Hukukçulardan uyarı: "Hukukun üstünlüğü ilkesi askıda"
17 Aralık operasyonunun ardından bugüne dek yaşananlara karşı "Hukukun Üstünlüğü İlkesi Askıda" isimli bir açıklama yayımlandı. 150 hukukçu ve akademisyenin imzasını taşıyan açıklamada, Türkiye'de hukuka bağlılık ilkesinin askıya alındığı bir "olağanüstülük hali" yaşandığı, yasama ve yargının yürütme tarafından yutulduğu bir "kuvvetler birliğine" hızla gidiş tehlikesinin ortaya çıktığı ifade edildi.
Prof. Dr. Gencay Gürsoy tarafından basın duyurusu yapılan akademisyen ve hukukçuların imzalarını içeren açıklamada 17 Aralık'ta başlatılan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında yaşananlardan duyulan kaygı dile getirildi. Türkiye'nin önde gelen hukukçuları, hukuk alanında ve değişik disiplinlerde çalışan akademisyenlerinin imzasını taşıyan açıklamada, emniyet ve yargıdaki "görülen lüzum üzerine" yer değiştirmelerine değinilerek, HSYK'nın yapısını değiştirme girişimi anlatıldı ve bunun anayasaya açıkça aykırılık taşıyan hükümler içerdiği belirtildi.
"Açık bir olağanüstülük hali var"
Yaşanan sürecin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, "Türkiye bir istiklal mücadelesi içindedir" denilerek meşru gösterilmeye çalışıldığının anlatıldığı açıklamada, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Anayasa'nın "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138. Maddesinin "öldüğünü" ilan ettiği de hatırlatıldı ve "Yürütme ve yasamanın üst düzeydeki yetkili ağızlarından yapılan bu açıklamalar, ülkede açık bir 'olağanüstülük hali'nin varlığını ortaya koyuyor" denildi.
"Anayasa ve yasalara aykırı"
Söz konusu fiili olağanüstülük halinin ne anayasa ne de yasalarda tanımlanmadığı vurgulanan açıklamada şunlar vurgulandı:
"Hukuki tanımlar ve karar alma süreçlerinin bu tanımlar dahilinde şeffaf biçimde gerçekleşmesi demokrasilerin tartışılmaz kuralıdır. Başbakan'ın dile getirdiği durum tanımsız bir 'olağanüstülük hali' ya da kelimenin gerçek anlamıyla hukuka bağlılık ilkesinin askıya alındığını gösteren bir istisnailik karakteri taşımaktadır."
"Kanaat ve iddialara dayalı idari işlemler hukuk ve demokrasiyle bağdaşmaz"
Hükümetin, bu politikayı, "üstün bir kamu menfaatinin korunması amacıyla" uyguladığı iddiasında bulunduğu ifade edilen açıklamada, Başbakanın "darbe girişimi" sözleri hatırlatılarak, neden tehdidin aktörlerinin sadece görev yerlerinin değiştirildiği soruldu. Açıklamada, kamusal menfaatler açısından hayati bir tehdit varsa bunun açıklıkla kamuyla paylaşılması istendi.
"Zaruret diye başlar kalıcı olur"
Açıklamada, kanaat ve iddialara dayalı idari işlemlerin, hukuk ve demokrasinin kurallarıyla bağdaşmayacağı belirtilerek, şunlar ifade edildi:
"Bu durumu 'İstiklal mücadelesi' olarak betimlemek, zorunluluk karşısında hukukun işletilmesi gerekmez mesajı vermektedir. Bu zorunluluk halinin geçici olduğu ileri sürülebilir. Oysa tarih, zorunluluk diye adlandırılan 'olağanüstülük hali'nin kendi kalıcı hukukunu, yani sürekli hukuksuzluk halini, yarattığına dair sayısız örnekle doludur. Türkiye'deki örneklerden de biliyoruz ki, bu olağanüstülük hukuku 'zaruret hali' gibi geçici zamanlarla sınırlı değil, tüm hayatımızı kalıcı olarak kuşatan bir yapıya dönüşebilmektedir."
"Hukuk güvenliği ilkesi tahrip oluyor"
Açıklamada ayrıca özetle şunlara dikkat çekildi:
- Bir ay zarfında binlerce kamu görevlisiyle ilgili olarak yapılan işlemler ile yargıya ilişkin planlanan kaygı verici girişimler, hukuk güvenliği ilkesine gösterilecek saygıyı tahrip eden ve hukuk ile meşruiyet arasındaki bağları koparan bir sonuca yol açabilecek niteliktedir.
