Kenan Evren, sorular karşısında sessiz
12 Eylül davasında müdahil avukatları Kenan Evren'e sorular yöneltti. Evren, basında yer alan "Abdi İpekçi'nin öldürülmesine üzüldüğü" yönündeki beyanı ile Doğan Öz suikastına ilişkin avukatların sorularına yanıt vermedi. Mahkeme de MİT'ten 1 Mayıs 1977 öncesinde İntercontinental Oteli'ne yerleştiği iddia edilen yabancı ajanlarla ilgili belgelerin istenmesine karar verdi.
12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı, Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davanın 10. duruşması başladı.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar, müdahilliğine karar verilen TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, CHP, MHP ve DİSK'in de arasında yer aldığı bazı tüzel kişilerin avukatları ile diğer bazı müdahiller ve avukatları katılıyor.
Sanıkların görüntüleri bugün de duruşma salonundaki 4 LCD ekrana yansıtılıyor. Sanıklar, yansıtılan görüntülerde dün olduğu gibi yataklarında görünüyor. Duruşmada, sanıkların yanında birer naip hakim bulunuyor. Hakimler, sesli ve görüntülü sistem üzerinden, Evren ve Şahinkaya'nın yanında bulunan kişileri tutanağa yazdırdı.
12 Eylül askeri darbesine ilişkin davanın sanığı Kenan Evren, müdahil avukatlarının yönelttiği soruları yanıtlamıyor.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada katılanların tutanağa geçirilmesinin ardından müdahil avukatlarından Hasan Ürel söz alarak, Evren'e bir dizi soru yöneltti. Ürel'in ilk sorusu, "Basında yer alan demecinizde, Abdi İpekçi'nin öldürülmesine üzüldüğünüzü belirttiniz. Üzülmenizin nedeni nedir? Cevap verecek misiniz?" oldu. Evren, soruyu "Hayır, cevap yok" diye yanıtladı.
Avukat Ürel, sorulara yanıt verilmemesine saygı duyduğunu belirterek, "Ancak, sorduğum sorularda lehinize olan bir şey varsa neden cevap vermeyesiniz?" dedi. Ürel, sanığın kimi sorulara yanıt verip vermemeyi avukatıyla değerlendirmesi için gerekirse süre tanınabileceğini ifade etti. Bu sırada Evren'in avukatı Bülent Acar ayağa kalkarak, müvekkilinin soruları yanıtlamayacağını belirttiğini kaydederek, müvekkiline soru sorulmadığını, iradesine müdahale edilmeye çalışıldığını savundu. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, Acar'dan yerine oturmasını istedi ve "Biz bunu soru olarak kabul ediyoruz" dedi.
Ürel, daha sonra Evren'e sorularını sormayı sürdürdü. Ürel'in sorularından bazıları şöyle:
"Yönetime el koyduktan sonra Abdi İpekçi cinayetini soruşturma gereği duydunuz mu?", "Darbe ortamının hazırlanmasında Abdi İpekçi cinayetinin katkısı olabilir mi?", "Bu cinayetler toplumda yaygın bir güvensizlik duygusu yaratmış mıdır?", "Bunlarla demokrasinin askıya alınması için ordunun tek kurtarıcı olduğu fikrinin yerleşmesi amaçlanmış olabilir mi?", "İpekçi cinayeti ve katilin kaçırılması basit bir olay olarak görülebilir mi?", "Bunun, devlet içinde çete tarafından işlenmiş bir cinayet olduğunu düşünür müsünüz?", "1978'de evinin önünde öldürülen Savcı Doğan Öz, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e bir rapor vermişti. Raporda, 'Demokrasiyi askıya almak isteyen güçler faaliyettedir, devletin içinde yasadışı unsurlar vardır' deniliyordu. Böyle bir rapordan haberiniz var mı?", "Öz'ün öldürülmesinde Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler'in etkisi olabilir mi?", "Abdullah Çatlı ve ekibinin, Ermeni terör örgütü ASALA'ya karşı yapılan mücadelede kullanılması türü çabalar için Milli Güvenlik Konseyi'nde bir görüşme oldu mu?", "İşkence iddialarıyla ilgili soruşturma emri verdiniz mi? 191 civarında insanın cezaevinde ve Emniyette öldürülmesi konusunda hemen hiç mahkumiyet kararı verilmemesini askeri yetkililerin koruma güdüsüne bağlamak mümkün mü?"
