İzmir'in Roman mahallesinde bir Hıdrellez gecesi
"Bu gece kavga yok." Bizim için o gece bu cümleyle başladı. 5 Mayıs akşamı. Tenekeli mahalledeyiz. Kimi kaynaklara göre 350 bin, kimi kaynaklara göre 500 binle Türkiye'nin en büyük Roman nüfusunu barındıran İzmir'de bir Roman mahallesi. Birkaç saat sonra bu sokaklar binlerce misafirle dolup taşacak. Baharın gelişi, yani Hıdrellez kutlanacak. Hazırlıkları görmek için biraz erken gidiyoruz. Şenliğin ana mekanı İşçiler Caddesi'nin girişinde bizi ilk karşılayanlar selamımıza böyle karşılık veriyor: "Bu gece kavga yok."Oysa ki onların hayatı, başından sonuna bir kavga. Çünkü Roman olmak, yoksul olmak, önyargıyla bakılmak, parmakla gösterilmek, dışlanmak, ötekileştirilmek, "esmer vatandaş" olmak demek. Bugün ise bayram. Bir günlüğüne de olsa, bunların hepsini unutmak demek.
İzlenim: Umut ALPHAN / cnnturk.com - Fotoğraflar: Sebati KARAKURT / Hürriyet
Tenekeli mahalle diye bilinse de asıl adı Yenişehir. İzmir'in kalbinde, Basmane'ye 5, Konak'a 10 dakika mesafede, Tepecik'te bir Roman mahallesi. Şehrin dibinde ama şehre sanki yıllarca, yollarca uzakta. İzmirliler tarafından pek iyi gözle bakılmayan, güvenli bulunmayan bir yer. Bölgede daha önce Rumlar yaşarmış. Lozan Antlaşması sonrası nüfus değişimi yapılınca, Selanik'ten gelen Romanların meskeni olmuş. Mahallenin geçmişinden, ayakta kalmayı başaran birkaç güzel Rum evi dışında hiçbir şey kalmamış.
Türkiye coğrafyasında Çingeneler yaşadıkları bölgelere göre Roman, Poşa, Lom, Dom, Mıtrıb, Manuş, Cono gibi farklı isimlerle anılsa da birbirlerine benzer mahallelerde benzer hayatlar yaşıyorlar. İstisnasız, yoksulluk dizboyu. Ama her şeye rağmen eğleniyorlar. Ve eğlenmeyi, eğlendirmeyi de en iyi onlar biliyorlar.
Tenekeli'de Hıdrellez'in tüm fotoğrafları
Hazırlıklar esnasında mahallede dolaşırken kimle konuşsak, içinde Rio karnavalı geçen bir cümle duyduk. Kimi Rio karnavalına benzetti, kimi daha güzel olduğunu iddia etti. "Akşama gelince görürsün ne olduğunu" diyen terlikçi ise açıkçası biraz ürpertti. Bu arada o terlikçinin gecenin ilerleyen saatlerde terlik değil, bira fiyatı haykırdığını söylemem gerek.
Trafik kilit, her yer insan seli
Saat 16.00 gibi caddeyi şöyle bir turladık. Masaların kuruluşunu, elektrik direklerine, tellerine süslerin asılışını, kuaför hazırlıklarını yerinde gördük. İşsizlik ve yoksulluğun da konuşulduğu birkaç sohbetten sonra, hava karardığında dönmek üzere mahalleden ayrıldık.
Gece Tenekeli'ye, ayrıldığımızdaki gibi rahat dönemedik. Yüzlerce metre uzaktan başlayan trafik yüzünden araçtan inip yolun kalanını yürümek zorunda kaldık. İşçiler Caddesi'ne yaklaştıkça artan kalabalık, caddenin girişinden itibaren izdihama dönüştü. Değil yürümek, nefes almanın bile zor olduğu sokağa güçlükle girip ilerlemeye başladık.
