HDP'li vekillerden ortak savunma
HDP Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanları ve HDP milletvekillerinin ortak savunma yaptığı belirtildi. HDP Genel Merkezi, yapılan olan ortak savunma metnini açıkladı.
Başbakan Binali Yıldırım'dan HDP açıklaması
HDP protestolarına polis müdahalesi
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan örtülü HDP açıklaması
HDP'li milletvekilleri böyle gözaltına alındı
HDP Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanları ve HDP milletvekillerinin ortak savunma yaptığı belirtildi. HDP Genel Merkezi, yapılan olan ortak savunma metnini de basınla paylaştı. HDP'liler ortak savunmalarında 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaşanan süreçleri anlattılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldılar ve "tek adam rejimi kurmak" istemekle suçladılar. Kendilerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığını hatırlatan HDP'liler, hemen peşi sıra askerlere yargılanmama güvencesi vererek 15 Temmuz darbesinin zeminin hazırlandığını söylediler.
'Partim HDP 6 milyondan fazla oy alarak parlamentoya girdi'
HDP Eş Genel Başkanları ve HDP milletvekillerinin ortak savunmalarına, "Partim Halkların Demokratik Partisi (HDP), 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde 6 milyondan fazla oy alarak ve yüzde 10'luk seçim barajını aşarak 80 milletvekili ile parlamentoya girmiştir. Demokratik siyaset yoluyla ve sandık iradesiyle AKP'nin tek başına iktidar olmasını ve tek başına anayasa yapmasını engellemiştir" ifadesiyle başladı.
'Erdoğan seçim sonuçlarına saygı duymadı'
HDP'li vekiller savunmalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, ülkede "tek adam" rejimi inşa etmek istemekle ve hukuksuzluk yapmakla suçladı, seçim sonuçlarına saygı göstermediğini söyledi. Metne göre, HDP'liler savunmalarında şunları söylediler:
"Recep Tayyip Erdoğan seçim sonuçlarına saygı duymamış ve koalisyon hükümetleri kurulmasına engel olarak ülkeyi erken seçime götürmüştür. Bu esnada 3 yıla yakın bir süre devam eden çözüm sürecini de kendi işine gelmediği ve oylarını artırmaya yaramadığı için sonlandırmış ve bütün ülkeyi adeta ateşe atarcasına bir çatışma ortamına sürüklemiştir. Yaşanan çatışma ortamında yurttaşlarımız haklı olarak güvenlik kaygısı ve telaşı içerisine girmişler, bu korku ve şok ortamında yapılan ve eşit/adil olmaktan uzak seçimlerde AKP yeniden tek başına iktidar olmuştur."
HDP'liler Erdoğan'ı hedef aldıkları savunmalarını şöyle sürdürdüler:
"Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçim sonuçlarını gördükten sonra büyük bir panik ve telaşla parlamentoyu ve hükümeti yok sayarak, yargıyı önemli ölçüde denetim altına alarak, medyayı tümüyle kendisine bağlayarak ülkede bir darbe gerçekleştirmiştir. Anayasa'yı tanımadığını, fiili olarak rejimi değiştirdiğini hatta Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını bile tanımadığını açıkça ifade edecek kadar fütursuzlaşmış ve devlete el koyduğunu açıkça ilan etmiştir.
'Adım adım hedefine ilerlemekte'
Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde işlediğini iddia ettikleri çeşitli suçları sıralayan HDP'liler, "Bu soruşturmaları da yargı üzerinde kurduğu baskı ve kontrol sayesinde şimdilik örtbas etmeyi başarmaktadır. Şimdilik örtbas ettiği bu soruşturmalardan kalıcı olarak kurtulmanın biricik yolunun bütün yetkileri kendisinde toplamak olduğunun farkındadır. Bu uğurda yapamayacağı hiç bir çılgınlığın olmadığı da artık aşikârdır" ifadelerini kullandı.
Savunmalarında yaşanan terör olaylarının sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gösteren HDP'liler, "Kendi kişisel emellerine hizmet edecek şekilde adım adım hedefine doğru ilerlemektedir" dedi.
Savunmalarında, tartışılan başkanlık sistemini "dikta rejimi" olarak niteleyen HDP'liler, şunları dile getirdiler:
"Bu amacına, yani başkanlık adı altında dikta rejimine ulaşabilmesi için önündeki tek engel Halkların Demokratik Partisi'dir. Partimizin 1 Kasım seçimlerinde de barajı aşarak 59 milletvekili ile parlamentoya girmesi, Erdoğan'ın tek başına anayasayı değiştirme çoğunluğuna ulaşmasını bir kez daha engellemiştir. Bu nedenle; olası bir erken veya ara seçim ile birlikte kendisine sadık milletvekillerinden oluşan 367 çoğunluğunu sağlamış bir AKP grubunun oluşması için çabalamaktadır."
'HDP Erdoğan'ın hedefi haline geldi'
HDP'nin ortak savunma metninde ayrıca şu ifadelere yer verildi:
"Partimiz HDP, Türkiye'nin çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı toplumsal yapısına uygun bir politikayı benimseyerek bünyesinde bütün farklı kimlik ve inançların temsilcilerini barındırmaktadır. Bizler demokrasiye ve birlikte yaşama inanan Türkler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler, Mıhellemiler ve daha birçok etnik grup olarak bir arada eşit ve adil bir yaşamın mümkün olabileceğine inanıyor ve bunun ancak çoğulcu bir demokrasi, güçlü yerel demokrasi ve özerklikler ile sağlanabileceği düşüncesindeyiz.