Müdahil MHP avukatının soruları
Müdahil MHP'nin avukatı Yücel Bulut'un Evren'e yönelttiği sorulardan bazıları ise şöyle:
"MHP'ye bombalı ve silahlı saldırı düzenlenmiş, 2 partili hayatını kaybetmiştir. Bahçelievler Polis Karakolu'na 50 metre mesafedeki olayla ilgili bazı kişiler tutuklanmıştır. Bu provokasyonlara tepki göstermekten imtina etme gerekçeniz nedir? Bu provokasyonları, sizi iktidara taşıyacak sinsi bir planın yapı taşları olarak mı gördüğünüz için kınama gereği duymadınız?", "Askeri müdahale gece 04.00'te başlamış olmasına rağmen MHP Genel Merkezi 3 saat önce aranmaya başlanmıştır. Askeri müdahaleye saatler kala, bir askeri savcının bir partinin genel merkezini basması konusunda emriniz var mı? Usulsüz ve yasa dışı arama faaliyetine ilişkin soruşturma açılmasını talep ettiniz mi, bu konuda size intikal eden bilgi oldu mu?", "MHP hakkında soruşturma ve kovuşturma açılması konusunda Milli Güvenlik Konseyi nasıl bir karar alma süreci gerçekleştirmiştir?"
"Milli Güvenlik Konseyi'nde MHP'ye soruşturma açılmasını istemeyenleri sizin ikna ettiğiniz söylenmektedir. Doğru mu?", "Milli Güvenlik Konseyi kararı ile faaliyetleri durdurulmuş siyasi partileri kapatmanızın sebebi nedir?", "MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında Türkeş'in ceza alması konusunda özellikle ısrarcı olduğunuz ve yargı organlarına tavsiye ve telkinlerde bulunduğunuz doğru mu?", "Darbe öncesinde hayatını kaybeden Gün Sazak'ın korumasının çekilmesi konusunda bilginiz var mı? Bu konuda soruşturma yapmamanızın sebebi nedir?", "12 Eylül sonrasında yaptığınız açıklamalarda, MHP ve mensuplarını 'sapıklıkla', 'sapık fikirlere sahip olmakla' itham ettiniz. Savunmanız esnasında '12 Eylül ile ilgili hükmü ancak tarih verecektir' dediğinize göre, 12 Eylül sürecindeki tüm insanlık dışı muameleler dikkate alındığında, tarih, 'sapık' ve 'sapık fikirlere sahip' sıfatını kime verecektir? Bu konuda bir kanaatiniz var mı?"
Müdahil avukat Fikret Babaoğlu da "(Biz ihtilale teşebbüs etmedik, ihtilal yaptık. Bizi yargılayamazsınız) derken, herhalde Balyozcuları kastettiniz. Balyozcular ceza aldı, Yargıtay'da. Sarıkız, Ayışığı, Eldiven darbe planları, hepsi sizi örnek aldı. Ayıp etmediniz mi bu topluma? Vicdanınız sızlıyor mu?"
Evren, ilk birkaç sorunun ardından yalnızca "Hayır" ve "Cevap yok" ifadelerini kullanırken, sonraki soruların ardından tamamen sessiz kaldı.
Beyaz gömlek üzerine siyah kazak giyen Evren, sorular sırasında pet şişeden su içti. Evren'in masasının yanındaki ilaç kutuları dikkati çekti.
Duruşmada müdahiller ve avukatları, sanıklardan Kenan Evren'e soru sormaya devam etti. Evren, soruların hiçbirine yanıt vermedi. Evren'e yöneltilen sorulardan bir kısmı şöyle:
-Avukat Aydın Erdoğan: "Süleyman Cihan 12 Eylül döneminde gözaltındayken işkencede öldü. Sayın Evren sizin o dönemde uçan kuştan haberiniz olurdu değil mi? Mezarlığa kimliği meçhul olarak gömülmüş. Sizin hiçbir yakınınız bu şekilde kayboldu mu?", "12 döneminden Mehmet Ağar'ı tanır mısınız?"
