Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Gül'ü göreve çağırdı
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, "Anayasal düzen, güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün riske girmemesi adına Sayın Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz" dedi.
Swiss Otel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Yeşil, son dönemde demokrasi ve hukuk devleti konusunda çok kaygı verici gelişmeler yaşandığını savundu.
Yeşil, "İfade özgürlüğün sınırlandırılması, teşebbüs hürriyetinin engellenmesi, özel hayatın dokunulmazlığını ihlal eden yasa dışı dinlemeler, anayasal suç olan fişlemeler, yargısız infaz niteliğindeki kitlesel tasfiyeler, medyaya yapılan baskılar, gazetecilerin susturulması, ayrımcılık, medyanın ihale alan iş adamları yoluyla dizayn edilmesi, internete getirilmek istenen yasaklar, YÖK'ün akademisyenleri memurlaştırma gayretleri, iş adamlarına yapılan baskı ve tehditler, artan tehdit dili, vatan haini söylemleri, yargıyı hükümetin kontrolüne alma çabaları, ülkemizi demokratik hukuk devleti olmaktan çıkaracaktır" ifadesini kullandı.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının sağlıklı bir biçimde yürütülmesinin siyasi müdahaleyle engellenmesi ve bu konudaki açıklamalarla hukukun üstünlüğünün çok büyük bir darbe aldığını öne süren Yeşil, nefret suçu oluşturan söylemlerle toplumun kutuplaştırıldığını iddia etti. Yeşil, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan bu durumun Türkiye'deki bütün vatandaşların ve toplumsal kesimlerin ortak sorunu olduğunu belirterek, gidişatın sadece "Hizmet Hareketini" değil, iktidarı yönlendiren oligarşik yapıya mutlak itaat ve biat etmeyen diğer siyasi, sivil, ideolojik, etnik, ekonomik, mezhepsel ve dini gruplara yöneleceğini tahmin etmenin zor olmadığını ileri sürdü.
Yeşil, Hizmet hareketine yönelik yoğun bir linç kampanyası olduğunu iddia etti.
"Sayın Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz"
Mustafa Yeşil, "Anayasal düzen, güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün riske girmemesi adına Sayın Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz. Kendilerinin yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında yaşanan, hukukun işlevsiz hale getirilmesi yönündeki müdahaleleri araştırmak üzere anayasanın verdiği tüm yetkileri kullanması, kamuoyunun beklentisidir. Ülkenin ve devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanının bu süreçte sergileyeceği yapıcı ve proaktif yaklaşım, toplumsal barışın dinamitlenmemesi, ülkenin bir kaosa sürüklenmemesi, ülkenin önemli bir kesiminin siyasi, medyatik ve toplumsal bir linçe tabi tutulmaması ve hepsinden öte adaletin temini adına elzemdir ve aciliyet kesbetmektedir" diye konuştu.
Daha önce söylendiği iddia edilen, "Gerekirse Hareketi iki polis bir savcı ile terör örgütü kapsamına sokarız" iddialarının, hala yetkili ağızlarca yalanlanmadığını ifade eden Yeşil, şunları söyledi:
"Bazı hükümet yetkililerinin ve medya aktörlerinin pervasızca kullandığı tahrik edici dil, akıllara karanlık senaryoları getirmektedir. Kasten artırılan gerginlikle, toplumsal tahriklere zemin hazırlanmaktadır. Bu provokatif yollarla birilerinin, bizce asla tasvip edilmeyecek tepkiler vermesi sağlanarak, Hizmet Camiasının terör örgütü kapsamına alınması yönünde 'şartların olgunlaştırılmak' istendiğine dair şüpheler güç kazanmaktadır. Camianın gönüllülerinden böyle bir tepki gelmesi beklenmeyeceğine göre, suni olarak provokatif eylem ya da eylemlerin organize edilmesinden ülkemiz adına endişe duyuyoruz."
"Cumhurbaşkanı, DDK vasıtasıyla işlem yapabilir"
Yeşil, bir basın mensubunun "Hareketinize ısrarla örgüt yakıştırması var. Ne diyeceksiniz?" şeklinde sorusu üzerine, hareketin hiçbir şekilde örgüt kavramıyla tabir edilemeyeceğini, geçmiş dönemde de "çete" veya "örgüt" tarzında nitelemelere davalara maruz kaldığını, ancak beraat ettiğini söyledi.
Yeşil, "Cumhurbaşkanı'ndan somut talebinin nedir?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanının yetkilerinin yasayla belirlendiğini, devletin işleyişinden birinci derecede sorumlu olan, en yetkili kişi olduğunu, Cumhurbaşkanının Devlet Denetleme Kurulu (DDK) vasıtasıya bugün gündemde yer alan hukuksuzluklar ve hukukun ihlali, fişlemeler, yasa dışı dinlemeler konusunda işlem yapabileceğini dile getirdi.
