Kandil Öcalan’la karşı karşıya: 5 kritik nokta! Abdulkadir Selvi yazdı...
DEM Parti’den Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başta olmak üzere tüm milletvekilleri PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşme talebinde bulunmuştu. Adalet Bakanlığı’nın Buldan ve Önder’e izin vermesinde, ağırlıkla Öcalan’ın tercihinin etkili olduğu belirtildi. İki vekil çözüm sürecini yürüten heyetlerde görev almışlardı. Önder ile Buldan, geçtiğimiz günlerde İmralı Adası’na gidip Öcalan ile görüşmüştü. Öcalan ile en son görüşmeyi eski HDP’lilerden oluşan heyet 5 Nisan 2015’te yapmıştı. DEM Parti, gerçekleşen İmralı ziyaretinin ardından ilk açıklamayı yapmıştı. Yapılan açıklamada "Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk. Sürecin başarısı için en önemli zemin TBMM" ifadeleri yer almıştı. Bu gelişmeler siyasette yakından takip edilirken Hürriyet Gazetesi'nden Abdulkadir Selvi "Kandil Öcalan’la karşı karşıya" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı...






Öcalan’ın ileri sürmediği şartları öne sürerek, Öcalan’ın bu çağrıyı yapmaya ehil olmadığını söylemek istiyor. Öcalan, ilk olarak silahlı güçlerin Türkiye dışına çekilmesi ve silah bırakılması çağrısını yaptığında Kandil, “Sen özgür değilsin, tutuklusun o nedenle verdiğin kararlar sağlıklı değil” diye karşılık vermişti. 2014 sürecinde ise Kandil, Öcalan’ın “silahları bırakın” çağrısına, “Suriye’de yeni bir konjonktür ortaya çıktı. Cezaevinde olduğun için bunun farkında değilsin ama yeni konjonktür bize tarihi fırsatlar sunuyor” diye karşılık vermişti. Öcalan’ı değil, silahı tercih etmişlerdi. Anteplilerin, “Ağzını büzüşünden Ömer diyeceği belliydi” diye lafı vardır. Bese Hozat’ın bu sözlerinden de Kandil’in yine yan çizeceği anlaşılıyor. Kandil, doğrudan Öcalan’ı da karşısına almak istemiyor. Bese Hozat, “Önderliğimizin çağrılarını destekliyoruz, önderliğimizin ortaya koyduğu çözüm iradesinin arkasındayız” diyor.
KONGREYİ TOPLAYIN
O zaman, “Halep oradaysa arşın burada” derler. Madem Öcalan sizin “Önderliğiniz” madem “İmralı’nın iradesi irademizdir” diyorsunuz amasız, fakatsız olarak Öcalan’ın iradesinin arkasındayız, yapacağı çağrıya göre hareket edeceğiz diye açıklama yaparsınız. Bunun üzerine Öcalan, silahların bırakılması, PKK’nın tasfiye edilmesi ve terör faaliyetlerinin sona erdirildiğini ilan eder, siz de kongrenizi toplar bu kararın gereğini yerine getirirsiniz.
DİRENİŞ ÇAĞRISI
Bese Hozat sonunda baklayı ağzından çıkarıyor. “Önder APO’nun elini güçlendirecek olan direniştir” diyor. Topyekûn direniş çağrısı yapıyor. Devlet Öcalan’la görüşmeye, siz direndiğiniz için izin vermedi. Tam aksine hem Türkiye’de hem Irak’ta hem de Suriye’de kaybettiniz. Ağababalarınız sizi yine sattı. Arkanızdaki Baas desteği kalmadı, Esed rejimi çöktü, İran çekildi, Amerika sizi satacak yer arıyor. Tam bu konjonktürde Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu kökten çözmek için el uzatıyor. Öcalan, İmralı’da bunu görüyor ama siz Kandil’de görmüyorsunuz.

1- Bu sürecin kodları farklı. Çünkü yeni bir Suriye gerçekliği ve yeni bir Irak gerçekliği söz konusu. Paradigma değişti. Bu sürecin sonunda bir masa kurulmayacak, müzakere yapılmayacak. Çünkü bu süreç bir al-ver süreci değil.
2- Suriye’deki değişmeler dengeleri değiştirdi. Suriye’deki gelişmeler sadece YPG’nin değil aynı zamanda PKK’nın silah bırakmasını artık bir zaruret haline getirdi.
3- Buradaki amaç PKK’nın silah bırakması. Bunun dışında bir yol, yöntem ve sonuç söz konusu değil.
4- Peki Suriye ve Irak’ta paradigma değiştiyse o zaman Öcalan neden muhatap alınıyor diyenler var. Öcalan’ın çağrısı, Türkiye’ye değil. Kurucusu olduğu PKK’ya çağrı yapıyor. Lideri olduğu örgütüne neden silah bırakmaları gerektiğinin gerekçelerini inşa ve izah ediyor.
5- PKK, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iradesini istismar etmeye çalışırsa, onlar için sonuçları ağır olacak.