Ertesi gün "100 bin" diyenler olsa da, tüm sokak aralarıyla beraber o gece tahminimizce Tenekeli'de 15-20 bin civarında insan vardı. Ama etkisi gerçekten 100 bin gibiydi. Kimi noktalarda şuursuzca neredeyse tüm caddeyi kapatacak şekilde dizilen masalar yüzünden yürüyenler sıkışma tehlikesi geçirdi. Yine de kimse havasını bozmadı, herkes eğlencesine baktı.
Tenekeli'de Hıdrellez'de iki türlü eğlenmek mümkün. Ya bir masayı önceden ayırtacaksınız -ki bunun bedeli 100 ile 150 lira arasında değişiyor- ya da bir yere bağlı kalmadan saatlerce yürüyecek, yürüyecek, yürüyeceksiniz. Önce tüm caddeyi, sonra tüm sokakları. Tabii ki güzeli ikincisi, çünkü değil sokaklara, balkonlara bile sığmayan bir eğlence bu gece burdaki.
Tenekeli'de Hıdrellez'in tüm fotoğrafları
Herkes kendini havaya kaptırmış
Ana caddenin 3 noktasında sahne gördük. Bunun dışında neredeyse her köşebaşında ama grup ama tek başına, müzik yapan birileri vardı. Ve her yerde yemek kokuları, dumanlar. Masalarda boş yer yok, masaların üzerinde de boşluk yok. Ya içki kadehleri, mezeler ya da üzerine çıkmış dans edenler. Öyle bir ortam ki, kimse yaşına başına, boyuna kilosuna bakmadan kurtlarını döküyor. Mahallenin havası herkesi sarmış. Dışarıdan gelenler dans ederken Roman rahatlığında.
Her yaştan İzmirli gelmiş, gencinden yaşlısına. Şık bir akşam yemeğine gider gibi giyinen de var, dövmesi küpesi siyah tişörtüyle gelen de. Bir Hıdrellez geleneği olarak Romanlar kız çocuklarını da giydirip süslemiş. Böyle bir hazırlık, kıyafeti, terliği, kuaförüyle 300-400 liraları buluyormuş. Ve bu paranın boşa gitmesinden bir miktar şikayetçiler. Normalde, kızlar giyindikten sonra sokak sokak dolaşırlamış. Bayram geleneği böyle. Ama bu kalabalıkta kızların dolaşabilmesi mümkün değil. Bu yüzden İzmirlilerin bu kadar kalabalık gelmesi rahatsızlık yaratmaya başlamış. Aslında "Nerede o eski bayramlar" tadındalar. Hatta bu yıl kendi kendilerine kutlama yapmayı teklif edenler bile olmuş. Ancak sonuçta eğlenceyi ve kazancı tercih etmişler, iyi de yapmışlar.
Tenekeli'de Hıdrellez'in tüm fotoğrafları
Kazanç demişken, bu kutlama Romanlar için önemli bir geçim kaynağı. Yılda 1 gün de olsa önemli miktarda para kazanıyorlar. O gece Tenekeli'deki fiyat politikası, İzmir'in en lüks mekanlarının olduğu Alsancak'la aynıydı.
Onlar çalıştı, misafirler eğlendi
Caddeyi bir aşağı bir yukarı turladıktan sonra ara sokaklara girdik. Ana cadde kadar olmasa da buralarda da azımsanmayacak bir kalabalık var. Tabii ki her adımda müzik yapan birileri de. Evlerin önünde masaların yanı sıra bez üzerinde yer sofraları da gördük. Küçük çocuklar her yerde. O süslü kıyafetleri ve makyajlarıyla kimi koşturuyor, kimi dans ediyor. Kimi de seyyar arabanın önünde turşu suyu içmek için sıra bekliyor. Romanlar arasında belki de eğlencenin tadını en çok onlar çıkarıyor. Zira birkaç saatlik turdan sonra gördüğümüz, o gece aslında eğlenenin sadece İzmirliler olduğuydu. Özellikle caddede; müzik yaparak olsun, dans ederek, hizmet vererek, bir şekilde tüm Romanlar görevli gibiydi. Onlar gece boyu çalıştlılar, eğlendirdiler. Bunu da hakkıyla yaptılar.
