve Murat Karayalçın sonuçların ilanıyla birlikte Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ayrı ayrı görüştü. Öymen, "Kılıçdaroğlu gitsin, İnce gelsin dışarıdan gelen bir baskıydı" diye konuştu
Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, Hürriyet'ten İpek Özbey'in sorularını yanıtladı.
Bir arabulucu gibi hareket ettiğiniz yorumu yapıldı. Kılıçdaroğlu ve İnce arasında bir sorun vardı da bunu çözmeye mi gittiniz? Nitekim sizden sonra ortalık yatıştı.
Amacımız, gene bir görüş alışverişiydi. Seçimden sonra, iktidarı destekleyen gazetelerin manşetlerinde birdenbire CHP konuşulmaya başlandı. “Kılıçdaroğlu gitsin, İnce gelsin” türünden başlıklar atıldı. Bence durumun özeti şuydu: CHP içinde böyle bir kavga çıkması isteniyordu. Böylece, parti yerel seçim arefesinde o kavgayla uğraşacaktı. Böyle bir şeyi ne ben ne Murat Bey ne de CHP içindeki herhangi bir sorumlu arkadaşımız ister. Fikirlerimizi söyledik. Önce Murat Karayalçın’ın bürosunda Muharrem İnce ile görüştük. Ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettik.
Muharrem İnce o gece neredeydi?
Genel havada küskünlük gördünüz mü?
Aslında meseleye şöyle bakmak lazım: Hatırlarsanız Muharrem İnce adaylığı açıklandığında rozetini çıkarmıştı. Bağımsız bir başkan adayı olarak çalışacağını söylemişti. CHP elbette adayını destekliyordu. Ancak çalışma düzeni, bu bağımsızlık ilkesine göre kurulmuştu. Temelinde ‘cumhurbaşkanı tarafsız olmalı’ tezi vardı. O gece de İnce’nin ekibi ve parti ayrı ayrı çalışıyordu. Henüz bir araya gelmemişlerdi. “Kılıçdaroğlu gitsin, İnce gelsin” dışarıdan gelen bir baskıydı.
Seçmen Kılıçdaroğlu’nu naif buluyor. Siz nasıl buluyorsunuz?
Ben naif bulmuyorum. Tam tersine, hele özellikle bazı konularda, çok gerçekçi buluyorum. Her liderin iyi yaptığı veya yapamadığı şeyler vardır. Ama somut konuşmak gerekirse İYİ Parti konusunda yaptığı şey, yani 15 CHP’liyi İyi Partiye “ödünç vermesi” bir strateji ustalığıdır ve hızı takdire şayandır. İyi Parti’nin iktidar koalisyonun istediğine uygun olarak, seçime sokulmadığını düşünün. Oyların yüzde 10’undan fazlasının en azından bir bölümü, ya AKP-MHP ittifakına gidebilirdi ya da sandık dışı kalabilirdi. İki halde de CHP’nin aleyhine bir durum çıkabilirdi.
Muharrem İnce’nin seçim kampanyasındaki performansını nasıl buldunuz?
Benim beklediğimden daha da kuvvetliydi. Bu dönemin koşullarına en uygun adaydı. Cumhuriyet Halk Partisi içinde cumhurbaşkanı adayı olabilecek kimseler çoktur. CHP, kadro açısından da zengin bir partidir. Ama Muharrem İnce; karşısındakilere gereken cevapları gerektiği gibi veren çok güçlü konuşmaları ve tavırlarıyla büyük kitleleri etkileyen bir seçim kampanyası yürüttü ve çok başarılı mitingler yaptı.
Geçen haftaki açıklamalardan anladık ki, yerel seçime kadar kurultay yok. Sonrasında Muharrem İnce CHP’nin genel başkanı olur mu?
Yerel seçimlerden önce bir olağanüstü kurultay olacağını sanmıyorum. Yerel seçim için kısa bir süre kaldı. Muharrem İnce’nin bundan sonraki tercihini bilmiyorum. O konuyu konuşmadık. Bu seçimde bütün vasıflarını gösterdi, başarılı oldu. İsterse yeniden cumhurbaşkanlığına aday olur, ister başka görevler üstlenmek ister. Siyasi partilerde görev yerleri çoktur. Bazısı daha yüksekte bazısı ortalarda görünür. Ama hepsi aynı derecede onurlu mevkilerdir. Hepsinin varlığının nedeni, insanları daha mutlu kılacak koşulların oluşmasına katkıda bulunmaktır.
Muharrem İnce, 81 ile gideceğini söyledi. Hangi sıfatla gidecek?
Cumhurbaşkanı adayı olarak. Eskiden CHP’de böyle bir gelenek vardı. 1950’de,14 Mayıs’a kadar iktidarda bulunan CHP seçimi kaybetti. Yeni Meclis’te muhalefetteydi, 60 kadar milletvekili ile temsil ediliyordu. Genel seçimlerden bir süre sonra yedi ilde açık kalan milletvekillikleri için ara seçim yapıldı. CHP, buralara eski milletvekilleri ve bakanlardan aday gösterdi. Kasım Gülek, Bilecik’ten aday gösterildiğinde, CHP Genel Sekreteri’ydi. Seçimi kaybetti. Fakat hemen ertesi gün, Bilecik’te ne kadar köy, kasaba varsa dolaştı. Kendine oy veren, vermeyen herkese teşekkür etti. Hatta “Ya niye teşekkür ediyorsun, seni seçmediler” diyenler oldu. O da, “Olsun, gittiler oy verdiler, demokrasinin geleneği budur” dedi. O gelenek Gülek’in ziyaretiyle bizde de başladı. O sıralardaki siyasi liderler Gülek’in o geleneğini uygulamaya başladılar.
Haberin tamamını okumak için tıklayınız