-Avukat Savaş Demirtaş: "DİSK'in kapatılmasının, mal varlığına el konulmasının, yöneticilerinin yargılanmasının sebebi nedir? Bunda TÜSİAD'ın
etkisi var mı?"
-Avukat Öztürk Türkdoğan: "Türkçe dışındaki dilleri neden yasakladınız? Kürtlere asimilasyon programını militarist bir tarzda sistematik işkence
uygulayarak niçin yaptınız?", "Hala bu ülkede kan akıyor, sizin darbenizden sonra 40 bin insan yaşamını yitirdi. Bu ülke bu asimilasyon durumunu aşmaya çalışıyor. Neye mal olduğunuzun farkında mısınız?", "Diyarbakır'da sistematik işkenceye neden başvurdunuz? Talimatını verdiniz mi, vermediyseniz neden göz yumdunuz?", "Alevilere yönelik asimilasyon programını hayata geçirmenizdeki amacınız neydi?", "Cemil Kırbayır'ın da aralarında bulunduğu gözaltındayken kaybedilen insanların cenazelerine ulaşılamadı. Bunların aileleri cesetleri arıyor. Hiç mi vicdanınız sızlamadı? 104 yaşında Berfo Kırbayır geldi. Sizi görmek istiyor. 'Sana hakkımı helal etmiyorum, iki elim yakandadır' demek istiyor. Berfo Kırbayır'dan özür dileyecek misiniz? Oğlunun mezarının yerini söyleyecek misiniz?"
"Türkiye'ye bir iyilik yapın"
Türkdoğan, sorulara başlamadan önce, Evren'in dün "bugün de olsa aynı şekilde ihtilal yapardık" dediğini hatırlatarak, "Artık yapamazsınız, sizin
bıraktığınız kötü miras nedeniyle teşebbüs edenlerin hepsi yargılanıyor. Darbe yapıldığında nasıl karşı çıkılacağını biliyoruz, o nedenle yapamazsınız" dedi.
"Gelin yurttaş olarak Türkiye'ye bir iyilik yapın" diyen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir vicdan toplantısı yapalım. Bildiklerinizi anlatın. Anlatın ki gelecek kuşaklar bütün bunları öğrensin de bu toplum bir daha böyle kötülüklerle
karşılaşmasın. Hala bize bir iyilik yapma borcunuz var. Çünkü gelecek kuşaklar darbeyle tanışmasın. Evlatlarını arayan anaların elini öpün, onlardan özür dileyin. Hiç mi vicdanınız kalmadı. Susmayın, çünkü bu saatten sonra susmanın anlamı kalmadı."
"Biz 32 yıldır sizi besliyoruz"
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde müdahiller ve avukatları Kenan Evren'e soru sormayı, Evren ise sorular karşısında sessiz kalmayı sürdürdü. Yatağında yarı yatar bulunan Evren, çoğunlukla ellerini karnının üzerinde birleştirerek, soruları dinledi. Evren'e soru yönelten müdahillerden biri de darbe döneminde idam edilen Erdoğan Yazgan'ın kardeşi Sabire Yazgan Serin oldu. Serin şunları söyledi:
"İstanbul'daki evimizin kapısı çalındı. Babama, 'Oğlunuz idam edildi, cesedi alacak mısınız?' dediler. Sizin de kızlarınız var. Böyle bir ölüm haberi almak ister miydiniz? İzmit'e giden babam, abimin son mektubunu almak istedi. Savcı oyaladı. Akşam üzeri 'Emir geldi, mektupları veremeyeceğiz' dediler. O emri veren siz miydiniz? Abim yalnız donu üzerinde olduğu halde, cezaevinin battaniyesine sarılı olarak tabuta konuldu. Onlarca polis ve jandarma eşliğinde mezarlığa getirildi. Mezarlıkta bizler, zorla ve hileyle oradan uzaklaştırıldık. Abimin bedeni, o eski battaniyeye sarılı halde çukura atıldı. Abime karşı son görevlerimizi yerine getirmemizin engellenmesinde sizi suçlu bulmam doğru değil mi? Bizim canlarımızı idam ederken, 'Asmayalım da, besleyelim mi?' demiştiniz. Biz 32 yıldır vergilerimizle sizi besliyoruz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Yüreksiz olduğunuz için mi bu sorulara yanıt vermiyorsunuz?"