"Hükümet sorumluluğu Gülen Cemaatine yıkarak kurtulamaz"
- İktidar, siyaset bilimi ve hukukta hiçbir karşılığı olmayan bir "paralel devlet" kavramı icat ederek ve tüm hukuk dışı uygulamaları kendi iktidarına ortak ettiği Gülen Cemaati'ne yıkarak sorumluluktan kurtulamaz.
"Yolsuzluk gündeme gelince diğer davaları gayrimeşru ilan etti"
- Son yıllara damgasını vuran Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davalarda özel mahkemeler eliyle sistematik şekilde kanıtların çarpıtıldığı ya da üretildiği defalarca dile getirilmiştir. Gazetecilerin, akademisyenlerin, avukatların, çeşitli STK üyeleri, Kürt belediye başkanlarının, öğrencilerin, bu yöntemlerle suçlandıkları ve uzun tutukluluklarla fiilen cezalandırıldıkları ortadadır. Bu davalara konu olan delillerden bazıları yurtiçinde ve yurtdışında incelenmiş ve sonradan üretildiklerine dair bilimsel veriler ortaya çıkmıştır. O dönemde bu durumu meşru bulan hükümet, yolsuzluk soruşturmalarına kendisinin konu olacağını kavradığı noktada bu davaları gayrimeşru ilan etmiştir.
"Devlet içinde gizli bir örgütlenme varsa hukuk içinde hesap vermeliler"
- Bürokrasinin işleyişinde temel kural olan liyakat ilkesi yok olmuş ve/veya alternatif bir hiyerarşi devreye girmişse, bu durum hukuk devletinin şeffaf, önceden kamuya ilan edilmiş kurallara bağlı bir şekilde ve herkese eşit mesafede duran bir niteliğe erişme hedefinin çok ciddi bir darbe aldığının işaretidir. Bir ülkede sistematik şekilde adil yargılanma hakkını ihlal edenler ve iktidarın da iddia ettiği gibi devlet içinde dini hiyerarşiye bağlı gizli bir örgütlenme varsa, bu o ülke için çok ciddi bir sorundur. Bu iddialar derhal aydınlatılmalı, görev ve yetkilerini kötüye kullanan kolluk gücü ve yargı mensupları varsa, hukuk devleti gerekleri içinde hesap vermelidirler.
"Cadı avı başlatmak hukuksuzluktur"
- Bir cadı avı gibi toptan şekilde, sebep ve gerekçe gösterilmeksizin binlerce kişinin görev yerlerinin değiştirilmesi, duruma atfedilen suçlamayla uyuşmayan bir çözümdür ve yeni mağdurlar yaratmaya mahkum bir hukuksuzluk örneğidir. Hiçbir siyasi iktidarın, bir yandan kendisine yönelik yolsuzluk soruşturmalarından ve bir yandan da devlet içi ortağından kurtulmak için tüm ülkeyi hukuki, siyasi ve ekonomik bir açmaza sürüklemeye hakkı yoktur.
- İnanıyoruz ki hukukun üstünlüğü ilkesi, demokrasinin de, hak ve özgürlüklerin de, eşitlik ve adaletin de en önemli güvencesidir. Hukuk devleti ilkesinin askıya alınması ve üstelik kanunlara da dayanmayan bir "istisnailik durumunun" ilan edilmesi, yasama ve yargı kuvvetlerinin yürütme tarafından yutulduğu bir kuvvetler birliğine doğru hızlı bir gidişin tehlikesini barındırmaktadır.
Kimlerin imzasını taşıyor?
