SANSÜRE KARŞIYIM
Sonuçta Kılıçdaroğlu cephesinden iki adım geldi.Birincisi, Halk TV’yle CHP Genel Merkezi arasında varılan anlaşma iptal edildi. Böylece bağımsız yayın yaptığını iddia eden Halk TV’nin CHP ile arasında yazılı anlaşması olduğunu öğrenmiş olduk. Peki basın etiğini dilinden düşürmeyen gazeteciler açısından bu tuhaf bir durum değil mi? Bir TV kanalı ile bir parti arasında parasal ilişkilere dayalı resmi anlaşma yapılabilir mi? Yapılırsa burada özgür yayıncılıktan söz edilebilir mi?Bu gelişmenin üzerinden 24 saat geçmeden bu kez Halk TV’de bir programın CHP’li belediyenin tesislerinden yayın yapmasına izin verilmedi.Halk TV tarafından hedef alınmış, linç edilmiş, haksızlığa uğramış bir gazeteci olarak sansürü doğru bulmadım. Ambargo ister CNN Türk’e yapılsın, sansür ister Halk TV’ye uygulansın karşısında dururum. Nokta.
KILIÇDAROĞLU MUHALİF GAZETECİLERİ TÖHMET ALTINDA BIRAKMA
CHP’ye yakın gazetecilerin önemli bir kısmı Ekrem İmamoğlu’nun yanında yer alınca Kılıçdaroğlu, kendi basını tarafından yalnız bırakılan bir lidere dönüştü. İmamoğlu ise muhalif medyada bir imparatorluk kurdu. Medyadaki gücünü Kılıçdaroğlu’nun aleyhinde kullanıyor. Kılıçdaroğlu, belediye başkanları ile toplantısında, “Köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartışılıyor. Ben kimin, nereden, ne kadar maaş aldığını biliyorum” demiş.Bu muhalif medyaya yönelik ağır bir suçlama. Muhalif medyada çok namuslu arkadaşlarımız var. Kılıçdaroğlu çıkar ilişkisi içinde olduklarını bildiği isimler varsa açıklamalı, herkesi töhmet altında bırakmamalı.