Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet'teki yazısı... Seçimlerin ardından yeni hükümet kurulduğu günden bu yana batı ile ilişkilere dair yaklaşım farkı dikkatimi çekiyordu.Cumhurbaşkanı Erdoğanın İsveçin NATO üyeliğinin gündemde olduğu Litvanyaya hareket ederken Türkiyenin, Avrupa Birliği üyeliğini gündeme getirmesi benim açımdan sevindirici oldu.Ben Türkiyenin AB perspektifini kaybetmemesini savunan birisiyim. Türkiyenin, AB değerlerinden uzaklaşmasının yararına inanmıyorum.İsveçin NATOya üyeliği karşısında varılan mutabakat NATOnun resmi internet sitesinde yayınlandı. Türkiye, PKK, YPG ve FETÖyle mücadelesini NATOnun resmi belgeleri arasına sokmayı başardı. Ama ben işin AB boyutunu daha çok önemsedim. Çünkü İsveçin NATOya üyeliği NATOyu ama AB konusu doğrudan bizi ilgilendiriyor. O nedenle varılan mutabakattaki, İsveç, Türkiyenin, Türkiye-AB gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi dahil ABye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif destek verecektir taahhüdünü önemsedim.AB Konseyi Başkanı Charles Michelin, AB-Türkiye işbirliğini tekrar ön plana almak ve ilişkilerimizi yeniden canlandırmak için önümüzdeki fırsatları konuştuk dedi.Tüm bunlara bakarak, Türkiye ile AB arasındaki iklimin değişip baharın geldiğini savunacak kadar tecrübesiz değilim. 27 Mayıs darbesinden sonra idam cezasına çarptırılan Demokrat Parti ileri gelenleri Yassıadadan botla İmralıya götürülürken Celal Bayar, Fatih Rüştü Zorluya, Fatin Bey, Türkiyenin AET üyeliği konusunda ne düşünüyorsunuz? diye soruyor. Fatin Rüştü Zorlu da bir Dışişleri Bakanı edasıyla konuyu izah ediyor. ABye üyelik bizim için o kadar önemli. Ama 50 yıldır AB kapısından bekletildiğimiz de bir gerçek.İsveçin NATO üyeliği karşısında Türkiyenin ABye tam üye yapılacağını düşünmüyorum. İlişkiler canlanacak. Ama daha da önemlisi...Türkiye, yönünü Avrupa Birliğine çevirdiği zaman, bu özgürlükler açısından Türkiyeyi başka bir iklime taşıyor. Özlediğimiz bir iklime. ABye tam üyelik hedefine yürüdüğümüz süreçte Türkiye, Akdeniz havzasında en çok doğrudan yabancı sermaye yatırımını çeken ülke olmuştu. Türkiyenin yeniden AB perspektifine kavuşması evin içinde de birtakım düzenlemeler yapmamızı gerektirecek. En azından festivallerde sanatçıların konserlerinin iptal edildiği, seçilmiş milletvekili Can Atalayın hapiste tutulmaya devam edildiği bir Türkiye olmaktan çıkarız. ZELENSKİnin Türkiyeden 5 Azov Taburu Komutanı ile Ukraynaya dönmesi üzerine Rusya tepki göstermişti.Üstüne üstlük bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukraynanın NATOya üyeliği hak ettiğini açıkladı. Ukraynanın NATOya üyeliği Rusyanın kırmızı çizgisi ve savaşın nedenlerinden biriydi.Bunun üzerine gözler Rusyaya çevrildi. Kulislere Putinin ağustos ayında Türkiyeye yapacağı ziyaretin iptal edildiği haberleri yayıldı. Bu haber kısa sürede yalanlandı. Putinin ziyaretinin iptal edilmediği açıklandı. Türkiye, terör örgütlerine verdiği destek nedeniyle İsveçin NATOya üyeliğine engel çıkarıyordu. Ancak Türkiye, NATO ve İsveç arasında yapılan protokolden sonra, İsveçin üyeliğine yeşil ışık yaktı.Bunun üzerine gözler yeniden Putine çevrildi. Kremlinden yapılan açıklamada, Türkiyenin İsveçin NATO üyeliği hakkında NATOya karşı yükümlülükleri var. Bu konuda yanılgı içinde değiliz. Türkiye ile görüş ayrılıklarımız olmasına karşın, ortak çıkarlarımız da var. Rusya, Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istiyor açıklaması geldi. Tabii hemen ardından Putin, Türkiye ziyaretini iptal etti mi? sorusunun yanıtı aranmaya başladı.Kulislerden edindiğim bilgiye göre Putinin Türkiye ziyaretinin iptali söz konusu değil.Putin, ağustos ayında Türkiyeyi ziyaret edecek.