'Açık alanları gece geçiyorlar'
Uydu vericileriyle takip ettikleri 40 bozayıdan elde ettikleri verilere göre bozayıların insan-hayvan etkileşiminin en az olduğu yaşam biçimini tercih etiklerini ifade eden Çoban, araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: "Sarıkamış-Şavşat arasında gidiş-dönüş 216 kilometre göç ederek literatüre geçen göçmen bozayıların, insanlardan uzak olabilmek için açık alanlardan geceleri, sık ormanlık alanlardan ise gündüz vakitlerinde geçtiğini tespit ettik. Bu verilerimiz açık bir şekilde insan ayı çatışmasının bu canlıların doğal yaşam alanlarının artırılması ile engellenebileceğini göstermektedir. Tüm bu bilgiler ışığında, bozayıların insan avlamayla ilgili herhangi bir içgüdüsel davranış göstermediğini biliyoruz. Basına yansıyan çeşitli haberlerdeki olayların temelinde, genellikle yavrularını ve yaşam alanlarını koruma içgüdüsüyle ya da kısa mesafede aniden karşısına çıkan bir insanı tehdit olarak algılayan bazı boz ayılar yatıyor. Bu tür durumlarda herhangi bir canlıya karşı gösterdiği tepkiyi insana da göstermesi, boz ayıların daha saldırgan olduğuna dair yanlış bir algı oluşmasına yol açıyor. Örnek olarak sokakta annesi ile yürüyen küçük bir çocuğa herhangi bir tehdit olduğunu hissettiğinde, annesinin verdiği tepkiyi gösterebiliriz. Unutmamalıyız ki Türkiye'de her yıl binlerce insana köpek saldırırken, boz ayıların saldırdığı insan sayısı bunun yüzde biri bile değildir.
'Sarıkamış'ta araştırma yaptık'
Dernek olarak 2006 yılından beri en yüksek bozayı yoğunluğuna sahip Sarıkamış'ta sistematik araştırmalar yaptıklarını hatırlatan Çoban, 'Yaban hayatı size zarar veriyor mu?' sorusuna evet diyenlerin sayısının azaldığını belirlediklerini söyledi. Çoban, bin kişi üzerinde yaptıkları anketlerin bölgede insan-yırtıcı çatışmasının artmadığını gösterdiğini söyledi. Çoban, "İnsan - hayvan çatışmasının en aza indirilmesi için en önemli adım, karşılıklı olarak yaşam alanlarının belirlenmesi ve korunması olacaktır. Bu türden haberlerin daha az karşımıza çıkması ve yaşadığımız ekosistemin varlığının dengeli ve sağlıklı olarak sürdürülebilmesinin tek yolu, insanoğlu olarak bizlerin bu dengeyi ayakta tutabilmesiyle olacaktır" dedi.