İmza atan akademisyen ve hukukçullar şöyle:
Prof. Dr. Adalet B. Alada, Prof. Dr. Ahmet Koman, Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, Prof. Dr. Ahmet Öncü, Prof. Dr. Ahmet Özer, Av. Ahmet Dindar, Av. Akın Atalay, Prof. Dr. Alan Duben, Prof. Dr. Alev Özkazanç, Prof. Dr. Ali Esat Karakaya, Prof. Dr. Alpar Sevgen Prof. Dr. Aslı Tunç, Av. Aycan Topay, Prof. Dr. Aydan Gülerce, Prof. Dr. Aydın Uğur, Prof. Dr. Ayhan Aktar, Prof. Dr. Ayhan Alkış, Prof. Dr. Ayhan Kaya, Prof. Dr. Ayla Zırh-Gürsoy, Prof. Dr. Ayşe Buğra, Prof. Dr. Ayşe Durakbaşa, Prof. Dr. Ayşe Erzan, Prof. Dr. Ayşe Öncü, Doç. Dr. Ayşe Parla, Doç. Dr. Ayşen Candaş, Av. Bahri Bayram Belen, Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Bekir S. Kocazeybek, Prof. Dr. Billur Yaltı, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Av. Canan Arın, Av. Ceren Cansu Akkaya, Prof. Dr. Cem Terzi Prof. Dr. Cevza Sevgen, Av. Cevriye Aydın, Prof. Dr. Cumhur Ertekin, Prof. Dr. Çağlar Güven, Doç. Dr. Deniz Yükseker, Prof. Dr. Dilek Barlas, Prof. Dr. Dilek Doltaş, Doç. Dr. Dilek Ünalan, Prof. Dr. Durmuş Ali Demir, Prof. Dr. Ege Yazgan, Av. Ergin Cinmen Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Ertuğrul Ahmet Tonak, Prof. Dr. Ersan Demiralp, Doç. Dr. Esra Arsan, Prof. Dr. Fatma Şenyücel, Prof. Dr. Fatma Müge Göçek, Prof. Dr. Fatma Gök, Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu, Av. Fethiye Çetin, Prof. Dr. Ferhunde Özbay, Prof. Dr. Feza Deymeer, Prof. Dr. Fikret Adaman, Av. Fuat Topdemir, Doç. Dr. Galip Yalman, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Güler Fişek, Prof. Dr. Gülhan Türkay, Prof. Dr. Hacer Ansal, Prof. Dr. Hakan Gürvit, Doç. Dr. Haldun Sural, Prof. Dr. Haldun Gülalp, Av. Haluk İnanıcı, Prof. Dr. Hale Bolak Boratav, Prof. Dr. Hasan Kirmanoğlu, Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Av. Haydar Topay, Prof. Dr. Huri Özdoğan, Av. Hülya Gülbahar, Av. Hüsnü Öndül, Prof. Dr. İ. Ercan Alp, Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu, Prof. Dr. İlker Özkan, Av. Kamil Tekin Sürek, Prof. Dr. İlter Turan, Prof. Dr. İştar Savaşır, Doç. Dr. İzak Atiyas, Prof. Dr. Jale Parla, Prof. Dr. Kuyaş Buğra, Prof. Dr. Lale Duruiz, Prof. Dr. M. Ali Alpar, Prof. Dr. M. Hamit Fişek, Prof. Dr. Mahmut Mutman, Av. Mebuse Tekay, Prof. Dr. Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Prof. Dr. Mehmet Türkay, Prof. Dr. Melek Göregenli, Prof. Dr. Meryem Koray, Prof. Dr. Meyda Yeğenoğlu, Prof. Dr. Muhittin Mungan, Prof. Dr. Murat Özyüksel, Av. Mustafa Kemal Güngör, Prof. Dr. Nazan Aksoy, Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Prof. Dr. Nevra Necipoğlu, Prof. Dr. Nilgün Toker, Prof. Dr. Nihal İncioğlu, Prof. Dr. Nihal Saban, Doç. Dr. Nuray Mert, Prof. Dr. Nurhan Yentürk, Prof. Dr. Nüket Esen, Prof. Dr. Nükhet Sirman, Av. O. Meriç Eyüboğlu, Prof. Dr. Oktay Uygun, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Doç. Dr. Ozan Erözden, Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, Av. Ömer Güven, Av. Ömer Kavilli, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Doç. Dr. Öznur Sevdiren, Prof. Dr. Raşit Kaya, Prof. Dr. Raşit Tükel, Prof. Dr. Rezzan Tuncay, Prof. Dr. Rona Serozan, Prof. Dr. Samim Akgönül, Av. Selim Baktıaya, Prof. Dr. Serkant Ali Çetin, Prof. Dr. Serpil Sancar, Prof. Dr. Sema Erder, Prof. Dr. Semih Bilgen, Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu, Doç. Dr. Serhat Güvenç, Prof. Dr. Sevgin Akış Roney, Prof. Dr. Sibel Irzık, Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, Prof. Dr. Şahika Yüksel, Prof. Dr. Şevket Pamuk, Prof. Dr. Taha Parla, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Prof. Dr. Taner Gören, Prof. Dr. Taner Timur, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Em. Hkm. Ümit Kardaş, Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, Prof. Dr. Yaman Barlas, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Prof. Dr. Yavuz Akpınar, Prof. Dr. Yeşim Atamer, Av. Yıldız İmrek, Prof. Dr. Yıldız Sey, Prof. Dr. Yonca Aslanbay, Prof. Dr. Yücel Sayman, Prof. Dr. Zeynep Direk, Av. Ziynet Özçelik
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Son dakika haberi: Yalovalılara kötü haber: 43 günlük su kaldı
EBRU EROĞLU KİMDİR? Teğmen Ebru Eroğlu nereli, kaç yaşında?
Korku dolu anlar! Beşiktaş'taki yangında 10 kişi mahsur kaldı!
EHLİYET YENİLEME SON TARİH: Eski tip ehliyet yenileme süresi ne zamana kadar uzatıldı?
KYK burs ve kredi ücreti aylık ne kadar, kaç TL? 2024-2025 KYK burs miktarı kaç lira?