Partimiz HDP, kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini sahiplenmektedir. Kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alarak, Türkiye'nin şimdiye kadar parlamenter siyasetteki en yüksek kadın temsil oranına kavuşmasını sağlayan partimizdeki kadın vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Türkiye'deki kadınlara yönelik bir tehdit, kadınların mücadelesine de bir darbedir. Her türlü şiddete tümüyle karşıyız ve bütün sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin gücüne inanmaktayız. Bu yönüyle HDP, tek adam, tek dil, tek mezhep faşizmini egemen kılmaya çalışan Erdoğan için aynı zamanda ideolojik açıdan da 'tehdit' olarak algılanmaktadır.
Bu gerekçelerle partimiz HDP, siyasi hayatına başladığı günden beri Erdoğan'ın hedefi haline gelmiştir. Partimizle her türlü hile ve adaletsizliğe, saldırı ve bombalamalara rağmen seçimlerde baş edemeyince şimdi de dokunulmazlıklarımızın Anayasa'ya ve Meclis İçtüzüğü'ne aykırı bir şekilde kaldırılmasını sağlayıp bağımsızlığı ve tarafsızlığı açıkça tartışmalı hale gelmiş olan bir kişi olarak yargı önünde bizleri sözde yargılamaya tabi tutmak istemektedir."
'AKP darbecilerin elini güçlendirdi'
Dokunulmazlıklarını kaldıran AKP iktidarına yönelik ifadelere de yer verilen ortak savunma metninde, "Bizlerin dokunulmazlığını kaldıran AKP Hükümeti vakit kaybetmeden orduya dokunulmazlık zırhı giydirmiş, askerlerin özellikle son bir yılda Kürt kentlerinde işledikleri suçları yargıdan kaçırmanın peşine düşmüştür. Dokunulmazlık zırhına 14 Temmuz 2016'da kavuşan ordu 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulunmuştur. Meclis'i bombalayacak kadar gözü dönmüş darbecilerin elini güçlendirenler yine 7 Haziran'dan bu yana çatışma siyasetini dayatan, demokratik siyaseti dışlayarak savaş politikalarını devreye koyan AKP Hükümeti olmuştur" denildi.
'KHK'larla yeni bir darbe rejimi örülüyor'
HDP'liler savunmalarında, darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve KHK'larla yeni bir darbe rejimi örüldüğünü söyledi. Savunmada, darbenin zeminini ise "Erdoğan'ın ve AKP'nin 7 Haziran seçimlerinden önce devreye koydukları politikalar" olduğu ileri sürüldü.
'Halkın temsilcisiyiz'
"Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz" denilen ortak savunma metninde, şu ifadeler yer aldı:
"Şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. Şu anda da yasamanın, Meclis'in dokunulmazlığa sahip bir üyesi, milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir. Ben, adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiç bir hesabım da yoktur."
'Hiç bir soruya cevap vermeyeceğim'
HDP'liler ortak savunma metninde yargı bağımsızlığıyla ilgili endişelerini de dile getirdi:
"Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altındayken, düğmesiz olan cübbelerini iliklemeye çalışan böylesi bir siyasi yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiç bir tereddüttüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum. Soracağınız hiç bir soruya cevap vermeyeceğim, yapacağınız hiç bir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. Bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve Türkiye'nin imzalamış olduğu, aynı zamanda bir anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak siyasi oyunların ve tezgâhların parçası olmayı reddetmelisiniz."
'Siyasi mücadelemiz kararlılıkla devam edecek'
HDP'lilerin ortak savunma metni şu ifadelerle son buldu:
"Bizler ülkemizde çoğulcu demokratik bir rejim inşa edilip, barış ve huzur sağlanıncaya kadar siyasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmaya karşı eşit ve birlikte yaşamı, şiddete karşı demokratik siyasi mücadeleyi, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, faşizme karşı demokrasiyi, mezhepçi/ırkçı politikalara karşı inanç ve vicdan özgürlüğünü, ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı eşitliği ve elbette Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı bütün haklarını, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebini, dini azınlıkların inanç özgürlüklerini, kadınların toplumsal/sosyal/siyasal/ekonomik yaşama eşit katılımını, kapitalist tahribata karşı çevre ve ekolojinin korunmasını, sermayenin kar hırsına karşı emeğin, çalışanların haklarını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. Parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız. Başkanlık adı altında ülkemize ve halkımıza dayatılan bu faşist düzenden kurtulacağımızdan şüphemiz yoktur. Er ya da geç demokrasi mücadelemiz kazanacaktır. Erdoğan şahsında, köhnemiş bu rejim değişecektir. Sizden hiç bir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım sorgulayabilir."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Batman'da terör propagandasına tokat gibi cevap: Burası Türkiye!
İzmir için KRİTİK uyarı: Su seviyesi yüzde 10'ların altına inebilir!
EN SON HABER | Kayıp iş insanının cansız bedeni ormanda bulundu: Ortağı tutuklandı!
Henüz 17 yaşında 70 suçtan kaydı var: Defne Hakim 'Ah' ederek paylaştı!
SON DAKİKA | Abdulkadir Selvi yazdı: Yeni bir 'kara harekatı' yolda mı?