Mustafa Yeşil, "Üzülerek söylüyorum ki iktidar, 76 milyonun iktidarı olması ve bunu temsil etmek amacıyla var olmasına rağmen, bugün kullandığı dil itibariyle taraf konumunda. Dolayısıyla aslında ona ait çözmesi gereken mesele bugün bu zeminde çözme imkanının uzak olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla tarafsız bir merci olan Cumhurbaşkanının bugün bu meseleler üzerine, yasaların kendine verdiği yetkiyi kullanmasının vaktinin geldiği, hatta geçmekte olduğu kanaatindeyiz" diye konuştu.
"Süleyman isimli şahsı ne duydum ne de gördüm"
Fethullah Gülen'in internete düşen telefon kayıtlarına yönelik bir soruya ilişkin, yasa dışı dinlemelerle, kara propagandaya malzeme olacak şekilde içeriklerin hazırlandığını savunan Yeşil, "Ses kayıtlarında ismi geçen Süleyman isimli şahsı 30 yıllık hizmet hayatımda ne gördüm, ne duydum ne de üslup itibarıyla böyle bir içerik ve üslubun hizmetin genel duruş ve üslubuyla alakalı olduğunu söylemek mümkün. Bu şahsın hizmetle alakalı olmadığı, altı çizilerek daha önce açıklandı" diye konuştu.
"17 Aralık'tan sonra mı fark edildi"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Meğer AK Parti'ye de bazı tuzluklar sızmış" cümlesi hatırlatılan Yeşil, şunları kaydetti:
"11 yıldan bu yana mevcut iktidar sanki yeni bir güne doğmuş gibi, kavramlarını, ifadelerini, değerlendirmelerini değiştirmiştir. Hizmet 50 yıllık süresi içerisinde ilkelerinden hiçbir zaman en ufak taviz vermeden söylemleri ve duruşuyla bugüne kadar geldi. AK Parti ile teması da ilkeseldi. İlkesel olduğu için hizmetin AK Parti ile ilişkisinde bir menfaat, iktidar paylaşımı, beklenti, var olan nimetlerin taksimatı gibi hedefi olmamıştır. Acaba 11 yıl içerisinde parlamentoda kimin tuzluk, kimin kaşıklık, kimin ekmeklik olduğunu fark edemediler de, 17 Aralık'tan sonra mı bazılarının tuzluk olduğunu fark ettiler. Kaldı ki biz daha önceki açıklamalarımızda kendilerinin hizmetten ısrar ve talepleriyle 2 kişinin varlığını ifade etmiştik. Onun dışındakiler tamamen onların kendi takdir ve tercihleriyle siyaset yapıyor."
Yeşil, son dönemde gündeme gelen "suikast iddialarına" ilişkin, her türlü gayri meşru işlere ve şiddete karşı olduklarını, sorunların karşılıklı ortak noktaların öne çıkarılarak, konuşularak, birbirlerini kucaklayarak çözülmesi gerektiğini vurguladı.
"Tweet atmak Suriyeli mültecilerin sorunlarını çözmez"
Dolardaki yükselmeyle ilgili bir soruya ilişkin Yeşil, bunun 17 Aralık operasyonuyla alakalı olmadığını, yükselmenin global manada bir daralmayla ilgili olduğunu Başbakan Erdoğan'ın bizzat dillendirdiğini söyledi. Yeşil, "Twitter'da hareketle ilgili bazı başlıklar, en çok konuşulanlar listesine çıkartılıyor. Bazı konularla ilgili sürekli tweet atılıyor. Ancak halk arasında 'Neden Suriye'ye bu kadar duyarlılık gösterilmiyor?' sorusu soruluyor. Ne diyeceksiniz?" sorusuna cevaben, sosyal medyanın insanların ortak tepki verebildiği bir alan olduğunu, Gezi Parkı olayları sonrası AK Parti'nin kadrolu twitter ekibi olduğunun söylendiğini ifade etti. Mustafa Yeşil, şöyle devam etti:
"Hizmet hareketinin bu şekilde kadrolu tweet atanları olamaz. Twitter aslında sadece bir laf, söz. Bazen de ölçüsü kaçmış, Sayın Bülent Arınç'ın dediği bi bütün gün çıt çıtlayarak bunu bir iş kabul etmek hakikaten lüzumsuz. Ülke meseleleri twitterda konuşularak çözülmüyor. Hizmet, Suriye meselesinde twitterda gündem yaparak Suriye'yi nazara vermeyi çok küçük bir iş görür. Kimse Yok Mu Derneği, Suriye'deki mültecilerle alakalı 50 milyon liralık bir yardım çalışmasının tamamlandığını, Suriye'den iltica eden 4 bin öğrencinin günlük okullara alındığını ve eğitimiyle alakalı okullar açtığını, her gün 8 bin kişiye sıcak yemek verildiğini açıkladı. Bugün tweet atmak Suriyeli mültecilerin sorunlarını çözmez."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Batman'da terör propagandasına tokat gibi cevap: Burası Türkiye!
İzmir için KRİTİK uyarı: Su seviyesi yüzde 10'ların altına inebilir!
EN SON HABER | Kayıp iş insanının cansız bedeni ormanda bulundu: Ortağı tutuklandı!
Henüz 17 yaşında 70 suçtan kaydı var: Defne Hakim 'Ah' ederek paylaştı!
SON DAKİKA | Abdulkadir Selvi yazdı: Yeni bir 'kara harekatı' yolda mı?