Abdullah Öcalan'ı tanıyor mu?
-Avukat Mehmet Rıfat Bacanlı: "Abdullah Öcalan'ı tanıyor musunuz? Apocular adlı örgütün PKK'ya dönüşmesinde etkiniz var mı?"
Fatsa'daki siyasi cinayetleri sordu
- Avukat Arif Ali Cangı: "Mahkeme huzurunda 'Beni tarih yargılar' dediniz. Sizin bu sözünüz gazetelerde 'Evren meydan okudu' diye çıktı. Gerçekten siz,huzurunda bulunduğunuz mahkemeye meydan mı okuyorsunuz? Fatsa operasyonunu siz yönettiniz. Fatsa operasyonu gerçekleşinceye kadar Fatsa'daki siyasi cinayetler 7-8'i aşmıyordu. Sizin operasyonunuzdan 12 Eylül'e kadar 100'e yakın insan öldü. Bu konuda bir özeleştiriniz oldu mu?"
CHP: "Atatürk'ün adını kullandınız, partisi CHP'yi niye kapattınız?"
CHP'nin avukatı Şenal Sarıhan, 12 Eylül Davası sanığı dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'e, "Siz, eylemlerinizde Atatürk'ün adını kullandınız. Atatürk'ün kurmuş olduğu CHP'yi neden kapattınız? Arşivini neden yok ettiniz? CHP'nin arşivi, sizin korumak ve kollamakla hareket ettiğiniz cumhuriyetin tarihiydi" dedi.
Erdal Eren'in avukatı da sorular yöneltti
Avukat Kazım Genç de yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren ile Veysel Güney'in ailesinin avukatı olduğunu belirterek, "Evren, 'Biz yüce Türk milleti adına bu darbeyi yaptık. Biz kurucu iktidarız, bizi yargılayamazsınız' dedi. Mahkeme de yüce Türk milleti adına yargılama yapıyor. Darbe varken bu Yüce Türk milleti kıymetli de mahkeme yargılarken Türk milleti kıymetsiz mi" diye sordu. Avukatların soruları sırasında Evren'in zaman zaman pet şişeden su içtiği görüldü.
Duruşmada Cumhuriyet savcısı Cemil Tuğtekin, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı'na müzekkere yazılarak, 1979'da faaliyete geçen Haydar Saltık'ın başında bulunduğu çalışma grubuna ilişkin herhangi bir bilgi yazışma, toplantı ve karar tutanağının bulunup bulunmadığının sorulmasını istedi. Tuğtekin, MİT Müsteşarlığı'ndan, eski Bakan Gün Sazak'ın 1980'de öldürülmesine yönelik eyleme ilişkin herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığının sorulmasını istedi. Savcı Tuğtekin ayrıca, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun çalışması tamamlandığında, oluşacak raporun bir örneğinin istenmesini talep etti.
MİT'ten 1 Mayıs 1977'nin belgeleri istendi
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi de MİT Müsteşarlığı ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan, 27 Mayıs 1980'de öldürülen eski Bakan Gün Sazak'a yönelik eyleme ilişkin herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, MİT'e yazı yazılarak 1 Mayıs 1977 olayları öncesinde İntercontinental Oteli'ne yerleştikleri iddia edilen yabancı ülke ajanlarıyla ilgili ellerinde bulunan belgelerin istenmesine karar verdi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!
Bu Kaçıncı? Fenomenin 'Estetik' Ölümü Sonrası Aynı Soru Gündemde: Her Estetik Güvenli Mi?