Romanlara göre o gece mahallede işadamı, siyasetçi, bürokrat, hakim, savcıdan tut her semtten, her kesimden insan vardı. Herkes vardı, her şey vardı ama ateş yoktu. Hıdrellez deyince ilk akla gelen ritüel olan ateş üzerinden atlayana rastlamadık. Hoş, ateş yakılacak herhangi bir boşluk da yoktu ortalıkta. Romanlara göre ise vakit yoktu. Eskiden herkes kendi kapısının önünde eğlence tertip eder, sonra sokak sokak gezerlermiş. O yıllarda ateş de olmazsa olmazmış. Ama artık bu telaş arasında ateş yakma şansları yokmuş. Hakikaten de "Ne ateşi, kibrit çakacak vakit bulamıyoruz" dedikleri kadar vardı.
Sokaklarda dolanırken dikkatimizi Cumhurbaşkanı'nın bir posteri çekti. İki bina arasına gerilen ipte sallanan dev gibi bir poster. Erdoğan bu mahallede çok seviliyormuş. Komşu diğer mahalleler oyunu CHP'ye verirken, Yenişehir'de sandıktan Ak Parti çıkması bunu gösteriyor. Üstelik Türkiye'nin ilk Roman milletvekili CHP'li Özcan Purçu bu mahalleden olmasına rağmen.
O gece kavga çıktı mı?
21.00 civarında başlayan eğlence, biz saat 02.00 gibi oradan ayrılırken hala son sürat devam ediyordu. Masalar kısmen boşalsa, kalabalık hissedilir miktarda azalsa da, kalanların gitmeye niyeti yok gibiydi. Yine ara sokaklardan dolanarak taksi bulabileceğimiz caddeye ilerlerken, evinin önünde oturup çiğdem yiyen orta yaşlı bir Roman kadının "Gitmedi mi bunlar hala" diye bağırması, gitme vaktinin çoktan geldiğini anlatıyordu.
Peki o gece kavga oldu mu? Hayır, hem de hiç. Saatlerce yürüdüğümüz sokaklarda ne bir gerilime, ne de taşkınlığa tanık olduk. Ufak tefek birkaç hırsızlık dışında kutlama sorunsuz tamamlandı. O konuda da Romanların kuvvetli bir teorisi var. Mahallenin ileri gelenlerinden biriyle ertesi gün yaptığımız sohbetten aktarıyorum: "Hırsız Yenişehir'de de, Alsancakta da, Miami'de de, her yerde var. O gece mahalle insanından çok hırsız vardı. Yani yabancı hırsızlar vardı. Roman olmayıp Roman'dan daha profesyonel hırsızlar da var. Onlar da oradaydı."
İzmir'deki Romanların Hıdrellez gecesi
Tenekeli'de Hıdrellez şenliği, 3 yıl daha yapılacak. Sonraki 3 yıl ise yapılmayacakmış. Çünkü o 3 yıl bahar, Ramazan'la birlikte gelecek. "Ramazan'da asla yapmayız" diyorlar.
Bu bilgiyi de aldıktan sonra, mahalleden ayrıldık. Gece İzmirlileri eğlendiren mahallelinin, bu kez kendileri eğlenmek üzere Torbalı'daki Suyunbaşı'nda piknikte buluşacağını öğrendik. Bir nevi "after party" olan etkinliğe katılmak üzere ertesi gün de peşlerine düştük. Torbalı'daki piknik ayrı bir yazının konusu olur. "Asıl eğlenceyi orada görün" demeleri boşa değilmiş. Bu kez yediler, içtiler, dans ettiler, eğlendiler. Ve bunları sadece birkaç saatlik uykuyla ya da hiç uyumadan yaptılar. İlginçtir ki piknikteki kimsede böyle bir yorgunluğun izini görmedik. Gece İzmirlileri hakkıyla eğlendiren Romanlar, gün boyu da hakkıyla eğlendiler. Bayramlarının tadını sonuna kadar çıkardılar.
Tenekeli'de Hıdrellez'in tüm fotoğrafları
'Tehlikeli diyorlar ama giren de çıkmak istemiyor'
Eğlenceyi gördük, duyduk, anlattık. Ama başka mevzular da var ki yazılmazsa olmaz. Bakmayın herkesin, her kesimin orada olduğuna. O gece eğlenmeye gelenlere sair zamanda sorsanız, "Gidilmez oralara" verecekleri en kibar yanıt olur. Damgalanmış bir mahalle burası. Tenlerinin rengi ve kültürlerinin dışında yaşadıkları yerlerle de damgalanmış insanlar Romanlar. Evet, eğlencesi büyük ama derdi de çok büyük Roman mahallelerinin.
Yenişehir Mahallesi Muhtarı Süleyman Çatalbaş kısa sohbetimizde durumu derli toplu özetledi: "Bir kere gençlerimizin işi yok. Bu adam evlendi, çocuğu oldu, evine ekmek getirmesi gerekiyor. İş de verilmediği için ne oluyor bu adam, uyuşturucu satıyor, içiyor veya bir suça karışıyor. Eğitim genelde ortaokul. Liseye gidenler, üniversiteye gidenler çoğalmaya başladı fakat gene de yetersiz. Ama en önemlisi istihdam. İstihdamımız çok zayıf."
Binalar dökülüyor, dönüşüm bekliyorlar
Romanların eğitime katılma sorunu, sadece işsizlik ve suç oranını artırmıyor. Çocuk yaşta evlilikler ve çocuk annelik de Roman mahallelerinde önemli bir sorun. Bir de yerleşim. Kentsel dönüşüm kaçınılmaz bir şekilde Tenekeli'ye de uğrayacak. Binalar dökülüyor. Çoğu sokağa bırakın itfaiyeyi, ambulansı; otomobil girmesi bile mümkün değil. Çatalbaş da "Kentsel dönüşüm şart" diyor. Ancak yerlerinde kalmak istiyorlar. Yıkılsın, yapılsın, orada yaşamaya devam etsinler istiyorlar.
Yaşadığı bir olayı da anlattı Muhtar Çatalbaş. İŞKUR sayesinde mahalledeki genç bir kasaba adını iyi bildiğiniz bir süpermarket zincirinde iş bulmuşlar. Yeni evlenmiş, bebeği var. İşbaşı yapmak üzere markete gidiyor, "Nerelisin?" sorusuna verdiği "Yenişehirliyim, Tepecikliyim" yanıtı işteki ilk gününü son gününe döndürüyor. "Yenişehirliyim" dediğin zaman maça 2-0 mağlup çıkıyorsun. Adam 2-0 önde. Arkadaşlarımıza, gençlerimize iş talep ediyoruz. Biz de bir insanız" diyor Çatalbaş. Devleti çok sevdiklerini, bayraklarını çok sevdiklerini, vergilerini verdiklerini, hiçbir zararlarının olmadığını da özellikle eklemek istiyor.
'Bizi sevmeyen yoktur'
Devletten beklentileri böyle, ya İzmirlilerden bir talepleri var mı? Muhtar Çatalbaş'tan dinliyoruz: "Gördüğüm kadarıyla İzmir halkı bizi seviyor. Mesela buraya çok tehlikeli mahalle, girilmez, edilmez diyorlar ama buraya giren de çıkmak istemiyor. Yani buraya giren, buradan ev tutmak istiyor. Nerede buranın kötülüğü? Biz kötü bir insan değiliz. Romanları sevmeyen yoktur bence. Biz zararsız insanlarız."
Bu kendini savunma halinin, bu cümlelerin her birinin satır arası dikkatlice okunmalı. Belki kentin geri kalanından net bir talepleri yok ama 'öteki' olmaya kuvvetli bir itirazları var.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Beykoz'da yokuş aşağı kayan İETT otobüsü evin bahçesine düştü
İstanbul'da sağanak yağış etkili oluyor
3 Milyon Kişinin Su İhtiyacını Karşılıyor! 2 Barajın Doluluk Oranı Yüzde 17'ye Kadar Düştü
Yer: Hatay! Yürekleri Isıtan İnce Düşünce...
Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği 12 Yıl Aradan Sonra Kapılarını Açtı